Bir Avrasya yolculuğu: 0 emisyon, 1 triportör, 10 ülke ve 10.000 km

İstanbul’dan güneş panelli ve elektrikli hibrid triportörüyle (tuk-tuk) bir Naveen Rabelli geçti. Haydarabadlı bu genç adam İstanbul’un trafiğinde görmeye alışkın olmadığımız mütevazı aracıyla Hindistan’dan yola çıkarak İstanbul’a kadar gelmiş. Binlerce kilometreyi arkasında bırakan Rabelli’nin yolculuğu henüz bitmiş değil. Daha önünde yollarını aşması gereken 7 ülke ve binlerce kilometre var. Son durağı ise Londra olacak. Hazır yollarımız kesişmişken onunla bir söyleşi yapmadan bırakmak olmazdı.

42
Naveen Rabelli, yol arkadaşı triportör ile

Rabelli 8 Şubat 2016’dan bu yana triportörüyle yollarda. Gün içinde bir kaç saati yolda taşıt kullanmakla, bir o kadarı da arabasını şarj etmekle geçiyor. Zira bu araç esas olarak elektrikle çalışıyor. Elektriğin olmadığı durumlarda triportörün arkasına monte edilmiş karavanın iki yanına yerleştirilmiş güneş panelleri devreye giriyor. Gece vakti geldiğinde ise Rabelli karavandaki yatağında uyuyor.

İlk başta ne için seyahat ettiğimi bilmiyordum

Rabelli’nin macerasının ilk tohumları aslında beş yıl önce atılmış. Elektrik mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Avustralya’ya gidip yüksek lisansını tamamlamış. Avustralya’da pek çok öğrencinin iş hayatına atılmadan önce yapmak istediği gibi o da uzun süreli bir seyahat hayali kuruyormuş. Avustralya’dan yola çıkıp Hindistan’a giderken geçtiği her ülkede yolculuk için araba alıp satmaktan usanmış. Bunun hem ekonomik yönden oldukça masraflı olduğunu, hem de sıradan ve sıkıcı bir seyahat olduğunu düşünmeye başlayan Rabelli şöyle diyor: “Bu seyahat farklı ülkelerden insanlar tanımam dışında herhangi bir amaca hizmet etmiyordu. Kendime ne için seyahat ettiğimi soruyordum ve anlamlı bir cevap bulamıyordum”.

51

Avustralya’dan yola çıkıp, Hindistan’a vardığında karşılaştığı hava kirliliğiyle silkinip kendine geldiğini anlatan Rabelli, Yeni Delhi ve Banglore gibi büyük şehirlerde insanların hava kirliliğinden dolayı ağızlarını birer maske ya da bezle kapamadan dışarıya çıkmaz olduğunu anlatıyor.

50

Yoğun endüstrileşme, çarpık kentleşme ve araç trafiği sorunlarıyla boğuşan Hindistan gibi ülkelerde fosil yakıtların sadece iklim değişikliğine neden olmadığını, insanların hayatını doğrudan etkileyen bir kirlilik yarattığını belirtiyor. Hindistan’ın kalkınma hamleleriyle bu hale gelmesine çocukluğundan bu yana şahit olduğunu söyleyen Rabelli karbon salımına neden olmayan ve doğaya en az zararı veren enerji biçimleriyle daha çok ilgilenmeye başlamış.

Dünyada elektrikle çalışan arabaları sadece deneme amaçlı değil, seri üretim kapsamına alan ilk şirket olan Mahindra Reva Elektrikli Araba Şirketi’nde de aynı dönemde çalışmaya başlamış. Bu şirkette geçirdiği sürede seyahatini tamamlamak için ihtiyacı olan aracın onu sadece Londra’ya götürecek değil, başka amaçlara da hizmet edecek nitelikte olması gerektiğine karar vermiş. Ona göre insanların hayallerini gerçekleştirmesi önemli ama bunu kimseye ve doğaya zarar vermeden yapmaları gerekiyor.

