Haber: Metin YOKSU
*
Ege ve Akdeniz’de 28 Temmuz’da başlayan yangınlarda binlerce hektarlık alan küle dönerken, binlerce hayvan ve sekiz insan hayatını kaybetti. Ekosisteme kalıcı zararlar bırakan yangınlar, bölgedeki hayvancılık ve tarım faaliyetlerini de etkiledi.
Yangınlar sırasında sadece Marmaris’te en az 800 hektar alan küle dönerken binlerce arı kovanı da içindeki arılarla birlikte yok oldu.
Çam balının başkenti
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli geçtiğimiz Aralık 2020 tarihinde yaptığı açıklamada dünya çam balı üretiminin yüzde 90’ının Türkiye’de üretildiğini söylemişti.
Resmi rakamlara göre Türkiye’de üretilen çam balının yüzde 70’i ise Marmaris’te üretiliyor. Bal üretiminde başı ise Osmaniye, Bayır, Orhaniye, Turgut ve Hisarönü köyleri çekiyor. Geçtiğimiz yıl kuraklık nedeniyle iyi verim elde edemeyen üreticilere bir darbeyi de yangınlar vurmuş oldu.
Kaya: En az 2 bin kovan yandı
Bal üretiminin önemli merkezlerinden biri olan Marmaris’te balı köylülerden alarak dünyaya bal ihracatı yapan Gökhan Kemal Kaya, bölgede 165 bin kayıtlı kovan olduğunu anlattı.
Şu ana kadar en az 2 bin kovanın yandığını ifade eden Kaya, “Şu an için yıllık en az 1 milyon TL zararı söz konusu. Ancak önemli olan köylülerin ve küçük üreticilerin zarar görmemesi. Biz de doğada çam balını canlandırmayı köylüleri mağdur etmeden nasıl yapabiliriz diyerek çalışmalara başladık” dedi.
‘Deneyimlerimiz dikkate alınmalı’
Yanan bölgelere ilişkin görüşlerini de dile getiren Kaya, “Bakın yanan bölgelerde yaşam yeniden nasıl hayat bulacak bunun üzerine uzman görüşleri elbette alınmalı. Hem bölgede yaşayanlar olarak hem de bu işi yaptığımız için edindiğimiz deneyimlerden yola çıkarak bir şey hazırlanmalı” dedi.
Yanan bölgelerin kendi haline bırakılarak doğal yenilenmeye bir süre izin verilmesi gerektiğini belirten Kaya, “Bu en etkili yöntemdir. Fakat kışın yağacak yağmurlar bu külü denize taşır mı deniz kirliliği nasıl önlenir gibi konuların da düşünülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Arıcılık biterse ne yapacağız?’
Yangın sonrası kapkara toprağın kendilerine kaldığını ifade ederek yanan yerleri derin bir hüzün içinde seyreden bölge sakinlerinden olan 77 yaşındaki bal üreticisi Hasan Karademir doğanın bir an önce eski haline çevrilmesi gerektiğini belirtti.
Yanan yerleri görünce canının çıktığını söyleyen Karademir, “Her şey yanıp bittikten sonra bizim yanımıza gelip röportaj yapmanın bir şey sormanın anlamı kalmaz. Buralar yanarken neredeydiniz, helikopter neden gelmedi?” diye sordu.
Bu yıl köylülerin ekonomik olarak geçmiş birikimleri ile gelecek yıla hazır edebileceklerini ifade eden Karademir, “Peki ya sonra? Arıcılık biterse, orman kalmazsa ne yapacağız? Benim evimin önünde yangın bitti ama şimdi koca ormana bakıyorum her yer kapkara oldu. Orman olmazsa biz ne yapacağız burada?” diyerek tepkisini dile getirdi.
‘Canlıların çığlıkları hala kulağımda’
Bölge sakinlerinden 25 yaşındaki genç bal üreticilerinden Sezgin Kayademir de günlerce söndürme çalışmalarına katılarak canlıları kurtarmak için çabalayanlardan birisi. Arı kovanlarının yanı sıra birçok canlının ölümüne şahit olduğunu ve canlıların çığlıklarının halen kulaklarında olduğunu ifade eden Karademir şunları söyledi:
“Şu an turizm de tarım da her şey sıkıntılı durumda. Görünüyorsunuz her yer yandı. Bu ormanın içinde sadece bal arısı yok ki. Burada defneden tutalım çama kadar her şey vardı. Kalanları da nasıl korumamız gerekiyor bunları da konuşmamız gerekiyor.”
‘Küresel ısınma raporlarına rağmen önlem alınmadı’
Marmaris’in temel geçimi her ne kadar turizm gibi görense de dağ köylerinde deniz olmadığını dile getiren Kayademir, “Defne, adaçayı ve körmen diye bir sarımsak türü var. Bunun dışında insanlar kekik vb. burada doğada olan her şeyi satarak geçimlerini sağlıyordu. Şimdi ne yağacağız bilmiyoruz” dedi.
Karademir, küresel ısınma raporlarına rağmen önlem alınmamasına kızgın olduğunu da söyledi. Havadan müdahalelerin ise çok fazla yetersiz olduğunu gözleri ile gördüğünü ifade eden Karademir, “Bu bölgede arazi çok zorlu önceden havuzlar veya farklı önlemler alınsa hava araçları yeterli olsa bu yangın söndürülebilirdi” dedi.
‘Bir yıl kimse dokunmasın’
Canını kurtarmaya çalışırken 22 keçisini kurtaramadığı için vicdan azabı çektiğini belirten Ramazan Şahin ise üzgün ve kızgın olduğunu belirtti.
Orman içinde hayatını kaybeden her canlı için ayrı ayrı üzüldüğünü belirten Şahin, yangının aniden etraflarını sardığını ve bölgeyi terk etmeseler kendilerinin dahi yanabileceğini belirtti. Bölgenin yeniden eski güzel günlerine dönmesi için eko sistemi yenilenmesine insanların katkı sunmasının önemli olduğuna vurgu yapan Şahin şöyle konuştu:
“En az bir yıl bu ormana karışmamak lazım. Burası bacasız bir fabrikaydı. Bir yıl buraya karışmasak olduğu gibi bırakılırsa doğa kendi kendine yenilenir. Buraya konutta yapılmaması gerekir maden sahalarına da açılmaması gerekiyor. Bunun insanlığa da doğaya da faydası yoktur. Buranın kendi haline bırakılmasını ve bir yıl doğanın nasıl olacağını gözlemlememiz ondan sonra ölmüş ağaçlar kesilebilir. Bir yıl buraya kimsenin dokunmasını istemiyoruz.”