Kalıcı yaz saati uygulamasına yönelik çektiği “Karanlıkta Başlayan Hayat” belgeseli gerekçe gösterilerek örgüt talimatıyla keşif yaptığı iddiası ile örgüt üyeliği suçlamasıyla 44 gün hapsedilen yönetmen, gazeteci ve akademisyen Sibel Tekin bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada Tekin iddianameye yönelik savunma yaptı. Öğrencilik yıllarından başlayarak belgesel sinema kariyerini aktardı. Akademisyenliğinin yanı sıra son yıllarda hak temelli toplumsal mücadeleleri kaydederek belgelediğini belirtti. Tekin, “Hiçbir örgüte üye değilim, beraatımı talep ediyorum” dedi.
Tekin, “Kimsenin davetiyle eyleme gitmediğini, eylem ve etkinliklerin duyurularını takip ettiğini, sağ görüşlü grupların hatta spor taraftarlarının da eylemlerini çektiğini” belirtti. Tekin, “Bu incelemenin belirli bir gruba yönelmiş olduğunu düşünüyorum” dedi.
Mahkeme Tekin’e niye çekim yaptığını sordu
Mahkeme başkanı Tekin’e iddianameye konu olan belgesel çekimini neden yaptığını sordu. Tekin, Karanlıkta Başlayan Hayatlar belgeseli için sabahın erken saatlerinde insanların yaşadıklarını görüntülemek amacıyla çekim yaptığını söyledi.
İnfaz koruma memurlarını görüntülediğini fark etmediğini, genel olarak insanların yüzlerini de çekmeyi tercih etmediğini belirtti. Tekin sorulan soru üzerine, “talimatla çekim yapmadığını” ifade etti.
Duruşma savcısı Tekin’e çekim için izin alıp almadığını sordu. Tekin soruyu “Uluslararası basın kartım var. Gazeteciyim, çekim için izin almam gerekmiyor” diyerek cevapladı.
Bunun üzerine savcı Tekin’e; MLKP‘den PKK‘ye kadar farklı en az altı ayrı örgütün etkinlik ve eylemlerine dair çekimlerinin dijital malzemelerinde bulunduğunu belirterek bu örgütlerin eylemlerinden nasıl haberdar olduğunu sordu. Soru, salonda gülüşmelere neden oldu.
Tekin soruya, “kimsenin davetiyle eyleme gitmediğini, eylem ve etkinliklerin duyurularını takip ettiğini, sağ görüşlü grupların hatta spor taraftarlarının da eylemlerini çektiğini” belirterek yanıt verdi. Tekin “İncelemenin belirli bir gruba yönelik olduğunu düşünüyorum” dedi.
Tekin’in savunmasından sonra avukatlarının beyanları başladı.
‘Savcı belgesel nedir öğrensin diye savunma yapıyoruz’
Avukatı Cenk Yiğiter “Sibel Tekin’in çektiği görüntüler kamusal alandadır, kendisinin de belirttiği gibi önceden duyurulan eylem ve etkinliklerdir. Bu anlamda uluslararası basın kartı sahibi de olan müvekkilin çekim yapması suç değildir. Hatta Sibel’in ardından muhtemelen emniyet de bu görüntüleri çekmiştir. Sibel şimdi emniyette bile olan bu görüntüleri çektiği için yargılanıyor” dedi. Yiğiter savunmasında belgesel sinemacılar tarafından hazırlanan uzman görüşünü de sunarak beraat talebiyle savunmasını bitirdi.
Avukat Murat Yılmaz “Biz bu savunmayı savcı bey belgesel nasıl çekilir öğrensin diye yapıyoruz. Bir daha aynı şey başkasının başına gelmesin, bir başkası için aynı hata yapılmasın istiyoruz” dedi.
Yılmaz savunmasında “örgüt talimatıyla keşif çekimi yaptığı” iddia edilen Sibel’in görüntülerinin keşifle ilgisi olamayacağını belirtti:
“Size Sibel’in çektiği görüntülerin bir dakikasını izleteceğiz ki görün keşif böyle yapılmaz.”
Yılmaz ardından örgüt talimatıyla keşif çekimi yapıldığı iddiasına karşılık Tekin’in çektiği görüntülerden bir dakikalık bölüm izletti. Yılmaz “Sibel hedef seçilmiş durumda, fakat ortada örgüt yok. İddianamede bir çok örgütten bahsediliyor ama sayın savcı aslında örgütlere hakim değil. Örgüt adı bulunamadığı için, savcı keşfe ağırlık vermiş. Örneğin evinde bulunan Kaldıraç Dergisi DHKP–C bağlantısı delili sayıldı. Kolluk kuvvetleri bile bilir bunu, ne ilgisi var?” dedi. Yılmaz, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Savcı nasıl belgesel çekileceğini bildiğini iddia ediyor, insan yüzlerinin daha net olduğu, aydınlık ortamda çekilmelidir, diyor. Bu iddianamenin iade edilmesi gerekir. Suça teşebbüs bile yokken, müvekkilimin dijital materyal iadesini ve beraatini talep ediyoruz.”
