Rainbow Rangers, Queer United’a karşı!

Hakemimiz Halil İbrahim Dincdağ iki tarafa da eşit mesafede duran gerçek bir profesyoneldi, fakat normalde sahada bir tane top olması gerekirken en az 15 "top"la karşılaşmak onu da şaşırtmış gibiydi, hakemimiz maça şaşkın bir havada başladı.
Onur Haftası Etkinlikleri kapsamında bir futbol maçı yapıldı. “Bu futbol merakı nerden çıktı?” diye sorduğumuzda futbolculardan Başak, “Onur Haftası’nda bir de futbol maçı yapsak ne güzel olur, dedik, hazır hakemimiz de var. İnanlar zaten o sahada oynuyorlarmış, iletişime geçildi, tarih söylendi, hemen takım isimleri uyduruldu: Rainbow Rangers & Queer United” dedi. Mini bir futbol dosyası hazırlamışken bu maçtan bahsetmemek olmazdı. İşte sahadan, tribünden ve organizasyondan izlenimler…

LISTAG grubundan bir arkadaşım onur haftası programından bahsettiği zaman bana en çok heyecan veren tabii ki halı saha organizasyonuydu. Sevgilim ve masada bulunanlar beni kınadılar, bir sürü parti ve entel etkinlik varken beni heyecanlandıran şey futboldu, normal hayatta da bana çok keyif veren futbol…
Bu heyecanım maçı Halil İbrahim Dincdağ’ın yöneteceğini öğrendikten sonra iyice artmıştı.
Kramponlarım bir elimde, diğer elimde sevgilimin eli, halı sahaya vardığımızda henüz kimse gelmemişti, uzun suredir futbol oynamıyordum ve bunun heyecanıyla sanırım biraz acele etmiştik.
Yavaş yavaş ortam kalabalıklaşmaya başladığında, alıştığım futbol arkadaşlarından oldukça farklı bir ortam oluştuğunu fark ettim, gelenler halı saha ekibine değil taksimde beraber içtiğim arkadaşlarıma daha çok benziyorlardı. Başka bir farkları da bu ekibin, normalde futbol oynamaya gelmiş bir grup insandan çok daha heyecanlı ve hevesli olmalarıydı, tıpkı benim gibi!
Maça başlamadan önce takım seçimleri yapılırken, oradaki hiç kimse beni daha önce futbol oynarken görmemiş olmasına rağmen, sırf kramponlarım olduğu için yüksek bir taleple karşılaştım! Belirlediğimiz iki takım kaptanı, eşit derecede futbol oynayabilen ve oynayamayan almaya karar verdiler, her şey sportmence ve adildi.
Hakemimiz Halil İbrahim Dincdağ iki tarafa da eşit mesafede duran gerçek bir profesyoneldi, fakat normalde sahada bir tane top olması gerekirken en az 15 “top”la karşılaşmak onu da şaşırtmış gibiydi, hakemimiz maça şaşkın bir havada başladı.
Maçın başlarında takım taktiğimiz “her topa herkes aynı anda koşsun” olarak şekillendi. Bu taktik şu anda dünyanın tüm kalburüstü takımlarında oynanan futboldan biraz farklıydı. Takımımızın ortak özelliği olan içki ve sigaranın da etkisiyle kısa surede pilimiz bitti ve bu sırada Rainbow Rangers’ın ali cengiz oyunlarıyla elde ettiği bir frikikten şanssız bir gol yedik. O ana kadar oyunun tamamına hakim olan ve sahayı Rainbow Rangers’a adeta dar eden takımımız, gelen “bal” golüyle biraz yıkılmışa benziyordu, düşenin dostu olmaz sözünü kanıtlarcasına o ana kadar coşkulu olan taraftarlarımızın da sesleri biraz kesilmişti. Tam da bu sırada imdadımıza devre arası yetişti.
İkinci yarı için saha paylaşımı yaptık, daha önce futbol oynamamış arkadaşlarımız da ilk yarı oynamış oldukları için futbolu öğrenmişlerdi ve tabiri caizse çatır çatır top oynuyorduk. Takımın tandeminde Berkay’la Puyol-Pique ikilisini hatırlatıyorduk, forvette Büşra güçlü fiziğiyle Rooney havası veriyordu. Bu havayı yakalayan takımımız beraberliği sağladı. Bu gol ve ortaya konan etkili futbol taraftarlarımızı ateşledi ve “lezbiyen defans çimleri yala”, “we will, we will queer you” tezahüratları Zincirlikuyu’yu inletti.
Maç karşılıklı birer golle ve biraz da entrikayla 2-2 berabere sonuçlandı. Homoerotik görüntülere sahne olan maç, benim hayatımda yaptığım en eğlenceli maçtı!
Emeği geçen tüm “top”lara çok teşekkürler!
Özge Karlık saha kenarından tezahüratları bildiriyor:
“İbne hakem, seni seviyoruz!”
“Rainbow Rangers, sen çok yaşa, homofobi son bulsun dünyada, hiç bir şeye değişilmez aşkın tadı şu dünyada!”
“Siyah…pembe…en büyük….queer united!”
Ayrıca eğlenmek ve oyunculara takılmak amaçlı bikaç şey de söyledik: “hafif” cinsiyetçi olduğunu düşünen arkadaşlar oldu şöyle bir laf attık: “lezbiyen forvet halıyı yala” ayrıca “biseksüel defans orji yapalım” ve “we will, we will queer you..” şeklinde de gayet spontane çıkışlarımız oldu! :) sahaya doğru poposunu ve memesini açanlar da oldu:)  Benim taraftar taraflarından aktaracaklarım böyle… (Ece Toksabay/Kaos GL)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Aşırı hava olayları spor organizasyonlarını ve sporcuları da etkiliyor

