Dün bu coğrafya sözün gerçek anlamı ile tarihi günlerinden birini yaşadı. Abdullah Öcalan’ın mektubunda yaptığı çağrı yerini bulur, PKK militanları siyaset yolunda devam etme kararını uygulamaya geçirir ve de bu mutabakat sadece Kürt coğrafyasında değil tüm Türkiye coğrafyasında karşılık bulursa bu ülke yaklaşık 40 yıldır akan kanayan yarasını artık kapatma imkanı bulacak.
21 Mart 2013 Diyarbakır Newroz kutlamaları tüm ezberlerin bozulduğu bir gün idi aynı zamanda. Askerler yoktu, tanklar tüfekler yoktu, nerden nasıl taciz atışları başlayacak endişesi yoktu. Televizyondan newrozu aktaran bir muhabirin de belirttiği gibi emniyet mensupları bile gülümseyerek görevlerini yerine getiriyorlardı.
Foto muhabiri Ali Öz bu sabah facebook sayfasından bir fotoğraf paylaştı. 21 Mart 1992 tarihinde Şırnak’ın Cizre ilçesindeki Newroz olayları (O zamanlar Newroz için “kutlama” değil “olay” tabiri kullanılırdı) sırasında fotomuhabiri Burhan Özbilici’nin çektiği fotoğrafta görevlerini yapmaya çalışan diğer fot omuhabirleri görünüyor. Çatışmadan kendilerini sakınmak için bir sipere sığınan foto muhabirleri; Ali Öz, Ümit Turpçu, Burhan Eliş, Faruk Balıkçı ve fotoğrafın çekildiği günden bir gün sonra “fail-i meçhul” şekilde vurularak öldürülen foto muhabiri İzzet Kezer.
Ali Öz’ün facebook paylaşımı sırasında aktardığı satırlar 21 Mart 2013 Newroz’unun önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. İşte Ali Öz’ün satırları.
“Bu ülkeye barış gelir mi bilmiyorum. 40 yıldır siyaseti izliyorum ve mutlak en az on kez ölümden döndüm. Sonuçta daha dün AKP’nin kendi binasına lav silahlı saldırı oldu. Adalet Bakanlığı’na saldırı oldu.
Bugün Diyarbakır’da olay çıkmamış olması devletin bir istemi ve dizaynı. Yarın olay çıkmayacağını kimse garanti edemez. Barışı ben de canı gönülden istiyorum. Bu ülkeye barış gelsin, Cudi dağında çiçek çekeyim. Ülkemde emme basma tulumba gibi bir ileri iki geri.
Aşağıdaki fotoğrafı 21 yıl önce 21 Mart’ta sevgili Burhan Özbilici çekmişti. Ertesi gün ben İstanbul’a dönmüştüm ve sevgili İzzet Kezer de o gün öldürülmüştü.
Yine 1990 yılında Cizre Kadıoğlu Otelinin çatısında taranmıştım, kiremitler kırılmıştı. Kendimi teras boşluğuna atarak kurtulmuştum. Yalnızca parmağım kırıldı. Bunun gibi ne çok olay yaşadım.
Bu fotoğrafla sigortasız savaş meydanlarına ölüme gönderilen meslektaşım İzzet Kezer’i, saygıyla bir kere daha anmak istiyorum”
(Yeşil Gazete)