Ana Sayfa Blog Sayfa 69

Dünya sıcak dalgalarına karşı önlem alıyor, Türkiye’de yöneticiler seyrediyor

İklim değişikliğine bağlı sıcak dalgaları bu yıl dünyanın pek çok bölgesinde yaşamı derinden etkiliyor, sıcaklıklar yüzünden insanlar ve hayvanlar yaşamını yitiriyor, yaşanan ağır kuraklık gıda güvenliğini tehdit ediyor.

Avrupa‘nın ve Amerika Birleşik Devletleri‘nin birçok bölgesinde aşırı sıcaklıklar nedeniyle “kırmızı alarm” ilan edildi. Vatandaşlara mecbur kalmadıkça dışarı çıkmamaları ve sıvı alımlarına dikkat etmeleri konusunda uyarılar yapıldı.

Birçok ülkede ise merkezi ve yerel yönetimler sıcak havalara karşı önlemler alınıyor. Bunların başında da güneşin dik açılarla geldiği öğle saatlerinde açık havada çalışılan işlere kısıtlama getirilmesi yer alıyor.

Mevsim normallerinin çok üzerinde sıcaklıkların yaşandığı ve ardı ardına sıcak dalgalarına maruz kalan Türkiye‘de ise Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün “çok sıcak olacak” uyarıları ve AKOM gibi kurumlardan vatandaşlara yönelik “sıcak saatlerde dışarı çıkmayın’ önerilerinin ötesine geçilemedi.

Aslında, sıcak dalgalarının kronik bir tehdit haline geldiği Türkiye’de de, diğer ülkelerde olduğu gibi merkezi ve yerel yönetimlerin vatandaşlarını sıcaklık risklerine karşı korumak için sorumluluk alma görevi bulunuyor. Buna rağmen başta henüz herhangi bir resmi kurumdan ölümlere neden olabilecek bu durumla ilgili bir eylem planı oluşturulmuş değil.

Yunanistan’da bakanlıklar alarma geçti

Yunanistan‘ın kuzey bölgelerinde sıcaklıklar 43 dereceye çıkarken orta ve batı Yunanistan’da 41-42 dereceye yükseldi. İklim Krizi ve Sivil Koruma Bakanlığı, belediyelere ve kamu kuruşlarına yüksek sıcaklıklara karşı tedbir alınmasını söyledi.

Aşırı sıcaklar nedeniyle Kültür Bakanlığı’nın kararıyla Akropolis bölgesi öğle saatlerinde ziyaretçilere kapatıldı. Parthenon tapınağını ziyaret etmek için sabahın erken saatlerini tercih eden ziyaretçilere Kızıl Haç, soğuk su ve sıcak havalara karşı bilgilendirme broşürleri dağıttı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 16-19 Temmuz tarihlerinde kamu ve özel sektör çalışanları için tedbir alınmasını kararlaştırdı. Alınan tedbirler, açık alanlarda yapılan inşaat işçiliği ve kurye hizmetleri faaliyetlerin durdurulmasını içeriyor. Kurallara uymayan işverenler ise çalışan başına 2 bin Euro olmak üzere para cezası verilecek.

Açık alanda çalışmayan özel sektör ve kamu çalışanlarına ise sıcaklıkların 40 derecenin üstüne çıktığı zamanlarda uzaktan çalışma imkanı tanınıyor. Ayrıca Atina Belediyesi, belediyeye ait limalı salonları ve spor salonlarını serinlemek isteyen vatandaşların kullanımına açtı.

İspanya’da çalışma yasağı tedbiri alındı

İspanya meteoroloji servisi AEMET, İber Yarımadası‘nda bugünden itibaren birçok bölgede sıcaklıkların 38 dereceyi aşacağını ve Guadalquivir Vadisi gibi bazı bölgelerde 42-44 dereceye ulaşacağına dair uyardı.

İspanya’da hükümet işçileri sıcak dalgası risklerine karşı uyardı. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü sıcak çarpması risklerini ele almak için dün bir kampanya başlattı.

İklim değişikliğinin etkisiyle giderek daha sık ve şiddetli hale gelen sıcak dalgalarıyla mücadele etmek için hükümet, geçen yıl sıcak havalarda işçilere çalışma yasağı getirecek bir karara imza atmıştı.

Bu karar kapsamında AEMET’in turuncu seviyeli aşırı sıcaklık uyarısı yaptığı günlerde sokak temizliği ve tarım gibi açık havada yapılan bazı işlerde çalışan kişilerin çalışma saatleri kısıtlanacak.

Makedonya’da sıcaklık önlemleri

Sıcaklıkların 42 derecenin üstüne çıkmasıyla Makedonya‘da da yetkililer, geçen haftadan itibaren etkisini gösteren beklenen sıcak dalgasına karşı işverenlere hamile kadınları ve 60 yaş üstü çalışanlara izin verilmesi konusunda bilgilendirme yaptı.

İnşaat çalışmaları da sabah 11.00’dan 17.00’a kadar yasaklandı.

Anaokullarına da çocukların 11.00’dan sonra dışarı çıkarılmaması için uyarı yapıldı.

Ülkede, sıcak dalgalarının da etkisiyle temmuz ayının başından beri 200 orman yangını yaşandı. Hükümet, sıcaklıklar nedeniyle bir ay süreyle kriz durumu ilan etti.

Fotoğraf: Oregon Kongre Merkezi, serinleme merkezi olarak kullanıldı

ABD eyalet yönetimleri aşırı sıcaklıklara hazırlanıyor

ABD’de ise eyalet yönetimleri ve yerel yönetimler politika müdahaleleri geliştirmeye çalışıyor. Kaliforniya, insanları aşırı sıcaktan koruyacak dayanıklılık merkezleri inşa etmek için 200 milyon dolar harcayacağını duyurdu ve aşırı sıcaklıklara karşı bir eylem planı hazırladı.

Arizona eyalet hükümeti, Aşırı Sıcağa Hazırlık Planı‘nı başlattı ve aşırı sıcaklarda eyalete rehberlik etmesi için eyalet seviyesindeki ilk Isı Direktörlüğü pozisyonu oluşturdu. New Jersey ve Maryland de sıcaklıklara karşı eylem planı geliştiriyor.

Eyalet planlarının yanı sıra Kaliforniya, Oregon, Washington ve Minnesota gibi birçok eyalette çalışanların sıcak havalarda çalışabilmesi için iş yeri sıcaklık standartları bulunuyor.

Türkiye’de ‘meteoroloji uyarıyor’

Avrupa genelinde şehirler sıcak dalgalarına karşı yerel önlemlerini açıklayıp ABD eyaletlerinde aşırı sıcaklara karşı politikalar ve eylem planları gerçekleştirilirken benzer şekilde sıcak dalgalarının etkisi altında olan Türkiye’de ise sıcak uyarıları yapan Meteoroloji ve vatandaşlara bireysel önlem tavsiyesinde bulunan AKOM dışında, herhangi bir önlem planı veya paketi bulunmuyor.

Bu hafta Diyarbakır‘da sıcaklıklar 42 dereceye ulaşırken Edirne ve Şanlıurfa’nın 41 derece; Siirt, Gaziantep ve Manisa‘nın 40 derece; İzmir ve Denizli‘nin 38 derece; İstanbul‘un 36 derece; Ankara‘nın ise 34 derece olması bekleniyor.

