Ilısu Barajı‘nın yapılmasıyla birlikte akarsu niteliğini kaybeden Botan Çayı’nın kollarından biri olan Zorava Çayı‘nda beş yıl aradan sonra ikinci hidroelektrik santral (HES) projesi yapılmak isteniyor. Kuşdalı köy halkı ise buna karşı çıkıyor.
Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Kuşdalı (Şavura) köyünden geçen Zorava Çayı’nda, 2015 yılında köylülerin tepkilerine rağmen HES projesi yapıldı. Aradan geçen beş yılın ardından tamamlanan projeye yaklaşık 7-8 kilometre yakınında yeni bir HES projesi yapılmak isteniyor.
Devlet Su İşleri (DSİ) ile Tigris Enerji Üretim A.Ş. tarafından ortak inşa edilecek proje, 21 Mart 2019 tarihinde “Mergi Regülatörü ve Hidroelektrik Enerji Üretim Tesisi için Su Kullanım Hakkı Anlaşması” kapsamında imzalandı.
İki kez yürütmeyi durdurma kararı
Mezopotamya Ajansı’ndan Metin Yoksu’nun haberine göre firma ile yapılan anlaşma sonrası hazırlanan ÇED Raporunun usule uygun yapılmadığı için köylüler, yürütmeyi durdurmak amacıyla 25 Nisan 2019 tarihinde Siirt İdare Mahkemesi’ne başvurdu.
30 Nisan 2019 tarihinde Siirt İdare Mahkemesi, “Dava konusu işlemin uygulanması halinde yapılması planlanan projenin inşaata başlanabileceği, projenin ekolojik dengeyi etkileyebileceği, bu durumun ise telafisi imkansız veya güç zararlara sebebiyet vereceği hususları dikkate alarak” yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Kararın ardından projenin sürdürülme girişimleri nedeniyle köylüler ikinci defa ÇED raporunun usule uygun yapılmadığı gerekçesiyle mahkemeye başvuruda bulundu. Mahkeme, 10 Haziran 2019 tarihinde ikinci kez yürütmeyi durdurma kararı verdi.
İdare Mahkemesi’nde ÇED Raporunun iptaline ilişkin davanın son duruşması, 23 Eylül 2020 tarihinde görüldü. Duruşmanın ardından davanın karara bağlanacağı ve 15 gün içinde kararın avukatlara tebliğ edileceği belirtildi. Karara ilişkin henüz bir tebliğ yapılmazken, köylüler her koşulda mücadele edeceklerini ve HES’in doğalarına zarar vermesini engelleyeceklerini vurguladı.
‘Köyümüz bizim her şeyimiz’
Bölge sakinlerinden Bünyamin Sezgin, HES’in doğaya zarardan başka bir şey getirmediğini ve bu yüzden suyun korunması gerektiğini dile getirdi. Zorava Çayı’nın insanlara, canlılara ve doğaya faydasına dikkati çeken Sezgin şu ifadeleri kullandı:
Onca insan bu suya zarar vermeden geçimini sağlıyor. Siirt’te Ilısu barajı yapıldı, insanlar Botan Nehri’nden koparıldı. Eskiden insanlar nehrin kenarına iniyordu, şimdi insanlar sudan uzaklaştı. Siirt’teki buraya pikniğe, gezmeye gelerek nefes alıyor.
‘Yok edilmesine izin mi verelim?’
Köylülerden Adile Batur suyun insan ve doğaya faydasını anlatarak bölgenin güzelliğine dokunulmaması gerektiğine işaret etti. Atalarının yüzlerce yıldır Eruh’un doğal güzelliğine zarar vermeden yaşadığına vurgu yapan Batur, “Buranın yok edileceğini duyunca insanın içi yanıyor. Şehirde kimse geçinemiyor. Köyümüz bizim her şeyimizdir. Topraklarımıza, suyumuza dokunmalarını istemiyorum” dedi.
Atalarının topraklarını korumak amacıyla su kenarında yeni bir ev inşa ettiği sırada konuştuğumuz Abdulaziz Batur da “Suyu takip edince buradan köye kadar gidersiniz, ama kışın ulaşımı zordur. İlk HES’i yapanlar burada bir yol dahi yapmadı. Yolumuzun hali ortadadır. Ne yapalım buranın yok edilmesine izin mi verelim” diye tepkisini gösterdi.
‘Kamu yararı yok’
Köy halkından olan ve aynı zamanda Enerji Mühendisi Yekta Batur de köylülerin dayanışma içinde olduğunu ve HES’e izin vermeyeceklerini söyledi. Batur, enerji ihtiyacının farklı şekilde doğayı koruyarak rüzgar veya güneş enerji sistemleriyle sağlanabileceğine hatırlattı. Yıllardır barajların olumsuz etkilerini yaşayarak deneyimlediklerini belirten Batur, konuşmasına şöyle devam etti:
Şu an Siirt’te yapılan barajlarla doğa yok edildi. Yapılan bu yıkımlardan dolayı biz köylüler de etkileniyoruz. Bakın burada daha önce bir HES yapıldı. Şu an biz bu suyun debisini hesaplayamıyoruz. Kimi zaman kurak, kimi zaman ise yüksek oluyor. Suya erişim köyde azaldı. Eğer yeni HES yapılırsa nereye gideriz, emeğimiz ne olacak? Köylüler olarak maddi ve manevi olarak kazancımız olsa bu barajı biz yaptırırız. Biz asla burada maddi bir şey istemiyoruz. Tek istediğimiz oksijeni rahatça teneffüs etmek.
Mücadele kararlılıklarını dile getiren Batur, “Bakın Almanya’nın bugün enerji ihtiyacını yüzde 20’sini yenilenebilir enerjiden sağlıyor. Biz de ise halen HES’ler ile enerji üretimden bahsediliyor. Siirt’te betondan sıkılan insanlar buraya geliyor. Burada bir kamuoyu yararı yok. Sadece bir kişinin zengin olma durumu var. Burada fazla enerji üretilecek bir durum yok. Doğanın korunması gerekiyor” sözleriyle devam etti.