Birçok noktada yangınlar devam ederken gerek yangın alanlarında gerekse de köylerde iktidara yakın olan insanlarla muhalif olanlar arasında yer yer gerginlikler ve kavgalar çıkıyor. Öyle ki tanık olduğum, sabah başlayıp neredeyse akşama kadar devam eden köy meydanı kavgasında jandarmayı hiç görmedim. Biz sabah köyde durup yangın bölgesine giderken gördüğümüz kavga, akşam saatlerinde dönerken daha şiddetli haldeydi. Yangınlar devam ederken, yangına odaklanıp el birliğiyle hareket etmek ve dayanışmak yerine ortaya çıkan bu kavgalar içimizi acıtırken, sebepleri üzerine düşünmek zorundayız.
Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, anayasanın “ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169.maddesinde orman yangınlarında sorumluluğun devlette olduğunu açıkça belirtmesine rağmen tam tersine sorumluluğun belediyelerde olduğunu söylemesi büyük tepki çekmişti. Arkasından bakanın “yerleşim yerlerini korumak için ormanların yanmasına müsaade etmek zorunda kalındı” söylemi işin şirazeden iyice çıktığını gösteriyordu. Muhalefetten bu söylemlere gelen haklı eleştirilere karşı Cumhurbaşkanı’nın “Türkiye’ de muhalefet terörü esiyor” sözleri Pakdemirli’nin sorumluluğu başkalarına yükleme stratejisinin devamı gibiydi.
Oysa iktidarsanız ve devlet kurumları elinizdeyse ve bunları doğru düzgün sevk ve idare edemiyorsanız elbette eleştirileceksiniz. Sahadan gözlemlerime dayalı yine bu köşede “Yangınlar, liyakatsizlik ve basiretsizlik” başlıklı yazımda ayrıntılı olarak yangın söndürme yetersizliğini ele almıştım. Yangın gibi olağanüstü bir durumda bir devlet yetkilisi bırakın sorumluluğundaki alandan kaçıp bunu başka kurumlara havale etmesini, sorumluluk alanında olamayana bile destek vermek zorundadır. Bu bilinçli görev alanı çarpıtmalarını yandaş medyanın da gerçekten böyleymiş gibi ve yangın söndürmede bir zafiyet yokmuş gibi sunması, ister istemez evi ve doğası yok olan insanlarda iktidar medyasına karşı bir tepki doğurdu. Ancak yine de hiçbir vatandaş spikerlere saldırmadı ve sadece onları doğru haber yapmaya davet etti insani bir tepkiyle. Oysa Marmaris İçmeler’de bir grup, Halk TV’nin canlı yayınını basarak “Yanlış konuştuğunuzda engelleriz. Bir yanlış daha olursa müdahale ederiz” deyip fiziki engellemelere varan bir saldırıda bulundu. Beğenilmeyen eleştiriye karşı yöntem hep aynı: Tehdit, şantaj ve saldırı…
Elbette tüm dünyada yangınlar varken hiç kimse size çıkan yangınlar için ateş püskürmek için sıraya geçmiş değil. Ama iktidar tamamen böyle algılıyor. Oysa yapılan eleştirilere bakın, tamamen somut verilere ve yapılabilir olanlara dayalı. Yapabileceğiniz halde yapmadıklarınızı sıralayalım:
Bazı insani ve evrensel teamüller vardır ki bunlar yasayla belirlenmez. Özellikle afet durumlarında insanlar kimlik, cinsiyet, ırk, din, dil, mezhep ve sınıf ayrımı gözetmeksizin birbirinin yardımına koşar. Doğadaki her canlıyı yaşatmak ve kurtarmak için olağanüstü bir çaba içerisine girer. Bunu yaparken de sahipli ve sahipsiz hayvan ayrımı gözetmez. Yanan yerin illa da kendi evi ya da bahçesi olması gerekmez, doğadaki her ağaç kıymetlidir. Eğer bu asgari ve müşterek bir bilinçle yürütürseniz işleri sizin yakındığınız “muhalefet terörü” zaten olmaz. Kapsayıcı davranır ve elinizden geleni yaparsanız bir kardeşlik ortamı doğar.
Ancak şimdiki gibi davranmaya devam ederseniz, belki sizin de her durumda istediğiniz gibi kamplaşma olur. Ben yerellerde insanların birbirleriyle çok iyi geçindiğini ancak merkezi siyasetlerle düşmanlıklar yaratıldığını düşünüyorum. Bunca merkezi çabaya rağmen bu siyaset tutmuyor ve tutmayacak!
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…