DünyaEditörün SeçtikleriManşetTarım-Gıda

Tarımsal cihat: Açlıkla karşı karşıya kalan Lübnanlılar aile çiftliklerine dönüyor

0
Fotoğraflar: NY Times

*NY Times’tan Vivan Yee tarafından kaleme alınan makale Yeşil Gazete tarafından Türkçeleştirildi.

Lübnan’daki bir falafel dükkanının sahibi arkasına yaslandı ve Lübnan mutfağını dünya çapındaki üne kavuşturan temel ürünleri sıraladı:

Falafel ve kızarmış balık üzerine dökülen isli tahin sosu için Sudan’dan ithal edilen susam tohumları.

Klasik bir kahvaltıda mideyi doldurmak için kullanılan ve ‘ful’ olarak bilinen Birleşik Krallık ve Avustralya’dan ithal edilen bakla.

Ya pürüzsüz Lübnan ezmesi için kullanılan nohut? O da Meksika’dan geliyor. Çünkü Lübnan nohutları çok küçük olduğu için hayvan yemi dışında elverişli olmuyor.

‘Şımarıklaştık, her şeyi ithal ettik’

Ailesine ait ucuz bir falafel zinciri markası olan Abou André’yi işletmeye yardım eden Jad André Lutfi, “Şımarıklaştık. Aklınıza gelebilecek her şeyi dünyanın dört bir yanından ithal ettik” ifadelerini kullandı.

Bu durum yıllarca devam etti. Ta ki koronavirüs salgını ve 4 Ağustos’ta meydana gelen ve Beyrut’taki iş yerlerini ve evleri yerle bir eden patlama kötüye giden ekonomide geriye kalan her şeyi yok edene kadar. Lübnan’ın ithalatının merkezi olan limanın zarar görmesinden bahsetmiyoruz bile.

Jad André Lutfi

‘Kendi yiyeceğinizi yetiştirin’ çağrısı

Arap dünyasının en rafine yemeklerini sunmakla övünen ülke aç kalmaya başladı ve daha önce Avrupa’ya kolaylıkla tatile gidebilen ve dışarıda suşi yiyebilen orta sınıf süpermarket raflarını ve dolaplarını boş bulmaya başladı.

Siyasetçilerin aniden gelen haykırışının nedeni de bu. Lübnanlılar bu yılın başında Hizbullah siyasi partisi lideri Hasan Nasrallah’ın “tarımsal cihat” olarak adlandırdığı şeyi yaparak kendi yiyeceklerini yetiştirmek için harekete geçti.

Çareler zayıflarken, zafer bahçeleri hem uluslararası borç verenlerin hem de Lübnanlıların ülkenin çöküşünü durdurmak için talep ettikleri ekonomik ve siyasi reformların yerine geçmeyebilir. Ancak alternatifi kasvetli.

‘İhtiyaçlar lüks haline geliyor’

Evde humus yapmanın bile bir lüks haline geldiğini söyleyen Lütfi, bir kilogram Meksika nohutunun fiyatının üç katına çıktığına dikkat çekerek “Bunlar ihtiyaçlardı. Şimdi bir lüks haline geliyor” dedi.

Lübnan poundu geçen sonbahardan bu yana değerinin yaklaşık yüzde 80’ini kaybetti, gıda fiyatları yükseldi ve yoksulluk içinde yaşayan Lübnanlıların payı nüfusun yarısından fazlasına yükselirken birçok haneyi gıda yardımlarını kabul etmeye zorladı.

Açlık potansiyeli ise 300 bin kadar kişiyi evlerinden eden, gelirlerinin henüz tespit edilemeyen miktarını ellerinden alan ve birçok sakini bağışlanan yemeklere bağımlı bırakan patlamadan bu yana arttı.

Orta sınıf, aile çiftliklerine dönüyor

Politikacılar vatandaşları bitki dikmeye teşvik etmeye başlamadan çok önce, giderek artan sayıda kişi bunu zaten yapıyordu.

