“Yaban domuzları şehre girmiyor, biz onların ormanına giriyoruz”

Bu hafta İstanbul’da görülen yaban domuzları, geçtiğimiz yıl da sürü halinde denize atlayıp boğazı geçmeye çalışmıştı. Peki, bunun nedeni ne? Bir yabandomuzu 25 kilometre yüzebilir mi?

Akşam.com.tr’den Gülay Altan bunun nedenlerini ve nasıl olabileceğini doğa ve hayvan bilimi alanında dünyada çok tanınan genç bilim insanı Utah Üniversitesi’nden Doç. Çağan Şekercioğlu’na sordu.

30 yaban domuzu...

Dünya çapında insan nüfusu ve şehirleşme artıp insanlar ormanlara ve diğer alanlara girdikçe, insan ve hayvan karşılaşmaları ve çatışması da giderek artıyor. İstanbul, şehrin kuzeyindeki ormanlara doğru yayıldıkça ve orada inşaat faaliyetleri arttıkça, binlerce yıldır orada yasayan yabandomuzu ve diğer orman sakinlerinin daha fazla görülmesi normaldir diyen Doç. Çağan Şekercioğlu, “Esasında yaban domuzları şehre girmiyor, biz onların ormanına giriyoruz giderek daha fazla bir şekilde” diye ekliyor.

Çağan Şekercioğlu’nun Akşam Gazetesi’ne yaban domuzları ile ilgili aktardıkları şu şekilde;

Çöp yiyor ve ortama hemen uyum sağlıyorlar

Yaşama ortamları giderek kısıtlanan bu hayvanlar aynı zamanda hepcil olduklarından, şehirlerdeki bahçelerde, parklarda ve de insanların çöpleriyle beslenebiliyor. O yüzden de şehirlerde görülebiliyor. Onların doğal avcıları olan kurtları da İstanbul çevresinde yok ettiğimiz için, avlanma korkuları da pek yok. Domuzlar akıllı ve hızlı uyum sağlayan hayvanlardır. Çöplerimiz de domuzlar için iyi bir besin kaynağıdır. Yavrular annelerinden öğreniyor ve domuzların bir kısmı doğada beslenmek yerine çöpleri tercih ediyor. Aynı şeyi biz Kars Sarıkamış’ta araştırdığımız boz ayılarda da görüyoruz. Mesela  Hindistan’da da insan nüfusu arttıkça leopar-insan çatışmaları arttı ve ana besin kaynağı olan geyiklerin de azalmasıyla bazı leoparlar insanları yemeye başladı. Ayrıca basın ve sosyal medya sayesinde de eskiden haber olmayan domuz-insan karşılaşmaları da daha fazla haber olmaya başladı.

Berlin şehir merkezinde insanlarla iç içe yaşıyorlar

Kanımca bu karşılaşmaların artmasının en önemli sebebi, insanların İstanbul’un doğal ormanlarına giderek daha fazla girmesi ve buradaki yaban hayatinin yaşam alanını daraltmalarıdır. İnsanlar zarar vermezse de insanlara alışıyorlar.

Berlin’de şehir merkezindeki yaban domuzları insanlarla iç içe yaşıyor, arabaların gölgesinde yavrularını emziriyor.

Domuzlar iyi yüzücüdür

Domuzların yüzmesi olağandışı bir şey değil. İyi yüzen hayvanlardır. Geçen sene bir domuz Fransa’nın açığında Atlantik Okyanusu’ndaki Alderney Adası’na 11 km yüzmüştü. Ama hiç durmadan 25 kilometre yüzmesi biraz zor. Belki akıntının yardımıyla olabilir. Eğer ülkemizdeki domuzları uydu vericileriyle takip ediyor olsaydık, bu ve diğer sorulara bilimsel verilere dayalı cevaplar verebilirdik.

