Bir Birleşmiş Milletler yetkilisi, Papua Yeni Gine‘nin Enga eyaletinde meydana gelen heyelan nedeniyle canlı canlı toprak altında kalan yaklaşık iki bin kişinin sağ olarak bulunacağına dair umutların azaldığını söyledi.
UNICEF Papua Yeni Gine‘den Niels Kraaier, “Bu bir yardım görevi değil, bir kurtarma görevi” dedi ve ekledi:
“Hayatta kalmış olmaları pek olası değil.”
BM’nin çocuk ajansı daha sonra, olaydan etkilenenlerin yaklaşık yüzde 40’ının 16 yaşın altındaki çocuklar olduğunu ve yaşananlardan dolayı “derin travma” geçirdiklerini ve yardım çabalarını yoğunlaştırdıklarını söyledi.
Mungalo Dağı‘ndaki heyelan bölgesinde yürütülen kurtarma çalışmalarına, Cuma günü saat 3:00 sularında (Perşembe günü TSİ 18:00) bütün bir yamaç topluluğunu yok eden heyelanda birçoğu tüm ailesini kaybeden yerel sakinler öncülük etti.
Bir çift bu felaketten “mucize eseri” kurtuldu. Sadece altı kişinin cesedine ulaşılırken, Papua Yeni Gine Ulusal Afet Merkezi 2 bin kadar kişinin cesedinin henüz bulunamadığını tahmin ediyor.
Heyelan sebze bahçelerini ve yolları da yok ederek kurtarma çalışmalarını zorlaştırırken köylüleri sevdiklerini ararken yiyecek bir şeyler bulma konusunda da endişeye sürükledi.

‘İnsanlar elleri ve parmaklarıyla kazıyor’
Enga il yöneticisi Sandis Tsaka Salı günü AFP haber ajansına verdiği demeçte “İnsanlar elleri ve parmaklarıyla kazıyor” dedi.
“Bütün ailelerin” “enkaz altında kaldığını” söyleyen Tsaka, yamaçtaki evler, işyerleri, kiliseler ve okullardan oluşan topluluğun “tamamen yok olduğunu” sözlerine ekleyerek “Burası ayın yüzeyi gibi. Sadece kayalar var” diye konuştu.
Köy sakinlerinden Evit Kambu, “Üzerinde durduğum toprağın altında gömülü 18 aile üyem var” dedi.
Zemin kaymaya devam ettikçe yakın köyler için de korkular artıyor.
“Her saat başı kayaların kırıldığını duyabiliyorsunuz – bu bir bomba ya da silah sesi gibi ve kayalar düşmeye devam ediyor” diyen Tsaka’ya göre; yerel yetkililer şimdi daha fazla can kaybını önlemek için 7 bin 900 kişiyi tahliye çalışmalarını sürdürüyor.
Tsaka, bu sabah (28 Mayıs) BM tarafından yabancı hükümetlerle düzenlenen acil bir çevrimiçi toplantıda konuştu ve heyelan riskleriyle başa çıkmak, müdahaleyi yönetmek ve malzemelerin hızlı bir şekilde teslim edilmesini sağlamak için acil yardım talebinde bulundu.
Asya Pasifik‘in en yoksul ülkelerinden biri olan Papua Yeni Gine’nin bu trajedinin boyutlarıyla başa çıkabilecek donanıma sahip değil.
Heyelan meydana geldiğinde yoğun tropikal yağmur ormanları içindeki yamaç topluluğunda kaç kişinin yaşadığı bilinmiyor. Bölgede son resmi nüfus sayımı 24 yıl önce yapılmıştı.
Al Jazeera‘nin aktardığına göre; Yeni Zelanda‘daki Te Kunenga Ki Purehuroa: Massey Üniversitesi‘nde coğrafya profesörü olan Glenn Banks, yol kenarındaki küçük topluluğun nüfusunun son aylarda ve yıllarda arttığını anlattı.

‘İnsanlar bölgedeki altın madeninde çalışmak için bölgeye taşınmıştı’
Araştırmaları Papua Yeni Gine’deki madencilik üzerine yoğunlaşan Banks, insanların yakındaki Porgera altın madeninin açık ocaklarında ve atık yığınlarında altın bulma umuduyla bölgeye taşındığını söyledi.
Banks aynı zamanda madenin heyelandan yaklaşık 20-30 km uzakta olduğunu, yani “yol boyunca zeminin sağlamlığı” üzerinde “doğrudan bir etkisi” olduğunu da sözlerine ekledi.
