EnerjiManşet

Rüzgar resmen kömürü yendi!

0

Rüzgar Santrali

Rüzgâr resmen kömürü yendi!

Karada kurulan rüzgâr tesisleri Danimarka Enerji Ajansı’na göre kömür gücünü de geride bırakarak Danimarka’da elektrik üretmenin en ucuz yolu konumuna geldi. (Açık denizlerde kurulan “offshore” rüzgâr tesisleri de bulunduğu için özellikle “onshore” yani “karada” belirtilmiştir)

Yeni analizlere göre 2016 yılında karada kurulacak rüzgâr tesisleri kömür ve doğal gaz tesislerinin yarısı ederimde olacaklar. Bu da yaklaşık kilovat başına 4 € sent demek oluyor.

Danimarka Enerji, İklim ve İnşaat Bakanı Rasmus Petersen şöyle söylüyor:

“Rüzgâr gücü bugün diğer enerji kaynaklarından daha ucuz, çünkü kısmen bu alanda büyük uzmanlık ve vaatler bulunmakta. Bu araştırmacılar, şirketler ve politikacıların tümü için geçerli. Şüphesiz hem şimdi hem de gelecekte uzun vadeli ve istikrarlı bir yenilenebilir enerji politikasına ihtiyaç duyuyoruz.”

Rüzgâr enerjisinin eski bir kullanıcısı olarak Danimarka yenilenebilir enerji konusunda bir dizi rekoru elinde bulunduruyor, mesela geçen Aralık ayında ülkenin ihtiyacının yarısını karşılamayı başardı. Aynı süre diliminde kapasite ihtiyacı üzerine çıkarak tüm ülkenin sadece rüzgarla aydınlandığı saatlerde yaşandı.

Nereye gider bu işin sonu?

Bunu söylemek elbette çok zor ancak uzmanlar umutlu. Analizler sonucu çıkan yeni rakamlar gösteriyor ki yükselen bir akım olan temiz enerji Avrupa’da giderek fosil yakıtlı tesislere karşı daha çok ticari rekabete uygun hale geliyor. Bunun en ciddi kanıtı ECLARAEON’un 2014 başlarında yayınladığı PV Grid Parity Monitor raporunun 3. sürümü. Bir danışman şirket olan ECLARAEON’un ortaya koyduğuna göre güneş enerjisi İtalya, İspanya ve Almanya’nın şebekelerinde önemli bir kalem haline geldi. Bu ülkelerde geçen haftalarda birkaç yenilenebilir enerji rekoru da kırıldı. Bunlar neler mi?

Mesela 9 Haziran günü ilk kez elektrik talebinin yarısını sadece güneşten sağladı. Birleşik Krallık bu yılın en uzun gününde 2013 yılında ulaştığı en yüksek güneş kaynaklı enerji miktarını ikiye katladı. Fransa, İtalya ve Danimarka’da benzer rakamları gördüler.

Peki bu farkı yaratan neydi? Bir anda ikiye katlamak ve bunu zaten yüksek bir seviyedeyken yapmak zorken. Bunun cevabı Avrupa genline yayılan küçük toplulukların güç projeleri. Mesela Birleşik Krallık ’ta kaya gazına karşı mücadelede bayrak gemisi konumundaki Balcombe köyünde her eve yetecek kapasitede güneş enerjisi elde etme projesi yürütülmekte. Ya da Almanya’da şu an kurulu yenilenebilir şebekesinin tümünün en az yarısı şahıslara ait şirketlere değil. Almanya’nın kuzey eyaleti Schleswig Holstein’da 300 kadar yöre insanının bir araya gelmesiyle Halkın Rüzgar Parkı ortaya çıkmış. Macaristan Nyiregyháza’da 500 ailelik bir ekip enerji verimli konutlar inşa etmek için yetenekleri ve tecrübelerini paylaşmakta. Bu örnekleri çoğaltmak elbette mümkün.

Analizciler bu akımın devam edeceğini söylüyor ve gelecek yıllarda küresel şebekede yenilenebilir enerjinin önemli bir payının olacağına kesin gözüyle bakıyorlar.

Güçlü yenilenebilir şebekeleri olan ülkeler bununla birlikte enerji verimliliği yarışında da önde gidiyorlar. Geçen hafta American Council for an Energy Efficient Economy tarafından yapılan bir araştırmaya göre Almanya en enerji verimli büyük ekonomi durumunda. Arkasından İtalya geliyor ve Avrupa Birliği bir bütün olarak sıralamada üçüncü. Fransa’da yüksek sıralarda yer alıyor, Çin ile birlikte 4. sırada. Bu ülkeleri Britanya ve Japonya takip ediyor. 16 ülke arasında yapılan bu araştırmada sonuncu Meksika olurken Avustralya ve ABD’nin attığı adımlarda kaygı verici olarak nitelendiriliyor.

Bu noktada bu araştırmanın içeriği hakkında biraz bilgi vermezsek sonuçlar yanıltıcı olacaktır. Bu değerlendirmedeki ilk kıstas enerji verimliliği sağlamak için ülkelerin içinde bulundukları çaba. Misal 10. Sırada yer alan Avustralya 4. Sırada yer alan Çin’den daha enerji verimli olsa bile Karbon vergisini kaldırması büyük bir sorun teşkil etmekte.

Son olarak sözlerine “Bir hafta içinde ikinci kez birinci olmak sevindirici” diye Dünya Kupası başarısına gönderme yaparak başlayan Alman diplomat Philipp Ackermann ise konu hakkında şöyle konuşuyor:

“Enerji verimliliği yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişmeleriyle birlikte Almanya’nın enerji sistemi dönüşümünün iki ayağından biri. Tüketilmeyen her kilovat saat elektrik bizi yeni güç santralleri kurmaktan ya da şebekeyi genişletmekten kurtardığı gibi fosil yakıtların tüketimini de azaltmaktadır”

Umarız mutlu son

More in Enerji

You may also like

Comments

Comments are closed.