Ülke genelinde sıcaklıklar mevsim normallerinin 3 ila 6 derece üzerinde seyrederken yetkililer, yaşlılara, hamilelere ve sağlık sorunları olanlara sabah saat 10.00 ve akşam 16.00 arasında dışarı çıkmamalarını tavsiye etti. AKOM da İstanbul’da sıcaklıkların 34 dereceye ulaşacağını ancak yüksek nem nedeniyle hissedilen sıcaklığın çok daha yüksek olacağına dair bir uyarı yaptı.

Ancak dışarda çalışması gereken işçilere yönelik herhangi bir tedbir alınmadı. Sıcak bölgelerdeki turistik alanlar hala ziyaretçilere açık. Evlerinde serinleme imkanı bulunmayan vatandaşlar için serinletici çözümler üretilmedi.

Sıcak çarpmasına bağlı yaşanabilecek rahatsızlıklar için bakanlıklar ve sağlık kurumları seviyesinde herhangi bir önlem alınmazken tüm sorumluluk vatandaşlara yüklendi.

Meteoroloji’den uyarı: Sıcaklıklar daha da artacak
Sıcaklıklar 40C’yi geçecek: Sıcak dalgalarında sağlıklı kalabilmenin, rahat uyumanın yolları

Sıcak dalgalarına direnç mekanizmaları geliştirilmeli

Sıcak dalgalarına karşı Türkiye’deki merkezi ve yerel yönetimlerin de görevleri bulunuyor.

Mekanda Adalet Derneği‘nin İstanbul’da sıcak dalgaları esnasında ev içi ısı konforunu araştıran İklime Uyum ve Enerji Yoksulluğu için Ev İçi Isı Konforu raporu, sıcak dalgalarının ‘doğal bir fenomen olarak değil kamusal bir sorun olarak ele alınması gerektiğini’ söyleyerek sıcaklıklarla mücadele için çeşitli öneriler sunuyor.

Bu öneriler arasında ilçe/il düzeyinde serinleme merkezlerinin kurulması, iklim refüjleri yapılması ve yaya yoğunluğunun yüksek olduğu bölgelerde gölgelendirme çalışmaları gibi şehircilik uygulamaları bulunuyor.

Mahalle düzeyinde ise savunmasız hanelerin, özellikle de bu hanelerde yaşayan yaşlıların desteklenmesi için topluluk destekli erken uyarı ve müdahale mekanizmaları geliştirilebilir.

 

Ursula von der Leyen ikinci kez Avrupa Komisyonu Başkanı seçildi

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Parlamentosu‘nda yapılan oylamada 401 oyla salt çoğunluğu sağlayarak yeniden beş yıllığına başkan seçildi.

Bu von der Leyen’in ikinci dönemi. Avrupa Halk Partisi üyesi Komisyon Başkanı ilk olarak 2019’da seçilmişti.

Oylama öncesinde, parlamentodaki ikinci büyük grup olan Sosyalistler ve Sosyal Demokratlar (S&D) ile 53 milletvekiline sahip olan Yeşiller Leyen’i destekleyeceğini duyurmuştu.

Avrupalı merkez sağ partilerin oluşturduğu Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular Partisi (ECR), üyelerinin ise von der Leyen’in yeniden seçilmesi konusunda her iki yönde de oy kullanabileceği ancak ulusal delegasyonların çoğunluğunun karşı oy kullanacağı belirtiliyordu. Seçimde, ECR’nin parlamentodaki 78 milletvekilinden 24’üne sahip olan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni‘nin İtalya’nın Kardeşleri Partisi’nin (FdI) oyları belirleyici oldu.

Sosyalist ve komünist partilerin oluşturduğu Sol grup (The Left) de AB Adalet Divanı’nın Komisyon’un aşı alım anlaşmalarında şeffaf davranmadığı kararı ardından von der Leyen’in ikinci bir dönemi “hak etmediğini” belirterek adaylığının ertelenmesini istedi. Ancak bu girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.

Yapılan oylamada 531 milletvekili “devam edilmesi” yönünde oy kullanırken, ertelenmesi için 101 oy kullanıldı.

Von der Leyen’in ikinci dönem programı

İkinci dönem Komisyon Başkanlığının oylanması öncesi AP’de yeni programını tanıtan von der Leyen, NATO işbirliğinde Avrupa Savunma Birliği kurulması, Avrupa Hava Kalkanı dahil birçok askeri proje gerçekleştirilmesi hedefini açıkladı.

Von der Leyen, seçimden önce 800 milyar euroluk devasa çevreci politikaları devam ettirmeyi vaat etmişti.

AB’nin 2040 yılına kadar emisyonlarını yüzde 90 oranında azaltması hedefi doğrultusunda yeni iklim planları önereceğini taahhüt eden von der Leyen, göreve başladığı ilk 100 gün içinde bir “temiz enerji anlaşması” sunacağını da söylemişti.

‣ AB sera gazı emisyonlarını 2040’a kadar yüzde 90 azaltacak

Ayrıca, İspanya ve Yunanistan gibi şiddetli kuraklık ve orman yangınlarıyla mücadele eden AB ülkelerinin iklim değişikliğine uyum sağlamaları için destek sözü veren von der Leyen, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na referans vermiş; “2030 ve 2050 için belirlenen hedeflerde aynı çizgide kalacağız. İklim değişikliğiyle mücadelede zorlukların üstesinden gelinmezse genç Avrupalılar bizi affetmez” demişti.

Avrupa Komisyonu başkan adayı von der Leyen’in iklim gündeminde neler var?

Von der Leyen’in programında yer alanlar özetle şöyle:

  • Ukrayna‘ya tam destek devam edecek, askeri yapılanma ile savunmaya odaklanacak.
  • Yabancı müdahale ve manipülasyonlara karşı Avrupa Demokrasi Kalkanı kurulacak.
  • Konut krizinin ardındaki “tüm etkenleri” inceleyecek bir Avrupa Konut Planı  yapılacak ve konutla ilgili “doğrudan sorumluluk” alan bir komisyon üyesi atanacak.
  • AB bütçesi her üye devletin ihtiyaçlarına daha iyi uyarlanacak şekilde elden geçirilecek.
  • Rekabet edebilirlik ve KOBİ’lere ilişkin çalışmaları koordine edecek bir başkan yardımcısı görevlendirilecek.
  • Yatırımları harekete geçirecek ve enerji yoğun endüstrilerin iklim nötrlüğüne ulaşmalarına yardımcı olacak Temiz Endüstriyel Anlaşma yapılacak.
  • Yerel girişimlere destek verecek Avrupa Tasarruf ve Yatırım Birliği kurulacak.
  • Üst düzey savunma kabiliyetini destekleyecek bir Avrupa Savunma Birliği, bir Avrupa Hava Kalkanı kurulacak. Savunma sanayini güçlendirmeden sorumlu komisyon üyesi seçilecek.
  • AB’nin sınır güvenliği birimi Frontex‘in sayısı üç kat artırılarak 30.000 memur istihdam edilecek.
  • Akdeniz bölgesinden sorumlu bir komisyon üyesi atanacak ve komşu ülkelerle “kapsamlı ortaklıklar” geliştirmeye yönelik yeni bir gündem oluşturulacak.
  • Sosyal medyanın gençlerin refahı üzerindeki etkisini araştırmak için AB çapında bir çalışma gerçekleştirilecek.
  • Kadın haklarına yönelik yeni bir yol haritası çizilecek.