“Şirketin arabasıyla değil, kendi taşıtımla yola çıktım”

Rabelli bu düşüncelerle henüz tamamlamadığı seyahatini gerçekleştirecek aracı kafasında canlandırmaya başlamış. “Doğaya en az zararı veren enerji biçimleriyle ilerlemekten başka çare yok. Taşıtlarda kullanılan yakıtların çok büyük bir yüzdesi enerjiye dönüşemeden kayboluyor. Bu nedenle başka enerji biçimlerini kullanmak gerek” diyor. Bu iş için en uygun aracın triportör olduğuna karar verdikten sonra fikrini çalıştığı şirkete açan Rabelli, beklemediği bir tepkiyle karşılaşmış. Şirket yetkilileri ona “Harika fikir ama bizde elektrikle çalışan hazır araba varken sen niye bunca zahmete girip yeni bir taşıt yapmaya kalkışıyorsun?” diye sormuşlar. O da “Bunca yılı bir şirketin reklamını yapmak için değil, kendi hayalimi istediğim şekilde gerçekleştirmek için yaşadım” demiş.

45

Şirketten ayrıldıktan sonra da 1.200 dolara aldığı ikinci el bir triportörle işe başlamış. Bir arkadaşı evinin garajını Rabelli’nin emrine vermiş.

Aracın bugünkü hale gelmesinde arkadaşlarının da emeği olmuş ama yine de büyük zorluklarla çalışmış. Örneğin kriko olmadan arabayı defalarca kaldırıp indirmişler. Sadece güneş paneli bile ikinci el olmasına rağmen 3.000 dolar tutmuş. Hepsinin parası da Rabelli’nin cebinden çıkmış. Ancak yine de kitle fonlaması (http://solartuktuk.com) yöntemiyle ufak bir miktar destek aldığını söylüyor. The New York Times, Reuters Ajansı ve De Telegraaf gibi medya kuruluşlarında seyahati hakkında çeşitli yazılar çıkmış olması da bu tip destekleri artıyor.

53

 

Parasal sıkıntıların dışında teknolojik sorunlardan da bahsetmeden geçmiyor Rabelli. Hem güneş panellerinin enerji üretmesi, hem de arabanın şarj edilmesi oldukça zaman alıyor. “Türkiye’de arabayı şarj etmek için benzin istasyonlarına uğruyorum. Ancak buraya gelmeden önce İran’da böyle bir imkân yoktu. Evlerden ve dükkânlardan rica etmek zorunda kaldım. Dili bilmemek büyük sorundu ama insanlar yine de büyük heyecanla destek olmaya çalıştı” diyor. Bulutlu havalarda güneş panellerinin de işe yaramadığını, çok soğuk olduğunda karavanın içinde donma tehlikesi bile geçirebilecek hale geldiğini de ekliyor.

İyi de neden bununla seyahat ediyorsun?

Rabelli devam ediyor: “Aylardır yollardayım ve aynı soruyu bana belki bin kişi sordu. Londra’ya uçakla da gidebilirken, bunca zahmete neden katlandığımı soruyorlar”.

48

Geçtiği ülkelerde kimisi onun kendi aracını tasarlayıp dünyaya tanıtmak derdinde olan yeni nesil bir iş adamı olduğunu, kimisi de kendi sivil toplum kuruluşunu açma hamlesi içinde olan bir aktivist olduğunu düşünmüş. Rabelli “Hiç biri değilim. Ben sadece hayallerine sahip çıkan ve bunu gerçekleştirmenin hem temiz, hem de dayanışmacı yolunu arayan bir insanım” diyor. Tek amacının Londra’ya varmak olmadığını, seyahat sürecinin baştan sona kendini ve insanlığı keşfetme süreci olduğunu anlatıyor.

Rabelli yaptığı seyahatin amacını şöyle özetliyor: “0 karbon salımı olan 1 triportör ile 10 ülkeden geçip 10.000 km yolculuk etmek”. Bunu yaparken de sürdürülebilir çözümler için çalışan insanlar ve topluluklarla buluşmak; fosil yatkılı arabaları elektrikliye çevirmeleri için insanlara bilgi vermek; Avrasya ülkelerinde yenilenebilir enerji (güneş ve elektrik) ile çalışan alternatif taşıma olanakları hakkında farkındalık yaratmak ve bunların avantajlarını göstermek gibi amaçları gerçekleştirmeye çalışıyor.

Hayalleri gerçekleştirmek için güçlü bir şirket gerekmiyor

Haziran sonu gibi Londra’da olmayı planlayan Rabelli’ye göre zor gibi görünen bir hayali gerçekleştirmek için bir şirket kadar zengin ya da güçlü olmak şart değil.

