COP27Manşet

[Şarm El-Şeyh’ten COP27 Notları-4] Konferans yine niye kilitlendi?

0

Bu yazıyı yazdığım 18 Kasım Cuma akşamı aslında COP27’nin bitmiş olması gerekiyordu ve bu yazıda konferansın sonucunu aktarıp yorumlamam gerekirdi. Ancak yıllardır gelenek olduğu üzere COP27 de zamanında bitmedi ve en iyi ihtimalle cumartesi, hatta belki pazar akşamına uzadı. İklim konferanslarını maç izler gibi takip eden bizim gibi gözlemciler aralarında iddiaya bile girdiler ne kadar uzayacağı konusunda. Peki bu tıkanmalar veya kilitlenmeler nereden kaynaklanıyor?

Aslında bu seneki, Kopenhag veya Paris’teki gibi yeni bir anlaşma çıkması beklenen ya da geçen yıl Glasgow’daki gibi iddialı hedeflerin bağlanması gereken bir COP değildi. Hatta bu COP’ta azaltım ve sıcaklık artış hedefi gibi alışıldık meselelerde değil kayıp ve zarar finansmanı gibi nispeten yeni ve iklim adaletine dair bir konuda büyük gürültü kopmasını bekliyorduk. Ancak iş döndü dolaştı, küresel enerji krizinin tetiklediği (veya kolaylaştırdığı) belli çevrelerin iklim politikalarında geri adım attırma çabasında kilitlendi. Üstelik yazının sonunu en başta söylemek gerekirse, ev sahibi Mısır’ın çabalarıyla…

Uygulama COP’u

Önce ne olması gerekirdi ya da ne olsaydı bu COP başarılı olurdu, ona bakalım. (Tabii hâlâ sorunların çözüleceği ve başarılı bir konferans sonucu çıkabileceği yolunda ihtiyat payını da düşelim, ne de olsa uzadı. Ancak pek sanmıyorum. Büyük ihtimalle bütünüyle çökmese bile kimseyi memnun etmeyen, en iyi ihtimalle yerinde sayan, her ülkenin bir diğerini suçladığı, ileride kimsenin adını anmak istemeyeceği bir iklim konferansı yaşadık gibi görünüyor.)

Paris’te yeni anlaşmanın yapıldığı 2015’ten ve Paris Kural Kitabı’nın tamamlanıp uygulamada nelerin başarılması gerektiğinden bahseden COP kararının yazıldığı geçen yılki Glasgow konferansından sonra bu yılkinin “uygulama COP”u olması gerekiyordu. İlk günden ilan edilen iddia buydu. Uygulama COP’u, Anlaşma’da konulan ve Kural Kitabı’yla yolu çizilen politikaların uygulanmaya başlamasını sağlayacak kararların alındığı konferans demek. Bu konferansın gerçekten uygulamaya geçmeyi sağlaması için örneğin “sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutma” ve “kömür santrallerini kademeli olarak azaltma” veya “adaptasyon finansmanını iki katına çıkarma” kararlarını uygulanabilir bir yol haritasına kavuşturması gerekiyordu. Ancak Glasgow’da alınan kararlardan geri adım atılmasa ona bile razıyız noktasına hızla geriledik.

Uygulamadan vazgeçtik, ele geçirdiğimiz kaleleri düşmana geri kaptırmama savaşına başladık.

Düşman demişken, teşbihte hata olmaz, adını koyalım: Fosil yakıt şirketleri. Burada elinizi sallasanız bir fosil yakıt şirketi temsilcisine çarpıyorsunuz, ama şimdi bunu teşhir etmenin hükûmetlerle aralarındaki ilişkileri göstermenin ötesinde bir önemi olduğunu görüyor olabiliriz. Burada aldırılmayan kimi kararlarda resmi delegasyonlarla iç içe çalışan fosil yakıt şirketi temsilcilerinin parmağı olduğuna dair kuşkular artıyor.

Ne olsa(ydı) başarılı olur(du)?

Ne olması gerekirdi sorusuna geri dönelim. COP27’de en azından şu beş başlıkta iklim politikalarını ileriye götürecek kararlar alınabilseydi (ya da uzatmalarda alınabilirse) on binlerce insanın iki haftadır burada harcadığı mesai boşa gitmemiş olabilir(di):

1,5 derece hedefi korunmalı ve geliştirilmeli.

Buradaki kapsayıcı karar taslağında Glasgow’da bu konudaki cümleler teyit ediliyor.