Ursula von der Leyen kimdir?

AB Komisyonu’nun 13’ncü Başkanı olan Alman siyasetçi Ursula von der Leyen, 1 Aralık 2019 tarihinde bu göreve başlayana kadar, Avrupa kamuoyunda çok fazla tanınan bir isim değildi.

1958 yılında Brüksel’de doğan siyasetçi, Avrupa Topluluğu‘nda memur olan babası Ernst Albrecht’in, Alman Hristiyan Birliği Partisi’nde (CDU) siyasete atılması üzerine, 13 yaşındayken ailesiyle birlikte Almanya’ya döndü.

Ülkesinde ekonomi eğitimine başlayan, o zamanki soyadıyla Ursula Albrecht, babasının siyasi konumu nedeniyle Almanya Kızıl Ordu Fraksiyonu‘nun (RAF) kendisini kaçırmayı planladığı haberleri üzerine Londra’ya taşındı.

Sıkı güvenlik önlemleri altında Rose Ladson takma adıyla Londra’da bir yıl ekonomi eğitimi alan Ursula Albrecht, 1980 yılında Almanya’ya dönerek tıp eğitimi aldı. 1986 yılında kendisi gibi hekim olan Heiko Echter von der Leyen ile evlenerek, eşinin soyadını aldı.

Hannover Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1987 yılında mezun olan Ursula von der Leyen, kadın hastalıkları konusunda uzmanlaştı.

2015 yılında, 1991’de verdiği doktora tezinin intihal içerdiği iddia edildi. Yapılan inceleme sonucu tez sayfalarının yüzde 43’ünün intihal içerdiği ve 23 vakada, iddiaları doğrulamayan alıntılar kullanıldığı öne sürüldü. Hannover Üniversitesi, 2016 yılında “tezin intihal içermesine rağmen aldatma niyetinin kanıtlanamadığı” sonucuna varıldığını açıkladı.

Bir süre tıp fakültesinde ders veren von der Leyen 1990 yılında babasının partisi CDU’ya katıldı. 2003 seçimlerinde Aşağı Saksonya Eyalet Parlamentosu milletvekili olan von der Leyen, 2005 yılına kadar yerel hükümette sosyal işler, kadın, aile ve sağlıktan sorumlu bakanlık görevinde bulundu.

Almanya’daki 2005 seçimleri öncesi dönemin muhalefet lideri Angela Merkel tarafından, “gölge kabineye” seçilen von der Leyen, Merkel’in Başbakan olmasının ardından, Federal Aile İşleri ve Gençlik Bakanı oldu.

İlk kadın savunma bakanı

Bir sonraki seçimlerden sonra Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı olarak atanan von der Leyen, 2009-2013 yılları arasında bu görevde kaldı. Merkel kabinesinde en uzun süre görev alan siyasetçi, 2013 yılında Almanya’nın ilk kadın Savunma Bakanı oldu.

Merkel sonrası Almanya’nın yeni lideri gözüyle bakılan Von der Leyen’in bakanlığı sırasında Savunma Bakanlığı’nın harici danışmanlık firmalarına sözleşmelere aykırı olarak kaynak aktardığı iddiaları ortaya atıldı, yapılan soruşturmalarda görevi sırasında danışmanlık şirketleriyle yapılan sözleşmelerde usulsüzlük saptandı.

Soruşturma sırasında von der Leyen’in iki telefonuna el kondu ancak telefonlardaki verilerin soruşturma komisyonuna gönderilmeden silindiği belirlendi. Muhalefet partileri, delillerin kasıtlı olarak karattığını öne sürdü.

Von der Leyen, 2 Temmuz 2019’da AB Komisyonu Başkanlığı için önerildi. Hakkındaki iddialar nedeniyle Alman parlamenterlerden istediği desteği bulamayan von der Leyen, Avrupa Parlamentosu’nda 327’ye karşı 383 oyla AB Komisyonu Başkanı seçilmişti.

İstanbul Boğazı’nın deniz çayırları şamandıralarla korunacak

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı‘nın, (TÜDAV) denizleri ve deniz varlıklarını korumak, ekolojik denge ve sürdürülebilirliğe destek olmak amacıyla yürüttüğü “Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” projesinde şamandıralama aşamasına geçildi.

İş Bankası’nın desteğiyle hayata geçirilen projenin yeni etabı için şamandıraların atıldığı bölgeler arasındaki Beykoz açıklarında, TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ve bankanın genel müdür yardımcısı ve sürdürülebilirlik lideri İzlem Erdem projenin amacını ve vardıkları noktayı anlattı.

Bayram: Hem ekosistemi koruyacak hem de iklim değişikliğini izleyeceğiz

Projenin yeni aşamasında temmuz ayı içinde; deniz çayırları örtüsünün başladığı yerlere toplam 10 adet mapa ve şamandıra yerleştirileceğini belirten Öztürk, şunları söyledi:

“Böylece, ilk kez Marmara’ya sadece deniz çayırlarının korunmasını amaçlayan şamandıralar yerleştirmekle kalmayacağız aynı zamanda iklim değişikliğini de izleyecek sistemleri konumlandıracağız. Deniz suyu sıcaklıklarının artışı, küresel ısınmanın en önemli göstergelerinden biri. Proje kapsamında şamandıralara yerleştirilecek sıcaklık ölçüm cihazlarıyla düzenli olarak elde edeceğimiz deniz suyu sıcaklığı verileri, iklim değişikliğinin etkilerini anlamamıza önemli katkılar sağlayacak. Şamandıraların bağlanacağı tonozların zaman içinde Marmara’da biten sübye ve kalamarlar için yaşam alanı oluşturacağını düşünüyoruz. Ayrıca deniz çayırları alanlarına yerleştirilen bu mapa ve şamandıralarla bölgede yürütülen faaliyetlerde (balıkçılık, dalış, su sporları ve tekne, gemi geçişleri vb.) farkındalık sağlamayı hedefliyoruz. Toplam 10 adet şamandıraya zarar verilmemesine özellikle dikkat çekmek istiyoruz.”

Yeni ‘Posidonia oceanica’ deniz çayırı yatakları bulundu

Projedeki geçmiş çalışmalara ilişkin de bilgi veren Öztürk, “2023 yılında Marmara’da yeni Posidonia oceanica deniz çayırları yatakları bulduk ve bunların sonuçlarını bilimsel dergilerde yayımladık. Beş bin metrekarelik üç yeni alan bu çiçekli bitkinin yeni yayılım alanı oldu. Bu çayırların son yayılım alanları Marmara Adaları. Buna ek olarak Aralık 2023 itibarıyla Marmara Adası, Avşa Adası, Erdek merkez ve köylerinde toplam 20 okulda 4 binin üzerinde ilk ve ortaokul öğrencisine denizlerimiz ve deniz çayırlarıyla ilgili eğitimler verdik” diye konuştu.

