2023 KAHRAMANMARAŞ DEPREMİEditörün SeçtikleriManşetTürkiye

Prof. Dr. Kayıhan Pala: Bulaşıcı hastalık ve yangınları önlemek için çadırlar arası mesafeye dikkat!

0

Kahramanmaraş’ta geçtiğimiz hafta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından etkilenen illerde temiz içme ve kullanma suları, tuvalet ve banyo, etkili atık yönetimi ve bertarafı olmaması, soğuk kış koşulları ve çadır kentlerdeki toplu yaşama bağlı olarak hijyen sorunları baş gösterdi.

Halk sağlığı uzmanları afetin ilk günlerinden itibaren salgın hastalıkların önüne geçilebilmesi için koşulların iyileştirilmesine yönelik çağrılarda bulunuyor. 

Seyyar tuvalet ve banyolar hala bölgeye yeterli ölçüde ulaşabilmiş değil. Barınma, gıda, su, tedaviye erişim ve hijyen koşulları şehirden şehire farklılık gösteriyor. Birçok merkezde arama kurtarma çalışmaları tamamlanmış, çadır kentler kurulmuş, su ve hijyen koşulları sağlanmış olsa da özellikle kırsal kesimdeki yerleşimler arasında daha arama kurtarma, yardım veya sağlık ekiplerinin henüz ulaşamadığı yerler var. Bu durum, sağlık koşullarına dair genel bir çerçeve çizilmesini zorlaştırıyor.

Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, afet bölgesindeki sağlık alanına ilişkin son durumu Yeşil Gazete’ye değerlendirerek salgın hastalık endişelerine ışık tuttu.

Fotoğraf: Médecins sans Frontières

‘Türkiye’de tek bir kolera vakası yok’

Son günlerde afet bölgesinde kolera vakalarının görülmeye başladığına yönelik endişelere değinen Pala, afetten etkilenen 10 ilde şu ana kadar bildirilen tek bir kolera vakasının bulunmadığını açıkladı.

Depremden yıkıcı boyutta etkilenen Suriye’de koleranın önemli bir tehdit olması, Türkiye’de bu tür vakaların görüldüğüne dair endişeleri tetiklemiş olabilir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan açıklama, ülkede 77 bin kolera vakası olduğuna yer veriyor.

Türkiye için bu tür bir durumun söz konusu olmadığını ifade eden halk sağlığı uzmanı, “Türkiye’de bir kolera tehdidi oluşmaması için çaba gösteriyoruz” dedi: “Hem yerel yönetimler, hem Sağlık Bakanlığı da çok ciddi önlemler almış durumda.”

Fotoğraf: Türk Tabipleri Birliği

‘Uyuz ciddi bir problem, ishal ise salgına dönüşmemiş durumda’

Afet bölgesindeki koşullardan ötürü endişe duyulan konular arasında uyuz vakaları da bulunuyor. Prof. Dr. Pala, deprem öncesinde de bölgede uyuz vakalarının bulunduğunu, ancak afetle birlikte vakaların arttığını açıkladı:

Uyuz gerçekten ciddi bir problem gibi görünüyor. Deprem öncesinde de uyuz vakaları bu bölgede vardı. Depremle birlikte kötü yaşam koşulları, özellikle hijyenden uzak yaşamak meselesi yüzünden uyuz vakalarında bir artış var.

Henüz ishalli hastalıkların bir salgına dönüştüğünü söylemek için yeterli veri bulunmadığına vurgulayan Pala, aralarında ishal vakalarının görüldüğünü ve vakalar arasında çocukların da bulunduğunu belirtti. İshalli hastalıkların önlenmesinde temiz suyun önemli bir faktör olduğunun altını çizen halk sağlığı uzmanı, “Dün itibarıyla Sağlık Bakanlığı, Çevre Sağlığı Laboratuvarı getirdi. Çevre sağlığı teknisyenleri sahadalar. Suda klorize yapılıyor, eksik olan yerlerde klor desteği sağlanıyor, su analizleri yapılıyor” dedi ve ekledi:

Bu çalışmalar böyle devam edecek olursa, sudan kaynaklanan bir ishalli hastalık salgını beklemeyiz. Ama ishalli hastalıklar bir tek sudan kaynaklanmaz, aynı zamanda gıda güvenliği de önemlidir. Bölgede gıda güvenliğiyle ilgili sorunlar halen söz konusu. Dolayısıyla sürecin yakından izlenmesi lazım.

