Doğa MücadelesiEditörün Seçtikleriİklim KriziManşetYerel

Yargı kararı beklenmeden kesime başlanan İkizköy’de ağaç nöbeti tutan köylüler bilirkişiyi bekliyor

0

Haber: Metin Yoksu/ Merve Özçelik

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de, Milas Orman İşletme Müdürlüğü tarafından Akbelen Ormanı’nda kesim yapılmaması için uzun süredir mücadele devam ederken, cumartesi günü sabah erken saatlerde köylülerin hayvanları ve işleriyle ilgilendiği saati fırsat bilerek ağaç kesimine başlanması üzerine köylülerin çadır nöbeti de başladı.

Cumartesi gününden beri ağaç kesimi yapılmadığını, ancak tekrar kesim yapılacağına dair endişelerinin devam ettiğini söyleyen İkizköy mücadelesi gönüllüsü Deniz Gümüşel, 20-30 ağacı kaybettiklerini, tekrar tek bir ağacın bile kesilmesine müsaade etmeyeceklerini söyledi. Gümüşel, “Bayram boyunca da burada olacağız. Bu iş resmi olarak bitinceye kadar biz de oradayız” dedi.

Ağaç kesimine başlandı

Akbelen Ormanı’nın geçtiğimiz dönemlerde Limak Holding‘in işlettiği Yeniköy Kemerköy Termik Santrali’ne linyit temin edilmesi için satıldığı ortaya çıkmıştı.

740 dönümlük Akbelen Ormanı’nda Tarım ve Orman Bakanlığı onayıyla linyit madeni işletmesi açılması izni verilmesine karşı İkizköylüler uzun zamandır mücadele ederken, yaşananlar da yargıya taşındı. Mahkemenin karar vermesini dahi beklemeyen Orman Genel Müdürlüğü ise cumartesi günü ağaç kesimine başladı. Günlerdir ağaç kesimi yapılacağını bekleyen köylüler nöbet tutarken, sabaha karşı Orman Genel Müdürlüğü kesim ekibi köylülerin hayvanlarını yemledikleri ve iş saatini fırsat bilerek ağaç kesimine başladı.

Köylülerden Necla Işık kesim karşısında gözyaşlarına hakim olamazken “Nefes alamıyorum. Karşımızda insan yok karşımızdakiler taş parçası, duygusuz insanlar var karşımızda” diyerek destek çağrısında bulundu.

‘Bu ağaçlar buraların ciğeridir’

Yaşananları Yeşil Gazete’ye anlatan köy sakinlerinden Esra Işık, şu açıklamalarda bulundu:

Bizim canımız ağaçlardan daha kıymetli değil. Termik santral ile bizim köyümüz arasında olan bu sınır yok edilirken tüm köyümüz yok olacak. Biz yaklaşık 30 kadar ağacın kesildiğini gördük ve belgeledik. Bu suçtur hem kanunen hem de vicdanen suçtur. Bu ağaçlar buraların ciğeridir. Ekiplere tepkimizi gösterdik. Ardından çevrecilere haber verdik. Buraya hem çevreciler hem de CHP Milletvekili Suat Özcan’da gelerek bize destek verdi.”

‘Buradan bizi kovmak istiyorlar ama gitmeyeceğiz’

Jandarmanın kendilerini kesim alanından uzaklaştırmak istediklerini de belirten Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:

Biz jandarmaya açıkça burayı koruyacağımızı, canımızın değil ağaçlarından daha kıymetli olduğunu anlattık. Bakın iklim krizi var diyoruz aylardır Türkiye’nin dört bir yanına bir damla yağmur yağmamış buradaki ağaçlar evet önce bizimdir ama sadece bizim de değildir. Tüm Türkiye’nin ağaçlarıdır. Bu ağaçlar bize size herkese nefes aldırıyor. İster bir ağaç kesilsin isterse bin ağaç kesilsin doğa hepimizin ve hepsi de bizim için tek tek önemlidir. Topraklarımızı onlara da vermiyoruz. Buradan bizi kovmak istiyorlar ama gitmeyeceğiz sonuna kadar ağaçlarımızı koruyacağız. Tepkimizi ortaya koyunca gittiler ama yine gelecekler biliyoruz.”