Tekin’in avukatlarından Mehtap Sakinci de “Bugün Sibel için çok önemli. Niye terörist olmadığını anlatmak zorunda kaldığımız için çok önemli bir gün. İddianamedeki bütün deliller aleyhine. El konulan görüntülerin hepsi Sibel’in hayatı. Hakkında onlarca rapor hazırlanıp hala bir örgüt bulunamadıysa daha fazla uğraşılmaması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Sakinci “Sosyal medyada Sibel Tekin Ankara’nın hafızasıdır dendiğinde bile bu Sibel’in aleyhine işlenmiştir. Ankara’nın hafızasıysa örgütlerin eylemlerini biliyordur diye iddia edildi” diye aktardı. Sakinci, “Gözaltından tutuklamaya geçirilen süreçte, iddianame dahil tamamen haksız bir yargılama sürecinde ivedilikle beraat kararı verilmesini talep ediyoruz” diyerek savunmasını bitirdi.
Avukat Faruk Çayır, “Polisin istediği arama el koyma kararını hangi savcının istediği belli değil. Belli olmayan savcının bir el yazısıyla dijital delillere el konuldu. Bu dijital delile el koymak için delillerde suça teşkil etmiş bir delil olması gerekiyor” diye aktardı.
“Müvekkil videoaktivizm yaparken bir kamuoyu yaratmayı da amaçlar. Savcı ‘Bununla ilgili bir izin aldınız mı’ diye soruyor. Neyin iznini alacağız? Böyle bir kural yok” diyen Çayır, mahkeme heyetine Video Aktivizmde Kavramlar Sorunlar Uygulamalar kitabını sundu.
Adli kontrol kalktı
Daha sonra savcı Tekin’e belgesel film çekmek için herhangi bir yazılı senaryosu, notu olup olmadığını sordu. Tekin notları olduğunu, çekim planına yönelik notlar tuttuğunu söyledi.
Ara karar öncesi savcı, olay tarihindeki görüntülerdeki şahsın Sibel Tekin olup olmadığı ve görüntülerde infaz memurlarının girdiği noktalar için bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etti.
Mahkeme de bu yönde karar verdi. Ayrıca bilirkişi incelemesi yapılacak dijital materyallerin dışındaki materyallerin iade edilmesine, adli kontrol imza şartının kaldırılmasına, yurtdışı çıkış yasağının devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 8 Haziran 2023’de görülecek.
Sibel’i aldık 🥳🥳 Sibel artık yanımızda 💜 pic.twitter.com/mEymPx6fVl
— Sibel Tekin'e Özgürlük! / Free Sibel Tekin! (@FreeSibelTekin) January 30, 2023
Ne olmuştu?
Sibel Tekin, 15 Aralık’ta Ankara’nın Tuzluçayır semtinde kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle karanlıkta işe giden insanları çektikten sonra, “infaz koruma memurlarının olduğu servis aracı ile yoldaki polis noktasının görüntülere girdiği” iddiasıyla ihbar edildi ve evine yapılan baskınla gözaltına alındı. 17 Aralık’ta da tutuklanarak Sincan Cezaevine gönderildi.
İddianame Tekin tutuklandıktan 16 gün sonra geldi. İddianamede savcı Tekin’in çeşitli örgütlerle bağlantılı olduğu öne sürdü ancak Tekin’in hangi örgüte üye olduğunu belirtmedi. Ayrıca “silahlı örgüte üye olma” suçundan cezalandırılması istendi.
Tekin’i karanlıkta çekim yaptığı için profesyonel bulmayan iddianame savcısı, “İnsanların, araçların, binaların net olarak görülmediği bir video kaydının belgesel işiyle uğraşan ve profesyonel olduğunu iddia eden şüphelinin çekimi ile uyumlu olmadığını” öne sürdü.
Sibel Tekin 30 Ocak’ta da tahliye edildi.
Ankara’nın hafızası olarak bilinen Sibel Tekin, Beyaz Motosiklet‘in yapımcılığını üstlenmişti. Tekel Grevi, Gezi Parkı eylemleri, 10 Ekim gibi birçok toplumsal hareket ve eyleme kamerasıyla tanıklık eden Tekin, çok sayıda belgesel hazırlamıştı.