Erdem: Çözüm geliştirmeye her zamankinden çok ihtiyaç var

İklim değişikliği tehdidine karşı tüm kurumlara önemli sorumluluklar düştüğünü belirten Erdem ise, denizlerdeki biyolojik çeşitliliğin korunması, kirliliğin azaltılması ve bu güzelliklerin nesiller boyu devam etmesi için sürdürülebilir çözümler geliştirmeye, bilinçli adımlar atmaya her zamankinden çok ihtiyaç olduğunu söyledi:

“Geçen yıl ilk adımını attığımız projeyle Marmara Denizi’nin sağlığı için kritik öneme sahip “Posidonia oceanica” deniz çayırlarının bulunduğu alanların haritalandırılmasını, üzerindeki atıklardan temizlenmesini ve korunmasını amaçlıyoruz. Daha birinci yılımızda denizlerin akciğeri olarak bilinen iki yeni deniz çayırı alanı keşfedilmesi, oksijeni tükenmekte olan Marmara Denizi için sevindirici bir gelişme oldu. Hem harcanan çabaların karşılığını almanın mutluluğunu yaşadık hem de daha fazlası için daha da motive bir şekilde yolumuza devam ettik. 100. yılımızda projenin etkisini artırmak için yeni bir aşamaya geçiş yapıyor, şamandıralama çalışmalarını başlatıyoruz.”

İzlem Erdem, İş Bankası’nın emisyon azaltım stratejisi kapsamında karbon-nört banka o ve kredilerden kaynaklanan emisyonları azaltmak için de taahhütte bulunduklarını da belirtti.

Deniz çayırları, deniz canlıları için yaşamsal öneme sahip 

Marmara Denizi’nin sağlığı için kritik öneme sahip son “Posidonia oceanica” deniz çayırlarının haritalanması, üzerindeki atıklardan temizlenmesi ve korunması amaçlanan projenin yeni etabında ilk kez yapılan şamandıralama çalışmasıyla, ilk iki şamandıra, ince deniz otu ya da “Zostera marina” olarak bilinen deniz çayırlarına ev sahipliği yapan Büyük Liman ve Beykoz – Sultaniye açıklarına yerleştirildi. Temmuz ayında sekiz yeni araştırma şamandırası daha Marmara Adaları bölgesinde Narlı Köyü ve Paşalimanı Adası çevresine atılacak.

Birçok deniz canlısı için yaşamsal öneme sahip habitatlar olan deniz çayırları, balıklar ve omurgasız canlılar gibi çeşitli türlere üreme, beslenme ve barınma alanı sağlıyor. Örneğin, Marmara Adaları’nda deniz çayırları Karagöz, İzmarit, Papaz balıkları, deniz atı, deniz iğnesi, yengeç ve karidesler, pinalar ile kalamar ve sübyeleri de barındırıyor. Deniz çayırlarının korunması, bu türlerin yaşam döngülerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için büyük bir öneme sahip.

Proje, deniz ekosistemlerinin sağlıklı ve dengeli bir şekilde devam edebilmesi için bu önemli alanların korumasını ve toplumsal bilincin artırılmasını hedefliyor.

 

Katliam yasasına karşı CHP’den açıklama: Hiçbir belediyemiz elini kana bulamayacak

CHP sözcüsü Deniz Yücel, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda  görüşmeleri süren sahipsiz hayvanların toplatılması ve öldürülmesini öngören  kanun değişikliği teklifiyle ilgili partili belediyelerin alacağı tutumu açıkladı.

Teklifle belediyelere, kuduz, bulaşıcı hastalık veya tedavi edilemez hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak hayvanlara ötanazi yapma, yani bu hayvanları öldürme yetkisi verildiğini vurgulayan Yücel, “Sahipsiz sokak hayvanlarına yönelik ‘ötanazi’ uygulamasını CHP’li hiçbir belediye kabul etmeyecek ve uygulamayacaktır. Hayvanların yaşam hakkını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz” dedi.

CHP lideri Özgür Özel, dün DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’la görüşmesinde, yasaya destek vermediklerini ve “kırmızı alarm”da olduklarını belirtmişti.

Özel ve Babacan’dan katliam yasasına karşı ortak duruş: Hayvan hakları önceliğimiz
‣ Katliam yasasının ilk üç maddesi kabul edildi, komisyon görüşmeleri ertelendi

Politikamız ‘kısırlaştır, aşıla, yerinde yaşat’

CHP Genel Merkezinde Özgür Özel’in başkanlığında süren Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısının arasında habercilere konuşan sözcü, “ötanazi uygulamasını yerel yönetimlerin üzerine yıkma çabaları”ndan da ise ‘CHP’li belediyelerin çokluğunu fırsata çevirmenin planlandığını anladıklarını” söyledi:

“Akılları sıra elimizi kana bulayacaklarını zannediyorlar. Avuçlarını yalarlar, bizi kendileriyle karıştırmasınlar. CHP olarak, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in de belirttiği gibi, bu yasa ile ilgili olarak ‘Kırmızı alarmdayız.’

Kısırlaştırma, aşılatma ve yerinde yaşatma konusunda atılacak tüm adımları destekliyoruz. ‘Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat’ diyoruz ve sokakta yaşayan hayvanları esarete ve ölüme mahkum etmek için hazırlanan yasa teklifine karşı oyumuzun ‘Hayır’ olacağını tüm kamuoyuyla paylaşıyoruz.”

Son 120 yılın en kurak günlerini yaşayan Kıbrıs’ta acil eylem planı yürürlüğe kondu

Kıbrıs Cumhuriyeti son yılların en kurak dönemlerinden birini yaşıyor. Barajlar ve rezervuarlar alarm verirken, tarım sektörü başta olmak üzere birçok alanda endişeler artıyor.

Hükümet, kuraklık nedeniyle ortaya çıkan su krizine karşı kapsamlı bir eylem planı açıkladı.

Duvar‘dan Nikolao Stelya‘nın aktardığına göre, ülkenin Tarım Bakanı Maria Panayiotou adanın 1900’lerden bu yana en kurak yıllarından birini yaşadığını söyledi.

Barajlar boşaldı

Turizm sezonunun tam ortasında büyük bir kuraklık sorunu ile karşı karşıya olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde barajlar ve rezervuarlar alarm veriyor. Mart ayında yüzde 47 olan doluluk oranı, haziran başı itibariyle yüzde 44,8’e geriledi.  Adanın en büyük barajı Kouris, kapasitesinin sadece yüzde 38,4’üne ulaşabilmiş durumda. Geçen yıl aynı dönemde bu oran yüzde 63,3’tü. Argaka barajı geçen yıl tamamen doluyken, bu yıl sadece yüzde 22,2’de kaldı. Kalavassos barajı yüzde 29,7, Vyzakia barajı ise yüzde 33,9 doluluk oranına sahip.

Su Geliştirme Dairesi verilerine göre, barajların toplam kapasitesi 290 milyon metreküp. Ancak şu anda sadece 130,2 milyon metreküp su tutuluyor. Geçen yıl aynı dönemde bu miktar 197 milyon metreküptü.

Meteoroloji servisi ise  önümüzdeki günlerde önemli bir yağış beklemiyor. Bu da, su seviyelerinin daha da düşeceği anlamına geliyor.

Acil eylem planında neler var?