52

İnsanın yapabileceğine inanması lazım sadece. Ve insanlardan gelecek yardıma ve dayanışmaya kapısını açması lazım. Rabelli şöyle açıklıyor: “Herkesi ilgilendiren hava kirliliği ve iklim değişikliği gibi sorunları da düşünüyor ve kendi meseleniz olarak görüyor olmanız lazım.

Ben şirketin arabasıyla yola çıksaydım taşıdığım mesaj çok farklı olacaktı. Asla bu kadar güzel insanlarla tanışamaz, onların desteklerini alamazdım. Bir yolculukla bunca şeyi öğrenmeyi hayal bile edemezdim. İstanbul’dan sonra daha yedi ülkeden geçeceğim ve kimbilir daha kimlerle tanışıp ne sohbetler edeceğim. Doğayı ve yaşadığımız çevreyi kirletmemek için çaba gösteriyor olmak beni diğer insanlara daha da yaklaştırdı. Ve ufacık bir triportörle başlayan bu bireysel seyahatim değişik ülkelerden insanları bir araya getiren bir iletişim ağına dönüştü. Geçtiğim kentlerdeki insanlarla konuşuyor, onlara kendilerinin de şahsi hayallerini gerçekleştirirken toplumsal meselelerin çözümüne katkı sağlayabileceklerini anlatıyorum”.

Naveen'in macerasının harika bir İstanbul manzarası bize eşlik ederken dinledim
Naveen’in macerasını harika bir İstanbul manzarası bize eşlik ederken dinledim

Evet, İstanbul’dan bütçesi küçük ama cesareti büyük, acelesi olmayan, varacağı hedeften çok keşfetmeye ve öğrenmeye bakan farklı bir adam geçti. Naveen Rabelli, Avrasya seyahatini dünyayı kirletmeden, ondan çalmadan yapmak istedi. Onun yolda devam eden bu hikâyesinde düşünülecek daha çok şey var.

Naveen Rabelli’nin yolculuğunu kendi seyahatinin facebook sayfası “Tejas: The Solar Tuk Tuk” üzerinden takip edebilirsiniz.

55-Akgün İlhan

 

 

Akgün İlhan

Akgün İlhan
Akgün İlhanhttps://akgunilhan.blogspot.com
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı’nı 1996’da bitirdi. Önce Hacettepe Üniversitesi Eğitim Programları bölümünde (2002) ve sonra İsveç Enstitüsü bursu ile Lund Üniversitesi Uluslararası Çevre Bilimi (2005) ana bilim dalında yüksek lisanslarını tamamladı. UNESCO Su Bilimleri Bölümü’nde (Paris) tüm dünyada 100’den fazla büyük nehir havzasını kapsayan su yönetimine halk katılımı temalı “Çevre, Yaşam ve Politika için Hidroloji”(HELP) adlı bir projeyi yürüttü. 2005’te Barselona Otonom Üniversitesi (UAB) Çevre Bilimleri ve Teknolojileri Enstitüsü’nde (ICTA) Politik Ekoloji dalında başladığı doktorasını Katalan Hükümeti bursu ile tamamladı (2010). Aynı dönemde (2005-2008) Avrupa Birliği fonlu Bütünleşik Sürdürülebilirlik Değerlendirme Yöntem ve Araçları (MATISSE) adlı projede araştırma görevlisi olarak çalıştı. İspanya’da Eco-union adlı STK’da profesyonellere yönelik eğitim programları da veren Akgün (2006-2009), 2012-2018 arasında da Su Hakkı Kampanyası’nda (İstanbul) çalıştı. Çeşitli dergi ve kitaplarda yazıları olan Akgün, ”Yeni Bir Su Politikasına Doğru: Türkiye’de Su Yönetimi, Alternatifler ve Öneriler” (2011) adlı kitabın yazarıdır. Ayrıca Açık Radyo’da önce Su Hakkı’nı (2012-2018) hazırlayıp sunmuştur. 2018 yılından bu yana ise Sudan Gelen adlı programın yapımcısıdır. Akgün ayrıca 2016 yılından beri Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nde ”Çevre ve Turizm” ile ”Sosyal ve Çevresel Perspektiflerden Sürdürülebilirlik” adlı lisans dersleri vermektedir. Akgün aynı zamanda 2019-2020 Mercator-İPM Araştırmacısı olarak Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde çalışmaktadır.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR