Editörün SeçtikleriKentManşetVideo

Tozkoparan: Bizim mahalle ‘zengin rantçı adamlar’a karşı

0
Fotoğraf: Eylül Deniz Yaşar

Video haber: Eylül Deniz YAŞAR

*

Harıl harıl çalışan iş makineleri, Suriye’de iç savaş bölgesindeymişsiniz hissi veren, beton ve çelik çubuklar arasından halı, perde, yorgan sarkan yıkık dökük binalar… Kadını, erkeği, genciyle bir grup mahalleli buldozer manzaralı kaldırımda hararetli tartışma içinde ve yorgun bir inşaat işçisi sigarasını yakmış dinlenmekteyken iki günde hurdacıların çakılı çivi bırakmadığı bir binanın içi dolu son meskeninin penceresinden bu manzarayı izleyen gözü yaşlı bir azize… Burası Ayazma, Sulukule, Tarlabaşı’ndan sonra İstanbul’da ‘rantsal dönüşümün’ yeni hedefi: Tozkoparan!

Şu adına kentsel dönüşüm dedikleri soylulaştırma kıskacında feryat figan, toz duman, rant zulmüne karşı son gücüyle dalgakıran. Yoksullaşmaya, yersiz-yurtsuzlaşmaya, AKP-MHP iktidarı tarafından barınma hakkının gaspına karşı yok mu Tozkoparan’la birlikte kıyamet koparan?

Kentimizi kent yapan o mahalle yok mu, hani AVM’lerden çıkıp gitmeseniz de görmeseniz de hep orada olan, küçük bir ‘Barış Parkı’, gölgesindeki ahşap çardaklarda çay içen komşuları ağırlayan kentin son kapı-önü ağaçları ile… Tozkoparan bir kültür, kentin emekçi hafızası ve adına “komşuluk” denen topraklarımızın kadim örgütlenmesinin soyu tükenen meskenlerinden biri. O nedenle derdest edilmesi gereken bir tehdit siyasi iktidar için.

Fotoğraf: Eylül Deniz Yaşar

Yeşil Gazete, “riskli bölge” ilan edilen alanda yaşayan 900 haneden bu zamana kadar 600 kadarının polis baskınları eşliğinde yıkıldığı Güngören Belediyesi’ne bağlı Tozkoparan mahallesi sakinleri ile konuştu; mağduriyetlerini, isyanlarını ve işin perde arkasına dair şüphelerini dinledi.

Fotoğraf: Eylül Deniz Yaşar

‘İşgal etti burayı, ranttır burası’

Muhsine Uçar, emekli işçi, yedi çocuk annesi ve bu haber yayınlandığı sırada fiilen “evsiz” kalan ev sahiplerinden. Kentsel dönüşüm kapsamında evinin yıkılmasını beklerken evi yıkılmış olan karşı komşularıyla otururken buluyoruz Muhsine teyzeyi. Binanın yıkılan çardağından sökülüp yol kenarına konmuş bir bankta otururken, “Ben 35 yıldır buradayım. Komşularımızla hep akraba gibi olmuşuz. Evimiz gitti bir taraftan, komşuluğumuz gitti, herkes bir yere dağıldı” diyor.

Muhsine Uçar
Fotoğraf: Eylül Deniz Yaşar

Evinin tapulu sahibi iken kendini birlikte yaşadığı oğluyla kapı önünde bulan Muhsine teyzenin kentsel dönüşüme “rızası” yok:

“Kim rızamıza bakıyor ki? Ranttır burası, kim bilir ne kadar paraya satacaklar? Herkes ev arıyor, bulamıyor. Olan da çok pahalı. Bilmiyorum ki ne yapacağımı, eşyalarımı gidip belediye depoya mı koyacak, ne yapacak, öyle diyorlar. Ben de nereye gideceğimi bilemiyorum.”

Muhsine teyzenin barınma matematiği

Güngören Belediyesi 2020’de ilk tahliye kararları ile birlikte Tozkoparanlılara taşınma yardımı ve mal sahiplerine proje tamamlanıp daireleri teslim edilinceye kadar aylık bin 500 TL tutarında kira yardımı verileceğini açıkladı.

