Ana Sayfa Blog Sayfa 5207

Sıra Kimde İnisiyatifi tutuklamalara yönelik açıklama yaptı

Dün Beşiktaş Adliyesi’nde görülen ve ‘’Devrimci Karargâh Davası’’ olarak adlandırılan davanın duruşması esnasında yaşananlar ve mahkeme heyetinin tutumu, ‘’Sıra Sizde İnisiyatifini”  oluşturan bileşenler tarafından yapılan basın açıklamasıyla protesto edildi.

Davanın tutuksuz sanıklarından Sultan Seçim Kubilay, dün yaşananların hukuk garabeti olduğunu iddia ederek ‘’arkadaşlarımızı her kesin gözü önünde darp ettiler, izleyici kitleyi kışkırttılar’’ dedi. İnisiyatif tarafından hazırlanan metni okuyan BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ’’dün aleni biçimde hukuk bir kez daha katledildi. Bu sadece dünle sınırlı değil demokratik hak ve özgürlüklerin kaybı, dikta yönetimi bakımından gelecekte ciddi sonuçlara neden olacaktır. Benzer bicimde KCK davasında da Kürt arkadaşlarımız tam iki yıldır sudan sebeplerle, delil olmadan alıkonulmuşlardır. Dun 12. Ceza Dairesi sanık savunmalarını almadan, onları yargılamadan, masa başında uydurmuş oldukları acık olan delillere dayalı olarak hukuk kurallarını katletti ve davayı 9. Ceza Dairesi’ndeki Devrimci Karargâh davasıyla birleştirdi ve duruşmayı 4 ay sonraya attı. Bu demektir ki arkadaşlarımız henüz savunmaları yapılmadan 7 ayın yanı sıra bir 4 ay daha tutuklu kalacaklar. Tutukluluk cezaya dönüştürülüyor. AKP medyasını, ordusunu ve yargısını yaratmıştır. Yargı cemaatlerin kontrolüne geçmiştir, karşımızda artık bir cemaat yargısı vardır’’ dedi.

Sosyalist Parti Genel Başkanı Sevim Belli, 1952’de Komünistlere yönelik tevkifat gerçekleştiğinde benzer bicimde kendilerinin ifadeleri alınmadan, Ankara’da bir askeri birlikte 2 yıl tutulduktan sonra mahkemeye çıkarıldıklarını anlattı. Belli ‘’ancak bugün dünkü garabet günlerinden daha da geri bir noktadayız. Bir ablanız olarak sizlere şunu tavsiye ediyorum, sıra sizde inisiyatifinin adı bos değil çok anlamlı. O nedenle her kes devrimcilere, Kürtlere, demokratlara yönelik büyük saldırının, bu büyük ihanetin karsısında durmalıdır’’ dedi.

Daha sonra söz alan Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Yüksel Selek’te ‘’ortada büyük bir pervasızlık var. Ortadoğu halkları ayağa kalkmışken güya model olacak Türkiye’de olan bitene şaşmamak elde değil. Türkiye’de asimilasyon uygulayıp, yurt dışında özgürlüklerden dem vurmak pervasızlık, hayasızlık. Bütün olan bitenlerin arkasında, aslında büyük bir talan söz konusu.  Doğasıyla, emeğiyle her türlü sömürü düzeninin uygulayıcısı olan hükümetin tutumlarını böyle değerlendirmek gerek. Doğasını korumak isteyen halk Büyük Anadolu Yürüyüşü’yle bu talanın karsısında duruyor. Sonunda kazanan mutlaka halklar olacak. Önümüzdeki süreçte cuntacıların ve talancıların anayasasına karsı halkın ve doğanın haklarını koruyan kendi anayasamızı hep birlikte oluşturmalıyız’’ dedi.

