Suyun gelmesiyle değişen hayatların mimarı olmak…

‘Yaptığımız ölçme değerlendirmeye göre kadınların %96’sı kurduğumuz bahçeden elde ettikleri gelirin çoğunluğunu çocukların eğitimine harcıyor. Yani kadınlara fırsat verdiğimizde aslında koca bir nesle fırsat vermiş oluyoruz.’

Fotoğraflar IDEA Universal’in arşivinden alınmıştır. 

Birleşmiş Milletler’in (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin yaklaşık yarısı suyla ve suya erişimle ilgili. Yine BM tarafından 2010’da kabul edilen suya ve hıfzıssıhhaya erişme hakkı, herkesin günlük 50 ila 100 litre arası suya erişmesini garanti altına alırken, bu suyun temiz, güvenli, uygun fiyatlı ve fiziksel olarak ulaşılabilir (suyun kaynağının en fazla 1000 metre uzaklıkta bulunması ve suyu taşımak için yarım saatten fazla zaman gerekmemesi) olmasını da şart koşuyor. Nitekim dünyada tüm bu hedefleri ve hakları hayata geçirmek için çalışan on binlerce sivil toplum örgütü var. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre 2017 yılı itibariyle tüm bu kolektif çabaya rağmen 2,1 milyar insanın güvenli su hizmetlerine erişimi sağlanabilmiş değil. Bu ülkelerde özellikle kadınlar ve kız çocukları eve su taşımakla, temizliği ve hıfzıssıhhayı sağlamakla yükümlü olduklarından eğitim, çalışma ve sosyal hayata karışma haklarından mahrum kalıyor. Su kıtlığından ve kirliliğinden en şiddetli biçimde etkilenen yoksullar, kadınlar ve çocuklar yaşam mücadelesini ya kaybediyor ya da geride kalıyor. Akgün İlhan, bu küresel meseleyi çözmeyi kendisi ve ekip arkadaşları için bir yaşam biçimine dönüştürmüş olan Hayri Dağlı ile konuştu.

Dağlı ile İlhan Açık Radyo’da.

Geçtiğimiz Salı Açık Radyo’da yayınlanan Sudan Gelen’e konuk olan Dağlı, IDEA Universal’in kurucusu.  IDEA Universal, dört sene gibi kısa bir zaman diliminde dünyanın farklı yerlerinde 100 bine yakın insanın hayatına suyu katarak kalıcı bir dönüşüme neden olan projeler üreten ve hayata geçiren bir oluşum.  Ve “bu daha başlangıç” diyor Dağlı, “daha yapılacak çok iş var”.

-Sevgili Hayri, seni kendi dünyanı ve başkalarının hayatını olumlu yönde değiştirmeye iten güç nedir? Suya, doğaya ve insana dair bütünlükçü işlere yönelmende neler etkili oldu?  

Üniversitede coğrafya eğitimi almam bana yeryüzünü, doğayı, canlıları ve aralarındaki karmaşık ilişkileri tanıma ve anlama altyapısı sağladı. Keşfetmek hayatımın en büyük tutkusu ve yaşam felsefem oldu.  Dünyanın uzak coğrafyalarına yolculuklar yapıyorum; ama öyle sanıldığı gibi yeni yerler görmek için değil, daha fazla hayal kurmak ve gerçekleştirmek için. Hayal kurmayı bırakmış milyonlarca insana ilham olmak için. Unutulmuş coğrafyaların daha iyi yaşam hayalini canlandırmak için. İnsanlara önemli olduklarını göstermek için.

Son 10 yıldır sivil alanda kimi zaman yok olma tehlikesi olan bir türün korunması, kimi zaman dünyanın az gelişmiş bir bölgesindeki çocukların veya öğretmenlerin eğitimi, kimi zaman dezavantajlı gençlerin güçlendirilmesi üzerine çalıştım. Birleşmiş Milletler’in bazı projelerinde yer aldım. 4 yıldır da Afrika’da gönüllü olarak aklımı, emeğimi, vaktimi su ve gıda krizini kalıcı olarak çözmek için insanlığa adıyorum. Afrika’da gönüllüyüm dediğimde birçok kişi karşılıksız çalıştığımı düşünüyor ancak aksine karşılığını fazlasıyla aldığımı düşünüyorum. Sadece daha birçok güzel şey gibi aldığım gülümsemelerin de parasal karşılığı yok. Bir çocuk gülümsüyor, benim içimde karnaval başlıyor.

