Ana Sayfa Blog Sayfa 5409

Pozitif bir Ekim bülteni…

Pozitif Yaşam Derneği’nin Ekim Ayı Bülteni yayınlandı. Bu sayıda; HIV ile yaşarken hem kariyer hem çocuk sahibi olmak, yeni tedaviler, Viyana AIDS Konferansı’ndan notlar, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) HIV/AIDS gündemi gibi konular yer alıyor.

HIV/AIDS ile yaşayan kişiler arasında bir iletişim ağı kurarak tedaviye erişimlerini kolaylaştırmak, yaşam kalitelerini artırıcı bilgilendirme çalışmaları yapmak, kendilerinin ve yakınlarının fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan güçlenmelerini sağlamak, yaşadıkları hak ihlallerinde savunuculuk görevlerini yerine getirmek, HIV/AIDS konusunda toplumu bilinçlendirerek gereken önleme çalışmalarını yapmak amacıyla 2005 yılında kurulan Pozitif Yaşam Derneği’nin bültenlerine ve HIV/AIDS ile ilgili diğer pek çok bilgiye www.pozitifyasam.org adresinden ulaşılabilir.

Genel seçim Dünya Çevre Günü’nde

Penguen dergisinden

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün yaptığı konuşmada 2011 seçimlerinin Haziran’ın ilk Pazar günü yapılacağını söyledi. Haziran ayının ilk Pazar günü 5 Haziran’a, yani Dünya Çevre Günü’ne denk geliyor. Böylece 2011 seçimleri çevre gününde yapılmış olacak.

Erdoğan Bulgaristan’a hareketinden önce gazetecilerin sorularını yanıtlarken 2011 seçimlerinden önce yeni anayasa çalışması yapılmayacağını söyledi. Erdoğan “İktidar partisi olarak Haziran’ın ilk haftasında seçimi yapmayı hedefliyoruz. 90 günlük bir seçim takvimini eğer düşünecek olursak o zaman Mart ayı içinde takvim çalışmaya başlamış olacaktır. Bu ne demektir? 2011’de zaten iki ayınız var. Nerede gelip hangi çalışmayı yapacaksınız?” diye konuştu.

Başbakan’ın açıklamasını değerlendiren çevreciler bu tarihin seçimlerde çevre sorunlarını gündeme getirmek için bir fırsat olacağı görüşünde.

Bilindiği gibi 1972’de Stockholm’de toplanan dünyanın ilk büyük çevre zirvesinin yıldönümü olan 5 Haziran günü her yıl Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından Dünya Çevre Günü olarak kutlanıyor.

Alain Lipietz: “Güney Amerika’da bir yeşiller akınından söz edebiliriz”

Marina Silva Brezilya'da oyların %20'ye yakınını aldı

Marina Silva Brezilya’da şaşırtıcı bir başarı kazandı. Lula’nın eski Çevre Bakanı ve halk arasında yolsuzluğa karşı mücadelesiyle tanınan Marina Silva Pazar günü yapılan birinci tur başkanlık seçimlerinde oyların %19,3’ünü aldı. Fransız Yeşilleri’nden, Güney Amerika’daki ekoloji hareketini yakından inceleyen isimlerden Alain Lipietz’le bu sürpriz gelişme hakkında konuştuk.

– Marina Silva’nın başarısını neye bağlıyorsunuz? Brezilya’da yeşil farkındalığın artmasına mı?

Brezilya yeryüzünde ekolojiye en yakın ülkelerden biri. Brezilyalıların doğayla ilişkileri çok kuvvetli, bayrakları dahil birçok yerde doğayı temsil eden semboller görülebilir. Bu nedenle Brezilya’da ekolojik farkındalığın varlığı bizi şaşırtmamalı, ancak Silva’nın %20 ‘lik oy oranını da sadece bunla açıklayamayız tabi…

Alain Lipietz

Küskünlerin oyları mı bunlar sizce?