‘Susuzluğu getiren de ağaçsızlıktır’

İklim krizinin nedenlerinin birinin de termik santraller ve ağaç kıyımları olduğuna dikkat çeken Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:

İklim krizi ile susuzluk ile savaşırken ülkece ve dünyaca her ağaç kıymetlidir. Bugün 30 ağacımızı kestiler canımız çok yanıyor. Şimdi ağaçlar hepimizin değeridir. Kaz Dağları da bizim Cudi’de ki ormanlarda bizim için kıymetli. Sizin aldığınız nefes de buradaki ağaçtan geliyor. Unutmayın ki susuzluğu getiren de ağaçsızlıktır.”

‘Nöbet fiili olarak iki yıldır sürüyor’

Cumartesi gününden sonra kesim için bir girişim olmadığını aktaran Deniz Gümüşel ise “Zaten ormanın girişini tutuyoruz. Ormanın iki girişi var. Biz Akbelen-Milas-Ören yolu üzerindeki Akbelen girişinde nöbet çadırlarımızı kurduk. Bir de ormanın kuzey tarafında Gökben köyünden bir giriş var. Orada Gökben köyünde yaşayan arkadaşlarımız nöbet halindeler. Her iki durumda da haberdar olacağız” ifadelerini kullandı.

Nöbetlerinin fiili olarak iki yıldır devam ettiğinin altını çizen Gümüşel, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

Bizim nöbetimiz mart ayından beri devam ediyor. Ormanın girişinde oturan pek çok arkadaşımız var. Ormanla iç içe yaşayan bir orman köyü olduğu için çadır direnişi yapmamıştık. Şu ana kadar gelen bütün orman kesimleri ekiplerini gün içerisinde eylem yaparak geri göndermeyi başarmıştık. Ama en son 17 Temmuz’da alana girdiklerinde saat sabah 06.00’ydı. Bu saat bir köyde insanların hayvanlarını otlattıkları, suladıkları yani en yoğun çalıştıkları saatler. Orman müdürlüğü bunu hesaplamış.

Biz de ‘Bu iş böyle olmayacak. Buraya 24 saatlik bir nöbet lazım.’ İki gündür çadırlarımızla birlikte 24 saattir alandayız. Kesime geldikleri 2019 ekim ayı sonundan beri biz 24 saat Akbelen ormanından gelecek motor, araba sesini dinliyoruz. Aslında bu nöbet fiili olarak iki yıldır sürüyor. Ama çadırlarımızla birlikte ormanın girişini tutmamız iki gündür devam ediyor.”

‘Doğayı kar hırsı nedeni ile yok etmek istiyorlar’

Ağaç kesimlerini durdurmak için Akbelen Ormanı’na gelen Muğla Çevre Platformu Milas Eş Sözcüsü Neşe Tuncer, kesimin hukuki ve vicdani dayanağının olmadığını ekiplere ve jandarmaya ilettiklerini dile getirdi:

Hukuka uygun olsa vicdanlı mı olacaktır? Bu kabul edilemez. Hukuksuzluktur. Buraya bilirkişi ataması yapılacak mahkeme kararı beklenmeden ormana giriliyor. Bu açıkça suçtur. Bakın burası aynı zamanda su havzalarının bulunduğu bir alan Bodrum’un tüm suyu buradan sağlanıyor. Eğer bu orman alanı kesilirse buradaki termik santral tüm doğa ile birlikte suyu da yok edecek. Suyun bu kadar önemli olduğu bir dönemde doğayı kar hırsı nedeni ile yok etmek istiyorlar. Köylülerin mücadelesine destek vermeye devam edeceğiz.”