İnandığım hayallerin peşinden gittiğim için yıllardır tatil yapmak aklıma dahi gelmiyor. Tüketime değil, türetime dayalı yaşıyorum. Yaşadığım coğrafyanın nüfusunun yarısı günlük 1 doların altında yaşıyor.  Ben de onları daha iyi anlamak için zaman zaman günlük 1 doların altında yaşıyorum. O gün 1 dolara ne alınırsa onunla yetiniyorum. Bazen yatağa yarı aç girdiğim oluyor. Ailem ve arkadaşlarım endişelense de bu empati yolcuğu, yerel sorunların çözümünde kalıcı ve etkili modeller geliştirmemi sağlıyor.

– Bir gün sırt çantanı alıp bir aylığına Afrika’ya gitmişsin. İstanbul’daki hayatına döndüğündeyse artık başka bir insan olmuşsun. Seni bu değişime iten şey neydi?

Yeni coğrafyalar keşfetmek, hikâye toplamak babamdan bana geçen bir özellik. Babamın gazete kuponlarını biriktirerek aldığı Jules Verne kitapları ve coğrafya ansiklopedilerinin içinde büyüdüm. O kitapların sayfalarında gördüğüm, okuduğum Afrika ve insanı ile tanışmak en büyük çocukluk hayalimdi. O çocukluk hayalinin yastık üzerinden çıkıp gerçeğe dönüşmesi 2014’te işimden izin alıp Tanzanya ve Kenya’ya bir sırt çantalı gezgin olarak yola çıkmamla oldu. Kıtaya adım atar atmaz Afrika insanının samimiyeti, renkliliği ile karşılaştım. Kilimanjaro tırmanışı yaptım. Bu yolcuğun sonrasında binlerce insana kalıcı şekilde su, gıda enerji sağlayan bir noktaya evrileceğini o dönemler hayal bile edemezdim. Burada kimse kimseyi kendisine benzetmiyordu. Mutluluğu paraya veya yapay mertebelere endeksleyen virüs buraya ulaşmamıştı. Bu Afrikalıları maddi anlamda olmasa da manevi olarak dünyanın en zengin insanları yapıyordu. Köylerde evlerinin en güzel odalarını bana açıyorlardı hiçbir karşılık beklemeden. Bununla birlikte kirli su içmenin ve aşırı yoksulluğun ne demek olduğunu ve Türkiye’deki yoksulluktan farkını da şok içinde öğreniyordum. Bir gün pişen bir tabak pirincin önce önüme koyulup doyduğumdan emin olunduktan sonra diğerleri tarafından yenildiğini anladığımda bu benim için bir kırılma noktası oldu. Köylerden bir tanesinde üstü muz yapraklarıyla  örtülü bir kara tahtadan, 3 veya 4 sıradan oluşan bir açık hava sınıfı vardı. Öğretmen müthiş bir özveriyle çalışırken birden hasta oldu. Sonraki günlerde çocuklar her gün o ağaç altına gelip öğretmenlerinin bir ihtimal gelmesini bekliyorlardı. Gittim, eğitim fakültesi mezunu bir coğrafyacı olmamın da özgüveniyle “ben sizin geçici öğretmeninizim” dedim. Ağaçlardan, kuşlardan, memelilerden, matematikten, bilimden konuştuk. Çocukların yüzlerindeki gülümseme ve bana sundukları sonsuz sevgi benim için paha biçilemez bir karşılık olmuştu.

Artık önümde iki seçenek vardı; birincisi İstanbul Moda’daki evime dönüp kariyerimi devam ettirip eski yaşamıma devam etmekti. İkincisi ise kalmak ve bu dünyanın en özel insanlarının en temel su, gıda, enerji, eğitim sorunlarına onlarla birlikte çözüm aramaktı. İlki konforlu olanı seçmek olacaktı. Çoğunluk bunu seçerdi. Böyle kırılma noktaları hayatımda olmuştu ve zor olanı seçmek sonrasında hep iyi şeyler getirmişti bana. O konfor alanımızdan ayrılmadan dönüşümün parçası olmamız zordu.