Tarım Bakanı  Panayiotou’nun  açıkladığı acil önlemler arasında temmuz ile aralık ayları arasında çiftçilerin su ihtiyacını karşılamak için sondaj kuyularının kullanılması yer alıyor. Ayrıca, sulama amaçlı beş yeni su arıtma sistemi kurulacak ve bu sistemler kirli suyu kullanılabilir hale getirecek.

Su israfını önlemek amacıyla yasal düzenlemeler sıkılaştırılacak ve para cezaları artırılacak. Hükümet, su tasarrufu sağlayan ve altyapıyı iyileştiren akıllı sulama sistemlerine yatırım yapanlara sübvansiyonlar sağlayacak. Çiftçiler ve üreticiler için küçük ölçekli deniz suyu arıtma tesislerinin kurulması teşvik edilecek. Bunun yanı sıra, su tüketimini azaltmak için halkı bilinçlendirme kampanyaları düzenlenecek ve çiftçilere daha iyi su yönetimi konusunda eğitimler verilecek.

Kuraklık krizi ile ilgili olarak AB ile sürekli temas halinde olan hükümet, bu adımlarla hem tarım sektörünü desteklemeyi hem de ada genelinde su kaynaklarının daha verimli kullanılmasını hedefliyor.

Tarım arazilerine daha fazla su tahsis edilmesini isteyen çiftçiler ise protesto gösterileri düzenlemeye hazırlanıyor.

Kuraklık, Kuzey’de de etkisini gösteriyor

Kıbrıs adası genelinde etkisini gösteren kuraklık, KKTC’de de ciddi sorunlara yol açıyor. Son yıllarda yağışların azalması ve sıcaklıkların artmasıyla birlikte, Kuzey Kıbrıs’ta su kaynakları ile ilgili endişeler de artmaya başladı.

Bölgeye Türkiye’den boru hattı ile su taşınıyor. Ancak bu, su altyapısının zamanında yenilenmemesi ve artan nüfus nedeniyle ihtiyaçları karşılamadan uzak.

Yerel kaynaklar, kuraklığın en çok etkilediği bölgelerden biri olan Mesarya Ovası’nda, buğday ve arpa gibi tahıl ürünlerinin hasadında kayda değer kayıpların olduğunu açıkladı. Su sıkıntısı nedeniyle ağaçların kurumasından endişe eden narenciye üreticileri, yeraltı su kaynaklarının da tehlike altında olduğunu belirtiyor.

Deniz suyunu kullanma planları

Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti, geçen mayıs ayında suyu korumanın yollarını aradığını açıklamış; ilk olarak da sızıntıları onarmak ve Limasol’daki Moni‘de yeni bir tuzdan arındırma tesisi inşa etmeyi planladıklarını söylemişti. 

Kıbrıs, içme suyu tedarikinin büyük bir kısmı için deniz suyu tuzdan arındırmaya güveniyor ve şu anda 24 küçük tesisle birlikte beş büyük tuzdan arındırma tesisi faaliyette.

Su Geliştirme Dairesi de nisan ayında 33’ü öncelikli ve yapım aşamasında olan 93 projeyi kapsayan 1,17 milyar avro (1,27 milyar dolar) bütçeli ulusal yatırım planını duyurmuştu.

Bakan, “Devletin yüzde 100 oranında içme suyu sağlama taahhüdüyle en büyük önceliğimiz içme suyu teminidir” demiş ve bunun yaklaşık yüzde 75’inin tuzdan arındırma tesislerinden, geri kalanının ise barajlar ve sondajlardan sağlandığını belirtmişti. 

Akdeniz, iklim krizinden en çok etkilenecek bölgeler arasında

Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden en çok zarar görecek bölgeler arasında bulunuyor. Sıcak dalgalarının yarattığı sağlık sorunlarının yanı sıra, deniz seviyelerinin yükselmesine bağlı tuzlanma ve kar yağışının azalması, tarımsal amaçlı tüketim nedeniyle seviyesi azalan yeraltı sularının kullanımını etkiliyor.

Avrupa’nın yüzde 17’sinde ciddi kuraklık: Akdeniz ‘kırmızı alarm’ veriyor
Akdeniz’te tropik geceler artıyor
[İklim Masası] Akdeniz’de iklim değişikliğine bağlı kitlesel ölümler artıyor
İklim krizi: Akdeniz’de deniz suyu ısınıyor, kasırga riski artıyor

Bu da yağışların ve toprak neminin azalması anlamına gelen kuraklığın ve çoraklaşmanın yayılmasına neden oluyor ve tarımsal gıda üretimine olumsuz etki ediyor. Ayrıca iklim uzmanları, deniz seviyesindeki yükselmesinin kıyı bölgelerinde yaşayan en az 3 milyon kişiyi doğrudan etkileyebileceği, su stresinin artması nedeniyle yüzyıl sonuna kadar nüfusun %45’inin su kıtlığıyla karşılaşabileceği uyarısı yapıyor.

Katliam deneyimini yaşayan Romanya’dan çağrı: Ölüm Yasası’nı geri çekin

Romanyalı bir grup hak aktivisti, araştırmacı ve sanatçı Türkiye‘de sokak köpeklerinin öldürülmesini öngören yasa tasarısına karşı tepki gösterdi.

İzmir, hayvanlar için beş gündür sokakta: ‘Köhneleşmiş bir nazizm girişiminden farksız’

Video haber: Efsun YILDIZ

*

İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları‘nın düzenlemiş olduğu sokakta yaşayan hayvanları “uyutmaya” ve” ötanazi” denilen öldürmeye yönelik yasa tasarısına karşı protesto, dün saat 20.00’da (17 Temmuz) basın açıklaması ve oturma eylemi beşinci gününde gerçekleşti.

Önceki eylemlerde olduğu gibi 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 6. maddesinde yer alan “kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” prensibi savunulmaya devam edilirken üretim ve ticarete tamamen karşı çıkıldı.

 

Bu yasa tasarısının arkasında AKP’li milletvekilinin kuduz aşısı ihalesi ve barınak rantlarının da yer aldığı vurgulanarak mama ihalesi açıp hayvanlara mama vermeyen belediyelere tepki gösterildi.

İzmirli hayvan hakkı savunucuları ve veganlar hayvanları öldürmek için yalan haberlerle nefret pompalandığını ifade ederek “kısırlaştır aşılat yerinde yaşat” prensibindeki kısırlaştırmanın önemine tekrar değindi ve kısırlaştırma ile yaygın/ bulaşıcı hastalıkların da engellenerek popülasyon kontrolünün sağlanacağı belirtildi.

AKP hükümetine yakın medyada yansıtıldığı gibi kuduzun artış göstermediğine ve hayvan teması olan herkesin (kedi çiziğinde bile) kayıtlara kuduz teması olarak geçtiği vurgulandı.

Fotoğraf: Efsun Yıldız
Fotoğraf: Efsun Yıldız

‘Köhneleşmiş bir nazizm girişiminden farksız’

Barınak rantı ve rant hırsı için köpeklerin hedef gösterilmesine karşı çıkan İzmirli yaşam hakkı savunucuları bu yasa tasarısı için “köhneleşmiş bir nazizm girişiminden farksızdır” ifadesini kullandı.

Çocuklar, kadınlar, lgbti+lar, göçmenler ve faili meçhullerin de yanlarında olduklarını belirterek “her yaşamı tek tek savunacağız” diyen yaşam hakkı savunucuları sokakta yaşam mücadelesi veren köpeklerin güvenlik sorunu olarak yansıtılmasına tepki göstererek “şiddet, taciz tecavüz failleri güvenlik sorunudur” dedi.