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Ender İmsek’ arkadaşlarının Hanefi Avcı’yla aynı davada yargılanmasının kabul edilemez olduğunu, bu kişinin İşkenceci olduğunu kendisinin belgelediğini, AKP’nin medyasını, ordusunu ve yargısını ve diğer mekanizmaları kurduğunu, bu davanın emek demokrasi özgürlük Bloğunun davası olduğunu vurguladı.

Toplantıya Kıbrıs’tan katılan Yeni Kıbrıs Partisi MYK üyesi Murat Kanatlı da KCK ve bu davada gözlemci olduğunu, adil yargılanma hakkının gasp edildiğini, konunun uluslararası boyuta taşınması gerektiğini, AKP’nin Kıbrıs ve Kürt sorunu basta olmak üzere hiç bir şeyi çözmek istemediğini, zamana oynadığını sadece kendi iktidarını pekiştirme derdinde olduğunu söyledi. ‘’Protesto ettiğimizde bize de besleme diyen bir Başbakan’la karsı karşıyayız’’ diyen Kanatlı, Türkiye’de demokrasi güçlerinin ayrı bir devlet olarak Kıbrıs’ı da gündemlerine alması gerektiğini ekledi.

Davanın tutuklularını  selamlayarak konuşmasına başlayan ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bugüne kadar adil yargılanma hakkına dikkat çektiklerini, bundan sonra halkın meşru savunması olarak yargılayanları yargılayacaklarını, siyasallaşmış yargıya karşı direneceklerini söyledi.

Devrimci İsçi Partisi Genel Başkanı Sungur Savran’da T.C yargısının devrimcilere her zaman gaddarca davrandığını AKP’nin bu davayla bir taşla iki kus vurmak istediğini, gerçekte öteki savasın yani Kürtlerle olan savasın uzantısı olduğunu söyledi. Ama yeni dönemde ‘’Kürtlerin yanı sıra devrimciler de meclise girerek orayı sarsacaklar, Türkiye de her şeyin o kadar da kolay olmadığını gösterecekler’’ dedi.

EHP Genel Başkanı Sibel Uzun’da sıra kimde inisiyatifinin sadece bir destek değil yoldaşlık dayanışması olduğunu, 12 Eylül mahkemelerinde bile raconun bu kadar seviyesiz olmadıgına vurgu yaptı.

Son olarak konuşan Sosyalist Parti Hareketi Eşsözcüsü Yeliz Dinçer ve Toplumsal Özgürlük Platformu yöneticisi Halit Elçi, bu tutuklamanın basit bir adli hata olmadığını politik alanın kriminalize edildiğini, 200 yıllık insanlık kavramları olan demokrasi, özgürlük, insan hakları, adil yargılanma hakkı gibi kavramların hiçe sayılarak hukukun ayaklar altına alındığına dikkat çekerek, herkesi sırayı bozmak için ortak dayanışmaya çağırdı.

Hüseyin Güngör

AB, Tayyip Erdoğan’a Fransız – Aydın Engin

Başbakan Erdoğan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) konuştu. Tarihi(!) bir konuşmaydı. Yağdı, gürledi. AKP’ye hele hele onun liderine toz konar korkusuyla saçmalıklara bile alkış tutmaya teşne kimi gazeteler, yazarlar “Avrupa’ya ders verdi… Avrupa’nın suratına şamar” gibi başlıklarla bu konuşmaya övgüler düzdüler. Öyle satır aralarında filan değil, paragraflar halindeki apaçık gaflara bile alkış tuttular. “İkinci Van Minut” filan bile dediler.

Konuşmanın üstünden iki gün geçti. Söylenen söylendi, yazılan yazıldı. Şimdi serinkanlı bir değerlendirme mümkün.

Öğrenci argosundan doğup hızla yaygınlaşan “Fransız kalmak” iğnelemesini bir yana koyalım. O sözleri TV’deki canlı yayında duyduğumda aklıma ilk gelen konuşmayı anında çevirmekle görevli AKPM çalışanı çevirmen oldu. Garibim ne yaptı acaba?  Bire bir çevirse saçma, anlamını çevirse zor.