Karşısında bir muhatap bulamamış, hiçbir devlet yetkilisi gelip ne olacağını, sürecin nasıl yürüyeceğini ona anlatmamışken tek bildiği bir miktar kira yardımı dışında evinin karşılığında hiçbir şey alamadığı Muhsine teyzenin. Onun için “bin” hala “milyar”ken kendi matematiğini işletiyor, basit bir hesapla döküveriyor enflasyonun barınma fiyatlarına nasıl yansıdığını:

“Bize iki milyar kira bedeli verecekmiş, zaten evler olmuş sekiz-dokuz milyar, bir de iki ay peşin istiyorlar, emlak parası… En az 20 milyar elinde olacak. 20 milyarı bırak da 25 kuruş yok bizde. Biz kendimizi zor geçindiriyoruz. Ben emekliyim, ayda alıyorum 3 buçuk milyar. Elektriğim, suyumdur, doğalgazımdır. Ben ne yapacağım…”

TOZ-DER’li Kemal Amca: Halkımız direndi

Deprem riski taşıdığı belirtilen dairelerde Tozkoparanlı hak sahiplerine Güngören İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından 2020 yılında gönderilen tebligatlarla atılmış bugünkü yıkımların temeli. İki yıl önce bir sabah kapısında tahliye notu ile uyananlardan biri de Tozkoparan’ın 37 yıllık sakini Kemal Yılmaz.

Kemal Yılmaz
Fotoğraf: Eylül Deniz Yaşar

Güngören Belediyesi’nin yıkım planına karşı mahallenin hakkını savunmak için kurulan Tozkoparan Derneği TOZ-DER’in üyesi olarak verdikleri hukuki mücadeleyi şöyle anlatıyor:

“TOZ-DER halkla beraber dava açtı, davalar aça aça, yıkım kararını iptal ettire ettire 2018-2019 yılına kadar zar zor geldik. Şimdi ise yine dava açtık, İstanbul 10. İdare Mahkemesi’nden yürütmeyi durdurma aldık. Ama Danıştay reddetti.”

Fotoğraf: Eylül Deniz Yaşar

Danıştay kararını “Kentsel dönüşüm değil de rantsal dönüşüm kararı” diye yorumlayan Kemal amca, “Halkımız çok da direndi ama maalesef belirli bir noktaya kadar direnebiliyoruz. Süreç bakanlığın lehine, bizim de aleyhimize işlemiş oldu. İmza verenler de verdi gitti, gerisi azınlık kaldı, azınlığında gücü yetmiyor” diyor.

Burası yıkılandan sonra…

65 yaşındaki Kemal amca ömrü boyunca belediyede çalıştıktan sonra iki ev sahibi olabilmiş. Başka da malı mülkü yok. Evin biri Tozkoparan’da, ha yıkıldı ha yıkılacak diye bekliyor günlerdir. Diğeri de bir üst mahallede olduğu için sıranın ona geleceğinden dolayı oldukça kaygılı:

“Böyle giderse orayı da yıkarlar.”

Fotoğraf: Eylül Deniz Yaşar

Bu sırada yaşanan yıkımların da polis baskınlarının da şahidi olarak, “Dört tane bloğu yıkmak için iki bin, iki bin beş yüz kadar polis geldi. Biz de karşılık vermiyoruz, onlara saygılı davrandık. Bundan sonra yıkılacak daireler belki bin tane polis gelir, çünkü onlara zarar verecek bir şey yapmıyoruz. Gece 2 gibi arabalarla getiriyorlar, saat 5-6 gibi binalara giriyorlar, içerde teyze varmış, anne, baba, çocuk varmış. Onlar için önemli değil, vurup kırıp giriyorlar” diye anlatıyor.

Devletle tek muhataplığı sırasıyla tahliye tebligatı, polis ve sonrasında “muvafakatname” olan yurttaş Kemal, “Herhangi bir sözleşmemiz yok, bizi çağırıp konuşan olmadı da” diyor.

“Belediye olarak, Bakanlık olarak, benim şartlarıma göre sizlerin evlerinizi alacağım, gerekirse maddeleri değiştireceğim diyor. Size ev de vermeyebilirim, imarını da kendi kafama göre yapıyorum, fiyatını da değiştirebilirim…”

Kentsel dönüşüm planlamasını tek taraflı yapan belediye ve bakanlığın önlerine koyduğu çok maddeli, bol keyfi anlaşmaların “karşılıksızlık” ilkesine dayalı olmasını şüpheyle karşılayan Kemal amca, “Her türlü şeyi kendilerinin lehine çeviriyorlar, bizim de aleyhimize tabii ki. İmzalamıyorum. İmza vermeyeceğim, kararımı aldım,” diye bitiriyor, evinin karşısındaki yıkımın yanı başında vedalaşırken…

Fotoğraf: Eylül Deniz Yaşar

10 yılda aldığı evini bir haftada kaybetti

AKP’li Güngören Belediyesi projeye dair verdikleri demeçlerde “Bakanlık tarafından bu bölgede inşa edilecek yeni konutlar vatandaşlarımızın hizmetine mevcut konut hakları ve değerleri korunacak şekilde verilecektir,” vaadinde bulunsa da bu vaat resmi bir devlet kelamı olarak Tozkoparan sakinlerine uzatılan “muvafakatnameye” yansımamış görünüyor.