Fotoğraf: Efsun Yıldız
Fotoğraf: Efsun Yıldız

Veganlığa davet

Ayrıca koyun ve köpeğin arasındaki tek farkın insanların algısı olduğunu da vurgulayan yaşam hakkı savunucuları sokaklarda, barınaklarda ve mezbahalarda hayvanların tür fark edilmeksizin saldırı altında olduğunu ve bu bilgi çağında bitkisel beslenmenin insan sağlığı için yeterli ve olması gereken bir beslenme biçimi olduğunu bildiklerini belirterek “vegan ol yaşamdan yana ol” sesini yükseltti. Aktivistler her gün milyonlarca hayvanın insan eliyle çektiği işkenceye karşı durduklarını belirtti. İzmirli hayvan hakkı savunucuları “buna da katılın” diyerek dayanışma çağrısında bulundu ve insanları vegan olmaya davet etti.

Veganlığın sadece bir tüketim pratiği olmadığını vurgulayan hayvan hakkı savunucuları veganlığın antikapitalist, birleştirici ve baskı kurmadan tüm türlerin sömürüye karşı eşit olma mücadelesi olduğunu vurguladı.

Fotoğraf: Efsun Yıldız
Fotoğraf: Efsun Yıldız

Protesto ve basın açıklamasına ayrıca İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, İzmir Vegan Platformu, DEM Parti İzmir İl Eş Başkanı Zehra Vezan Karabulut, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve SYKP Ekoloji Meclisinden Asya Erdal‘ın da katılım ve desteğiyle gerçekleşti.

İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları AKP’nin yasa tasarısı geri çekilene kadar hayvanlar için nöbete devam edeceklerini belirtti.

DEVA Partili Rızvanoğlu: İnsani yöntemlerle çözebilirdiniz; çözmediniz

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, Hayvan Hakları Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklik görüşmeleri sırasında TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda söz alarak iktidarın başarısızlığının katliamla çözülmeye çalışılmasını eleştirdi.

Rızvanoğlu, konuşmasında “22 yıllık AK Parti iktidarına 2 köpek ömrü sığıyor. İnsani yöntemlerle çözebilirdiniz; çözmediniz” diyerek iktidarın süreç yönetimindeki başarısızlığına dikkat çekti.

Katliam yasasının ilk üç maddesi kabul edildi, komisyon görüşmeleri ertelendi
Katliam yasası görüşmeleri başladı: Destekleyenler komisyonda, hak savunucularına darp ve gözaltı

20 yıldır çözülemeyen sorun bir günde çözülmek isteniyor

İktidarın 2004 yılında yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu’nun ‘yakala, aşıla, kısırlaştır ve yerine bırak’ reçetesini uygulayamadığını söyleyen Rızvanoğlu, 20 yıldır çözülemeyen sorunun “kurnazca bir yasal düzenlemeyle, belediyeleri katliam yapmaya zorlayarak ve tüm konuyu yerel yönetimlere ciro ederek” bir günde çözülmeye çalışılmasına tepki gösterdi.

TİP İstanbul milletvekili Sera Kadıgil‘in Meclis’in 2019 yılında kurduğu sokak hayvanları araştırma komisyonunun yaptığı çalışmaları anlattığı konuşmasına atıfta bulunan Rızvanoğlu, çalışma kapsamında alınan “Popülasyon kontrolü ancak ülke çapında eş zamanlı kısırlaştırma seferberliğiyle çözülür” kararının uygulanmadığını söyledi.

Karar uygulanmış olsaydı sorun kalmazdı

DEVA Partili milletvekili, Meclis’in beş yıl önce aldığı karar uygulanabilseydi bugün sokakta dolaşan evsiz ve mutsuz hayvanlar olmayacağını ancak bugün sokaklarda milyonlarca köpek bulunduğuna dikkat çekti.

KontrolsüzDEce artan sayıları nedeniyle bu köpekler bakımı yapılamaz ve doyurulamaz hale geldi. Barınaklar ve sağlık hizmetleri ise yetersiz kaldı. Bu yüzden birçok ailenin mağdur olduğunu söyleyen Rızvanoğlu, “Şimdi, ise çıkmış getirdiğiniz bu sözde ve son derece radikal bir çözüm olan bu yasayı yutmamızı istiyorsunuz. Radikal diyorum, kurnaz diyorum çünkü bu yasal değişikliklerle yerel yönetimleri ceza korkusuyla sokak hayvanlarını öldürmeye zorluyorsunuz” dedi.

‘Hayvanlarını sokağa bırakanlar ömür boyu nafaka ödemeli’

Rızvanoğlu, hayvan popülasyonunu kontrol etmek için caydırıcı önlemleri bulunmayan iktidarın ‘çözüm’ diye sunduğu önerinin kabul edilemez olduğunu belirtti.

Evcil hayvanların sokağa bırakılmasına tek seferlik cezalar yerine caydırıcı yaptırımlar uygulanması gerektiğini savunan Rızvanoğlu, “O hayvanı sokağa bırakanın bu sorumluluğu ömür boyu taşıması gerekiyor. Hayvanı sokağa bırakanın ömür boyu bakımını karşılayacak bir nafaka ödeme yükümlülüğü gerekli olduğunu düşünüyoruz” dedi. Rızvanoğlu, nafaka ödemelerinin hayvanlara yönelik süreçlerin yönetimi için 2019 yılında kurulan Hayvan Hakları Fonu için de kaynak oluşturabileceğini söyledi.

Hayvanlar statü sembolü metalar olarak görülmemeli

Rızvanoğlu, “şu an sarı sayfalara girin elinizdeki akıllı telefonlardan, emin olun, merdiven altı birçok üretici bir yöntemini buluyor ve merdiven altı ticaretini şu an biz burada bu konuşmayı yaparken bile gerçekleştiriyor. Evcil hayvanları cinslerine göre ayrıştırıp bir statü sembolü olmaktan vazgeçirmemiz gerekiyor” diyerek hayvanların ticari bir meta olarak görülmesine tepki gösterdi.

Rızvanoğlu, konuşmasında yasa değişikliği teklifindeki eksikliklere de değindi. Teklifte sokaklarda yaşayan hayvanların sahiplendirilmesini teşvik edici politikalar bulunmuyor. Ayrıca hayvanlara kısırlaştırma ve sağlık hizmetlerini verecek veteriner hekimlerin adı bile raporda geçmiyor, veterinerler için herhangi bir öneri sunulmuyor. Bakanlık düzeyinde ve yerel yönetimler altında veteriner hekimliğe ilişkin bir teşkilatlanma da bulunmuyor.

Yasa teklifi bilime dayanmıyor

Önerilen yasa değişikliğinin mevcut yasadan çok daha maliyetli olduğunu belirten Rızvanoğlu, bilimsel araştırmalardan ve güncel verilerden habersizce sunulan teklifi eleştirdi.

