LGBTİ+Manşet

‘Zaman aşımı’na ramak kala Eryaman-Esat davasında karar: Dört sanığa 62 yıl hapis cezası

0
Fotoğraf: KaosGL

Ankara’da, 2006 yılında trans kadınlara saldıran dört kişinin yargılandığı davanın on dördüncü duruşması, bugün Ankara Adliyesi 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmayı Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi, LGBTİ+ Hakları Merkezi, Hollanda Büyükelçiliği ve Avrupa Birliği Delegasyonu’ndan gözlemciler, GALADER, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol) Milletvekili Özgül Saki ile LGBTİ+ ve insan hakları derneklerinden aktivistler izledi.

17 yıldır Yargıtay ve mahkemeler arasında gidip gelen davanın son duruşmasında sanıklar Şammas Taşdemir, Harun Çardak, Ayhan Günay ve Ahmey Günay için “nitelikli yağma ve yağmaya teşebbüs” suçlarından toplam 62 yıl hapis cezasına hükmedildi.

Baskın yapan sanık, ‘mağdurları tanımıyorum’ demişti

Sanık avukatlarının sanıkların beraatlerini talep ettiği duruşmaya; 2008’deki kararda trans kadınların gittikleri kuaföre baskın yapıp silahla yaralamadan 45 ay ceza alan Şammas Taşdemir de katıldı. Taşdemir mağdurları tanımadığını ileri sürdü .Mahkeme başkanının “O zaman seni nasıl teşhis ettiler” sorusunaysa yanıt veremedi.

Failler Yargıtay’ın kararı onaması durumunda cezaevine girecek.

Eryaman-Esat davasında, aktivistlere adliye önünde polis saldırısı

Ne olmuştu?

2006 yılının nisan ayında Ankara Eryaman’da bir çete trans kadınlara saldırdı. Birçok trans kadın yaşadıkları Eryaman’ı terk etmek zorunda kaldı. Bir kısmı şehir değiştirdi, bir kısmı Esat’a taşındı. Saldırılar Esat’ta da devam etti.

Saldırıya uğrayan trans kadınların suç duyurusu üzerine açılan dava  2008’de sonuçlandı. Sanıklardan Şammas Taşdemir, trans kadınların gittikleri kuaföre yönelik baskında silahla yaralamadan 45 ay; diğer sanıklarHarun Çardak ve Ahmet Günay 40’ar ay, Kurtuluş bölgesindeki trans kadınlara yönelik silahla yaralama eylemlerinden dolayı Ahmet Günay’ın 34 ay cezalandırılmalarına karar verildi.

Mahkeme, saldırganların çete olduğuna hükmetti ancak hükmü alt sınırdan kurdu. Yağma iddiasından ceza vermedi. Karar temyiz edildi.

2008’den günümüzde kadar ise yargı süreci adeta yılan hikayesine döndü. Yargıtay, 2011 yılında kararı bozdu. O sırada davaya bakan mahkemeler değişti. Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki değişiklikler ile dava bir mahkemeden diğerine gitti, geldi. Nihayetinde 2018 yılında dava yeniden Yargıtay’a gitti. Yargıtay, 21 Eylül 2020’de aldığı kararla yerel mahkemenin saldırganlara verdiği cezayı bozdu.

Yargıtay bozma kararında saldırganların “çete olduğuna ilişkin” araştırma yapılması gerektiğini söyleyerek o dönemki telefon kayıtlarının incelenmesini talep etti. 30. Ağır Ceza Mahkemesi de Yargıtay’ın bu kararına uyarak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan saldırganların birbiriyle haberleşip haberleşmediğine dair bilgi istedi.

Av. Senem Doğanoğlu o dönem trans kadınlara dönük saldırıları ve göçe zorlanmalarını şöyle anlatmıştı:

“Eryaman’da inşaat sektörü canlanması vardı ve orada yaşayan trans kadınlara dönük organize çete saldırıları yaşanmaya başladı. Zamanla hem polis işbirliği içerisinde hem de bu inşaat firmalarının tuttuğu adamlar bir çete olarak trans kadınlara saldırıları arttırdı. Bir zaman sonra ‘haraç vereceksiniz bize’ denmeye başlandı paramiliter güç tarafından. Ancak temel amaç sürgündü. Evlere doğru saldırı başlayınca kızların birçoğu Mersin’e kaçtı. Bir grup da Esat’a yerleşti.

Eryaman’da da bir dava açtırabildik Şammas Taşdemir hakkında. 2008 yılında öldürülen Dilek İnce de şikayetçiler arasındaydı. Şammas Taşdemir’in mala zarar vermekten yargılandığı bir davayı da takip ettik. Bu kişi ceza aldı ama para cezasına çevrildi. Ödedi. Karar kesinleşti ve bitti. Adli cezadan hükme bağlanmış oldu ve saldırganların motivasyonları araştırılmadı.

Eşzamanlı olarak Esat olayları başlayınca çok uzunca bir süre bir şey yapmadı emniyet. Artık her gece birilerinin yaralandığı, malına zarar verildiği, telefondan da tehdidin başladığı bir sürece döndü ve o zaman işte kefenli eylem dönemi başladı. Her gece mumlu eylemler yapılmaya başlandı. Kefenlerle eylemler yapıldı. LGBTİ+ örgütlerinin ve kadın örgütlerinin katıldığı, sessiz protestolar başladı.

Yaralamalar oluyordu. Kuaföre, araçlara zarar veriliyordu. Geceleri sallama satırla kendi araçlarından inip kızların üzerine yürüdükleri ve bir kısmını yaraladıkları vukuatlar çok fazlaydı. Hepsini bir araya getirdik. Şikayetler teker teker alındı. Ardından faillerin hepsi toplandı. Tutuklandılar ve dava süreci başladı.”

 

More in LGBTİ+

You may also like

Comments

Comments are closed.