Zor olanı seçtim. İstanbul’a dönüp işimden istifa edip evimin tüm eşyalarını ihtiyacı olanlara verdim. Banka hesaplarını, kredi kartlarımı, spor salonu üyeliklerimi iptal ettirdim. Tek yöne biletimi ve sırt çantamı alıp Afrika’ya döndüm. Artık evim de sevgilim de yeryüzüydü! Başka bir kuruluşun gönüllüsü olarak Senegal ve Gambiya’da çalıştım. Köylerde yaşayıp Afrika kültürünü, tarihini, gerçeklerini anlamama katkı sağlayan kitaplar okumaya başladım. Tıpkı orada benimle yaşayan dostlarım gibi günde 1 doların altında yaşamı deneyimledim. Bu sayede sürdürülebilir, yerel ve etkili projeler geliştirebildim. Artık postu yere sermiştim. Hesapsız bir neşenin, bambaşka bir yaşamın içindeydim. Herkese anlatmak istediğim masalı yazıyordum. O gün o zor kararı alamasaydım bugün IDEA Universal olmayacaktı.

-Kurucusu ve direktörü olduğun IDEA Universal’dan bahsedelim. IDEA Universal dünyanın dört bir yanında, yoksullar da suya, gıdaya, enerjiye ve eğitime erişebilsin diye tek seferlik yardımlar değil, bu insanları güçlendirici ve varlıklarını sürdürücü uzun vadeli işbirlikleri kuruyor. Ekip olarak bunu nasıl başarıyorsunuz?

IDEA Universal herkesin sürdürülebilir su, gıda, enerji ve eğitime erişebildiği bir yeryüzünü kurmak için inovatif, bütüncül ve etkili, sürdürülebilir kalkınma programları yürüten bir sivil toplum kuruluşu. Daha iyi, adil ve barışçıl bir yeryüzü hayalini gerçekleştirmenin mümkün olduğuna inanıyoruz. Kimsenin yardıma ihtiyaç duymadığı bir yeryüzü düşlüyoruz ve bu düş için tutkuyla çalışıyoruz. Çok iyi biliyoruz ki aşırı yoksulluk, susuzluk ve açlık yardım kültürüyle değil ancak bütüncül bir yaklaşımla kalıcı olarak çözülebilir. Bu yüzden yardım etmek yerine yerelin potansiyelini ortaya çıkarıyoruz. Yerel liderlerin dönüştürücü güçlerini keşfetmelerine olanak sağlıyoruz. Bu yüzden projelerimizin her aşamasında yerel katılıma önem veriyoruz. İnsanların hayallerini dinliyoruz ve birlikte bu hayalleri gerçekleştiriyoruz.

Şu ana kadar Afrika ve Güneydoğu Asya’da 100.000 kişinin yaşamını dönüştürdük. Bunun arkasında yereldeki dostlarımız, güvene dayalı ve uzun süreli işbirlikleri yatıyor. Bu noktada Türkiye ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen ve işine aşkla adanmış bir ekibimizden bahsetmek gerek. İstanbul’dan Begüm, Lora, Gizem, Bilkay, Londra’dan Emily, Amsterdam’dan Anna, New York’tan Flavia, Uganda’dan Justus, Tanzanya’dan Halima, Hadji ve Shabani emeklerini insanlığa adıyorlar. İnsanların bize olan güvenini sarsmamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Dünyayı takip ediyor, başka kuruluşların yaptığı hataları inceliyor, yaptığımız her işi bir öncekinden daha iyi yapmaya çalışıyoruz.

– Projeleriniz nasıl şekilleniyor ve yürütülüyor?

Her coğrafyanın, her coğrafyadaki farklı köylerin farklı sorunları ve çözümleri var. Kulağa ilk başta harika gelen bir fikir uygulama aşamasında hayal kırıklığıyla sonuçlanabiliyor. Bu yüzden planlama, uygulama ve sürdürülebilirlik süreçlerini köylülerle birlikte yürütüyoruz. Sık sık buluşup dostlarımızın hayallerini, düşüncelerini dinliyoruz. Böylelikle bizim oradan geçerken uğramadığımızı, onlarla tek yürek olduğumuzu biliyorlar. Doğa ile insan arasındaki bozulmuş kadim ilişkiyi onararak yok etmeden nasıl bir gelecek istediğimizi birlikte tasarlıyoruz. Aslında doğa kendi içinde her şeyin çözümünü sunuyor. Biz o kadim insan ve doğa ilişkisini onardığımızda her şey değişiyor.  İçme suyu ve tarımda sulamayı; tohum bankacılığı, permakültür pratikleri, yağmur suyu toplama yöntemleri, doğal gübre yapımı gibi eğitimlerle birleştirdiğimizde o düşlediğimiz kendine yeten köyü ortaya çıkarmış oluyoruz. Yaptığımız ölçme değerlendirmede kadınların %96’sı kurduğumuz bahçeden elde ettikleri gelirin çoğunluğunu çocukların eğitimine harcıyor. Yani kadınlara fırsat verdiğimizde aslında koca bir nesle fırsat vermiş oluyoruz.