Rızvanoğlu, sokakta yaşayan hayvanlara yönelik veri eksikliğine şu sözlerle dikkat çekti:

“Böyle bir teklifi Meclise sunmadan önce nerede, ne kadar sahipsiz hayvan var, bunu tespit etmeniz gerekmez miydi? Sayın Bakan çıktı ‘4 milyon kadar yaklaşık sokak hayvanı var.’ dedi. Neye göre, kime göre? Hayvanlara yerli üreteceğimiz çipler takıp yapay zekâyla davranışlarını rahatça izlemek bir yöntem olamaz mıydı? Böylece nasıl bir ihtiyaç var doğrudan ona göre çözüm üretebilirdiniz. Barınak mı yapılacak? Ona göre yapardınız. Hayvan hasta mı? Ona göre tedavi ederdiniz ama bunların bir tanesini maalesef düşürmeden bu yasayı önümüze getirdiniz.”

 

 

Avrupa Komisyonu başkan adayı von der Leyen’in iklim gündeminde neler var?

Avrupa Parlamentosu, bugün Ursula von der Leyen‘in Avrupa Komisyonu başkanı olarak görevine devam edip etmeyeceğini oylayacak.

2019 yılından beri Avrupa Komisyonu’nun ilk kadın başkanı olarak göre yapan von der Leyen, parlamentonun beş yıllık dönemi için ikinci kez aday gösterildi.

Komisyon başkanlığı için bugün 13.00’da kapalı oylama yapılacak. von der Leyen’in görevine devam etmesi için 720 milletvekilinden 361’inin desteğine ihtiyacı var. Meclis çoğunluğu sağlanamazsa AB liderlerinin alternatif bir aday göstermesi gerekecek.

Von der Leyen Avrupa Komisyonu başkanı seçildi

Gelecek dönem için programını açıkladı

von der Leyen, milletvekillerinin desteğini almak için bu sabah Strazburg Meclisi‘nde gelecek dönem programını açıkladı.

Ukrayna’ya olan desteğin devam etmesi için taahhütte bulunan von der Leyen, konuşması sırasında Macaristan başkanı Victor Orbán‘ın Moskova’da Vladimir Putin ile görüşmesini eleştirdi.

von der Leyen’in iklim ve çevre taahhütleri, çoğunluğu sağlamak için kritik bir rol oynayan Yeşil AB milletvekillerinin destekleri açısından önem taşıyor.

Kendi merkez sağ partisi Avrupa Halk Partisi grubundan bazı temsilcilerin de aralarında bulunduğu bir kesim, von der Leyen’e bazı yeşil hedeflerin zayıflatılması için baskı yaptı. Ancak von der Leyen, gelecek dönem için sunduğu gündemde yeşil hedeflerin sektörlerin rekabetçi kalmasına yardımcı olacağına odaklandı. Bu stratejik karar, von der Leyen’in muhafazakar gruplardan da destek almasın yardımcı olabilir.

İklim değişikliği programında neler var?

AB’nin 2040 yılına kadar emisyonlarını yüzde 90 oranında azaltması hedefi doğrultusunda yeni iklim planları önereceğini taahhüt eden von der Leyen, komisyon başkanlığı görevini ikinci kez üstlenmesi durumunda AB’nin iklim değişikliğiyle mücadele çabalarını sürdüreceğine söz verdi.

AB sera gazı emisyonlarını 2040’a kadar yüzde 90 azaltacak

Eğer komisyon başkanı ikinci dönemde de devam etmeye hak kazanırsa AB’nin mevcut emisyon azaltma politikaları devam edecek ve emisyonları azaltmaya yönelik yatırımlar yapan endüstrilerin rekabetçiliği desteklenecek. von der Leyen, göreve başladığı ilk 100 gün içinde bir ‘temiz enerji anlaşması’ sunacak.

Ayrıca, İspanya ve Yunanistan gibi şiddetli kuraklık ve orman yangınlarıyla mücadele eden AB ülkelerinin iklim değişikliğine uyum sağlamaları için destek sözü verildi.

Yeşil Mutabakat hedefleri korunacak

Görevinin ilk beş yılında desteklediği iklim politikalarını referans gösteren aday, daha önce de gelecek dönem gündemini bildiren bir belgede Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda belirlenen hedefler doğrultusunda ilerleceğini taahhüt etmişti.

Ursula von der Leyen: AB 2030 yılı karbon salımı azaltma hedefini yüzde 55’e çıkarmalı

Bu taahhüt pratikte enerji yoğun endüstrilerin emisyonlarını azaltma çabalarının desteklenmesi ve yeni altyapı yatırımları yapılması anlamına geliyor.

AP milletvekillerine hitap eden von der Leyen, “Açık olmak istiyorum, büyüme stratejimizde ve 2030 ve 2050 için belirlenen hedeflerde aynı çizgide kalacağız” dedi ve iklim değişikliğiyle mücadelede zorlukların üstesinden gelinmezse genç Avrupalılar’ın kendilerini asla affetmeyeceğini söyledi.

AB’nin yeşil mutabakatı aşırı sağ tehlikesi altında

‘Çiftçilerin desteklenmesi gerekiyor’

AB ülkelerinde son dönemde gündeme gelen konulardan biri de iklim değişikliği ile mücadele kapsamında getirilen düzenlemeler nedeniyle mağdur edilen çiftçilerin protestolarıydı.
von der Leyen, konuşmasında Avrupa’daki tüm çiftçilerin adil bir gelire sahip olması ve hiç kimsenin üretim maliyetinin altında satış yapmaya zorlanmaması gerektiğini savunarak çiftçilere daha fazla destek sözü verdi.
“Çiftçilerin konumunu güçlendirmeliyiz” diyerek çiftçilerin sermayeye erişim sorunlarının çözülmesi gerektiğine dikkat çekti. von der Leyen, “Çiftçilerimiz doğayı şekillendiriyor, Avrupa’yı şekillendiriyor. Bu yüzden onlarla gurur duyuyoruz” diyerek çiftçilerin iklim değişikliğine uyum sağlamaları ve su kıtlığı gibi sorunlarla mücadele edebilmeleri için desteklenmesi gerektiğini belirtti.

 

BigPicture 2024 doğal dünya fotoğraf yarışmasının kazananları

Güneşte bir tilki, ateş böcekleri ve çalı yangını ve kelebeklerle örtülü ağaçlar, Kaliforniya Bilimler Akademisi‘nin yıllık yarışmasının (BigPicture 2023 doğal dünya fotoğraf yarışması) kazananları tarafından yakalanan çarpıcı görüntüler arasında yer alıyor. Bu yıl 11’incisi düzenlenen yarışma, biyolojik çeşitliliğe ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu pek çok tehdide dikkat çekiyor.

