ManşetTürkiye

1 ay sürecek Gezi davası başladı

0

Aralarında 1 Haziran 2013 tarihinde Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii’ne sığınanların da yer aldığı 255 sanıklı en kalabalık Gezi davası bugün başladı.

gezi-gozalti2

İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Mayıs ayı boyunca salı çarşamba ve perşembe günleri görülecek davanın ilk duruşmasına çoğunluğu üniversite öğrencisi 32 sanığın yanı sıra müştekilerden Ali Çezik ile taraf avukatlar katıldı.

Sanıklar ’2911 Sayılı Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet’, ‘görevi yaptırmamak için direnme’, ‘kamu görevini usulsüz üstlenme ve kamu malına zarar verme’, ‘Özel kıyafetleri usülsuz kullanma’, ‘suçluyu kayırma’, ‘ibadethaneyi kirletmek suretiyle zarar verme’ ve ‘hırsızlık’ gibi suçları işledikleri iddiasıyla bir ila 11 buçuk yıl arasında değişen hapis cezaları istemiyle yargılanıyor.

Duruşmada kimlik tesptininin ardından savunmalara başlandı. Sanık sıfatıyla yargılanan eylemcilerin ifadeleri özetle şöyle:

‘kimseye direnmedim’

Grafiker Seçkin Cebeci: “4 arkadaşımla birlikte Taksim’de yürüyorduk, ne olduğunu anlamadan polisler bizi yakaladı. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum” dedi. Serbest çalışan kameraman olduğunu ifade eden Görkem Celiloğlu ise, 3 Haziran 2013’te kameraman olan 3 arkadaşıyla beraber gelir elde etmek amacıyla çekim yapmak için eylemlerin sürdüğü yerlere gittiğini ifade etti. Celiloğlu, “Beşiktaş civarındayken eylemci grubun arasındaydım polis gaz atınca grup bir anda geri çekildi ve ben önde kaldım. Gözaltına alındım. Kimseye direnmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum”
“Nereye götürüyorsunuz? dedim beni de gözaltına aldılar”

Mimar Gizem Ünek de eylem amacıyla yürüdükleri sırada arkadaşını polislerin çağırdığını, yanına gidince de gözaltına aldıklarını belirtti. Ünek kendisinin “Nereye götürüyorsunuz onu?” diye sorması üzerine ise polislerin “Sende gel o zaman” diyerek gözaltına alındığını ifade etti. Sanık Ünek, polisin uyarısını duymadığını belirterek suçlamaları kabul etmedi ve beraatini talep etti.

‘Barışçıl gösteri için gittim’

Yüksek lisans öğrencisi Deha Okyay da, Gezi Parkı’nda ağaçların kesildiğini duyduğunu ve barışçıl bir gösteri yapmak için Taksim’e gittiğini belirtti. Polisin gaz bombası atması nedeniyle Osmanbey’e doğru kaçtığını ifade eden Okyay, “Gazdan çok etkilendim. Çok sevdiğim ve boynumda taşıdığım Fenerbahçe atkımla ağzımı ve burnumu kapatarak gazın etkisini azaltmaya çalıştım. Bu sırada Nişantaşı Kavşağı’nda polisler beni itti yere düştüm. Orada gözaltına alındım” dedi.
Polislere küfür ettiği ve taş attığının iddia edildiğini belirten Okyay, “Bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Taş atarak ve küfür ederek olayların çözüleceğine inanmıyorum” dedi. Emniyette yakalama tutanağının da kendisine zorla imzalatıldığını belirten Okyay, “Tutanağın içeriğini kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum” dedi. Duruşma sanıkların ifadesinin alınmasıyla devam ediyor.

‘Hayatıma tecavüz edildi diye dava açtım’

Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii’nde bira içtiği iddia edilen Emre Öztürk: “İnsanlara ‘elinde bira vardı’ diye yansıtıldı. Hayatıma kast edildi. Eğlenmek için Beşiktaş’a gitmiştik. Birden müdahale oldu ve biz de insanlara yardım etmek istedik ama böyle bir haber çıktı. Hayatıma tecavüz edildi diye dava açtım. Elimde bir kola var ve ‘camide bira içildi’ diye servis edildi. İnsanlar minibüste falan beni tanıyorlar. Olay günü yanımda arkadaşım Doğan Öztürk vardı. Olay zamanı yaralanan insanlar oldu ve camiye sığındılar. Ben de yardım amaçlı camiye girdim. Caminin içine gaz sıkıldı. Gazdan etkilendiğim için gözlerim yandı ve ben de kola kutusunu gözüme tuttum. Fotoğrafım çekildi, basında yer aldı. Ben de bununla ilgili suç duyurusunda bulundum. Ben olaylar sırasında gözaltına alınmadım, davet üzerine karakola gittim. Bana kamu malına zarar verilip verilmediği soruldu ve tanık sıfatıyla ifadem alındı” dedi.

Öztürk’ün avukatı Abdullah Onur Eyüboğlu ise müvekkilinin şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınmadığını fakat iddianamede şüpheli olarak yer aldığını belirterek, “Müvekkilim net delil olmadan suçlanmıştır. Atılı suçlamayı kabul etmiyoruz. Caminin müezzini de 6 gün boyunca camide bira içilmediğini söyledi ve bulunduğu camiden sürüldü. AKP Genel Başkanı tarafından da bu bira içme meselesi dile getirildi” diye konuştu.

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 31 Mayıs 2013 günü Gezi Olayları’nın devamında eylemcilerin Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii’ne girmek istedikleri, Cami müezzini Fuat Yıldırım’ın grubun içeri girmesine engel olmaya çalıştığı, Yıldırım ve caminin güvenlik görevlisinin kırılan kapının arkasına kalaslar koyarak eylemcilerin içeriye girmesini engelledikleri ifade edildi. Ertesi gün 1 Haziran 2013 tarihinde ise eylemcilerin, cami kapısının açık olmasından faydalanarak içeri girdikleri , camideki ayakkabılıkları ters çevirerek tezgah gibi kullanmaya çalıştıkları, motosikletli kişilerin camiye sürekli ilaç taşıdıkları, tıbbi atık ve içeride yiyecek içecek artıkları ile içerinin kirletildiği, cami içine zarar verildiği, cami içindeki güvenlik kameraları ile minber kısmında Arapça yazılar bulunan perdelerden bir kısmını çaldıkları, daha sonra polisin yaptığı incelemede, pencere önünde içi boş ezilmiş halde bira kutusu ile müezzin bölümünde boş sigara kutusu, söndürülmüş sigara izmaritleri bulunduğu, eylemcilerin caminin dışına da zarar verdikleri kaydedildi.

(Hürriyet/ Diken)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.