Çadırlardaki ısıtıcılara dikkat

Afet bölgesinde geceleri sıcaklığın sıfırın altında 15 dereceye kadar düştüğü yerler bulunuyor. Depremzedeler, çadır veya konteynerlere kurdukları sobalarda kömür yakarak ısınma sağlıyor. Ancak sobalar önerildiği şekilde kullanılmazsa, karbononoksit zehirlenmesine davetiye çıkarabiliyor.

Pala, son günlerde karbonmonoksit zehirlenmesi görüldüğüne dair açıklamalara değinerek, bu bulgularla hastanelere başvuran kişilerin sayısının şu anda az olduğunu kaydetti.

“Bunun yanı sıra daha önemli bir şey var” diyen halk sağlığı uzmanı, ısıtıcılar nedeniyle çadırlarda yangınların görülmeye başlandığını belirtti. Çadırlar arasındaki mesafeye dikkat edilmesinin önemini vurgulayan Pala, şunları söyledi:

Şimdilik yangınların sayıları az, ama biz en başından beri çadır kamplar kurulurken çadırların birbirine bitişik olmaması gerektiğini, bunun hem bulaşıcı hastalık riskini önlemek hem de yangınların çadırdan çadıra geçişi engellemek açısından önemli olduğunu söylemeye çalışıyoruz.

Prof. Dr. Pala, bu yangınlardan dolayı yanık vakasıyla hastaneye başvuranların olduğunu, ancak henüz hayatı tehdit eden bir durum ya da can kaybının söz konusu olmadığını kaydetti.

Köylerde ihtiyaçlara erişim sorunları sürüyor

Pala ve hekim arkadaşları, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği adına, beş gündür sahada Hatay’ın farklı ilçeleri ve kırsal bölgelerini ziyaret ediyor. 

Bir köyde enkazdan çıkarılan ve yakınlarının cenaze işlemleri tamamlanana kadar hastaneye bırakılan üç yaşındaki bir çocuğun daha sonra hangi hastaneye nakledildiğinin bilinmediği ve bu nedenle bulunamadığını örnek veren Pala, bu tür “dramatik” sorunların devam ettiğini bildirdi.

Prof. Dr. Pala, şunları ekledi:

Başka bir köyde, hastalar ilaçlara erişmekle ilgili sorun yaşıyorlar. Kırsal alanlara bazı yardımların ulaşmasında, yiyecek, içecek ve çadır ve ilaçlara erişimde sorunlar olduğunu söyleyebilirim.

‘Hatay’da barınma, beslenme, gıda güvenliği, temiz suya erişim ve atık sorunları devam ediyor’

Şu anda bulunduğu Hatay’daki genel sağlık koşullarını aktaran Pala, şu ifadelere yer verdi:

“Dün ve bugün itibarıyla tedavi edici hizmetlerdeki sorunlar büyük ölçüde aşılmış durumda. Ancak birinci basamak, sağlığı koruyucu hizmetlerle ilgili henüz herhangi bir işlem başlayabilmiş değil. Dolayısıyla bağışıklama başta olmak üzere barınma, beslenme, gıda güvenliği, temiz suya erişim, atık suların ve katı atıkların insanların sağlığına zarar vermeyecek şekilde ortamdan uzaklaştırılması işlemleri ile ilgili şu anda sıkıntılar devam ediyor.”

Halk sağlığı uzmanı Pala, depremde yıkılan Hatay Devlet Hastanesi’nin depreme dayanıklı olmayan koşullarda hizmete açılmış olmasının kabul edilemez bir durum olduğunu ifade ederek, sağlık çalışanları adına tepkilerini dile getirdi:

“Hatay Devlet Hastanesi’nin yıkılan binasını gördük. Hala orada arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Hastaneden bize şu ana kadar bize verilen bilgiler, altısı sağlık çalışanı ve diğerleri hasta olmak üzere 61 cansız bedenin çıkartıldığı. Bu koşullarda sağlık çalışanlarının ve hastaların o hastanede hizmet almalarına izin verilmesini gerçekten anlamak mümkün değil. Bunu özellikle vurgulamak isteriz, çok kızgınız, çok canımız sıkkın, çok öfkeliyiz. Bu, kabul edilemez bir durum.”

You may also like

Comments

Comments are closed.