John Vidal ve Terry Slavin tarafından Guardian‘da yayınlanan haberi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Yaren Köse‘nin çevirisi ile sunuyoruz
***
İklim değişikliğinin ön saflarında yer alan yoksul topluluklar Paris’te seslerinin duyulmadığını ve daha güçlü grupların davalarını engellediğini söylüyor.
Paris’in Le Bourget semtinde, iklim görüşmeleri ‘mavi bölge’(1)sinde, hükümetler, danışmanları, avukatları, büyük şirketler ve yatırımcıları yer alıyor. Facebook’un yanı sıra Birleşmiş Milletler temsilcileri ile bilimsel araştırma kuruluşlarının standları da burada.
İklim değişikliği sürecinin ön saflarında yer alan, dünyanın 4 milyar küçük çiftçisi, balıkçısı, kadınlar, yerli halklar, avcı toplayıcılar, kırsalın işçileri, göçebe çobanlar ve genç insanlar çitlerin öte yanında, karar alıcıların geçmediği ‘yeşil bölge’deler. Yeşil bölgedekilerin çoğu dışarıda bırakıldıklarını, kırgın olduklarını ve masada yerlerinin olmadığını söylemekte. Paris görüşmelerinde, daha güçlü ve zengin olanların seslerini bastırmakla kalmayıp davalarının ilerlemesine engel olduğunu da ekliyorlar.
Amazon Havzası Yerli Halkları Koordinasyonu Coica’nın iklim koordinatörü Jorge Furagaro Kuetgaje, ‘’Şu anda görüşmeler başarısız. Sesimiz duyulmuyor.’’ diye konuştu.
Furagaro Kuetgaje ve bir meslektaşı, nihai metine yerli halkların hakları ile ilgili bir cümle eklenmesini kabul ettirmek için, 10 gün süren bir seyahat sonunda Paris’e ulaşmış. Cümle; metinden bu hafta, söylenenlere göre daha önce destekçi görünen
ABD, İngiltere ve Norveç’in başını çektiği ülkeler birliği tarafından, müzakerecilerce çıkartıldı.
Furagaro Kuetgaje,‘’Sanıyoruz ki, topraklarımızda bulunan ya da olmak isteyen maden ve petrol şirketleri müzakerelerde daha fazla güce sahip.’’ dedi. ‘’Bu nedenle sesimiz duyulmuyor. Ancak biz yerli halklar ormanlarda yaşıyoruz ve doğayı, çeşitliliği koruyoruz, iklim değişikliğini azaltıyoruz.’’
‘’Bizim tropikal ormanları korumaya devam etmemiz için…bu ormanlara dair güçlü haklarımızın olması gerekiyor. İklim değişikliğini körükleyen salımları engellemek için üzerimize düşeni yaparken ödediğimiz bedel ölüm olmamalı.’’ Global Witness’ın raporuna göre 2014’de en az 116 çevre hakları savunucusu öldürüldü. Bunların %40’ı yerli halklardandı.
Yaklaşık 500 Amazon yerlisi, Kuzey Kutbu’ndan Samiler, Endonezya yağmur ormanlarında madenciliğin yıkıma uğrattığı Dayaklar, Kanada’nın Alberta bölgesinde petrol kumuna karşı mücadele eden Sioux Yerlileri ve evleri ve hastaneleri yükselen suların altında kalan Marshall Adaları sakinleri seslerinin duyulmamasından dolayı hayal kırıklığına uğradıklarını söylüyor.
Ancak geçtiğimiz Cuma (4 Aralık 2015) günü yerli halklara dair tüm atıfların kaldırıldığının haberi ulaşalı beri karamsarlık arttı ve ihanete uğramışlık duygusu iyice hissedilir oldu.
Furagaro Kuetgaje ‘’Buraya çözümler ile geldik. Neden insanların bizim için bu şekilde karar aldığını anlamıyoruz. Şimdi Kolombiya hükümeti Almanya ve İngiltere ile Amazon’da ormansızlaşmadan kaçınmak adına bir anlaşma imzaladı. Ama kimse bize sormadı. Bize danışılmadı. Özerkliğimizi yitireceğiz.’’ dedi.
Müzakerelerin gidişatından dolayı aynı şekilde mutsuz olan bir diğer kesim ise konuşmalarda gündemin endüstriyel tarımın çıkarlarını korumaya yönelik olduğunu söyleyen çiftçi toplulukları temsilcileri ve agroekolojistler.
Bir çiftçi toplulukları şemsiye örgütü olan Via Campesina, 30 ülkeden insanı; dünya gıdasının yüzde 70’ini ürettiği tahmin edilen küçük çiftçilerin, endüstriyel çiftliklere göre iklim değişikliğini daha etkin şekilde değiştirebileceğini söylemek için topladı.
Yerel halk liderleri gibi onlar da süreç boyunca aldatıldıklarını hissediyorlar. Paris’in gizli gündeminin daha yoğun tarımı başlatmak olmasından, dolayısıyla küçük işletmelerin topraklarından olmasından ve endüstriyel işletmelerin Afrika ve Asya’nın kırsal bölgelerini biyoyakıtlar, palm yağı ve hayvan yemi üretmek üzere ele geçirmesinden korkuyorlar.
Via Campesina’dan bir sözcü şöyle konuştu: ‘’Liderlerimiz açıkça çok uluslu şirketleri ve düzmece çözümlerini buyur ederken, iklim için gerçekten olumlu bir yaklaşıma erişmek için tarımın gittiği yönü acilen değiştirmemiz gerekiyor. Köylü tarımı ve agroekoloji (2) hem çevreyi hem de köylüleri gözetmektedir ve ekonomik sayılmaktadır.’’. ‘’Tarımdan ve gıda üretiminden kaynaklı sera gazı salınımlarını durdurmaya yönelik gerçek çözümler köylü tarımı ve agroekolojidir.
Bu gruplar, özellikle küçük çiftçiler ile çalışma görevi üstlenmiş tek Birleşmiş Milletler organizasyonu olan Tarımsal Gelişme için Uluslararası Fon (Ifad) tarafından bu hafta desteklendi. Ifad başkan yardımcısı Michel Mordasini, ‘’Eğer gelişmekte olan ülkelerin küçük çiftlik sahiplerinin yaşam kalitesini iklim değişikliği çerçevesinde geliştirecek isek, önceliklerinin anlaşılmasını ve sözleşmelerde yer almasını sağlamak durumundayız.’’diye konuştu.
Ifad’ın raporu The Policy Advantage, küçük çiftlik sahipleri ‘’yüz yüze oldukları gerçekleri en iyi şekilde biliyor…ve karar alma süreçlerine gereken düzeyde dahil edilmedikleri takdirde, başetme ve uyum sağlama yeteneklerini doğrudan belirleyen kararlarda göz ardı edilme ve kaybetme riski ile karşı karşıya kalıyorlar.’’ diyor.
1-Uzun yaşayan, sağlıklı insanların bulunduğu coğrafyalara verilen ad.
2-Sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerini inceleyen bilim dalı.
Haberin İngilizce Orjinali
Haber: John Vidal ve Terry Slavin
Yeşil Gazete için çeviren: Yaren Köse
(Yeşil Gazete, The Guardian)