Arthur Nelsen tarafından The Guardian‘da yayınlanan yazıyı Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Özge Geyik‘in çevirisiyle sunuyoruz.
***
Shell’in karbon salımı azaltım hedeflerinde Avrupa’nın aklını uygun maliyetli doğalgaz fikriyle çelmesi, 2030 için zayıf hedefler konmasına sebep oldu.
Yakın zamanda yayınlanan belgeler Shell’in, Avrupa’nın sera gazı salımlarını azaltmak üzere Ekim ayında belirlediği yenilenebilir enerji hedeflerini belirlemede lobicilik faaliyetlerini başarıyla yerine getirdiğini gösteriyor.
Avrupa Komisyonu başkanı Jose Manuel Barroso anlaşmanın yapıldığı tarihlerde bu karar paketinin iklim değişikliğiyle mücadelede çok önemli bir adım olduğunu belirtmiş ve dünya genelinde başka hiçbir ülkenin Avrupa Birliği kadar iddialı davranmadığını eklemişti.
Buna rağmen öyle görünüyor ki anlaşmanın Birleşik Krallık tarafından oldukça destek gören en önemli kısmı 2011 Ekim ayında Shell’in lobicileri tarafından halihazırda teklif edilmiş.
2014’teki görüşmelerde AB hükümet yöneticileri birliğin toplamda %40 karbon kesintisi hedefinde anlaşmış, fakat bu hedefe erişmede izlenecek yol konusunda anlaşmaya varamamıştı. Britanya ve bazı diğer ülkeler üye ülkeleri bağlayıcı münferit hedeflere karşı çıktıkları için görüşmeler net bir sonuca bağlanamamıştı. Yenilenebilir enerji savunucuları bu durumun yatırımcılara Avrupa’nın temiz enerji konusunda ciddi olduğu izlenimini vermeyi engellediğini belirtiyor.
Bilgiye erişim özgürlüğü yasası kapsamında the Guardian’a ulaşan belgelere göre, Shell’in, AB’nin mevcut karbon kotasını yenilenebilir enerjiyi zorunlu kılan yasalarla birleştirme çözümünü engellemek için lobicilik faaliyetlerine 2011’in Ekim ayında başladığını gösteriyor. Dahası, bu çaba geçtiğimiz Kasım ayında Jean-Claude Juncker tarafından nihayetlendirildi.
Shell, yenilenebilir enerji odaklı bir yaklaşım yerine piyasa temelli bir stratejinin Avrupa’ya 500 milyar avro tasarruf sağlayacağını iddia etti. Firma yöneticisi Malcolm Brinded, Barroso’ya gönderdiği beş sayfalık yazıda doğalgazın Avrupa için ve Avrupa’nın da doğalgaz konusunda iyi olduğunu söyledi.
Yazıda, “Shell, AB’nin sera gazı azaltımlarını 2020’den sonra iklim hedeflerinde temel araç olarak görmesi gerektiğini, bu tarihe kadar pazarın en uygun maliyetli fiyatı belirlemesine izin vererek sektördeki rekabeti, iş gücünü, tüketicinin alım gücünü ve ekonomik büyümeyi koruması gerektiğine inanıyor.” diye belirtiliyor ve ek olarak el yazısıyla da bir not düşülmüş: “Bu AB’nin büyümesi için büyük bir fırsat.”
Avrupa Birliği’nin şeffaflık raporunda belirtildiğine göre Shell, yıllık faaliyete ayrılmış 4,25-4,5 milyon avroluk bütçesiyle Brüksel’deki en büyük altıncı lobici.
2030 için yapılan müzakerelere katılanlar Shell’in tek bir hedef önerisini hararetle savunan ilk lobici olduğunu ve şirketin Brüksel’deki ağırlığının bu fikrin benimsenmesini hızlandırdığını doğruluyor. Lobi görüşmelerine yakın bir kaynak Shell’in Birleşik Krallık’ta etkin bir nüfuzu olduğunu ve karar verme mekanizmalarında aktif rol oynadığını, bunun kısmen hükümetin duymak istediği şeyleri söyleyen firmaları etrafında tutmasından kaynaklandığını belirtti.
Firmanın ‘tek hedef’ önerisi özellikle nükleer enerji ve kaya gazı taraftarları tarafından ilgi görmüş ve 2013’teki Birleşik Krallık Hazine ve Enerji ve İklim Değişikliği Bakanlığı arasındaki görüşmelerde resmi tutum olarak benimsenmişti.
Green Growth Grubu tarafından aynı yıl gerçekleştirilen eyaletler arası görüşmelerde başka ülkelerden de destek alan Birleşik Krallık bu fikre öncülük ederek önerinin biraz değişikliğe uğramış halini geçtiğimiz Ekim ayında nihai karar olarak geçirmeyi başardı.