– Dünyada devam eden gıda ve su krizine çözüm nasıl mümkün olabilir? Örneğin IDEA Universal’in projeleri bugüne kadar kaç kişinin hayatına dokunup kalıcı değişikliklere neden oldu?

Dünyada yaklaşık 663 milyon kişi temiz suya ulaşamıyor. Afrika’da temiz bile olmayan suya ulaşmak için ortalama 6 saat yol yürümek zorunda kalınıyor. Bu zaman okuldan, işten ve sosyal yaşamdan çalınıyor aslında. Milyonlarca insan gece yatağa aç girmek zorunda. Sahra altı Afrika’sında ortalama yaşam süresi 48 yıl. Her 10 çocuktan üçü, daha beş yaşına bile gelmeden yaşamını yitiriyor. Her gün 4500 çocuk kirli su kaynaklı hastalıklardan dolayı ölüyor. Ve kirli su dünyadaki tüm şiddet türleri ve savaşlardan daha fazla can alıyor.

Peki, bunlar çözümü olmayan sorunlar mı? Kesinlikle hayır! Dünya’da herkese yetecek gıdayı üretiyoruz. Herkese temiz su sağlayacak kaynağımız, teknolojimiz ve çözümlerimiz var. Gerçekten istersek yeryüzünden açlığı ve susuzluğu bir insan ömrü kadar sürede yok edebiliriz. Ancak bunu yüzyıllık yanlışı devam ettiren, hantallaşmış, hırslı, bu sorunları var eden sistemin ürettiği yaklaşımların ve kurumların yukarıdan inme yardım anlayışıyla değil; hayal kuran, sahaya çıkan, katılımcı, bağımsız, şeffaf, gönüllülüğü profesyonellikle birleştiren, sürdürülebilirliğe önem veren, işini aşkla yapan kişi ve yapılarla yapabiliriz.

Gönüllülüğü ve iyi niyeti “bilgi derinliği” ile birleştirmek çok önemli.  Çünkü iyi niyet tek başına dönüşüm getirmiyor. Getirseydi iyi niyetli insanlar sayesinde şu an açlık ve susuzluk, bir dünya gerçeği olmazdı. O yüzden işini düzgün yapan kuruluşlarla çalışmak, onlara destek olmak önemli. Tek bir yapının ya da kişinin dünyayı değiştiremeyeceğini de biliyorum. Ancak Hakkari’deki okulunu dönüştüren özverili bir öğretmen, Ermenistan’da askıda ekmek uygulamasını başlatan bir esnaf, Brezilya’da nehrini korumaya çalışan bir kabile üyesi, İstanbul’da kentini korumaya çalışan bir öğrenci, hayatını Asya’da yok olan türleri korumaya adamış bir ekolojist, ırkçılığın bitmesi için uğraşan bir aktivist ve Afrika’da açlık ve susuzluğu sonlandırmaya çalışan bir gönüllünün yaptığı iyi işlerin çoğalması ve birleşmesiyle dünyaya dönüşüm gelecek.

– Önümüzdeki dönemde IDEA Universal’in hedefleri neler? Ufukta yeni projeleriniz var mı? Başka oluşumlarla da iletişim ve dayanışma içinde misiniz?

Bu noktadan hareketle Birleşmiş Milletler tarafından da ilgiyle karşılanan “Akıllı Köyler” modelini geliştirdik. “Akıllı Köyler”  en yoksul köylerdeki su, gıda, enerji ve gelir sorununu bütüncül ve inovatif şekilde çözen sürdürülebilir bir kalkınma modeli. Dünyada ilk kez bir sivil toplum kuruluşu dört temel sorunu entegre şekilde çözen, güneş enerjisini temele alan bir modeli geliştirdi ve uyguladı. Hâlihazırda 30 köyde bu modeli tamamladık ve birçok köyde daha çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Dünya’dan birçok farklı kuruluş akıllı köylerimize çalışma ziyareti gerçekleştirmek için bizimle iletişime geçiyor. Model, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleriyle entegre şekilde geliştirildi.

