İnsan HaklarıManşetTürkiye

[26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü] Türkiye’de sistematik işkence varlığını koruyor

0

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu, 26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla ortak açıklama yayımladı. Açıklamada işkencenin sistematik bir devlet pratiği olarak varlığını koruduğu kaydedildi.

Kurumlar, Birleşmiş Milletler (BM) İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme’nin ilk maddelerine değinerek “Hiçbir istisnai durum, ne harp hali ne de bir harp tehdidi, dahili siyasi istikrarsızlık veya herhangi başka bir olağanüstü hal, işkencenin uygulanması için gerekçe gösterilemez. Bir üst görevlinin veya bir kamu merciinin emri, işkencenin haklılığına gerekçe kabul edilemez” ifadelerine yer verdi.

İnsanın onuruna ve kişiliğine karşı en ağır saldırı olarak kabul edilen işkence ve diğer kötü muamelenin yasaklanmasının uluslararası hukuk açısından buyruk emir (jus cogens) niteliğinde olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, işkenceyi önleme yükümlülüğünün devletlere ait olduğu vurgulandı.

Açıklamada işkenceyi ortadan kaldırmak için bir an önce cezasızlık politikalarına son verilmesi çağrısı yapıldı.

Verilerle Türkiye’de işkence

Açıklamada son yıllarda Türkiye‘de yaşanan işkence vakalarının sayılarına, işkencenin yapıldığı durum ve ortama ve uygulayan kişilere dair veriler de paylaşıldı. Buna göre;

  • 2022 yılında TİHV’e işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı gerekçesiyle toplam 1201 kişi başvurdu. Bu kişilerden bir kısmı işkence görenlerin yakını iken, bir kısmı ise Türkiye dışında işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz kaldı.
  • Türkiye’de doğrudan işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı için TİHV’e başvuran 1,079 kişiden 547’si (yüzde 50,7) emniyet müdürlükleri, 61’i (yüzde 5,7) polis karakolu, 69’u (yüzde 6,4) ise jandarma birimleri gibi resmi gözaltı merkezlerinde işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldıklarını ifade etti.
  • Ayrıca 331 (yüzde 30,7) kişi de kolluk güçlerinin gözaltı ve nakil araçlarında işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığını belirtti.
  • 2023 yılı ilk beş ayında ise TİHV’e işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı gerekçesiyle 270 kişi başvurdu.
  • TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin tespitlerine göre 2022 yılında bir kişi gözaltında şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 2023 yılının ilk beş ayında ise en az altı kişi gözaltında şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.
  • İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerine göre ise 2022 yılında resmi gözaltı yerlerinde en az 1,347 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı.

Güvenlik görevlileri tarafından uygulanan işkencedeki artış ‘kaygı verici’

Kurumlar, kolluk güçlerinin barışçıl toplantı ve gösterilere müdahalesi sırasında, sokak ve açık alanlarda veya ev ve iş yeri gibi mekânlarda, yani resmi olmayan gözaltı yerlerinde ya da gözaltı dışındaki ortamlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarında da kaygı verici bir artış yaşandığını vurguladı.

Toplanma ve gösteri yapma hakkının ifade özgürlüğü ile birlikte, demokratik bir toplumun temelini oluşturduğu belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:

Maalesef son yıllarda ülkemizde bu hakkın kullanımı bir istisna, müdahale ve yasaklamalar ise kural haline gelmiştir. Barışçıl toplanma ve gösteri yapma hakkını kullanan kişilere yönelik işkence ve diğer kötü muamele uygulaması düzeyine ulaşan kolluk şiddeti adeta normalleştirilmiştir.

Konuya ilişkin olarak şu verilere yer verildi:

  • 2022 yılında TİHV’e başvuranlardan 546’sı (yüzde 50,6) açık alan ve gösteri sırasında, 177’si (yüzde 16,4) ise ev ve iş yeri gibi mekânlarda işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldıklarını beyan etti.
  • TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin verilerine göre 2022 yılında kolluk güçlerinin toplanma ve gösteri özgürlüğü kapsamında yapılan barışçıl eylem ve etkinliklere müdahalesi sonucu 144’ü çocuk olmak üzere en az 5,434 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı, 42 kişi ise yaralandı. 2023 yılının ilk beş ayında ise kolluk güçlerinin barışçıl eylem ve etkinliklere müdahalesi sonucu 49’u çocuk olmak üzere en az 1,557 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı, sekiz kişi ise yaralandı.
  • Yine TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin verilerine göre 2022 yılında sokakta ve açık alanda en az 230 kişi, ev baskınları sırasında en az 29 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı. 2023 yılının ilk beş ayında ise sokakta ve açık alanda en az 76 kişi, ev baskınları sırasında en az dört kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı.
  • İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerine göre ise 2022 yılında resmi olmayan gözaltı yerlerinde ve gözaltı dışındaki yerlerde işkence ve diğer kötü muameleye uğradığını iddia eden kişi sayısı 42’si çocuk olmak üzere 2,928 kişi idi. Toplantı ve gösterilere kolluk güçlerinin müdahalesi sonucu en az 4,553 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı.

Kurumlar, işkenceye son verilmesi çağrısı yaptı

Raporda, işkence ve kötü muamelelere son verilmesinin sağlanabilmesi için şu çağrılar yapıldı:

  • İşkencenin ülkemizde bu boyutta olmasının en temel nedeni, işkence yasağının mutlak niteliğiyle bağdaşmayan çok ciddi bir cezasızlık kültürünün varlığıdır. Her şeyden önce, sıradan bir kural haline getirilmeye çalışılan cezasızlık politikalarına son verilmelidir.
  • Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları kamuya açık bir şekilde kesin olarak kınanmalıdır.
  • Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.
  • Gözaltı süreleri kısaltılmalıdır.
  • İşlevini yerine getiremeyen Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kaldırılmalı, BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye ek Protokol (OPCAT) ve BM Paris Prensiplerine uygun, tümüyle bağımsız yeni bir ulusal önleme mekanizması oluşturulmalıdır.
  • Kolluk Gözetim Komisyonu tarafsız ve bağımsız hale getirilmelidir.
  • İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan ‘İstanbul Protokolü’ ilkelerine göre yapılmalıdır.
  • İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır.
  • Hapishaneler insan hakları ve hukuk örgütlerinin bağımsız denetimine açılmalıdır.
  • CPT raporlarının tümü açıklanmalı ve tüm tavsiyelere uyulmalıdır.

You may also like

Comments

Comments are closed.