Editörün SeçtikleriManşetSeçime DoğruYeşil Gazete TV

[Seçime Doğru] Mısra Öz: Bu yola bir daha hiçbir aile paramparça olmasın diye girdim

0

Video Röportaj: Müjgan HALİS

14 Mayıs’ta düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerine giden yolda, seçim sürecine odaklandığımız video dizisinin on ikinci konuğu, Türkiye İşçi Partisi’nden aday olan Mısra Öz. Çorlu tren faciasında oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, Türkiye İşçi Partisi’nin İstanbul 2. Bölge 2. Sıra adayı. Mısra Öz ile hem adalet mücadelesini hem adaylığını konuştuk.

*

Neden aktif siyasete girdiniz?

8 Temmuz 2018’den beri yürütmüş olduğum bir adalet mücadelesi var. Ne yazık ki haksızlığa uğradığımız, yargının karşısında sanıkların ve gerçek sorumluların yargılandığı bir duruşma da değil, bizlerin yargılandığı, olayı takip eden avukatların yargılandığı, yazan gazetecilerin yargılandığı bir hukuk sürecinden geçtik. Ve bu süreçte ben şunu fark ettim: Aslında toplumsal tüm cinayetlerin davalarının üstü örtülmeye çalışılıyor bu ülkede. Ve bununla birlikte de ne yazık ki Soma’da, Aladağ‘da, Hendek‘te son yaşadığımız deprem olayında, kadın cinayetlerinde davaların üstü örtülmeye çalışılıyor.

Benim sürdürmüş olduğum bu mücadele süresince biz ailelerle hep bir aradaydık ve yaşadığımız şeyler çok benzerlik gösteriyordu. İşte bu benzerlik gösteren hak arayışını meclise taşımak için, hem siyasi anlamda hem de hukuki anlamda bu olayların çözülebilmesi için bir şeyler yapabilmek adına bu sesi topluca halkın içinden gelerek meclise taşımak istedim. Ve bunun neticesinde de böyle bir karara vardım.

Peki neden Türkiye İşçi Partisi?

Türkiye İşçi Partisi çünkü bir söylemimiz onlarla çok uyuşuyordu ve bütünlük sağlıyordu; ‘hesaplaşacağız’ söylemi. Ben yasını bile yaşayamamış bir anneyim ve bize yapılanlar reva değil. Aramızda 7 yaşındaki kızını toprağa verip mahkeme salonlarına giremeyen ve yargılananlar var. Mahkemeye gelmiş olan bir kamu görevlisi için diyorlar ki ‘beyefendi kapıda, burası çamur olduğu için giremiyor’. Gelebilir misiniz diyorlar. Korkunç bir şey. Yani ne acıya saygı var ne ölüme saygı var ne yaşanılanlara saygı var.

Bu, keza aynı şekilde dava sürecinde de bu şekilde oldu. Biz en ufak bir eleştiride hemen hakkımızda açılan soruşturmalarla karşılaştık. Mahkeme salonlarına alınmadık. Kapılar üzerimize kilitlendi. İçerideki kolluk kuvvetlerinin üstünde silah vardı. Annesini babasını trenin altından tanınmayacak şekilde çıkartmış İsmail kardeşimiz dışarıda kalmıştı ve içeriye girmek istiyordu. Yapmış olduğu tek şey kapıyı yumruklamak, ‘kapıyı açın’ demekti. Hakkında dava açıldı, bunun gibi bir sürü şey yaşadık.

Meclise giderseniz öncelik listeniz nedir?

Adalet, kadınlar, çocuklar, eşit haklar, laiklik… Bu çerçevede yapmayı istediğim çok fazla şey var. Öncelikle bu sesi meclise taşımam gerekiyor ve siyasi ayağında yapılabilecek tüm değişimlerin, güncellemelerin ya da sistemin içinde değiştirilmesi, bunların değişmesine yönelik çalışmalar yapmak. Adalet meselesi, çok ciddi bir kâbus haline geldi. Kadınların bu ülkede yaşadıkları, çocukların bu ülkede yaşadıkları. Biliyorsunuz; ben oğlum gittikten sonra onun adına kurmuş olduğum bir çocuk derneğini yürütüyorum. Çocuklar eşit ve adil haklarla eğitim göremiyor. Yeme, barınma ihtiyaçlarından, giyim ihtiyaçlarına, yaşam haklarına kadar her şeyleri tehdit altında. Bunlar güncellenmesi ve değiştirilmesi gereken kanun maddeleri ve bunun gibi birçok şeyin gündemimde olacağını bilerek ilerliyorum bu yolda.