Bilirkişi keşfi 30 Temmuz’da

Deniz Gümüşel, Orman Genel Müdürlüğü ve Tarım ve Orman Bakanlığı aleyhine açılan davada bilirkişilerin belli olduğunu kaydetti. Gümüşel, bu isimlerden birinin daha önce bir altın maden şirketinin yararına bilimsel verilerden uzak bir rapor yazdığını ifade ederken, avukatların bilirkişi heyetine itiraz edeceklerini şöyle anlattı:

Muğla Birinci İdare Mahkemesi’nde devam eden Orman Genel Müdürlüğü ve Tarım ve Orman Bakanlığı aleyhine açtığımız Akbelen ormanının YK Enerji’ye maden için tahsisi kararının iptali için yürütülen davada bilirkişimiz belli olmuş. Bilirkişi olarak üç kişi atanmış. Bir çevre mühendisi, bir maden mühendisi, bir de orman mühendisi. Avukatlarımız buna bir itiraz dilekçesi yazıyor. Bilirkişilerden bir tanesi daha önce bir altın madenin de şirket yararına ve bilimsel verilere aykırı bir rapor yazmış. Avukatlarımız bunu tespit etti. Dolayısıyla bu kişinin reddini talep ediyoruz.

İkinci olarak da bilirkişi bileşimi eksik. Çünkü o alandaki orman ekosisteminin yok edilmesi sadece orman mühendisini, çevre mühendisini ilgilendiren bir konu değil. Aynı zamanda bir halk sağlığı uzmanının orada olmasını istiyoruz. Bir ziraat mühendisinin de tarımsal etkileri incelemesini istiyoruz. Hidrojeolojik yapıyı etkileyecek. Hidrojeoloji uzmanı yok örneğin.

Bir de ekonomist istiyoruz. Buradaki ormanlık alanın tahribatı, su kaynaklarının yok edilmesi, hava-toprak kirliliği, tarımsal üretime verilecek zararlar çok ciddi bir toplumsal maliyete mal olacak. Ormanın madene tahsisi neye mal olacak bunun için bir ekonomistin orada olmasını istiyoruz.

Bilirkişi keşfini 30 Temmuz’da yapacak. Biz de İkizköy halkıyla birlikte, yaşam savunucularıyla birlikte bilirkişinin keşfini takip edeceğiz.”

‘Ağaç kesimleri iklim krizini körüklüyor’

Kesimin yapıldığı alanda incelemelerde bulunan CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan da düzensiz yağışların nedeninin iklim krizi olduğunu ve ağaç kesimlerinin bunu körüklediğini şöyle ifade etti:

Bu alan kömür santrali için kamulaştırılan bir yer. Tabi ormanlık alanların kesimini doğru bulmuyoruz. Bu alan sadece İkizköylüler için değil, tüm Bodrum için Milas için önemli bir alan. Burası Milas Karaca Hisar Çamköy su rezervinin de bulunduğu bir alan olma özelliği taşıyor. Buradaki su özellikle Bodrum’un da suyunu karşılıyor. Burayı korumamız gerekirken neden kesiyoruz?

Geyik Barajı‘ndan Mumcular Göleti‘ne kadar buraya su gidiyor. Bakın kaç zamandır ha yapıldı yapılacak denilen Milas Ören Karayolu projesi var ama bu yolun değişip değişmeyeceğine bağlı olarak ötelenmektedir. Su karayolu ve termik santral sorunsalı ile karşı karşıyayız. Ve şunun da altını bir kez daha çizelim susuzluğun kuraklığın olduğu dönemde doğanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Korumamız gerekiyor. Yıllardır bu konuya ilişkin özellikle de Akbelen’e dair verdiği araştırma önergeleri AKP-MHP oylarınca reddediliyor. Buradaki sorun sadece Milas’ın İkizköy’ün değil, tüm Türkiye’nin hatta insanlığın ortak sorunudur. Düzensiz yağışların nedeni iklim değişikliğidir ve ağaç kesimleri ise bunları körüklüyor.”

You may also like

Comments

Comments are closed.