Yeşiller Partisi, İşçi Partisi’ne küskün olanların oylarını yönlendirdiği ilk odak olmuştur her zaman. Şimdi Dilma Rousseff yarışı kazanacak gibi gözüküyor; Silva da ülkede son yıllarda devam ettirilen teknokratik ve ihracat ağırlıklı -ve hem çalışanları, hem de doğayı mahveden – ekonomik sisteme kızgın olanların oylarını toplamış gözüküyor.

– Bunda Silva karakteri de etkili herhalde?

Marina Silva bir anlamda Brezilya’nın mağrur fedaisidir: Amazon’larda doğmuş, alçakgönüllü ve Brezilya devletinde en üst mevkilere kadar tırmanabilmiş genç bir kadın… Hükümete girdiği andan itibaren Lula’nın çevre politikasını adam etmeye, düzeltmeye çalıştı. Ormansızlaştırma ve GDO’lu ürün ihracatı politikalarıyla mücadele etti. Ancak 7 yılın sonunda, baktı ki olacak gibi değil, istifasını verdi ve hükümetten ayrıldı… Bugün ona oy verenlerin yarısı çevreci değil belki ancak bu güçlü, kararlı ve ilkelerinden taviz vermeyen kadın figürüne saygıları var. Aynı Eva Jolly örneğinde olduğu gibi.

– Marina Silva bir Eva Jolly mi yani?

Evet, bunu kesinlikle söyleyebiliriz. İkisi de Yeşiller Partisi’nde, ikisi de politikaya nispeten yeni atılmış, ikisinde de aynı kararlılık ve yozlaşmaya, yolsuzluğa karşı mücadele ruhu var.

– Brezilya’da Yeşiller Partisi’nin durumu nedir?

Çok güçlü değiller, sadece birkaç vekilleri var parlementoda. Marina Silva’nın da kampanyasını kısıtlı imkanlarla ve kendi başına yürütmesi gerekti. Televizyona pek çıkamadı örneğin. Böylesine imkanlardan böylesine bir sonuç elde etmek için onun gibi bir karaktere sahip olmak lazım herhalde.

"Lula'nın ekoloji politikaları tam bir yıkım."

– Lula’nın ekoloji politikasının sonuçları hakkında ne söyleyebiliriz?

Tam bir yıkım! GDO’lu tarımı teşvik etti, artık kimsenin yüzüne bakmadığı eski tip devasa ve 20 sene içinde miadını dolduracak barajlar inşa etti, Amazon bölgesini fakir halkın sefalet içinde yaşadığı “bidon-şehirlerle” dolduracak sözüm ona altyapı hamleleri yaptı. Kısaca kendisinden önce gelen tüm başkanların yaptığı hataları tekrarladı ve  modası 1940’larda kalmış, diktatörlük altında uygulanagelmiş  bir ekonomik model uyguladı.

– O halde ekoloji Brezilyalıların bir numaralı önceliği değil diyebilir miyiz?

Ortalama bir alt-gelirli Brezilyalı için, ki nüfusun çoğunluğu bu durumda, ekoloji bir nevi lüks kalıyor. Feyzini Avrupa’dan alan bir tüketim toplumunu düşlüyorlar ve böylesine bir yaşamın çevre ve ekoloji üzerinde yaratacağı tahribatı görmüyorlar. Ancak aynı zamanda, az önce de belirttiğim gibi, doğayla çok güçlü bir bağları var. Bugüne dek imzalanmış en önemli çevre anlaşmalarından ikisi olan biyoçeşitlilik ve iklim anlaşmalarının 1992’de Rio’da, Yeryüzü Zirvesi’nde imzalanmış olması bir rastlantı değil. Brezilya geleceğin ülkelerinden biri, ancak iki gelecek senaryosu arasında kalmış bir ülke : Mirasçısı olduğu toprakları ya yok edecek, ya da koruyacak. Bu konu da yeni değildir aslında, kökeni kölelik sistemine kadar gider. Lula dev tarım şirketleriyle ittifak yaparak Brezilya’yı dünyanın GDO ambarına çevirdi, ancak çevresel sorunlar artarak devam ediyor.

