Dünyaİnsan HaklarıManşet

Üst düzey BM insan hakları yetkilisi istifa etti: Filistin’deki soykırımı engellemede başarısız oluyoruz

0
Fotoğraf: Federico Parra / AFP

İsrail ile Hamas arasındaki savaş her gün yüzlerce sivilin ölümüyle devam ederken Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği‘nde (UNHCR) görev yapan üst düzey bir yetkili BM’nin “soykırım” karşısındaki başarısızlığını eleştirerek istifa ettiğini duyurdu.

İsviçre’nin Cenevre kentindeki UNHCR Genel Merkezi Palais Wilson’dan ilettiği istifa mektubunda New York Ofisi Direktörü Volker Turk, İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’daki siviller üzerinde gerçekleştirdiği katliamların bir soykırım halini aldığını söyledi. BM’nin daha önce birçok soykırımı engellemede başarısız olduğunu ifade eden Turk, örgütün Filistin’de yürütülen etnik temizlik karşısında “bir kez daha başarısız olduğunun” altını çizdi.

Volker Turk, başta ABD, Birleşik Krallık ve Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok hükümeti soykırım karşısında sessiz kalmanın yanı sıra İsrail ile suç ortaklığı yapmaları yönüyle eleştirerek “İsrail’in zulmüne siyasi ve diplomatik bir kılıf uydurduklarını” dile getirdi.

Turk aynı zamanda İsrail’e ekonomik, politik ve diplomatik destek ve silah sağlayan ülkelerin Cenevre Sözleşmesinin anlaşma hükümlerini yerine getirmeyi reddettiğine dikkati çekti.

‘Toplu katliam şüpheye yer bırakmamakta’

İnsan Hakları Yüksek Komiseri Filippo Grandi’ye hitaben yazdığı mektubun kendisine “son resmi mesajı” olacağını bildiren Turk, istifa mektubunda şu ifadeleri kullandı:

Sayın Yüksek Komiser,

Bu, İnsan Hakları Yüksek Komiserliği New York Ofisi Direktörü olarak size gönderdiğim son resmi mesaj olacak.

Bu yazıyı, pek çok meslektaşımız da dahil olmak üzere dünya için büyük bir ıstırap anında yazıyorum. Bir kez daha, gözlerimizin önünde bir soykırımın yaşandığını görüyoruz ve hizmet ettiğimiz Örgüt, görünüşe göre bunu durdurmak için güçsüz kalıyor. 1980’lerden bu yana Filistin’deki insan haklarını araştıran, 1990’larda BM insan hakları danışmanı olarak Gazze’de yaşayan ve daha önce ve o zamandan bu yana ülkeye çeşitli insan hakları misyonları gerçekleştiren biri olarak, bu durum benim için son derece kişisel.

Tutsilere, Bosmanlı Müslümanlara, Ezidilere ve Rohingyalara yönelik soykırımlar işlenirken de ben bu salonlarda çalışıyordum. Bu vakaların her birinde, savunmasız sivil halklara karşı işlenen dehşetin tozu dumanı dindiğinde, kitlesel zulümlerin önlenmesi, savunmasızların korunması ve faillerin hesap verebilirliğinin sağlanması zorunluluklarını yerine getirme görevimizde başarısız olduğumuz acı verecek ölçüde aşikardı. BM’nin tüm yaşamı boyunca Filistinlilere karşı ardı ardına cinayet ve zulüm dalgalarında da durum buydu.

Yüksek Komiser, bir kez daha başarısız oluyoruz.

Bu alanda otuz yılı aşkın deneyime sahip bir insan hakları avukatı olarak, soykırım kavramının sıklıkla siyasi istismara maruz kaldığını iyi bilirim. Ancak, onlarca yıldır sistematik zulüm ve [etnik] temizliğin devamında, kökleri etnik milliyetçi yerleşimci sömürgeci ideolojiye dayanan, tamamen Arap olma statülerine dayanan Filistin halkına yönelik mevcut toplu katliam, İsrail hükümet ve ordu liderlerinin açık niyet beyanlarıyla da birlikte şüpheye veya tartışmaya yer bırakmamaktadır. Gazze’de sivillere ait evler, okullar, kiliseler, camiler ve sağlık kurumları acımasızca saldırıya uğramakta ve binlerce sivil katledilmektedir. İşgal altındaki Kudüs’ün de bulunduğu Batı Şeria’da evlere el konulmakta, tamamen ırk temelinde yeniden tahsis edilmekte ve şiddetli yerleşimci katliamlarına İsrail askeri birlikleri eşlik etmektedir. Toprakların tamamında, Apartheid hüküm sürmektedir.

Bu, ders kitaplarına konu olacak nitelikte bir soykırım vakasıdır. Filistin’deki Avrupalı, etno-milliyetçi, yerleşimci sömürge projesi, Filistin’deki yerli Filistin yaşamının son kalıntılarının da hızla yok edilmesine doğru ilerlenen son aşamasına girmiştir. Üstelik, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Avrupa’nın büyük bir kısmının hükümetleri bu vahşi saldırının tümüyle suç ortaklığını yapmaktadır. Bu hükümetler Cenevre Sözleşmelerine saygı gösterilmesini sağlamaya yönelik antlaşma yükümlülüklerini yerine getirmeyi reddetmekle kalmıyor, aynı zamanda saldırıyı aktif olarak silahlandırıyor, ekonomik ve istihbarat desteği sağlıyor ve İsrail’in zulmüne siyasi ve diplomatik bir kılıf uyduruyor.”

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.