Dersim, Elazığ ve Bingöl sınırları içerisinde bulunan Peri Vadisi’nde maden sahaları ve taş ocaklarına ek bir de ‘av turizmi’yle hayvanlar yok ediliyor. Karakoçan Dayanışma İnsiyatifi bölgedeki halkın girişine yasak olan bölgelerde avcıların dağ keçileri de dahil birçok canlıyı katlettiğini duyurdu. 36 dernek tarafından yapılan ortak açıklamada, bölgeye yönelik kültürel saldırılara ek bir de doğaya karşı saldırıların gerçekleştiğine dikkat çekildi.
Açıklamada Peri Vadisi’nin Elazığ-Karakoçan bölgesinde Limak Holding‘in yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen inşa ettiği Pembelik Barajı‘nın ana gövdesinin bulunduğu Karakoçana bağlı Paş-Pamuklu köyleri ile Dersim Nazimiye’ye bağlı Dallıbahçe köyünün Çamurek-Ger mezrası havzasında işbirlikçilerin de katkısıyla ‘Peri Vadisi’ doğasında orman yangınlarından ve madenlerden kurtulmayı başarmış son hayvanların da katledildiği bildirildi. Vatandaşların talebi ise şöyle dile getirildi:
DEP (Karakoçan) Peri Vadisi halkı olarak, hiç durmadan bıkmadan, usanmadan bir kez daha haykırıyoruz:
Başka bir canlıyı öldürmenin sporu, turizmi, hobisi, ihalesi olamaz.
Başta Dep-Peri Vadisi olmak üzere tüm Türkiye’de avcılık yasaklansın
Av cinayettir.
Derneklerce yapılan ortak açıklamada söz konusu hayvan katliamının bölgede güvenliği sağlayan Koçyiğitler-Akdüven-Dallıbahçe karakollarının gözlerinin önünde yapıldığı da aktarıldı ve şunlar eklendi:
“Köylüler ormanlarda gezemezken, nedense avcılara her türlü imkân tanınıyor. Öyle ki sadece askerlerin girebildiği yıllardır bölge halkına yasak ilan edilen bu bölgelere kadar gidip Bevuzarları (Dağ Keçileri) başta olmak üzere birçok canlıyı katledebiliyorlar.
Her yerde olduğu gibi Peri Vadisi’nde de hayvanlarla, endemik bitki türleriyle birlikte özgürce yaşamak istiyoruz. Hayvanların katledilmediği ve endemik bitkilerin yok edilmediği bir doğada yaşamak bizlerin en doğal hakkımız olduğunu bir kez daha haykırıyoruz.”
Öte yandan avcılığın özellikle kış aylarında il dışından ve Avrupa ülkelerinden bazı avcı kulüplerinin rehberliği ve yerli işbirlikçilerin desteği ile gerçekleştirildiğine de vurgu yapıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yaban avını denetleme görevini yürüten İl Çevre Orman İşletme Müdürlüğü’nün sayı yetersizliği nedeniyle duruma müdahale edemediği ve kanunlara göre yaban hayatını koruma konusunda sorumluluk ve denetleme yetkisi bulunan muhtarlıklar, belediyeler ve çeşitli bölgelerde bulunan kimi karakollar duruma yeterince müdahale etmemekte. Türkiye’nin altına imza attığı Bern Sözleşmesi’ne açıkça uymadığı, nesli tükenme tehlikesi altında olduğu bilinmekte olan çengel boynuzlu dağ keçileri ve bezuvarların avlanılması için kotanın belirlendiğini, bazı turizmciler ve işbirlikçiler de konuyu ‘alternatif turizm’ olarak pazarlayıp güya ‘ülkeye döviz geliyor’ adı altında hayvanların katliamlarını meşrulaştırmakta.”
Karakoçan Dayanışma İnsiyatifi tarafından ayrıca hayvanların yok edilmesinde işbirliği olan kişilere ve kurumlara da şöyle seslenildi:
“Bizler için o kutsal toprakların kutsal canlıların ahı her daim başlarında olacaktır. Bir an önce gözlerini para bürümüş hırslarından vazgeçmeye çağırıyoruz.”
Dünyada hiçbir ülkenin zaten yok olmuş yabani hayvan rezervini döviz gelecek diye bu şekilde imha ettirmeyeceğine de dikkat çekilen açıklamada “Kendi ruhsatsız avcılarımız yeterince kanunsuz kıyım yapıyorken bir de devlet eli ile bu kıyıma destek vermek bilim ve akıl dışı bir uygulamadır. Ülkemizin ve Peri Vadisi’nin bu kanaldan gelecek dövize de paraya da ihtiyacı yoktur” denildi.
“Gerekçemiz çok açık ve insanidir. Biz, yaban hayvanların avlanmasını onaylamıyoruz” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada şunlara yer verildi:
“Özellikle dağ keçileri söz konusu olduğunda geleneksel kültürümüz ve inancımız gereği hassasiyetlerimiz tüm toplumumuzun ortak sesine dönüşür. Adına spor ve turizm denilen avcılık işinin bizim kültürel dünyamızdaki adı cinayettir.
Dersim-Dep-Bingöl sınırlarındaki Peri Vadisi havzasında veya başka bir bölgede, bir ya da daha fazla dağ keçisini veya diğer canlıları öldürmek her türlü cinayettir. Cinayeti önlemek bir insanı görevdir. Bizler hiç bir zaman bu cinayetleri onaylamıyor ve doğamızda hiçbir canlının vurulmasına razı değiliz. Bu muhteşem coğrafya, içindeki bütün canlılarla birlikte bir doğal mirastır. Bu mirası korumak da insanlık görevidir. İlimiz Elazığ ve ilçemiz Karakoçan’da görev yapan bütün kamu yöneticilerini, bu tür vahşi girişimlere karşı, en baştan itibaren yanımızda durmalarını bekliyoruz.”
Ortak açıklamada imzası bulunan dernekler:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…