– Kolombiya’da Antanas Mockus, Brezilya’da Marina Silva… 2000’lerdeki kızıl dalgadan sonra şimdi de yeşil bir dalgadan söz etmek mümkün mü Güney Amerika’da?

Evet, hatta bir yeşiller akınından bile söz edebiliriz. Lula’yı iktidara taşıyan ve tüm Güney Amerika’yı etkisi altına alan kızıl dalga artık bir hayal kırıklığına dönüşmüş durumda. Yeşillerin yükselmesi de devleti ve endüstrileşmeyi merkeze alarak doğayı yokeden klasik sol anlayışa bir tepki olarak açıklanabilir. Bu yeşil dalga özellikle de yolsuzluk konusuna büyük vurgu yapıyor: Bu oldukça ahlaki ve ilkesel bir duruş. Kolombiya’da Antanas Mockus %27.5 ‘e ulaştı, Şili’de Marco Enriquez %20.5 aldı, şimdi de Marina Silva. Latin Amerika tarihinde çok önemli rol oynamış olan geleneksel aşırı sol partiler, maoistler ve troçkistler, şimdi yerlerini yurttaş hareketlerine bırakıyorlar. Bunlar herhangi bir sınıf bazında temellenmemiş ancak herkesi kapsayan, dayanışmaya-birlikte yaşama ve ortak değerlere çağrıda bulunan hareketler…

Kaynak: leJDD.fr

Çeviri: Durukan Dudu

(Yeşil Gazete)

Vicdani Retçi İnan Süver: “İdamımı istiyorum.”

İnan Süver

2001’den beri askere gitmeye direnen ve en son  bir ay önce tutuklanan vicdani retçi İnan Süver; Başbakan’a mektup yazdı. 9 yıldır asker kaçağı olan İnan Süver diğer mahkumlardan tecrit edildiği 20 metrelik odasında Başbakan’a şöyle seslendi:

“Sıra kimde?”

İSTANBUL – Önceki gün Kabataş’ta Loç vadisinde kurulmak istenen HES’lere karşı yapılan protesto gösterisinde yaşananlara ilişkin olarak Karadeniz İsyandadır Platformu bir açıklama yaptı. Açıklamada Loç vadisinde yapacağı HES’ler nedeniyle protesto edilen Orya Enerji’nin protestocuları yıldırmak için çeşitli yöntemler kullandığı belirtilerek “Özel güvenlik elemanlarının eylemcilerin arasına girerek herkesi görüntüleyip adeta fişlemesi akıllara sıranın kimde olduğu sorusunu getirmiştir.” dendi. Karadeniz İsyandadır Platformu’nun açıklaması şöyle:

“Kastamonu Cide Loç vadisinde yapımına başlanan Cide HES projesini protesto etmek için 2 Ekim Cumartesi günü Cide Loç Vadisi Platformunun çağrısı ile Kabataş yaşam mücadelesi veren pek çok grubun katıldığı bir basın açıklaması gerçekleştirilmişti.

Yaklaşık 500 kişinin katıldığı basın açıklaması yoğun güvenlik önlemleri altında yapıldı. Polis kuvvetlerinin yasal hakkımızı engelleme yönünde yapmış olduğu taciz edici davranışlarla pek çok defa basın metni tekrar tekrar okunmak zorunda kalındı.

Özel Güvenlik Tacizi

Şirket önünde yapılan basın açıklaması sırasında çevik kuvvetin yanında takım elbise giymiş siviller dikkat çekti. Sivil giyimli bu kişiler ceketlerinin içindeki özel güvenlik arması ile kendilerini ele verdiler. Orya enerjinin (Ümran Boru) özel güvenlikçileri olan kişiler ellerindeki küçük fotoğraf makineleri ve telefonlarla kayıt yapan elemanlara eylemcilerden tepki göstermesine rağmen “hatıra alıyoruz” diye karşılık geldi.