Banks, Şubat ayında düzinelerce insanın aşiret çatışmalarında öldürülmesinin ardından bölgede yaşayan insan sayısının da artmış olabileceğini belirtti.
Aşiret çatışmaları ve yerinden edilmeler
Uluslararası Göç Örgütü‘ne (IOM) göre Enga eyaletindeki aşiret çatışmaları nedeniyle 25 binden fazla insan yerinden edildi ve bunların arasında sadece bu yılın şubat ve mart aylarında yerinden edilen en az 5 bin 453 kişi de bulunuyor.
Enga eyaleti, Amazon ve Kongo Havzası yağmur ormanlarından sonra dünyanın üçüncü büyük yağmur ormanının bir parçasını oluşturan Papua Yeni Gine‘deki birkaç dağlık yayla bölgesinden biri.
Dağlarda uzun süredir tatlı patates, manyok, muz ve taro yetiştiren Papua Yeni Gineliler, değişen iklimin yanı sıra uluslararası madencilik, kereste ve palmiye yağı şirketlerinin ağaç kesimi ve ormanların yok edilmesiyle giderek daha fazla mücadele etmek zorunda kalıyor.

Neden bu kadar çok heyelan oluyor?
Birleşik Krallık‘taki Hull Üniversitesi‘nin rektör yardımcısı, heyelanlar konusunda dünya çapında tanınan bir uzman olan Dave Petley, ülkedeki düzenli heyelanları bir dizi spesifik faktöre bağlıyor. Bunların başında ülkenin küresel ısınma nedeniyle aşırı hava koşullarına maruz kalmış olması, dağlık arazisi ve tropik iklimi geliyor.
Petley, şiddetli yağmur ve fırtınaların erozyonun artmasına, su baskınlarına ve yüksek gelgitlere yol açtığını ve bunların hepsinin tehlikeli kaya düşme olasılığını artırdığını söylüyor.
Buna, ülkenin, Pasifik’teki iki tektonik plakanın sınırı boyunca uzanan bir dizi aktif volkan ve yüksek sismik aktiviteden oluşan Ateş Çemberi üzerinde yer aldığı da eklenirse, neredeyse “mükemmel” heyelan koşulları ortaya çıkıyor.
Profesör Petley, “Elbette kendi başlarına heyelanı tetikleyen ama aynı zamanda kaya eğimini zayıflatan düzenli önemli depremler de etkili. Bütün alan tektonik olarak çok aktif” diyor. oluyor” diyor.
Neden bu kadar çok insan hayatını kaybetti?
Papua Yeni Gine’de toprak kaymalarını bu kadar yaygın hale getiren faktörler önemli olsa da bunlar kesinlikle ülkeye özgü değil. Heyelanlar dünyanın belirli bölgelerinde oldukça düzenli olarak meydana geliyor.
Peki neden özellikle PNG’de ölümcül olaylar bu kadar düzenli yaşanıyor?
Resmi olarak 10.5 milyon olan ülkenin gerçek nüfusunun resmi rakamların neredeyse iki katı olabileceği, bu nüfusun da ağırlıklı olarak madenlerin çevresinde ve kırsal alanda yaşıyor. Uzmanlar, zayıf inşa edilmiş altyapı, daha az etkili acil durum müdahaleleri, sağlık hizmetlerine erişimin düşük olması ve erken uyarı sistemlerinin eksikliğini nedenlerin başında sayıyor.
Ülkenin artan nüfusu ve engebeli arazisi göz önüne alındığında, bu, insanların heyelan riski taşıyan, acil servislerin ulaşmasının da zor olduğu bölgelerde yaşama olasılığının daha yüksek olduğu anlamına geliyor.
‘Ormansızlaşma heyelanları daha yaygın hale getirebilir’
Adelaide Üniversitesi‘nden jeoloji profesörü Alan Collins, tropik ormanların sık ağaçlarının, kökleri toprağı bir arada tuttuğu için toprak kaymalarını önlemeye yardımcı olduğunu belirterek şunları aktarıyor:
“Ormansızlaşma bu biyolojik ağı yok ederek heyelanları daha yaygın hale getirebilir.”
Collins, yağışların da kayaları zayıflatabileceğini ve zeminin dengesini bozabileceğini sözlerine ekliyor.
Ülkenin ormanları ormanları, küçük köyler ve çiftliklerin yanı sıra heyelan olasılığının daha yüksek olabileceği koşullar yaratan bir dizi büyük sanayiye de ev sahipliği yapıyor.
