EkolojiEnerjiİklim KriziManşet

‘2053 iklim hedefleri için demir-çelik sektörünün karbonsuzlaştırılması şart’

0

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Türkiye‘deki demir-çelik sektörünün güncel durumuna dikkati çekerek, sektörde yenilenebilir enerjiye geçişin sağlık ile iklim hedefleri konularında sağlayacağı avantajlara dikkati çekti.

Yazılı bir basın açıklamasında bulunan Kara, demir-çelik endüstrisinin karbon emisyonları içerisindeki payı, kömür kullanım oranı, tükettiği enerji miktarı gibi yönlerini ele alarak çevre ve insan sağlığının yanı sıra 2053 net sıfır hedefleri için sektörün karbonsuzlaştırılmasının gerekliliğini vurguladı.

Türkiye’nin demir-çelik alanında önemli bir üretici olduğuna dikkat çeken Kara, iktidarı ve medya organlarını sektörün ekonomideki payı nedeniyle ekoloji üzerindeki bedelini görmezden gelmeleri yönüyle eleştirdi:

“Bizler, ülkemizin ne kadar büyük bir üretim merkezi olduğunun farkındayız. Demir-çelik sektörü, bu konuda en güçlü olduğumuz alanlardan birini temsil ediyor. 2022 yılında tam 35 milyon ton çelik üretimi gerçekleştiren ülkemiz, bu üretim miktarıyla Avrupa‘da ikinci, dünyada yedinci sıraya yerleşmişti. Ancak burada gizlenen, hiç konuşulmadan bir köşede tozlanmaya bırakılan gerçekler de var. İşçi ölümlerinde Avrupa’da ilk sırada yer alışımızdan söz edilmiyor. Benzer şekilde, bu ekonomik performansı insani ve çevresel maliyetinden de bahse konu olmaması üzerine, iktidar partisi ve medyası bir ittifak halinde bulunuyor. Burada artık demir-çelik sektörünün de çevre üzerindeki yan etkilerinden konuşmak zorundayız.

‣ ‘Türkiye’nin emisyonlarının yüzde 7’si çelik sektöründen kaynaklanıyor’

‘Üretilen kömürün yaklaşık yüzde 30’u demir-çelik tesislerinde kullanılıyor’

Nermin Yıldırım Kara, demir çelik sektörünün önemli ölçüde kömür tüketimi gerçekleştirmesiyle de ekolojik olarak sürdürülebilirlikten uzak olduğunun altını çizdi.

Açıklamasında Türkiye Taşkömürü Kurumunun verilerine yer veren Kara, Türkiye’de üretilen kömürün yüzde 27’sinin demir-çelik tesisleri tarafından kullanıldığını belirtti.

Sektörün genel enerji tüketimi içerisindeki oranın da azımsanamayacak büyüklükte olduğuna işaret eden Kara “2021 yılında, tüm ülkede tüketilen enerjinin yüzde 7’sini, sanayide tüketilen enerjinin de yüzde 22’sini demir-çelik sektörü kullanmış” diye ekledi.

‣ İhracatçı şirketlere sınırda karbon uygulaması başladı

’40 milyon ton karbon salımı çevre için ağır bir yük’

Vekil Kara, entegre tesislerde kömür kullanım oranının yüzde 90 civarında olduğunu kaydetti ve bu sektörlerin neden olduğu sera gazı emisyonlarına dikkati çekti.

Kara, kömür kullanımındaki oranın ve salınan karbonun gezegen için ağır bir yük anlamına geldiğini vurgulayarak şunları söyledi:

2021 yılında hem entegre tesislerin hem de elektrikli ark ocaklı tesislerin 40 milyon tonun üzerinde karbondioksit salımı yaptığı tahmin ediliyor. Bu veriler, çevre açısından, taşınması kolay olmayan bir yük demek. Ne yazık ki büyümeyi her şeyin üzerinde görenler, çevreyi unutuyor. İhracat rekorları kırıldığına dair beyan ve haberler, bacalardan çıkan dumanların ve asit yağmurlarının şehirlerimiz üzerine nasıl yığıldığını elbette söyleyemez.”