Olay yerinde bulunan Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürü’nün de dahil olduğu Emniyet Görevlileri ise, uyarılara rağmen “burada hiçbir özel güvenlik görevlisi yok” diyerek bu kişileri eylemcilerin arasından çıkarmayı reddetmiştir. Çevik kuvvet adeta özel güvenliği koruma altına alarak eylemcileri görüntülemesine ve fişlemesine izin vermiştir.

Yer yer basın mensuplarının görüntü almasını engellemeye çalışan polisler, özel güvenlik görevlilerine ise provokasyon yaratmalarına rağmen hiçbir müdahalede bulunmamıştır.

Şirketin amacı ne? Sıra kimde?

Loç vadisi Platformu ilk olarak Kabataş’ta bulunan Orya Enerji binasının önüne 29 Mayıs 2010 Cumartesi günü yaklaşık 400 kişilik bir grupla gitmişti. Eyleme destek veren ve İstanbul Teknik Üniversitesi akademisyeni olan bir Karadeniz İsyandadır Platformu aktivisti, Orya Enerji tarafından “isyan ediyor” “halkı isyana teşvik ediyor” gibi cümleler içeren bir uyarı yazısı ile üniversiteye şikayet edilmiş kendisi için suç duyurusunda bulunulmuş, şikayet sonrası akademisyenimizin görev yeri değiştirilmişti.

Özel güvenlik elemanlarının eylemcilerin arasına girerek herkesi görüntüleyip adeta fişlemesi akıllara sıranın kimde olduğu sorusunu getirmiştir.

Anayasal bir hak olarak kişilerin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını yerine getirirken Orya Enerji’nin bizleri yıldırmak amacı ile çalıştığımız kurumlara şikayetle yada türlü bağlantılar kurarak yapacağı saldırılar şüphesiz önümüzdeki günlerde yaşanabilecek bir gerçektir.

Kirli oyunların yöneticisi olan Orya Enerji amacına ulaşmak için LOÇ vadisindeki 60 yaşındaki teyzelerin üstüne iş makinelerini sürerek gözaltına alınmasını sağlamış, vadideki özel güvenlikçileri köylünün üstüne salarak dövdürmüştü. Bizleri işten attırmak için yapacağı kirli oyunlar bizleri daha çok haklı duruma getirecek ve mücadelemizi daha da güçlendirecektir.

(Yeşil Gazete)

Yıldıray Lise: “Türkiye doğasının %6’sı korunuyor, bu oran %15-20 olmalı”

0
Yıldıray Lise
Yeşiller Partisi Doğa Koruma Grubu'nun düzenlediği doğa koruma statüleri atölye çalışmasında biyolog Yıldıray Lise bir seminer verdi.

Yeşiller Partisi Doğa Koruma Çalışma Grubu tarafından dün Beyoğlu Yeşil Ev’de yapılan Doğa Koruma Statüleri seminer ve atölye çalışmasında UNDP’nin Küre Dağları milli parkı ile ilgili projesinde görevli doğa korumacı biyolog Yıldıray Lise bir sunuş yaptı. Doğa korumanın öneminden başlayarak koruma statülerinin çeşitlerine ve uygulamalarına dek detaylı bir seminer veren Lise, Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN)’de uzman olarak çalışıyor.

