AİHM’in, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlarından verilen hapis cezalarının hak ihlali olduğuna yönelik kararının kesinleşmesi ve emsal niteliği kazanmasının hemen ardından Yargıtay’dan da bu konuda önemli bir karar geldi. Yüksek Mahkeme, BİMER’e mail atarak kendisini dolandırdığını iddia ettiği firma hakkında şikâyette bulunurken, önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret içeren ifadeler kullandığı iddia edilen sanığa “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan verilen cezayı bozdu.
AİHM’in Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlarının hapisle cezalandırılmasını ifade özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirdiği kararı, itiraz süresinin sonlanmasıyla hafta içinde kesinleşmiş; karara ilişkin konuşan avukat Turgut Kazan, bundan sonra Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan AİHM’nin önüne gelecek dosyaların da bu şekilde sonuçlanacağını anımsatarak, Türkiye’nin bu karara göre ilgili düzenlemeyi bir an önce kaldırması gerektiğini söylemişti.
Karar Vedat Şorli‘nin 2014 ve 2016 yıllarında Facebook’ta paylaştığı karikatür ve fotoğraf nedeniyle tutuklanarak 2 ay tutuklu kalması üzerine yaptığı başvuru sonucunda alınmıştı. Kararda, Türkiye’nin söz konusu düzenlemeyi AİHS ve AİHM içtihatlarına uyumlu olacak şekilde değiştirmesi gerektiği de ifade edilmişti.
T24‘ten Asuman Aranca‘nın aktardığına göre, Yargıtay’ın ceza yargılamalarındaki en yüksek organı Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun önüne gelen dava dosyasında ise, C.O isimli vatandaş, 2012 yılında Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) bir e-posta göndererek, bir firma tarafından dolandırıldığını, aleyhine haksız davalar açılarak icra takipleri yapıldığını belirterek, şikayetçi oldu. C.O, şikayet yazısında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak, şunları söylemişti:
“Cumhurbaşkanı Abdullah Bey’in hanımının adına kayıtlı İstanbul Şile’deki villa ve arsaların miktarı 150 milyon TL’dir. Başbakan Recep Bey’in serveti 500 milyar TL’dir. Bu iki imansız dinsize dedim ki, evime ekmek parası alacak durumda değilim, çocuklarımın ideallerini karşılayacak durumda değilim, evimin kirasını ödeyecek durumda değilim, beni bu hale düşüren firmayı müfettişlere incelettirin… Türk adı taşıyan bir devlet adamı yok mudur?”
Yazının devamında da“Ancak 13 yıldır bu işi çözmeyenlere bir çift lafım vardır, Allah belanızı versin, Allah yerin dibine soksun sizi, Allah helak etsin sizi, yüce Allah perişan etsin sizi, beni mahfettiniz Allah da sizi mahfetsin” ifadelerini kullanan C.O hakkında Cumhurbaşkanına ve Başbakan’a hakaret ettiği gerekçesiyle soruşturma açıldı.
‘Psikolojim alt üst oldu’
C.O, mahkemedeki savunmasında, ‘yaklaşık 10 yıldır şikayette bulunduğu firmanın kendisi aleyhine yaptığı işlemlerle mücadele ettiğini, firmanın şikayetleri nedeniyle hakkında 200’e yakın dava açıldığını” belirterek bu nedenle ruh sağlığının ve psikolojisinin alt üst olduğunu söylemiş; firmanın Cumhurbaşkanına ve Başbakan’a da ulaştığını düşündüğünden dolayı söz konusu ifadeleri yazdığını söylemişti.
Dosya Gül’e yönelik sözler yönünden “Cumhurbaşkanına hakaret”, o dönem Başbakan olan Erdoğan’a yönelik sözler yönünden de “hakaret” suçu kapsamında kaldığı gerekçesiyle ayrıldı. C.O hakkında, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “hakaret” suçlarından dava açıldı. Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasına ilişkin iddianamede, söz konusu e postanın BİMER’e gönderilmesi nedeniyle suçun alenen işlendiği öne sürülerek cezada artırım istendi. Davaya bakan Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi, yargılama sonunda C.O’yu 1 yıl 2 ay hapse mahkum etti ve pişmanlık duymadığı gerekçesiyle de cezayı ertelemedi.
Yargıtay ‘beraat’ dedi
Temyiz üzerine dosya Yargıtay’a geldi. Yargıtay Başsavcılığı, dosyaya ilişkin tebliğnamesinde hükmün onanmasını istedi. Dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken mahkumiyet kurulması nedeniyle bozma kararı verdi. Kararda, BİMER’E gönderilen dilekçe bir bütün halinde değerlendirildiğinde, “sanığın uğradığını düşündüğü haksızlığı dile getirirken kullandığı ifadelerinin eleştiri ve yakınma niteliğinde bulunduğu ve Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı” belirtildi. Dilekçenin BİMER’e gönderilmiş olması nedeniyle aleniyet unsurunun da gerçekleşmediği kaydedilen kararda, bu gerekçeyle cezada artırım yapılmasının da kanuna aykırı olduğu anlatıldı.
Bozma kesinleşti
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın karara itiraz etmesi üzerine dosyayı yeniden ele alan Daire, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderdi. Karara, dairenin iki üyesi “suçun oluştuğu gerekçesiyle” muhalif kaldı. Yargıtay Ceza genel Kurulu da, 7 Nisan 2022’deki toplantısında itirazı ele alarak reddetti. Böylece bozma kararı kesinleşmiş oldu.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, ocak ayında da CHP eski Kayseri İl Başkanı Mustafa Ayan hakkında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla açılan davada verilen beraat kararını onamış; kararın gerekçesinde, “Devletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının da diğer anayasal ve yasal kurumlar gibi eleştiriye açık olması doğaldır” ifadelerine yer verilmişti.