Editörün SeçtikleriManşetYeşillerden

[Yeşil Kamp-5] Yaklaşan seçim ve Yeşiller: Ne olacak?

0

Yeşil Kamp‘ın son günü, seçimlere yaklaşık bir yıldan az bir süre kala siyasi aktörlerin mevcut durumunun ve bu tabloda Yeşiller Partisi’nin ne öngördüğü ve nelere hedeflediğinin konuşulduğu oturumla başladı.

Daktilo1984 Genel Koordinatörü İlkan Dalkuç ve Yeşiller Partisi eş sözcüsü Koray Doğan Urbarlı, yaklaşan seçime dair değerlendirmelerde bulundu.

‘Altılı masa’nın çizdiği Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem rotasının gerçekçiliğinden, seçim sonuçlarındaki olası senaryolarda Yeşiller Partisi’nin nasıl bir tutum alacağına kadar pek çok noktanın detaylıca tartışıldığı oturumun başlangıcında Dalkuç, yeni Seçim Yasası‘nın ve başkanlık sisteminin konjonktüre etkilerinden bahsetti:

“Sistemin ‘yüzde 50+1‘ e evrilmesi ile seçimlerin iki eksen üzerine oturarak, Millet ve Cumhur İttifakları üzerine kaydı.”

Aday tartışmaları: Kılıçdaroğlu’nun adaylığına kesin gözüyle bakılıyor

AKP‘li Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın karşısına çıkacak adayın kim olacağı konusu da tartışılırken, seçimlerin Türkiye’nin geleceği açısından tüm boyutlarıyla önemli olacağı ve bunun yalnızca aday tartışmasına sıkıştırılmamasının gerekliliğine de vurgu yapıldı.

Sivil toplum ve muhalefetin yıllardır bastırılarak gücünün yok edildiğini dile getiren Dalkuç şu yorumları yaptı:

Meral Akşener‘in aday olmayacağına dair açıklamasına rağmen her zaman adaylık ihtimalinin olduğunu düşünüyorum. Kemal Kılıçdaroğlu‘nun ağır basacağına inanıyorum.. Adayın kimliği veya nasıl bir aday olduğu daha önemli: Birkaç ekseni bir arada tutabilen ve sandıklara sahip çıkabilecek bir aday olmalı. Bu sebeple parti genel başkanları ve parti örgütleri çok önemli. Belediye, medya ayağı ve manipülasyon kalibiyetleri son on yıla göre arttı.”

Dalkuç ayrıca, “Ekrem İmamoğlu ile genel merkez arasındaki mesafe İmamoğlu’nun yıldızının parlaklığını artırıp azalmayacağını belirliyor” yorumunu ekledi.

Sivil toplumun kan kaybettiğini ve ayakta kalma mücadelesi yüzünden diğer misyonların yerine getirilemediğini söyleyen Dalkuç şöyle devam etti:

“Yükselen milliyetçilik dalgası 90’larda daha da yüksekti. Şu an sosyal medyadaki akıma ters olarak milliyetçiliğin o kadar yükselmediğini düşünüyorum çünkü makbul kabul edilen tek söylem milliyetçilik. Diğer sesler çıkmıyor, çıksa, milliyetçiliğin bu kadar baskın olmadığı görülecek. Aynı iddiaları dile getiren gazeteciler dinlenmiyorken Sedat Peker’in dinlenmesi de bunun bir örneği.”

İki konuşmacı da altılı masadan çıkacak adayın Kemal Kılıçdaroğlu olacağı konusunda hemfikir olduklarını belirtti.

Koray Doğan Urbarlı, oturum boyunca partisinin seçim stratejisine ilişkin pek çok soruyu yanıtladı ve karşılarına çıkabilecek zorluklara dair neler planladıklarını detaylandırdı.

Getirilen yeni seçim yasasının partileri ittifak yapmaya zorladığına ve bunun Yeşiller için bir boyutuyla avantaj da olabileceğini aktardıktan sonra şöyle devam etti:

“Türkiye’nin güncel politikasının değirmenimize su taşımasını beklemeden hareket etmemiz gerekir. İki senedir seçimi bekliyoruz. Siyasetle ilgilenenler için iki sene aynı odakta kalmak zor, örgütleri daha geniş olan partilerde bile bu var. Anketlerdeki dönemlik değişimler bunlar kaynaklı. Partimizi seçim girdabına sokmadık ama yakında sokmamız gerekiyor.”

“2023’te açılacak yeni sayfada Yeşiller Partisi’nin konumu, önemi ve karşılaşacakları zorluklar ne olacak?” sorusuna da şu yanıtlar verildi:

İlkan Dalkuç: “Yeşillerin ortaya koyduğu kavramları, içini boşaltıp bağlamdan kopararak onların karşısına çıkaracaklar. Karşınıza bir bakan çıktığında bunlarla başa çıkabilme kıvraklığını gösterebilmeniz gerek. Ekolojik bakışla gelen iktidar mensuplarına karşı ne yapacaksınız? Yeni kuşakların doğa-hayvanlarla ilişkisi bizden farklı? Bu sorular sorulmalı.”

Koray Doğan Urbarlı: “İttifakları konuşurken ‘biz nerede olmak istiyoruz‘u cevaplayarak hareket etmeli ve ittifak seçimine de fayda odaklı yaklaşmalıyız. Kalan iki ittifakta, toplam 13 parti ve 13 görüşle konuşabiliyoruz. Görüşmelerimiz sürüyor.”

Yeşil hareketi Meclis’e taşımakta kararlı olduklarını ve bunun önemini vurgulayan Urbarlı , “Eğer siyasi parti iseniz ve iktidarı hedeflemiyorsanız, siyasi parti olmanın asıl amacını, yani yönetmeyi es geçmiş oluyorsunuz ve bu da ciddi bir tutarsızlık oluşturuyor” dedi.

Parlamenter sisteme geçişte neler olacak: ‘Türkiye HDP’li bir Savunma Bakanı’na hazır mı?’

Dalkuç, seçimde hükümetin değişmesi durumunda oluşabilecek tabloya dair şu öngörülerde bulundu:

“Seçimlerden sonra AKP’nin düşünüldüğü kadar güçsüzleşeceğini düşünmüyorum.Hükümetin parçalı yapısı, Güçlendirilmiş Parlamanter Sistem’in hayata geçmesini zorlaştıracak. AKP bile iktidarında ciddi değişiklikler için yıllarca beklemek zorunda kaldı.

Esas olay seçim kazanıldıktan sonra başlayacak. HDP vekilleri ile İYİ Parti vekilleri, önemli noktalarda nasıl aynı yönde irade gösterecek? HDP’nin yüze yakın vekili var, örneğin HDP’li bir Savunma Bakanı’na Türkiye hazır mı? Burada bir al-ver dengesi yapılması gerekecek. Parlamentoda yaşanacak sorunların çözümü için de güçlü bir cumhurbaşkanı gerek.

Urbarlı, muhalefet partilerinde de ekolojik yıkımdan ve sömürüden çıkar elde edenlerin, Yeşillerin kısıtlamacı yaklaşımı ile çatışmaya girebileceğini, ancak bu açmazın da aşılabileceğini belirtti.

Oturum, dinleyicilerin seçim güvenliğine, aday tartışmalarına ve Yeşiller’in çeşitli senaryolarda alacağı tutumlara ilişkin soru ve yorumlarıyla devam etti. Katılımcılar, seçim güvenliği için bireylerin neler yapabileceğinden, Yeşiller’in parlamenter sisteme dair görüşüne kadar pek konuda tartışma yürüttü.

You may also like

Comments

Comments are closed.