Yıldıray Lise’nin verdiği bilgilere göre korunan alanlar iyi yönetilmediği sürece koruma statüleri fazla bir anlam taşımıyor. Dünyada 120 bin alanın koruma altında olduğunu, bunun da karaların %13’ünü oluşturduğunu söyleyen Lise, bu alanların sadece üçte birinin yönetilebildiğini, geri kalanların ise sadece kağıt üzerinde korunduğunu söyledi. Türkiye doğasının önemine dair örnekler veren Lise, dünyada mevcut 37 bitki alanının üçünün Türkiye’de kesiştiğini, dünyada doğa koruma çalışmaları açısından saptanan 34 sıcak bölgenin üçünün de Türkiye’yi içine aldığını söyledi. Topraklarının %27’si ormanlarla kaplı olan Türkiye’de 9000 tohumlu bitki türünün üçte birinin endemik olduğunu, yani sadece Türkiye topraklarında bulunduğunu söyleyen Lise Türkiye’de ormanlar ve sulak alannlar dışındaki yerlerin doğal öneminin fark edilmediğini, örneğin bozkırda korunan bir yer olmadığını söyledi. Tüürkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde de korunan fazla bir doğal alan bulunmuyor.

Atölye çalışmasına katılan yeşiller

Yıldıray Lise’nin verdiği bilgilere göre Türkiye’de 16 doğa koruma statüsü bulunuyor ve bu statüler 7 ayrı kanunla düzenleniyor. Milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı, tabiat anıtı, özel çevre koruma bölgesi gibi statülerle korunan alanların Türkiye’nin toplam yüzöçümünün %6’sı olduğunu söyleyen Lise, dünyada beklenen oranın %10 civarında olduğunu, ancak Türkiye coğrafyası için ideal olanın Türkiye’nin %15-20’sinin korunması olduğunu anlattı.

Yıldıray Lise, seminerinde korunan alanlara yönelik en önemli tehditlerin barajlar, HES’ler, madenler ve yollar olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra kirlilik ve atıklar da doğal alanları tehdit ediyor. Turizm ise doğa koruma alanları için bir tehdit oluşturabildiği gibi, iyi turizm uygulamaları korumayı güçlendirebiliyor.

Halen Çevre ve Orman Bakanlığı’nda taslak aşamasında olan Tabiatı Koruma ve Biyoçeşitlilik Kanunu hakkında da bilgi veren Lise, bu yeni taslağın AB sürecinin bir gereği olduğunu, bazı yönlerden önemli iyileştirmeler içeren yasanın bu haliyle çıkması halinde doğa koruma alanlarının kötüye kullanımının önünü açabilecek unsurlar da içerdiğini söyledi.

Seminerin ardından katılımcılar Yeşiller’in doğa koruma çalışamalarında neler yapabileceğini tartıştı.

(Yeşil Gazete)

Ampute Futbol Milli Takımı Dünya Şampiyonası için Arjantin yolcusu

0

Ampute Futbol Milli Takımı Arjantin’in Crespo Entre Rios kentinde yapılacak olan Ampute Futbol Dünya Şampiyonası’na son hazılıklarını yapıyor.

Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Ampute Futbol Milli Takımı Dünya Kupası sınavına son hazırlıklarını Aksaray’da yapıyor. 29.Eylül- 12.Ekim.2010 tarihleri arasında kampları sürecek olan Milliler 13.Ekim.2010 tarihinde Arjantin’e hareket edecek.

İddialı olduklarını dile getiren Teknik Direktör Halil İbrahim Köprülü çok çalıştıklarını söylerken, Ampute Futbol’da yaşanan gelişmelerden mutlu olduklarını kaydetti. Ampute Futbol Ligi’nin 2009 yılında kurulduğunu ve buna rağmen çok yol katettiklerini dile getiren Köprülü Ampute Futbolun çok daha iyi olacağını,gelişeceğini dile getirdi.

A Milli Takım Kafilesi

İsmail TEMİZ – Ankara Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü

Rahmi ÖZCAN – Ankara Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü

Ali BUDAK – Ankara Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü

Mehmet YUNSUR – Ankara Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü

Mehmet BAYAT – Ankara Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü

Oğuz GÖKÇE – Ankara Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü

Barış TELLİ – Kara Kuvvetleri Gücü S.K.

Osman ÇAKMAK – Kara Kuvvetleri Gücü S.K.