Karasal vahşi yaşam kategorisinde finalist olan ‘Güneşte Bir An’ fotoğrafı, Alaska’nın Pribilof Adaları’ndaki St George Adası’nda mavi bir kutup tilkisini gösteriyor. Tilkiler Bering Denizi’ndeki bu uzak adalarda endemik bir tür. Alaska’daki Pribilof Adaları’nın kayalıklarına tünemiş olan bu mavi kutup tilkisi (Vulpes lagopus pribilofensis), genellikle yoğun sisle örtülü bir takımada için nadir görülen bir durum olan güneş ışığının tadını çıkarıyor. Fotoğraf: Kathleen Borshanian/BigPicture: Doğal Dünya Fotoğraf Yarışması/Kaliforniya Bilimler Akademisi
Krallar Ormanı – Büyük ödülü kazanan fotoğraf.
Ağaçlarda güneşin aydınlattığı yapraklar gibi görünen şey aslında milyonlarca kral kelebeği. Kuzey Amerika’nın kışından kaçınmak için göç eden tek tür olan bu kelebekler, 3.000 mil kadar güneye, Meksika’nın sıcak ve nemli Sierra Madre dağlarına uçar. Kelebekler Meksika’ya özgü bir ağaç türü olan oyamel köknar ağaçlarının üzerinde kümelenerek sıcaklık düştükçe ısınmak ve enerji tasarrufu yapmak için birbirlerine sokulur.
Fotoğraf: Jaime Rojo
Sualtı Uyumu ve Kaos – Kanatlı yaşam kategorisinin kazanan fotoğrafı.
Kuzey sümsük kuşlarının (Morus bassanus) dramatik avlanmasında, kuşlar avlarını yakalamak için suya dalarken saatte 60 mil (96 km/s) hıza ve 21 metre derinliğe ulaşıyor. İskoçya’nın Shetland Adaları açıklarında bir grup balıkçı gemisini takip eden fotoğrafçı Franco Banfi, bir sümsük kuşu kolonisini izledi ve karanlık suya dalarak onların günlük yiyecek mücadelesinin kaosunu ve güzelliğini yakaladı.
Fotoğraf: Franco Banfi
Yıldız Tozu Ormanı – Doğa sanatı kategorisinin birincisi
Ateşböcekleri, ortaya çıkışlarının mevsimlerin değişimine işaret ettiği ve ölü askerlerin ruhlarının bir tezahürü olarak düşünüldüğü Japonya’da özel bir kültürel öneme sahip. Honshu adasındaki Yamagata’dan çekilen bu fotoğrafta görülen yüzen ışık izleri, çoğunlukla eşlerine kur yaparken havada asılı duran ve sık sık ışık patlamaları yayan erkek ateşböcekleri tarafından oluşturuldu.
Fotoğraf: Kazuaki Koseki
İyi Ateş – İnsan/doğa kategorisinin galibi
Fotoğrafçı Maddy Rifka, “Orman yangını ve Kaliforniya kelimelerini duyduğunuzda pek çok kişinin aklına ilk olarak yıkım geliyor” diyor. Oysa yüzyıllar boyunca Kaliforniya’nın yerli halkları, yıldırımların neden olduğu yangınları taklit eden sık ve düşük yoğunluklu yangınlar çıkararak toprakla ilgilenmişlerdir. Yangına meyilli çalıları temizleyen bu yangınlar, yerli bitkilerin büyümesini teşvik ederek biyolojik çeşitliliği koruyor ve su kaynaklarını koruyordu. Burada, Hoopa Vadisi kabile üyesi Steven Saiz, bir Yurok yaşlısının evini çevreleyen çalılıkların arasından alevlerin yayılmasını sağlıyor.
Fotoğraf: Maddy Rifka
Kutlamada – Manzaralar, su manzaraları ve flora kategorisinin galibi
Fotoğrafçı Geo Cloete, Güney Afrika’nın Cape yarımadası açıklarındaki gelgit havuzlarında, çarpan dalgalar ve deniz anemonları arasındaki simbiyozu yakalıyor: Bu renkli knidiler ancak beslenme şansı bulduklarında çiçek açıyor, dokunaçlarını uzatarak planktonları, yengeçleri ve küçük balıkları yakalıyor. Dalgalar gelgit sırasında havuzların üzerinden geçerken, besinler ve diğer mikroskobik organizmalar havuzun karmaşık besin ağına ulaştırılıyor.
Fotoğraf: Geo Cloete
Kuzey Hayaletleri – Fotoğraflı hikaye kategorisinin kazananı
Peter Mather için Kuzey Kutbu’nun geçici yaban hayatını bulmak, bir hayaleti tespit etmeye çalışmak gibi. Harekete duyarlı kamera tuzaklarını aylarca ya da yıllarca arazide bırakan Mather, Alaska’nın Kuzey Kutbu kıyılarındaki buzlu alanlarda, bu karibu ölüsü ve bir kutup tilkisi de dahil olmak üzere yaban hayatının nadir görüntülerini yakaladı. Mather’ın görüntüleri Kuzey Kutbu’ndaki yaşamın bir başka acı gerçeğine işaret ediyor: Yeterli koruma çabaları gösterilmez ve iklimdeki bozulma dramatik bir şekilde yavaşlatılmazsa, bu hayvanlar da birer hayalete dönüşebilir.
Fotoğraf: Peter Mather
Çölün Güzelliği – Karasal vahşi yaşam kategorisi birincisi
Schokari kum yarışçısı, son derece hızlı ve çevik olmasıyla bilinen bir yılandır: Takipleri saatte 10 mil (16 km/s) hıza kadar ulaşabilir. Burada, bir kum yarışçısı Hindistan’ın kuzeybatısındaki Thar çölünde bir çalılık arasında ilerliyor. Yaşanması zor iklimine rağmen çöl, nesli kritik derecede tehlike altında olan büyük Hint bustardı (bir kuş türü), mugger timsahı (Hint Timsahı) ve bu kum yarışçısını barındıran phog çalısı da dahil olmak üzere çeşitli endemik ve nesli tükenmekte olan türler için bir sığınak.
Fotoğraf: Hema Palan
Kurbağa Yavrusu Göçü – Su yaşamı kategorisi galibi
Vancouver Adası’ndaki göllerde her yaz günü, yüzlerce batı kurbağası iribaşları (Anaxyrus boreas) suyun nispeten güvenli derinliklerinden, yosun akşam yemeklerinin beklediği güneşli sığlıklara doğru kıvrıla kıvrıla yol alırlar. Deneyimli sualtı fotoğrafçısı Shane Gross, iribaşların göçünü duymuştu ve tanık olduğu sayılar karşısında hayrete düştü.
Fotoğraf: Gayle Laird
Umutsuz – İnsan/doğa kategorisinin finalisti
Kaliforniya açıklarında dolanmış bir kambur balinanın (Megaptera novaeangliae) bu akıldan çıkmayan görüntüsü, bu deniz memelilerinin okyanuslarda karşı karşıya kaldıkları acımasız gerçekliği gözler önüne seriyor. On yıllardır süren vahşi avlanma, gemi çarpmaları, hastalıklar ve balık avlama araçlarına dolanma binlerce kambur balinanın ölümüne neden oldu ve dünya çapında birçok deniz memelisi popülasyonunu tehdit ediyor.
Fotoğraf: Alvaro Herrero
Örümcek Orkideleirinin Yürüyüşü – Manzaralar, su manzaraları ve flora kategorisinin finalisti
Batı Avustralya’nın güney sahilinin karamsar, yağmurla ıslanmış fonunda, yalnız bir beyaz örümcek orkidesinin çiçekleri çalıların arasından çıkıp açıyor. Çok sayıda örümcek orkidesi sadece bu kıyıda bulunduğundan, yerel yetkililer kritik tehlike altındaki türleri korumak ve istilacı yabani otlar ve hayvanlar, orman yangınları ve insan faaliyetleri nedeniyle harap olan bölgelerde sayılarının artmasına yardımcı olmak için kurtarma planlarını teşvik etti.
Fotoğraf: Georgina Steytler