“Sarı bez pislik yuvasıymış, yeşil bir bez var mıdır acaba?”

Soru

Sevgili Güneşin,

Çok mühim bir Türkiyeli şefinden mutfağında asla annelerimizin “sarı bezi”nden kullanmadığını, onların pislik yuvası olduğunu, kendisinin sadece kağıt havlu olduğunu duymuştum.

mikrofiber-temizlik-beziBen de kağıt havlu kullanayım dedim ama fark ettim ki hiç yeşil değil. Ama aklımdan da sarı bezin mikrop yuvası olduğu fikri çıkmıyor. Yeşil bir bez var mıdır acaba?

Sevgiler,

Sarı Bezli

Cevap

Sevgili Sarı Bezli,

Şef doğru söylüyor kendi koşullarında… Gün içinde yüzlerce kişinin elinin, ağzının değdiği kapkacağın girip çıktığı bir mutfakta sanırım bu eşyaları bakteri yumağı olmaktan korumak neredeyse imkansız. Ki bu bezler pek çok başka bezden daha kolay bir şekilde toz, kir ve yağları toplamakta, bakteriler için uygun ortam hazırlamakta.

Halk arasında ne kadar yıkansa temizlenmeyen ve bir süre sonra kokusu çürümüş gibi kokan bezlere “bu bez azmış” denir. Her evin kendine ait koşullarında bir bakteri içeriği vardır. Bu içerikte yararlı bakteriler ile toksik bakteriler arasında sürekli bir rekabet bulunur. Vücudumuzda bile kilolarca bakteri taşıdığımızı düşünürsek bu bakteri kompozisyonunda toksik olanlar hakimiyeti ele geçirmediği müddetçe sorun yoktur.

Ancak doğanın bir kuralı olarak her şeyin bir ömrü vardır ve eninde sonunda herşey kirlenir. Senin kullandığın eşyalar da çeşitli bakterilere maruz kalır. Belli bir süre kullanılan bu ürünleri toksik bakteriler ele geçirir ve ne yapsan geri dönüşü olmaz. Dolayısıyla her şey gibi onlar da ömrünü doldurur. Mesele bu süreyi uzatabilecek önlemleri almaktır.

Bezleri kullandığın ortamları birbirinden ayırmak (tezgahı silmek için kullandığını, kapları kurulamak için kullanmamak gibi örneğin), sık sık diğer çamaşırlardan ayrı olarak, hatta tercihan yüksek ısıda yıkamak gibi. Mutfakta ömrünü dolduran bezi çöp olmadan önce evin diğer yerlerinde kullanarak kullanım süresini uzatmak da tüketimi azaltabilir.

Anneler, anneanneler de böyle yapar zaten benim bildiğim.

GÜNEŞİN’E SOR, CEVABINI AL!

Organik ürünler neden bu kadar pahalı? Organik ürünler gerçekten organik mi?, Köyde canınız sıkılmıyor mu?, Buzdolapsız mutfak olur mu?, Evde çöpleri ayırsam ne işe yarar, gittiği yerde hepsi birbirine karışıyor?, Katkılı gıdalar neden zararlı?, Dünyayı ben mi kurtaracağım? Çocuğun karma aşısı geldi, yaptırayım mı?, Cemreler hala düşüyor mu?, Nasıl çiftçi olurum?, Nereden tohum bulurum? Hem yoga yapıp hem et yiyebilir miyim? Akdeniz Fokları yok olsa ne olacak?, Çobanlık trend olmuş, doğru mu? Ben vejeteryan oldum ama annemler bilmiyor, onlara nasıl söylerim?, Yeşil zeytin ile siyah zeytin ağaçları arasındaki 5 fark? Gönüllü çalışasım var ama nerede? Dolunayda saçımı kestirirsem kel mi kalırım?  Homeopati mi dedin? Buyur?!….

Ve daha nice enteresan sorunun cevaplarını bulup buluşturacağız bu köşede.

Soruları hazırlayın, [email protected] adresine yollayın ve bekleyin, artık ne çıkarsa bahtınıza…

Güneşinesor, verdiği cevaplardan mesul değildir.

(Yeşil Gazete)

Güneşin Aydemir
Güneşin Aydemir
Geçmiş: 1971’de Ankara’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümünü bitirdi. Öğrenci kolundan, kulübüne; dernekten platforma, mahalle kozasından apartman yöneticiliğine kadar sivil toplumun olduğu her işe burununu soktu. Şimdi: Buğday Ekolojik Yaşam Destekleme Derneği’nde ne iş olsa yapıyor. Yılda bir kere Yeşil Atlas Dergisini hazırlıyor. Kazdağı’nda Yaşam Okulu diye bi projesi var. Orada müdire hanımcılık oynuyor. Yeşil Gazete’ye baygınken getirildi. Birbiriyle alakasız hobileri var: doğal örüntüler, doğa-insan ilişkileri, ekolojik yaşam kültürü, ekolojik kehanetlerde bulunmak, vatandaş bilimi, geleneksel iklim bilgisi, masallar… Gelecek: En büyük hayali, Sarıkamış ormanlarında yaşayan o bozayı gibi güneşin doğuşunu sessizlik ile seyredebilecek saf bir ruh haline gelebilmek…

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

9 yıl öncesinden bugüne mektup: Siz de nefret söylemine şaşıranlardan mısınız?

Gezegendeki herkesin 'insanî olan'a dair her fikrinin bizim gibi olduğunu, 'vicdan' denilen şeyi tıpkı bizim gibi ürettiğini ya da anladığını mı sanıyorduk gerçekten?

‘Erkeklikle’ zehirlenmiş erkeklere bir arınma kılavuzu- Kürşad Kızıltuğ

Justin Baldoni, 'Erkeklikle Zehirlenmiş Erkekler'de 'yeterince erkek olma' endişesinin biçimlendirdiği kendi erkeklik krizini reddetme ve dönüşüm sürecini anlatıyor.

Radikalizm ve uzlaşmacılık arasında

Kent yoksullarının adaletsiz ve acı verici konumunun değişip iyileşmesi yerel yönetimlerin toplumla demokratik ve katılımcı bir ilişki kurmasıyla mümkün olabilir mi? 

[Bir şarkının hikayesi] Shine On You Crazy Diamond/ Pink Floyd

'Paralel evrende kaybolan' Syd'e hayranlık ve onu kaybetmenin üzüntüsünü dile getiren 'Shine on you Crazy Diamond', olağanüstü bir yeteneğe, benzersiz bir övgü olarak müzik tarihine geçti. 

Gürcistan Tiyatro Festivali’nde distopik bir geleceğe bakış – Seda Elhan

Distopyanın kapsülünde sergilenen bir gelecek sorgulaması olan 'Home, To Zero' çevre bilinci üzerine kafa yoran herkesin ilgisini çekecek bir yapım. Tiflis'e yolunuz düşerse mutlaka izleyin.

EN ÇOK OKUNANLAR