Aşırı hava olayları sporcuların sağlığını tehdit ediyor. Aynı zamanda birçok stadyumun deniz seviyesinin yükselmesiyle su baskınlarına maruz kalacağı tahmin ediliyor.

Olimpiyatlarda yeni kombin eski hikâye

Olimpiyat demek etkinlik demek, pr, event, moda, medya, pazar, hayranlar, fanatizm, logolar, sporcu vücutları demek. Olimpiyat demek dünyanın her yerinden milyonlarca seyirci, yani tüketici adayı demek. Dünyanın en büyük endüstrilerinden moda endüstrisinin son yıllarda sporla daha da yakınlaştığı düşünülürse olimpiyatlarda modadan daha fazla bahsediyor olmamız şaşırtıcı değil.

Resiflerin üstüne inşa edilen kuleden büyük ölçekli inşaat projelerine: Tahiti’nin olimpik sörf krizi

Tahitili Teahupo'o yerli halkı, çevrelerine ve yaşam tarzlarına zarar...

2024 Olimpiyatları: Seine Nehri’nde ‘kirlilik’ nedeniyle ikinci antrenman iptali

Birleşik kanalizasyon sistemi nedeniyle aşırı yağışlarda Seinne Nehri'ne kanalizasyon atığı karışan Paris'teki Olimpiyat Oyunları'nda ikinci kez triatlon sporcularının antrenmanı iptal edildi.

[İklim Masası] Sözde ‘yeşil’ Paris Olimpiyatları en sürdürülebilir olamadı

Olimpiyatların ne kadar sürdürülebilir olduğunu inceleyen bir araştırmaya göre en sürdürülebilir olmak için fazla büyük olan 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nın en yeşil olma taahhütlerini sözde kaldı. Olimpiyat Komitesi'nin öne çıkardığı sürdürülebilir girişimler ise şüpheyle yaklaşılması gereken pazarlama söylemlerinden ibaret.

EN ÇOK OKUNANLAR