Yeterince araştırma yok

Yeterince araştırma olmadığı için sadece tahmin yürütebiliriz. En büyük sorun, ülkemizde yabandomuzu ve birçok diğer hayvanla ilgili yeterli araştırma yapılmaması ve bilgi eksikliğidir. Detaylı ve uzun süreli yaban hayati ekolojisi araştırmaları şarttır. Biz KuzeyDoğa Derneği olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı’yla işbirliğiyle Türkiye’de ilk kez kurtları, vaşakları, akbabaları ve atmacaları uydu vericileriyle takip ettik. Boz ayıları da vericilerle takip ediyoruz ve Türkiye’de ilk kez kurt ve boz ayılara kameralar taktik. Bu da Türkiye’nin ilk National Geographic yaban hayati belgeseli oldu. Bu yaz Kars ve Iğdır’da 5 gün içinde 5 ayrı canlı türüne 7 ayrı takip cihazı taktık. Bu dünyada bir ilk oldu. Bu şekilde onların hayatlarını ve hareketlerini çok daha iyi öğrenip, insan-hayvan çatışmasını da azaltmayı hedefliyoruz.

Yaban domuzu takibi için maddi destek lazım

Yaban domuzlarını da vericilerle takip etmek istiyoruz ama bir uydu vericisi yaklaşık 10 bin TL ve bunun için bir desteğimiz yok. Vericilerin çoğunu yurt dışından gelen araştırma fonlarıyla alıyoruz ama yabandomuzu takibi için destek bulamadık. Bildiğim kadarıyla Türkiye’de kimse yaban domuzlarını vericilerle takip etmiyor ama görüldüğü gibi çok önemli sorular bunlar. Bu araştırmaların önemi giderek artıyor. Ülkemizde yaban hayatını yeterince araştırmıyoruz. Ama insan nüfusu arttıkça ve biz doğal alanlara daha fazla girdikçe, yaban hayatıyla karşılaşmalar da artıyor. Sonra herkes sebeplerini soruyor.

Yorumların bilimsel temeli yok

Ama yeterince bilimsel veri olmadığı için her kafadan bir ses çıkıyor. Çoğu yorumun da bilimsel bir temeli yok. Eğer devlet uydu vericilerini sağlarsa, Türkiye’de yaban hayati takibi konusunda en tecrübeli ekip olarak Kuzey Doğa Derneği yaban domuzlarını takip edip onların davranış, hareket ve ekolojisiyle ilgili soruları cevaplandıracak verileri toplamaya hazırdır.

(Akşam.com.tr)

 

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

[İklim Masası] Toplumun yüzde 79’u iklim değişikliği ile daha güçlü mücadele istiyor

Türkiye halkının yüzde 64'ü iklim değişikliğini günümüzün en önemli sorunu olarak tanımlıyor. Toplumun büyük kesimine göre ise Ankara’nın iklim politikaları yetersiz.

350 hak aktivisti ve sanatçıdan AYM’ye mektup: Katliam Yasası’nı bir an önce iptal edin!

Katliam Yasası'nı esastan görüşecek AYM'ye açık bir mektup yayımlayan 350 hak savunucusu, yasanın bir an önce gündeme alınmasını ve iptalini talep etti.

[COP29] Türkiye’nin iklim politikaları performansı bu yıl da ‘düşük’

Bu yılki İklim Değişikliği Performans Endeksi'nde 53'üncü sırada yer alan Türkiye’de yenilenebilir enerji kapasitesi artarken, bunun fosil yakıtları ikame etmediği vurgulanıyor.

[COP29] 25 ülke ve AB’den ‘Yeni kömüre hayır’ eylem çağrısı

Avustralya'nın 'eylem çağrısı'na ilk yanıt veren ülke olmasının ardından OECD ülkeleri içerisinde yeni kömür santrali inşa eden sadece Türkiye ve Japonya kaldı.

Alaplı’daki doğal gölün bitmeyen çilesi: Şimdi de hafriyat ve moloz yığılıyor

Eski taş ocaklarının çukurunda kendiliğinden oluşan ve içinde yaşayan balıklarıyla canlı bir göl haline gelen Alaplı Gölü'nü yok etme girişimlerine bir yenisi eklendi.

EN ÇOK OKUNANLAR