Van’dan Erciş’e eğer mümkünse her 20 dakikada bir minibüs kalkıyor. Erçiş minibüsleri yakınları enkaz altında olan ya da yakınlarından bir türlü haber alamayan insanlarla dolu. Minibüsteki kederli sessizliği yardım dağıtımlarına yönelik itirazlar bozuyor. Yeğeni pazar gününden beri bir kahvehanenin enkazı altında olan 56 yaşındaki Saadettin amca, “Üç gündür gidip geliyorum. Enkaza daha dün (önceki gün) çıktılar. Bizimle ne ilgilenen var ne de durumu sorabileceğimiz birisi. Yardım dağıtırken de Allahsızlık yapıyorlar” diyor. Minibüsün kurulmuş zembereğini boşaltıyor. Hep bir ağızdan ‘aramama’ öyküleri anlatıyor insanlar.
İki acı bekleyiş
Erciş’e hafif yağmurla giriyoruz. Arama kurtarma çalışmaları ilçe merkezinde trafiği tamamen durdurmuş. Savaştan çıkmış gibi görünen ilçede ikili bir hayat yaşanıyor: Yakınları enkaz altında olanların kederli ümidi ve bir tek çadır için üç gündür bekleyenlerin öfkesi.
Yardımlar konusunda o kadar çok şikayet duyuyoruz ki, çadırların dağıtıldığı kaymakamlık binasına gidiyoruz. Dışarıda arada bir itiş kakışmayla dalgalanan dev bir insan kitlesi var. Kaymakamlık masasındaki yığın az sayıdaki polisin setiyle engelleniyor. Gazeteci kartlarımızla polis engelini aşıp içeri giriyoruz. İçeride de manzara aynı. İsyan ederek polislerle tartışan birisi bir süre sonra yanımıza geliyor. Ardından da onlarcası. Bizim etrafımızda da bir izdiham oluşuyor. Türkiye Muhtarlar Derneği Erciş Şube Başkanı Yahya İnan’la dışarı çıkıyoruz. Yaklaşık 20 köyün muhtarı da yanımızda. İnan onlar adına şunları anlatıyor:
‘Vız vız ama bal yok’
“Üç gündür kimseye sesimizi duyuramıyoruz. Yardımları alamıyoruz ama çok yardım geldiğini duyuyoruz. Üç gündür köyümüze gelen yetkili yok. Yıkılan evlerimiz, cenazelerimiz var. Ama çadır için bile burada sürünüyoruz. Yerel yöneticiler, milletvekili, kaymakam diyor ki, ‘Gidip ihtiyaçlarınız yazdırın’. Ama biz kapıdan içeri bile giremiyoruz. Ben Çimen Köyü’nün muhtarıyım. Bugüne kadar tek bir çöp bile girmedi köyümüze. Kaymakam bize ‘Köylünü al git’ diyor.”
Kadirasker, Gedikdibi, Haydarbey, Salmanağa, Ulupınar, İşbaşı… Köylerin hepsinde yıkım ve hasar var. Cenazeleri ve yaralıları var. Ama çadırları battaniyeleri yok. “Yemekten, gıdadan vazgeçtik, çadır battaniye istiyoruz” diyorlar.
Belediye garajında üç gündür cenaze yıkayan gönüllü imam, Mehmet Hanefi Dağ, “Bu çadırlar nereye gidiyor peki” diye soruyor. Hep bir ağızdan “Torpil” diyorlar. İddia o ki, yerel yöneticiler ve memurlar yakınlarına ve tanıdıklarına ayrıcalıklı davranıyor. Yardımlara siyaset karıştığını söylüyorlar. Kaymakamlığın önündeki izdiham hava karardıktan sonra da sürüyor. İçlerinden birinin son sözü durumu özetliyor: “Vız vız ama bal yok.”
Depodan hırsızlık girişimi
Çadır ve battaniye sıkıntısının had safhada olduğu Erciş’te dün bir hırsızlık girişimi de yaşandı. Erciş’in 3 kilometre dışında yardımların toplandığı depoya giden kişiler, “Baraj patladı, buraları su basacak, kaçın canınızı kurtarın” diyerek görevlilerden bir bölümünü Erciş merkeze yönlendirdi. Ardından depoya giren kişiler battaniyeleri almak istedi. Ancak depoda kalan az sayıda görevlinin engeliyle karşılaşan kişiler araçlarına binerek depodan uzaklaşmak zorunda kaldı. Depoda gıda dahil her türlü ihtiyaç malzemesi olmasına karşın bu kişilerin doğrudan battaniyeleri almak istemesi, bir anlamda çaresizliği de ortaya koyuyor…
Deprem bölgesinin öncelikli ihtiyaçları
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), deprem bölgesinde öncelikli olarak ihtiyaç duyulan malzemeleri açıkladı. Çadır. Konteynır. Battaniye. Uyku tulumu. Stok imkanı bulunan gıda malzemeleri. Katalitik soba (tüpü ile birlikte) Temizlik malzemeleri. Su. Çok yoğun bir biçimde yardım talebi geldiğini belirten AFAD’ın bir de ricasi var: Yardım gönderecekler, göndermeden önce Van Valiliği ile koordine sağlasın.
(Radikal)