Fatih KARAKUŞ – Şahinbey Belediye Spor Kulübü

Gökhan KATRANCOĞLU – Altay Spor

Feyyaz GÖZAÇIK – Kayseri Engelliler Gençlik S.K.

Onur ÖZKAYMAK – Antalya Engelliler S.K.

Fatih ŞENTÜRK – Ankara Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü

Hüseyin TÜRKMEN – İstanbul Özürlüler S.K.

İsmail KORKMAZ – İstanbul Özürlüler S.K.

Halil İbrahim KÖPRÜLÜ – Teknik Direktör

İlhan ELMALI – Antrenör

Ali ÖĞÜT – Analizci

Görhan KAYIHAN – Fizyoterapist

Halil ŞİMŞEK – Malzemeci

Birol TEKİR – Menejer

Letonya’da Yeşiller-Çiftçiler Bloğu Üçüncü

0

Letonya’da yapılan genel seçimlerde Başbakan Valdis Dombrovskis’in Birlik Partisi  parlamentodaki 100 sandalyeden 33’ünü kazanarak birinci parti oldu.

Seçimlere blok olarak katılan ve merkez sağ koalisyona dahil olan Yeşiller ve Çiftçiler koaslisyonu ise oyunu arttırdı. Oyların %19,42’sini alan Yeşiller ve Çiftçiler 22 sandalye kazanarak üçüncü oldu.Ülkede Rusça konuşan azınlığı temsil eden sol eğilimli “Uyum Merkezi” ise oyların %26’sını alarak 29 sandalye kazandı.

Böylece toplam 63 sandalye kazanan merkez sağ koalisyon iktidarını sürdürecek. (Euronews, RT, Guardian)

2 Milyon İstanbullu Eylemi – Ortaköy

İstanbullular ellerinde mumlarıyla 3. Köprüye Boğaz kıyısında, diğer 22 yerle birlikte Ortaköy’de de HAYIR! dediler. Küresel Eylem Grubu da Galata köprüsündeydi. (Fotoğraflar: Yunus Muluk)

Mumlar karşı sahil için yandı

Gazipaşa sahilinde mumlar karşı kıyı için yandı

2 milyon ağaç için 2 milyon İstanbullu eylemi Yalova’da da yapıldı. 2 Ekim akşamı Yalova Çevre Platformu gönüllüleri, ellerinde mumlarla Gazipaşa sahilindeydi.

Yalova Çevre Platformu Gönüllüleri, ‘2 Milyon Ağaç için 2 Milyon İstanbullu’ eylemine, İstanbul’un karşı kıyısından destek verdi.

2 Ekim saat 20.00’de mumlarla Yalova sahilinde bir araya gelen YAÇEP üyeleri, 3.Köprüye hayır eylemini İstanbul’daki 22 nokta ile eş zamanlı olarak gerçekleştirdi. Kuvvetli rüzgar nedeniyle eylemi önce kapalı alanda yapan YAÇEP gönüllüleri, daha sonra sahilde bir araya gelerek mumlarını İstanbul’un 2 milyon ağacının katledilmemesi adına yaktı.

2 milyon İstanbullu hareketi, bir taraftan 3’üncü köprü için yaşanacak çevre tahribatına dikkat çekerken, diğer yandan ulaşım için çözümün kaliteli toplu taşımada, metroda, deniz yolunda olduğunu söylüyor. Yalova halkı ise Adalar’a deniz yoluyla direk olarak gitmesinin bile önü kesilmişken, sadece İstanbul için değil, çevresiyle bağlantıları için de, ‘kaliteli toplu deniz taşımacılığı’ isteğine katılıyor.

YAÇEP Dönem Sözcüsü Özlem Akyüz Bayrı, “Bizler karşı kıyıdan da olsa İstanbulluların 3’üncü köprüye karşı hareketi ve çevre adına duyarlılığına destek veriyoruz. Yaşadığımız çevreye sahip çıkmak hepimizin görevidir” diye konuştu. (yacep.org)