Model, sondajların açılması, güneş enerjisini kullanarak her eve çeşmelerden Dünya Sağlık Örgütü standartlarında su sağlanması, köylere tarım bahçesi ve sulama sistemleri kurulması, biyolojik tohum destekleri, tohum bankacılığı ve sürdürülebilir tarım eğitimleri, her eve günde 15 saat güneş enerjisi sağlanması gibi süreçleri içeriyor. Bunları yaptığımızda köylerin kendi kendine yeter konuma geldiğini görüyoruz.

– Akıllı köylerde yaşayan insanların günlük yaşamları nasıl değişiyor?

Dünya’da 805 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor. Bizim çalıştığımız köyler tam da bu durumda olan insanların yaşadığı köyler. Yetersiz beslenmeyi bir kenara koyun, günde bir öğün pirince dahi düzenli ulaşamayan insanlar var. 21.yüzyılda bu kabul edilemez bir durum. İşte biz bu köyleri uzun araştırmalar sonucu buluyoruz. Ve oralarda kalıcı dönüşümü yaratıyoruz.

Bir köye içme suyunu modern şekilde sağladığımızda, bahçeler kurup sulama sistemi ile donattığımızda, bunu da sürdürülebilir tarım ve permakültür tasarımı, doğal gübre yapımı, tohum saklama gibi eğitimlerle desteklediğimizde herşey değişiyor. Su taşımakla geçen zaman, okula ve tarlada üretime ayrılıyor. Bahçelerden alınan verim artıyor. Verim artışı demek ek gelir demek, pirincin yanına ek gıda demek, açlığın azalması demek. Aslında temiz su ve gıda insanlara kendilerini aşırı yoksulluktan çıkarmak için fırsat sunuyor. Bizde tam olarak bunu istiyoruz. Kirli su veya sürekli karbonhidrat yemekten karnı şişmiş, sağlığı bozulmuş çocukların sağlıklarına kavuştuklarını gözlemliyoruz.  Ayrıca verdiğimiz güneş kitleri sayesinde mum ya da gazyağına bağımlılıkları azalıyor. Yangın riski azalıyor.

– Peki, yaptığınız bu şahane işlere okuyucularımız nasıl katkıda bulunabilir veya katılabilir?

IDEA Universal tamamen bağımsız, gönüllü ve evrensel değerlere sahip bir sivil toplum kuruluşudur. Aldığımız her kuruşun nereye gittiğini bağışçımıza raporluyoruz. Bağışın tamamını amaca yönelik kullanıyoruz. İdari giderlerimiz neredeyse hiç yok. Dikey hiyerarşiye karşıyız. Bize yapılan bağışın adil ve temiz bir yolla kazanıldığından emin olmak isteriz. Evrensel değerlere sahip ve insanlığa katkı sağlamak isteyen, paylaşımı yaşam felsefesi olarak gören kişi veya kuruluşların işbirliğine açığız. İstanbul’dan, Gaziantep’ten, Bursa’dan, İzmir’den küçük bağışlar alıyoruz. Bağışçılarımız da yararlanıcılarımız da gönüllülerimiz de aynı zamanda bizim dostlarımız. İstiyoruz ki bağışçılarımız sahada bizimle birlikte suya ilk defa ulaşan köylerin o heyecanına yerinde tanık olsun.

Bu yazıyı okuyan herkesin artık harekete geçme sorumluluğu var. Herkesi başlattığımız bu dönüşüm yolculuğuna katılmaya davet ediyorum. Bu katılım, bizi ve yaptıklarımızı başkalarına anlatarak, bağış yaparak, etkinliklerimize katılarak veya gönüllü olarak gerçekleşebilir. Bizi sosyal medyadan ve aylık bültenimizden takip edin ve dönüşüm hikâyelerine tanık olun.  Birleşirsek ve inanırsak yeryüzünü daha güzel, daha adil bir yer yapabiliriz. Geleceğe sözümüz var. Yeryüzünün tüm çocukları suya ve gıdaya erişene kadar durmayacağız.

Daha fazla bilgi için bakınız:

www.ideauniversal.org

www.facebook.com/ideauniversal

www.instagram.com/ideauniversal

www.twitter.com/joinidea

 

Paylaş
Yazar:
Akgün İlhan