EnerjiKültür-SanatManşet

Sonsuza dek nükleer

0

Hükümetler ve iş dünyası iklim krizi karşısında harekete geçmeleri için artan baskılarla köşeye sıkıştıkça, birçok aktörün “tek çare nükleer” argümanına daha fazla sarıldığına şahit oluyoruz.

Geçtiğimiz hafta nükleer santrallerim elektrik üretiminde önemli bir yer tuttuğu Avrupa Birliği üyesi 10 ülkenin Avrupa Komisyonu’na nükleerin temiz enerji sayılması için çağrı yaptı.

Türkiye’de ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin ile Soçi’de yaptığı görüşmede daha tartışmalı Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşası tamamlanmadan yeni nükleer santrallere göz kırptı.

Çok uzak olmayan bir örnek

Tam da bu kritik zamanın içindeyken Carsten Rau’nun yönetmenliğini üstlendiği Sonsuza Dek Nükleer (Nuclear Forever) belgeseli bize nükleerin ne anlama geldiğini ve neye mal olduğunu çok da uzağımızda olmayan bir örnek üzerinden gösteriyor.

Belgesel, 2022 yılına kadar nükleer enerjiden tamamen vazgeçmeyi planlayan Almanya’daki 17 nükleer santralden biri olan Greifswald Nükleer Santrali’ndeki devam eden -ve on yıllar boyunca süreceği düşünülen- söküm işlemlerini gösteriyor.

On yıllarca sürecek söküm işlemi

Belgesel boyunca kamera eşliğinde orada çalışan uzmanlarla ve personel ile bir zamanlar kutlamalar eşliğinde açılışı yapılan santralin içini adeta bir savaş veya suç müzesini dolaşır gibi adımlıyoruz.

Radyasyon kalıntılarının bulunduğu odalar tek tek yıkılıyor, kablolardan yer döşemelerine kadar bütün yapı malzemeleri radyasyon seviyeleri ölçtükten sonra paketleniyor ve geçici depolanma alanlarına götürülüyor.

Reaktörün de söküm işlemleriyle birlikte bu tehlikeli işlemlerin on yıllar boyunca sürebileceği tahmin ediliyor. Söküm işlemlerinin toplam maliyetinin ise 5,6 milyar euroya mal olacağı düşünülüyor.

Nihai depo arayışı

Ancak tüm sorun bununla da bitmiyor. Şu ana kadar hiçbir ülkenin nükleer atıkları depolamak için bir çözüm bulamadığı hatırlatılan filmde, Almanya’nın bir milyon yıl boyunca atıkları korunaklı bir şekilde saklamak için depo arayışını görüyoruz.

Ancak on buzul çağının daha yaşanmasının beklendiği bir zaman diliminde neresinin güvenli olabileceği sorusu bu arayışı oldukça karmaşıklaştırıyor.

Kasaba sakinleri, aktivistler ve nükleer lobisi

Öte yandan nükleer santral sayesinde oldukça refah elde etmeyi başarmış kasaba sakinlerinin üzüntüsüne, nükleer karşıtı aktivistlerin süreçte katılımcı olabilmek için gösterdiği çabaya ve nükleer lobisinin Almanya’yı nükleerden çıkma kararından geri adım attırabilmek için yürüttüğü faaliyetlere tanık oluyoruz.

Bütün bunlar olurken Fransa gibi nükleer santrallere bağımlı ülkeler Almanya’nın nükleerden çekilme kararının “siyasi bir karar olduğunu” belirterek Almanya’nın çabasıyla dalga geçiyor.

BIFED ile 19 Ekim’e kadar ücretsiz

Oldukça etkileyici bu belgeseli, bu yıl sekizincisi düzenlenen Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali (BIFED) kapsamında 19 Ekim tarihine kadar BIFED’in internet sitesi üzerinden Türkçe altyazı ile ücretsiz izlemek mümkün.

Sonsuza Dek Nükleer, aynı zamanda BIFED kapsamında verilen Fethi Kayaalp Büyük Ödülü için yarışan 13 farklı ülkeden toplamda 15 filmden birisi. Ödülün kazananları 17 Ekim tarihinde açıklanacak.

Belgeseli izledikten sonra belgeselci ve akademisyen Can Candan ile filmin yönetmeni Carsten Rau’nun yaptığı röportaja göz atmak isteyebilirsiniz.

 

 

 

More in Enerji

You may also like

Comments

Comments are closed.