Çevirmeni derdiyle baş başa bıraktım ve ürkütücü düşüncelere daldım. Tayyip Erdoğan konuşmasının devamında acaba “Bırakın bu ayakları, bu ayaklar koktu, koktu” der mi diye ürktüm? Ardından “Bize hareket yapmayın, tamam mı” diye ekler mi? Onun da ardından “Avrupa Birliği işi  böyle habire yokuşa sürerse biz de ufak ufak lacivert oluruz, ağnadın mı “ der mi?..

Dese şaşar mıydınız ?

Dedim a “tarihi” bir konuşmaydı…

*    *    *

Beni irkilten salt bu argo sınırındaki vurgular değil. Konuşmanın bütününe egemen olan mantık da fevkalade sorunluydu.

Bir örnek: Başbakan’a Ahmet Şık’ın basılmadan yasaklanan kitabı soruldu. Cevap “Bombayı kullanmak suçtur ama bombanın hazırlanmasındaki malzemeyi kullanmak da suçtur”.

Cümlenin bozukluğunu bir yana bırakın. Kitapla bomba arasında paralellik kurabilen bir kafa Avrupa’ya ne dersi vermiş olabilir acaba?

Bir örnek daha: “Bütün dini azınlıkların eşit olarak ibaret yerlerine ulaşabilme, dinlerini serbestçe ifade edebilme hakları” üstüne soruldu.

Cevap muhteşem(!) idi.

Hayır muhteşem olan “Soruyu soran arkadaş Fransız galiba. Ama Türkiye’ye de Fransız” cümlesi değil. Cümlenin devamı daha vahim. Başbakan gerine gerine devam etti: “Ülkemizde bulunan ne kadar farklı dini azınlık varsa hepsinin ibadetini yapma noktasındaki garantisi benim, sigortası benim. Onların sigortası durumundayım….”

Nasıl ama?

Tayyip Erdoğan garantisi ile dinsel özgürlük!

Oysa benim bildiğim özgürlüklerin garantisi yasalardır; başbakanlar değil.

Dahası “Garantisi benim, sigortası benim” diye şişinen Başbakan’ın ülkesinde galiba rahip Santora diye biri öldürülmedi. Galiba İzmir’de bir başka Hıristiyan rahip sille tokat hacamat edilmedi. Dahası galiba Malatya’da Zirve yayınevinde “farklı din”den üç kişi boğazları kesilerek öldürülmedi.

*    *    *

Kanımca sorun Başbakanın, Kasımpaşa kaynaklı üslubunda filan değil.

Sorun Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliği’ni kavrayışında. Yani kavrayamayışında.

Tayyip Erdoğan için Avrupa Birliği anlaşılan Fransız Sarkozy, Alman Merkel, İtalyan Berlusconi demek. Bütün konuşma sanki onlara cevap verir gibiydi. Oysa Avrupa Birliği bu “Bugün var, yarın yok üç siyasetçi” demek değil.

Avrupa Birliği, Dünya barış hareketinin, dünya çevre hareketinin, dünya nükleer karşıtı hareketin doğduğu ve bütün anakaraları etkilediği “düşünsel rahim”dir. “Batı Avrupa demokrasi standartları” dediğimiz ve demokrasinin günümüzde ulaşabildiği optimum (=Mümkün olan en iyi) düzeyi günlük yaşam gerçeğine dönüştürmüş bir anakaranın siyasal ve kültürel birliğine giden yoldur…

Bu bağlamda Avrupa Birliği, anlaşılan Recep Tayyip Erdoğan zihniyetine epey Fransız kalıyor…

T24.com.tr

Koca İstanbul’da Ahmet Şık’a araç bulunamadı

Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık bugün Kadıköy Adliyesi’ndeki duruşmaya ring aracı bulunmadığı gerekçesiyle getirilmedi.