KÖMÜRDEN ÇIKIŞ İÇİN TARİH VERİLMELİ

Kömürün azaltılması hedefi, Uluslararası Enerji Ajansı’nın belirttiği gelişmiş ülkeler için 2030’a, gelişmekte olan ülkeler için 2040’a kadar diye tarih verilerek kömürden çıkışa dönüştürülmeli ve 2050’ye kadar bütün diğer fosil yakıtlardan da kademeli çıkış kararıyla ilerletilmeli.

Taslakta ikircikli bir durum var. Tarih yine yok, ama enerji başlığında Glasgow kararındaki kömürün kademeli azaltılması cümlesi korunurken, azaltım başlığında kömürden kademeli çıkışa yer veriliyor. Bu ileri bir adım olsa da bugünkü toplantıda Hindistan’ın “tek bir fosil yakıttan çıkış” kabul edilemez demesi nedeniyle muhtemelen nihai metinden çıkartılacak.

Hindistan, itiraz ettiği kömürden çıkışa karşı, madem öyle gelin bütün fosil yakıtlardan çıkış yazalım diyerek Avrupa’ya ve Amerika’ya meydan okudu. İşin ilginci AB bu blöfü gördü ve destekledi. ABD ise kulislerde tamam dediği söylense de resmi toplantılarda adını bile anmayarak fosil yakıtların metinde anılması çabasını boşa düşürdü. Arap Grubu adına konuşan Suudi Arabistan açıkça “fosil yakıtların adı anılmasın” dedi. Rusya ise “burası enerji zirvesi değil iklim zirvesi, fosil yakıtlar ne alaka” diyecek kadar işi absürde vardırdı. Dolayısıyla 30 senedir olduğu gibi bir kez daha sorunun isminin konmasını engellediler. Fosil yakıtların terk edilmesi iklim değişikliğinin çözümüyle ilgili karara yine giremeyecek gibi görünüyor.

Fosil yakıt sübvansiyonlarının kademeli olarak sonlandırılması cümlesini sulandıran ‘verimsiz sübvansiyonlar’ kısmı çıkarılmalı.

Bu cümle tam tersine daha da sulandırıldı ve bu hafta iklim konferansına paralel yapılan G20 Liderler Zirvesi’nin bildirgesinde anılan “verimsiz ve rasyonalize edilemeyen fosil yakıt sübvansiyonları kademeli olarak sonlandırılmalı” haline getirildi. Eğer nihai metne girerse bu ciddi bir geri adım. Zira her ülke yaptığı her sübvansiyonu rasyonalize edebilir. Mesela “halkım ucuz benzin kullansın, hava soğuk ucuz doğal gaz yaksın” diyebilir. Böyle bir sözün siyasi bir karar metnine önerilmesi bile tuhaf.

Emisyonların küresel tepe noktasına çıkış (yani azalmaya başlama) tarihi 2025 olmalı.

2050’de net sıfır için bundan daha geç bir tarih kabul edilemez, hatta Az Gelişmiş Ülkelerle AB’nin, ABD’nin ve diğer bazı gelişmiş ülkelerin üzerinde uzlaştığı bir konu bu. Ancak muhtemelen G77-Çin (gelişmekte olan ülkeler grubu) bu çok önemli ileri adımı da engelliyor. Taslak metinde 2025 yine yok.

Kayıp ve zarar mekanizması için bu COP’ta bir finansman aracı kurulmalı ve 2024’e kadar işler hale getirilmeli.

Henüz bu karar da açıkta, bir taslak öneri de yok. Ancak açıktan itiraz da olmadığı, bazı ülkelerin pazarlık için koz olarak kullandığı anlaşılıyor. Hâlâ her şey olabilir.

Mısır baltalıyor

Bunlar dışında da metan ve diğer sera gazlarının da azaltılması için net hedefler belirlenmesi, iklim finansmanını artırılması ve net olarak tanımlanması konusunda somut adım atılması, az gelişmiş ülkelerin aldıkları finansmanı kullanabilmelerini sağlayacak teknik yardım, karbon telafi (offset) mekanizmalarının önlenmesi, diğer yanlış çözümlere kapıların kapanması, hesap verebilirliğin güçlendirilmesi gibi pek çok ileri adım atılabilirdi. Ancak bunların çoğu yine gündeme bile gelmedi veya gündeme getiren ülkeler yalnız bırakıldı.

Üstelik bu kez ABD ve AB’nin bile tamam dediği bazı konular muhtemelen ev sahibi Mısır’ın ve birlikte davrandığı Arap Ülkeleri bloğunun çabasıyla kapı dışı ediliyor.

Neticede geciktirme taktikleri devam ederken sera gazları da artmaya devam ediyor.

Hafta sonu bu geri adımların bazıları aşılabilirse Şarm El Şeyh çökmekten kurtulabilir. İzlemeye devam.

More in COP27

You may also like

Comments

Comments are closed.