Geçtiğimiz yılın sonlarında Lynn Hobeika, büyüdüğü Beyrut’un kuzeydoğusundaki dağlarda büyüdüğü köyde uzun süredir ihmal edilmiş bir aile muhitini elden geçirdi.

Arkadaşlarından borç alan 42 yaşındaki Hobeika, kendisinin ve geniş ailesinin ihtiyacını kışı geçirecek kadar karşılayacak miktarda domates, fasulye, salatalık, kabak, çilek, patlıcan, yeşillik ve ot ekti. Ayrıca ekstra gelir için keçi sütünden peynir yapmaya da başladı.

Lynn Hobeika

Servetleri kayıplara karıştı

Bahçesinden yeşil bir vadiye doğru eğimli zeytin, incir, dut ve ceviz ağaçlarından oluşan teraslara bakarak konuşan Hobeika “Bu beni kutsanmış hissettiren şey. Kendi yemeğimi yetiştirebiliyorum. Sorun değil, açlıktan ölmeyeceğiz” dedi.

Sonra servetleri Lübnan ekonomisiyle birlikte kayıplara karıştı. Hobeika’nın özel bir aşçı olarak geliri, diğer aileler zor duruma düştükçe azaldı. Kocasının Avrupa’da kullanılmış arabaları satın alma ve Orta Doğu’da yeniden satma işi salgınla birlikte bitme noktasına geldi.

İlk önce oğullarını özel okuldan ücretsiz bir okula naklettiler. Daha sonra Hobeika yemek için mücevherlerini sattı.

Baskinta köyündeki bahçe, ailesinin güvenlik ağı haline geldi. Babası ve amcası, nesillerdir ailede kalan araziyi satmak üzereydiler. Ancak Hobeika, Lübnan bankalarının hesap sahiplerinin haftada birkaç yüz dolardan fazla para çekmesini yasakladığını ve herhangi bir banka çekinin “tuvalet kağıdı kadar değersiz” olduğunu söyledi.

Hobeika, amcasına “Ya araziyi bir tuvalet kağıdı için kaybedeceksiniz ya da tutup aylar boyunca yiyeceğiz. Süpermarkete gitmek yerine taze şeyler yiyeceksiniz” dedi.

‘Tüm Lübnan gibi ben de işsizdim’

Kuzeni Mansur Abi Shaker da başka bir yerde aile arazisine döndü, dut ve hurma ağaçlarının gölgelediği bir arka bahçede sebze ekiyor, tavuk ve koyun yetiştiriyor.

Shaker, bir kayak eğitmeni, fabrika müdürü ve birçok Lübnanlının devlet tarafından sağlanan elektrikteki boşlukları doldurmak için bağlı olduğu jeneratörlerin operatörüydü. Sonra üç işi de kaybetti.

Aajaltoun köyünde yaşayan 34 yaşındaki Bay Abi Shaker “Aniden uyandım ve hiçbir şey. Tüm Lübnan gibi ben de işsizdim. Bunu hayatımda yapacağımı hiç düşünmemiştim ama hayatta kalmak zorundayım. Gelecekte yaşayabileceğim tek iş bu” diye konuştu.

Youtube eğitimlerinin bahsetmediği

YouTube eğitimleri, Bay Abi Shaker’ı hayvancılığın iniş çıkışlarına hazırlamadı. Beş koyun öldü, her birinde yaklaşık 500 dolar kaybetti. YouTube’un Lübnan’ın gerçekleri hakkında söyleyecek çok şeyi de yoktu: Birkaç temel hizmet, çok sayıda yolsuzluk.

Devlet tarafından sağlanan suyun en iyi ihtimalle yanlış yönetildiği ve en kötü ihtimalle siyasi veya yozlaşmış nedenlere göre dağıtıldığı için, Bay Abi Shaker kendi tankını satın almak zorunda kaldı.

Hobeika da aynı şekilde devletten su alamıyor. Bir de keçi peynirini elle çırptığı ithal kurutulmuş kızılcıkların tırmanan fiyatı, soğutmayı günlük bir sıkıntı haline getiren elektrik kesintileri ve fiyatları üç kez yükseltmeye zorlayan çılgınca dalgalanan döviz kuru.

