WWF tarafından 15 Mayıs’ta tüm dünyada aynı anda duyurulan Yaşayan Gezegen 2012 Raporu, gezegenin ve onunla birlikte insanlığın yıkımı bir kez daha gözler önüne seriyor.
WWF’in Londra Zooloji Derneği ve Küresel Ayak İzi Ağı işbirliğiyle iki yılda bir yayımladığı Yaşayan Gezegen 2012 Raporu, insanlığın mevcut yaşam tarzı ve tüketim alışkanlıklarını devam ettirmek için 1,5 gezegene ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Yaşayan Gezegen Endeksi, son 40 yılda biyolojik çeşitliliğin küresel ölçekte yüzde 30 azaldığını gözler önüne seriyor. Yaşayan Gezegen Raporu 2012, 1950’lerden beri nüfusun iki kat arttığını, daha iyi seçimler yapılmadığı takdirde artan nüfusa ve tüketime bağlı olarak Ekolojik Ayak İzi’nin daha da artacağına dikkat çekiyor. Ekolojik Ayak İzi’nin farklı gelir gruplarına göre incelendiği Rapor’da zengin ve yoksul ülkeler arasındaki fark açık bir şekilde ortaya çıkıyor: Yüksek gelirli ülkelerin Ekolojik Ayak İzi, düşük gelirli ülkelerin Ayak İzi’nin neredeyse beş katı.
WWF International Genel Müdürü Jim Leape “Elimizin altında bir gezegen daha varmış gibi yaşıyoruz. Dünyanın sağlayabildiği kaynakların yüzde 50 fazlasını kullanıyoruz. Yönümüzü değiştirmezsek, bu oran büyük bir hızla artacak ve 2030 yılında iki gezegen bile yetmeyecek. Tercih bizim. 2050 yılında gezegeni paylaşacak 9 milyar insana gıda, su ve enerji sağlayan rahat bir gelecek yaratabiliriz. Çözümler atıkları azaltmak, suyu akılcı yönetmek ve rüzgâr, güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaktan geçiyor. Haziran 2012’de dünyadaki ülkelerin, şirketlerin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Rio de Janerio’da Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda bir araya gelecek. Konferans, tarihe geçen Dünya Zirvesi’nden 20 yıl sonra, dünyanın gittiği yönü ve geleceğimizin nasıl şekillenmesini istediğimizi enine boyuna tartışmak için çok önemli bir fırsat olacak,”dedi.
WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar “Yaşayan Gezegen Raporu’nun 2012 yılı basımı, gezegen üzerinde yarattığımız baskının boyutunu ve yaşamlarımızı mümkün kılan ormanlarımızın, nehirlerimizin, göllerimizin ve denizlerimizin sağlığında ortaya çıkan bozulmayı anlatıyor. Yaşayan Gezegen Endeksi’ndeki düşüşü tersine çevirmek için Ekolojik Ayak İzi’nin gezegenin sınırlarına çekilmesi, tehlikeli iklim değişikliğinin önlenmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesi gerekiyor. Dünyanın doğal sermayesi olan biyolojik çeşitliliğin, ekosistemlerin ve ekosistem hizmetlerinin bir sınırının olduğu başlıca gerçeklik olarak ele alınmalı; bu da ekonomilerin, iş modellerinin ve yaşam biçimlerinin temelini oluşturmalıdır,” dedi.
Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi Raporu’nu Mart 2012’de yayınladıklarını hatırlatan WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak “Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi, küresel ölçekteki resme çok benziyor. Dünyadaki herkes Türkiye’deki insanlar gibi yaşasaydı, 1,5 gezegene ihtiyacımız olacaktı. Türkiye’de karar vericilerin çözüm araması gereken en önemli sorunlardan biri, artan nüfus ve refah seviyesiyle birlikte insanların “tek dünya” sınırları içinde yaşayabileceği bir yol bulmasıdır. WWF’in Tek Dünya yaklaşımı, doğal sermayenin dünyanın ekolojik sınırları kapsamında yönetilmesini ve paylaşılmasını öneriyor. Doğal sermayenin korunması ve yenilenmesi için WWF, bütün üretim ve tüketim sisteminin daha iyi seçimlerle şekillenmesi gerektiğini, bunun da finansal akışların yönünün değiştirilmesiyle ve kaynakların daha eşitlikçi yönetimiyle destekleneceğini belirtiyor. Bütün bunlar insani kalkınmanın sürdürülemez tüketimle bağlantısının kesilmesini, sera gazlarından kaçınılmasını ve ekosistem bütünlüğünün korunmasını gerektiriyor,” dedi.
Yaşayan Gezegen Raporu’na göre Türkiye, kişi başına düşen Ekolojik Ayak İzi sıralamasında 150 ülke arasında 68. sırada yer alıyor. Kişi başına düşen Ekolojik Ayak İzi en yüksek olan ülkeler ise şöyle: Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Danimarka, Amerika Birleşik Devletleri, Belçika, Avustralya, Kanada, Hollanda ve İrlanda.
(Yeşil Gazete, WWF Türkiye)