Ertuğrul Mavioğlu ve Ahmet Şık’ın birlikte yazdıkları “Kırk Katır Kırk Satır, Ergenekon’u Anlama Kılavuzu” adlı kitapla ilgili duruşma Kadıköy Adliyesi’nde görülmesine başlandı.

Halen Ergenekon soruşturması kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık cezaevinde ring aracı bulunmadığı gerekçesiyle duruşmaya getirilmedi.

(Ajanslar, NTV)

Gazeteciler: “Yansak da Dokunacağız”

Gazeteciler Ahmet Şık ile Ertuğrul Mavioğlu hakkında, “Soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçundan açılan davanın Kadıköy Adliyesindeki duruşması öncesinde yürüyüş düzenlendi.

Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık bugün Kadıköy Adliyesi’ndeki duruşmaya getirilmedi. Halen Ergenekon soruşturması kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Şık’ın cezaevinde ring aracı bulunmadığı gerekçesiyle duruşmaya getirilmediği öğrenildi.

YAĞMURA RAĞMEN YÜRÜDÜLER
Kadıköy Altıyol’daki Boğa Heykeli önünde “Yansak da dokunacağız” pankartı arkasında toplanan gazeteciler, “Şiirden, kitaptan bomba olmaz Başbakan”, “Ahmet, Nedim onurumuzdur” şeklinde sloganlar atarak, yağmur altında Bahariye’deki adliye binasına kadar yürüdüler. Yürüyüşü gerçekleştiren gazeteciler adına basın açıklamasını okuyan Can Dündar, “İleri demokrasi” diye ifade edilen bir ülkede yaşanıldığını belirterek, 57’den fazla gazetecinin tutuklu olarak cezaevinde yattığını, 4 binden fazla gazetecinin de davasının sürdüğünü söyledi.

Şık ile Mavioğlu’nun kontrgerilla ve Ergenekon’u anlatan kitapları nedeniyle yargılandıklarını dile getiren Dündar, eserin iki yazarından biri olan Mavioğlu’nun yanlarında olduğunu, diğer yazar Ahmet Şık’ın ise “Bu kitaplarda deşifre ettiği Ergenekon örgütüne üye olmak” iddiasıyla 6 Marttan bu yana cezaevinde bulunduğunu anımsattı. Şık ile beraber tutuklanan gazeteci Nedim Şener’in de halen cezaevinde olduğunu ifade eden Dündar, iddia makamının “elimizde deliler var” demesine rağmen, henüz bu delillerin görülmediğini söyledi.

‘KORKU İKLİMİ YAYGINLAŞTIRILIYOR’
Şık ile Şener’in gazetecilik faaliyetlerinin sorgulandığını kaydeden Dündar, “Gazetelerin basılıp, bilgisayardaki dosyaların silindiği, basılmamış kitapların toplatılıp yok edildiği, telefonların dinlenip elektronik postaların izlendiği bir ülke, yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceye sahip herkes için güvenilir olmaktan çıkmıştır. Türkiye her geçen gün polis devleti haline geliyor. İtiraz eden herkesin Ergenekon, KCK ya da Devrimci Karargah bohçasına atılması memleketteki korku iklimini yaygınlaştırıyor” şeklinde konuştu.

Dündar, “Bir şiir okuduğum için beni hapse attılar” diyen bir Başbakanın yönettiği bu ülkede, insanların kitap yazdıkları için cezaevine konulduğunu anlatarak, “Biz Türkiye’nin karanlık geçmişinin aydınlatılmasını istiyoruz. Derin devletin tarihe gömülmesini istiyoruz. Darbelerle hesaplaşmak istiyoruz. Bir nebze olsun tereddüt duymadan… Ama bugün yapılanlar, Ergenekon-derin devlet yöntemlerinin hala kullanıldığını gösteriyor. Basın özgürlüğü herkese lazım. Adalet de herkese lazım olacak” dedi.