AB, 2030’a kadar üye ülkelerin her birinin karbon salımını 1990’a göre %40 azaltması ve birliğin toplam enerji arzının %27’sinin yenilenebilir enerji kaynaklı olması hususlarında anlaşmaya vardı, fakat yenilenebilir enerji hedefinin üye ülkeleri münferit olarak bağlayıcılığı bulunmuyor.
Temiz enerji sektörü bu durumun yatırımcıların ihtiyaç duyduğu uzun vadeli istikrarı vaad etmediğini söylüyor.
Avrupa Fotovoltaik Endüstrisi Birliği’nden Frauke Thies, iddialı sera gazı hedeflerinin kirlilik yaratan enerji üreticilerine verilen önemli bir uyarı olduğunu fakat yenilenebilir enerjiye geçişte yeterince etkin bir faktör olmadığını belirtiyor.
Yeryüzü Dostları Avrupa ağından sözcü Brook Riley, “2030 paketi temiz enerji yatırımcılarına yeşil ışık yakmak için kırk yılda bir gelen bir fırsattı, fakat AB onun yerine fosil yakıt lobisini ödüllendirmeyi tercih etti.” diye ekledi.
2030 için iklim hareketi tartışmalarının en ateşli muhalifi Shell değildi, hatta bazıları Shell’i büyük petrol firmaları arasında en ilericisi olarak bile görüyor. Firma güçlü bir emisyon ticaret sistemini, karbon tutma ve depolama teknolojisini destekliyor ve bazı uzun vadeli yatırım kararlarında ton başına 40 ABD doları değerinde karbon vergisini de işleme koyuyor.
Shell’in mevcut işletmeleri şimdilerde petrol yerine doğalgaza odaklanıyor ve şirket şimdiye kadar Brezilya bioetanolüne ciddi miktarda yatırım yaptı. Çevreciler ise şirketin kuzey kutbunda petrol arama ve en kirletici fosil yakıt kaynaklarından olan Kanada’da katranlı kumu çıkarma projelerine karşı çıkıyor.
Shell sözcüsü firmanın geçtiğimiz Ekim ayında kararlaştırılan %40 hedefini desteklediğini belirtti. “Duruşumuz net: güçlü ve işleyen bir karbon pazarıyla ulaşılacak iddialı bir sera gazı hedefini destekliyoruz. Karbonsuzlaştırmada en uygun maliyetli yol budur. Güçlü bir karbon ticareti şemasına eşlik edecek yenilikçi teşvikler bağlayıcı hedefler olmadan da yenilenebilir enerjiyi destekleyecektir.”
Firma sözcüsü lobi faaliyetlerine ilişkin olarak da Shell’in Avrupa’daki politika üreticileriyle birlikte pek çok konu için düzenli olarak masaya oturduğunu söyledi.
Avrupa Komisyonu Shell’in Mart 2013’te 2030 hedeflerine dair Yeşil Rapor’un hazırlanmasında katkı sağlayan 550 taraftan biri olduğunu belirtti. Komisyondaki bir sözcü, tarafları rapora dahil etmenin gidişat için önemli bir katkı sağladığını belirtti. Ancak bu tarihten önce firmayla yapılan anlaşmalara dair yorum yapmadı.
Birleşik Krallık hükümeti masraflı, iddialı ve ulusal egemenliğe saldırı olarak gördüğü Avrupa genelini kapsayıcı yenilenebilir enerji hedeflerini hiçbir zaman desteklemedi.
Buna rağmen, 2030 müzakerelerinde karbon hedefi konusunda ikiye bölünen birliği birleştirmede öncü rolü üstlendi.
Diğer Avrupa ülkelerinin aksine Birleşik Krallık, kömürden doğalgaza geçişi teşvik edebilecek karbon taban fiyatı uygulamasına sahip.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin raporuna göre doğalgaz yakıldığında kömürün yarısı kadar karbon salımına sebep olsa da bu miktar yaşam döngüsü hesabı yapıldığında hala rüzgar enerjisininkinden 40 kat daha fazla. Araştırmacılar, yenilenebilir enerjideki bir kesinti durumuna esnek bir yedek plan teşkil etmesi açısından, doğalgazın temiz enerjiye geçişte, uzun süreli olmamak şartıyla, köprü görevi görebileceğini belirtiyor.
Haberin İngilizce Orjinali
Haber: Arthur Nelsen
Yeşil Gazete için çeviren: Özge Geyik
(Yeşil Gazete, The Guardian)