‣ Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı avantaja çevirmesi mümkün

‘Çalıştığımız fabrikaların dumanlarından zehirlenmek istemiyoruz’

Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı verilerine göre, Türkiye’nin 35 milyon tonluk çelik üretiminin 12 milyonu Hatay’da gerçekleştiriliyor ve bu da demir-çelik üretimi sırasında ortaya çıkan karbon salımında kenti ülkenin ilk sırasına yerleştiriyor.

Hatay, hem sanayi hem de enerji üretimi kaynaklı kirlilikle uzun süredir mücadele ediyor. İskenderun Körfezi çevresindeki dört termik santralin kapatılması durumunda her 100 erken ölümden 86’sının önlenebileceğini, kümülatif sağlık maliyetlerinin yüzde 82 oranında azalacağı, konu hakkındaki Sağlık ve Çevre İttifakı [Health and Environment Alliance/HEAL] raporunda yer alıyor.

Hatay’daki Türkiye’nin en büyük üç entegre üretim tesisinden biri olan İskenderun Demir-Çelik Fabrikası‘nın yıllarca kentte istihdam sağladığını ve şehrin tarihi açısından önemli olduğunu hatırlatan Nermin Yıldırım Kara, “Nesiller boyunca insanlar buralarda çalıştılar, ter döktüler, ailelerini geçindirdiler, emekli oldular. Bu ülkede su borusundan otomobile, inşaat demirinden tencereye kadar herhangi bir metal ürününde Hatay emekçilerinin de alın teri vardır. Ancak bizler, artık, çalıştığımız fabrikalardan çıkan dumanlar tarafından zehirlenmek istemiyoruz” dedi.

‣ Sınırda karbon düzenlemesi mekanizması 1 Ekim’de başlıyor

‘Sektörün karbonsuzlaştırılması Hatay’a nefes aldırabilir’

Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmesi için demir-çelik sektöründe de değişime gitmesinin zorunlu olduğuna vurgu yapan Kara, sektörü karbonsuzlaştırmaya yönelik adımlar atılması çağrısında bulundu.

Enerji dönüşümü kapsamında benzer adımların atıldığını aktaran Kara, şu örnekleri verdi:

Karabük‘te, KARDEMİR’de bu konuda ihtiyaç olduğu görülmüştü. Tesisin kullandığı elektriğin güneş panellerinden karşılanması yönünde adımlar atılıyor. İSDEMİR’in de Çorum‘da bir güneş enerjisi santrali için hazırlıklara başladığını biliyoruz. Bu, önemli ama hızlandırılması, genişletilmesi gereken bir süreç. Tesis içinde harcanan enerji için, kömür yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması, Hatay’da hem demir-çelik tesislerinin hem de elektrik santrallerinin, 2053 net sıfır hedefleri doğrultusunda yenilenmesi anlamına gelecektir.”

Bunlara ek olarak dünyada demir cevherinin eritiminde kömür yerine başka yakıtların kullanılması doğrultusunda yatırımlar ve araştırmalar yapıldığına yer veren Vekil Kara, bu yatırımların ve araştırmaların Türkiye’de de gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Nermin Yıldırım Kara, sözlerine şöyle devam etti:

“Demir-çelik tesislerinin bacaları, böylece, onlar için ocak başında bekleyenleri, denizleri, ormanları zehirlemeyecektir. Çevreci tekniklerle hem kaliteli hem de sağlıklı üretim yapılması bu açıdan mümkün ve gerekli. Sektörün bu şekilde karbonsuzlaşması, Hatay’a nefes aldırabilir. Fakat meselenin yasal çerçevesini oluşturacak İklim Kanunu halen taslak düzeyinde. Bir ilerleme sağlanamadı. Bunun aynı zamanda iktisadi bir zorunluluk olduğunu da unutmamalıyız: Zira Avrupa Birliği, 2026 yılından itibaren, çelik malzemeleri dahil, pek çok ürün için karbon vergisi almaya başlayacak. Ülkemiz ve şehrimiz, gerekli önlemler alınmazsa hem sağlığından hem de ekmeğinden olacak.”

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.