Gerçeklerin aydınlatılmasını istediklerini, gerçek kişilerin gerçek suçları nedeniyle yargılanmasını beklediklerini de ifade eden Dündar, herkese eşit mesafede duran bir adalet istediklerini ve “yansalar da dokunacaklarını” söyledi. Yürüyüşe, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgülü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yöneticileri ile çok sayıda gazeteci katıldı. Yürüyüşe katılanların bir bölümü, gazeteciler Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu’na destek vermek amacıyla adliyede bekleyişini sürdürürken, bazıları açıklamanın ardından dağıldı. (Ajanslar)

Öğrenciler gece boyu protestodaydı

Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne saat 15.30 sularında Gazi Üniversitesi ile Ankara Üniversi’nde okuyan 200 kişilik ülkücü grup, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ne girmek istediler. Ülkücü öğrenciler, ÖGB’lerin engeli üzerine fakülteye giremedi. Bunun üzerine toplanan solcu öğrenciler, ülkücü öğrencilerin arkasından önce Mithat Paşa Caddesi’ni trafiğe kapatarak yürürken polis müdahalesi ile karşılaştı. Burada 2 kişi gözaltına alındı. Ülkücülerin fakülteye girişini protesto etmek isteyen solcu öğrencilere müdahale eden polis, Sevil Kalem ve Alınteri Gazetesi Muhabiri Nur Yılmaz’ı gözaltına aldı.

Daha sonra durumu protesto etmek basın açıklaması yapmak için Yüksel Caddesi’ne yürüyen grup basın açıklamasının ardından Sakarya Caddesi’ne yürümek istedi. Burada da müdahale ile karşılaşan öğrenciler Sakarya Caddesi’nde toplandı.

Tekrar Yüksel’e girmek isteyen gruptan 8 kişi o sırada göz altına alındı. DTCF, ODTÜ ve Beytepe öğrencileri olayların ardından yeniden Yüksel Caddesi’nde toplandı. Öte yandan akşam saatlerinde Cebeci’de başlayan gerginlik 3 Dil Tarih öğrencisinin bıçaklanmasıyla sonuçlandı. Evlerine gitmek için üniversiteden çıkan Önder Bayındır, Deniz Önen adlı 2 öğrencinin ülkücü öğrenciler tarafından bıçıklandığı öğrenildi. Deniz Önen adlı öğrencinin durumunun ağır olduğu bildirildi. Öğrencilerin, gözaltına alınan 10 öğrencinin serbest bırakılması saldırıları protesto talebiyle başlattığı oturma eylemi gece 12’ye kadar devam etti.

Serhat Ertuğrul

Seçim 2011: Gazetecilere Meclis yolu

2011 genel seçimlerinde 50 gazeteci çeşitli partilerden ve bağımsız olarak milletvekili adayı oldu.

Emek Partisi(EMEP) 16, Cumhuriyet ve Halk Partisi (CHP) 11, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) 8, Adalaet ve Kalkınma Partisi (AKP) 7, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ise bir gazeteciyi milletvekili adayı olarak gösterirken, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)’nin desteklediği bağımsızlar arasında beş gazeteci var.

Yeni Çağ gazetesi yazarı Hulki Cevizoğlu ve Kanaltürk’ün kurusucu Ergenekon sanığı olarak tutuklu bulunan Tuncay Özkan da diğer bağımsız adaylar arasında.

CHP’den aday olan eski Hürriyet yazarı Oktay Ekşi en yaşlı milletvekili adayı ve seçilirse meclisin açılışını yapacak isim olacak. CHP’nin listelerinde Vatan gazetesi yazarı Aydın Ayaydın, Cumhuriyet yazarı ve Ergenekon sanığı Mustafa Balbay, eski AİHM hakimi ve eski Milliyet yazarı Rıza Türmen gibi isimler de var.

BDP’nin desteklediği bağımsızlar arasında ise bianet proje koordinatörü Ertüğrul Kürkçü, Radikal yazarı Sırrı Süreyya Önder, Zaman ve Taraf gazeteleri eski yazarı Altan Tan ve eski gazeteci Gülten Kışanak yer alıyor.