‘Yaşamıyoruz, hayatta kalıyoruz’

Hükümetin yetersizliği ve ihmalinin bir sonucu olduğu anlaşılan patlamaya kadar her şey yenilebilir görünüyordu. Patlamadan sonra çaresizlik içinde olan Bayan Hobeika, Lübnan’dan ayrılmayı düşünüyordu.

Hobeika “Sadece bir başarı hikayesi olduğumu düşünüyordum ve denedim, Ancak yeter. Bu bir hayat değil. Sadece hayatta kalıyoruz, yaşamıyoruz. Ve artık burada oğlum için bir gelecek görmüyorum” dedi.

Ekonomik dönüşüm tersine dönüyor

Bay Abi Shaker, Bayan Hobeika ve yeni çıkan diğer çiftçiler de büyükanne ve büyükbabaları tarafından en son işlenen araziye geri dönerken, Lübnan’ın tarımdan bankacılık, turizm ve hizmetlere olan on yıllardır süren değişimini küçük ölçüde tersine çeviriyorlar.

On yıllarca boyunca azalan tarımsal üretimin tüketiciler üzerinde hiçbir etkisi olmamıştı çünkü ülke gıdasının yüzde 80’ini ithal etmeyi karşılayabiliyordu. Ancak hiperenflasyon maaşları düşürürken dışarıya bağımlılık artık sürdürülebilir olmaktan çıktı.

Lübnan bol miktarda meyve ve sebze yetiştirmesine rağmen, iç tüketim için yeterli buğday ve diğer temel mahsulleri üretecek toprağa ve teknolojiye sahip değil. Yine de uzmanlar, daha az ithal edip daha fazla özel ürün ihraç edebileceğini söylüyor.

‘Geleneksel diyeti gözden geçirmemiz gerek’

Sürdürülebilir bir tarım uzmanı ve Gıda Mirası Vakfı başkanı Mabelle Chedid, “Ürettiğimiz şeyde asla kendi kendimize yetemeyeceğiz. Ancak küreselleşmeyle birlikte, diğer içerik maddelerine ve diğer gıda maddelerine geçmeye başladık ve artık geleneksel diyetimize yeniden bakmanın ve bunun değerini gerçekten görmenin zamanı geldi” değerlendirmesinde bulundu.

Chedid ile Beyrut Amerikan Üniversitesi‘nde tarım profesörü Shadi Hamadeh yeni çiftçilere daha fazla hasat veren ancak çevreye uyum sağlamayan ithal çeşitler yerine yerli Lübnan tohumları ekmeleri için danışmanlık yapan sürdürülebilir bir çiftçilik girişimi yürütüyor.

Ekonomik kriz başladığından bu yana onlarla iletişim kuran 130’dan fazla kişi arasında balkonlarına domates ekenler, küçük arazileri olan yeni çiftçiler ve hayatlarını ve biriktirdiklerini tarım arazilerine yatıranlar var.

Ama kimse bir aileyi balkondan besleyemez.

‘Lübnan fakir değil, yağmalanmış bir ülke’

Lübnan’ın uygun fiyatlı, geleneksel yemekler pişirmekle sorumlu baş televizyon uzmanı Şef Antoine El Hajj, politikacıların ani bahçecilik hevesini görmezden gelerek, “Bu bir şaka. Gerçekçi değil” dedi.

Geniş ailesi Beyrut’un yukarısındaki dağlarda yer alan bahçeden yemek ihtiyaçlarını karşılayan Haji bu söylediğini evde yetiştirilen ürünlere inanmadığı için değil, Lübnanlı liderler ülkeyi ekonomik bir uçuruma sürüklemeseydi buna gerek olmayacağını düşündüğü için söylediğini belirtti.

Haji sözlerini şöyle sonlandırdı: “Lübnan fakir bir ülke değil, yağmalanmış bir ülke. Bitki dikmemi istemeden önce bana paramı ver! Parayı insanlara geri verin, o zaman hiçbir şeye ihtiyaçları kalmayacak.”

 

 

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.