Ülkede altın, gümüş, nikel, bakır ve kobalt madenleri çıkarılıyor ve geçmişte ölümcül heyelanların yaşandığı bölgelerde LNG operasyonları yapılıyor.
Aynı zamanda büyük bir yasa dışı ağaç kesme “endüstrisine” sahip olan Papua Gine, aynı zamanda dünyanın en büyük beşinci hurma yağı ihracatçısı. Bu da yoğun ormansızlaşmayı beraberinde getiriyor.
Profesör Petley, “Basitçe, burası ormanlaştırılması gereken bir yerdi ve orman ortadan kaldırıldı” diye konuşuyor.
‘Ormansızlaştırma” faaliyetinde herhangi bir iyileştirme, önünü kesme belirtisi de yok, uydu görüntüleri yoğun ağaç kesme faaliyetinin artmaya devam ettiğini gösteriyor.
Ülke aynı zamanda heyelanları daha az tehlikeli hale getirmek (veya acil durum müdahalesini iyileştirmek) için ihtiyaç duyulan büyük ölçekli mühendislik projelerini üstlenmek şöyle dursun, temel altyapıyı kurmak için de yeterli kaynaklara sahip değil.

Bir kıyı köyü olan Lese Kavora’nın sakinleri, büyük gelgitlerinin gıda bahçelerine zarar vermesi ve içme sularını kirletmesinin ardından mart ayında tüm köyün başka bir yere taşınması için olası seçenekleri tartışmaya başlamıştı.
Profesör Petley, iklim değişikliğinin heyelan faaliyetleri üzerinde özellikle belirgin bir etkiye sahip olduğunu, çünkü bunun daha eklektik hava sistemlerine yol açtığını, koşullardaki ani değişikliklerin arazinin başa çıkma yeteneğini zorladığını söylüyor: “Eğimler özellikle kısa süreli, yüksek yoğunluklu yağış olaylarına karşı hassastır. Eğer bu yoğunluk artarsa, daha önce yaşanmamış bir ortam yaratmış olursunuz. Bunun kaçınılmaz yanıtı heyelandır” .
Papua Yeni Gine, küresel sera gazı emisyonlarının sadece yüzde 0,11’inden sorumlu olmasına rağmen, 2022 Dünya Risk Endeksi‘ne göre iklim değişikliği ve doğal tehlikeler açısından dünyanın en riskli 16. ülkesi olarak gösteriliyor.
Dağlık ortamlarda heyelanlar bir dereceye kadar kaçınılmazdır ve iklim değişikliği kötüleşmeye devam ettiği ölçüde, bunları tetikleyen aşırı hava olaylarıyla sayıları da, etkileri de ölümcül olmaya devam ediyor.
Ancak çoğu uzman, hem ölüm sayısı hem de müdahalenin niteliği açısından bu toprak kaymalarının etkisinin hafifletilebileceğini söylüyor.
Büyük ölçekli mühendislik projeleri üstlenmek yerine Papua Yeni Gine’nin yerel ekonomisini büyütmek, doğru yönde atılmış büyük bir adım olabilir.
Profesör Petley, ayrıca yeniden ağaçlandırma konusunda başarılı bir örnek olarak Himalayalar’daki devasa heyelanların daha önce yüzlerce cana mal olduğu Nepal‘e işaret ediyor: “Yeniden ağaçlandırmaya yönelik proaktif girişimlerin olduğu bölgelerde (insanların savunmasız olduğu yerlerde), toprak kaymalarında önemli bir düşüş görüyoruz.”
Diğer ülkelerdeki tüketicilerin palmiye yağı ürünlerine ve yasa dışı kaynaklı keresteye olan talebi azaltarak ülkedeki ormansızlaşmanın yavaşlamasına destek olmaları da gerekiyor: “Aynı zamanda küresel olarak, toprağı işleme, atıkları bertaraf etme ve madenciliği yönetme şeklimizi de yeniden ele almamız gerekiyor.”
Collins ise Enga eyaletindeki dağların Avustralya ve Pasifik kıta plakalarının kenarlarına yakınlığı nedeniyle de istikrarsız olduğunu da hatırlatıyor:
“Bu heyelan doğrudan bir deprem tarafından tetiklenmiş gibi görünmese de, plakaların çarpışmasının neden olduğu sık depremler, çok dengesiz hale gelebilen dik yamaçlar ve yüksek dağlar inşa ediyor.”