Sadık Turguteli
Fotoğraf: Eylül Deniz Yaşar

“Bize bir sözleşme getirdiler. Bu bir sözleşme değil, taahhütname. Getirdi, önümüze koydu, imzala!” 1967’den beri Tozkoparan’da yaşayan emekli belediye memuru Sadık Turguteli böyle açıklıyor imzalatılmak istenen belgeyi. Bu belge ona göre “Ceketini dahi bırak git” demek.

Tozkoparan’da ev alan ilk mahalle sakinlerinden biri olarak mahallenin tarihçesini kısaca özetliyor:

“Burası sosyal konutlar olarak kuruldu. Belediye memurları yerleşti. Daha evvelinde 1982’de burada halka bu evleri verdiler, o zaman tahminen 50-60 hane buraya yerleşti. 1967’de 26 bin borçla bu evi sattı, bize kiraladılar, 10 sene kira ödedik. Aşağıdaki evimizin birim fiyatı karşılığı bu evleri bize sattı. Arsa payından düşerek bizi borçlandırdılar.”

Evlerin demirbaşlarını hurdacılar hızla alıp götürüyor.
Fotoğraf: Eylül Deniz Yaşar

Sadık amca 10 yılda satın aldığı evini bir hafta içinde kaybetti:

“Burada rant geliri var. Bunun için bizi en kısa zamanda çıkarıyorlar, yedi gün içinde evi boşaltıyoruz. TOKİ’nin bize sunduğu kira yardımı. bin 950 lira, taşınma parası dokuz bin TL. Ben ev aradım, sekiz bin TL’ye dahi ev bulamadım. İnşaatın sürdüğü iki yıl boyunca bu parayla nasıl barınacağım?”

‘Zengin rantçı adamlar Pariş Şanzelizesi gibi buraları moda evi yapacak’

68 kuşağının tüm politik direngenliği sesine yansıyarak konuşurken belediyenin “deprem riski”ni Tozkoparan’da kentsel dönüşümü meşrulaştırmak ve bu yıkım projesinin asıl amaçlarının üstünü kapamak için bir “gerekçe” olduğuna işaret ediyor Sadık amca:

“Oradaki vatandaşların evi bizimki gibi yıkılsın diye söylemiyorum, kimse burası gibi mağdur olmasın. Ama aşağıda Menderes Blokları diye geçen bloklar ve başka pek çok depreme dayanıksız, demirleri dahi dışarı çıkmış, kamyon geçerken sallanan balkonları olan binalar dururken neden öncelikle buradan başladılar yıkıma? TOKİ halkını düşünüyorsa önce oraları yapsaydı. Bu binaların temeli 80lerde atıldı, onlarınki 60larda. En büyük tehlike orası.”

Ona göre, burada başka bir konu var:

“8 katlı bina yaptı, 7 katını halka verdi diyelim, alt katını trilyonluk dükkanlar yapacak. Şöyle ki Merter’deki zengin rantçı adamlar bu alttaki dükkanları bir Pariş Şanzelizesi gibi buraları moda evi yapacak.”

Son söz: Beşli çeteye hayırlı olsun!

Kentsel dönüşüm projeleri ile İstanbul’un yoksulları yıllara yayılan bir süreçte giderek kentin dışına itilmiş, kışkırtılmış lüks konut talebi, yıllarını iki göz bir yuva kurmaya harcamış insanların barınma hakkının önüne geçirilmişken önümüzde canlı canlı yok edilen son mahalle Tozkoparan.

Gece saatlerinde yıkım sürüyor.
Fotoğraf: Eylül Deniz Yaşar

“Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz, ama böyle olmasını istemezdik. Başka türlü yapamazlar mıydı?” Mahalle sakinlerinden biri soruyor, sorunun muhatabı: devlet yetkilileri. Yarattığı böylesi mağduriyetler ile “bu türlü” bir kentsel dönüşüm kentleri sahiden neye dönüştürüyor? Sorunun muhatabı: hepimiz.

Haberin son sözü de 68li Sadık amcadan:

“Napolyon Türkiye’ye geldi: Para para para! Beşli çeteye hayırlı olsun”

You may also like

Comments

Comments are closed.