Yaşadığınız korkunç olaydan önce de politika bu kadar gündeminizde miydi?

Oğuz Arda gitmeden önce, yani başıma bu olay gelmeden önce, ben de tabii ki gündemi takip ediyordum. Gazete okuyordum, haberleri takip ediyordum, ülkede olandan bitenden haberdar bir yurttaştım aslında. Bazı olaylara tepki verdiğim zamanları bilirim, hatırlarım. Herkes gibi ben de Gezi’deydim. Berkin Elvan öldürüldüğünde ben de isyan ettim ya da Özgecan [Aslan] öldürüldüğünde ben de sokaklarda kadınlarla birlikte yürüyenler arasındaydım. Fakat hiçbir zaman başıma gelebileceğini, böyle bir hak arayışının içine düşeceğimi, bu kadar da siyasetin göbeğinde olan bir hak mücadelesi olduğunu düşünmemiştim. Bu tür toplumsal olayların siyasi olduğunu düşünürken aslında siyasetin tam da ortasında olduğunu fark ettim.

Adaylığınız nasıl karşılandı?

Bugüne kadar olumsuz hiçbir dönüş almadım. Çünkü insanlar mücadelemi biliyor, çünkü insanlar o meclise çıkabilirsem gerçekten halkın içinden bir ses olarak oraya gidebileceğimi ve onlarla yan yana durarak hep birlikte bir şeyler yapabileceğimizi görüyor.

Tekrar altını çizerek söylüyorum; ben siyasetçi değilim, ben bu ülkede hak arayan bir kadınım. Ve Türkiye İşçi Partisi’nin de aslında işte yıllardır mücadele eden çiftçinin, İGDAŞ işçisinin hak mücadelesi verenin, aslında toplumun içindeki bu mücadelelerde bireysel emek sarf eden insanları meclise taşımak istemesindeki amacının en net göstergesiyim, öyle söyleyebilirim.

Türkiye İşçi Partisi’nin arkasında durduğu bu söylemlerinde onlarla yan yana olduğum için de toplum bunu çok olumlu karşıladı ve çok güzel dönüşler aldım. Bu bana daha çok inanç ve motivasyon sağladı. Herkese tüm bu süreçte sizin aracılığınızla ve yanımda oldukları için teşekkür ederim.

Neden Mısra Öz? Neden size oy versinler?

Neden Türkiye İşçi Partisi bu belki birçok yerde duydukları bir şeydir ama ben tekrar altını kırmızı çizgilerle çizerek belirtmek istiyorum ki, şu anda eğer mevcut iktidar değişirse -ki değişmesi şart- öncelikli yapmamız gereken şeylerden bir tanesi tek adam rejimini değiştirmektir.

‘Tek adam rejimi değiştirdikten sonra gelen iktidar devletin sigortasıdır’, diyor sevgili Erkan Baş. Biz ise milletin sigortasıyız. Yani bu toplum için yapılacak olan, iyi olan ve doğru olanın arkasında durmakla birlikte yanlış olanın karşısında en güçlü muhalefet yapacak olan bireyler bizleriz, parti biziz, bu yüzden Türkiye İşçi Partisi. Halkın içinden olduğumuz için ve toplumun içindeki bireylerle yukarıdan değil de ne yaşadıklarını anlayıp aynı dilden konuşabilmemize imkân verdikleri için Türkiye İşçi Partisi.

Neden Mısra Öz, dersem tabii ki onların takdirine bırakıyorum, beş yıldır beni tanıyorlar artık, biliyorlar. Bilmeyenler için sadece şöyle bir şey söyleyebilirim, ben bu yola bir daha hiçbir aile paramparça olmasın, hiçbir çocuk yaşam hakkını kullanırken öldürülmesin, ihmallerin, liyakatsizliğin, sorumsuzluğun neticesinde yaşam hakkından kopartılmasın, bir daha böyle olaylar tekrarlanmasın, adalet gerçek suçlulara cezalar vererek bu zulmü durdurabilsin diye çıktım. Tabii ki takdir yine onlarındır. Yanımda oldukları ve inandıkları için, beş yıldan beri bu davada bu mücadelede sesime ses oldukları için teşekkür ederim; destekleri çok kıymetli.

You may also like

Comments

Comments are closed.