AKP’nin listelerinde Star gazetesi yazarlarından Mehmet Metiner ve Şamil Tayyar yer alıyor.

Siyasi partilerin aday listelerinde yer alan gazeteciler şöyle:

Cumhuriyet ve Halk Partisi (CHP)

Turgay Develi, Adana, Kent Gazetesi, Kent TV

Veli Özdemir, Ankara, Anka Haber Ajansı Genel Müdürü

Nurhan Banu Üner, Erzurum, Gebze Çağdaşkent Gazetesi

Ali Koç, İstanbul 1. Bölge

Aydın Ayaydın, İstanbul 2. Bölge, Vatan Gazetesi yazarı

Cem Seymen, İstanbul 2. Bölge, CNN Türk

Melda Onur, İstanbul 2. Bölge, Eski gazeteci, İletişim Danışmanı

Oktay Ekşi, İstanbul 3. Bölge, Hürriyet’in eski yazarı

Rıza Türmen, İzmir, Milliyet’in eski yazarı

Mustafa Balbay, İzmir, Cumhuriyet yazarı

Türkan Ayas, Şanlıurfa, Eski gazeteci, yazar

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)

Mehmet Metiner, Adıyaman, Star gazetesi yazarı

Menderes Türel, Antalya, Eski gazeteci

Şamil Tayyar, Gaziantep, Star gazetesi yazarı

İsmet Uçma, İstanbul 1. Bölge Yayıncı, Yazar

Tülay Kaynarca, İstanbul 3. Bölge, Eski gazeteci

Harun Özdemir, İzmir, TV yapımcısı

Emek, Demokrasi Özgürlük Bloku

Altan Tan, Diyarbakır, Zaman ve Taraf gazeteleri eski yazarı

Sırrı Süreyya Önder, İstanbul 2. Bölge, Radikal yazarı, yönetmen

Ertuğrul Kürkçü, Mersin, Bağımsız İletişim Ağı kurucusu

Gülten Kışanak, Siirt, Eski gazeteci

Emek Partisi (EMEP)

Nedim Köroğlu, Bayburt

Şerif Karataş, Karaman

Vural Nasuhbeyoğlu, Yozgat

Dersim Demir, Yozgat

Cemal Dursun, Sivas

Ayşen Güven, Niğde

Ercan Karakaya, Niğde

Derya Kaplan, Kastamonu

Şükrü Taş, Isparta

Şengül Karadağ Bayhan, Erzincan

Nazire Dursun, Erzincan

Mehmet Mustafa Yalçıner, Çanakkale

Fatih Polat, Çanakkale

İsmail Muzaffer Özkurt, Burdur

İskender Bayhan, Artvin

Çağrı Sarı, Afyon

Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖDP)

Riits Leena Cankoçak, İstanbul 2.bölge

Mehmet Burak Cop, İstanbul 2. bölge, Ntvmsnbc.com sitesi editörü

Selçuk Özbek, İstanbul 2. Bölge, BirGün gazetesi editörü

Çağın Anıl Erol, Van

Önder İşleyen, Ankara

Nurettin Avcı, Hatay

Gülsen Candemir, İzmir

Alper Taş, İstanbul 1. bölge

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP)

İbrahim Çiçek, İstanbul 1. Bölge, Atılım Gazetesi tutuklu Genel Yayın Yönetmeni

Diğer Bağımsız Adaylar

Hulki Cevizoğlu, Ankara, Yeni Çağ gazetesi yazarı

Tuncay Özkan, İstanbul 1. Bölge, Tutuklu Ergenekon sanığı, Kanaltürk kurucusu

(Bia)

Grup Yorum konsere çağırıyor

Grup Yorum, 55 bin kişiyi bir araya getiren 25. yıl konserinin ardından, on binleri Bakırköy Meydanı’na toplamaya hazırlanıyor. Konser, geçen yıl İnönü Stadı’nda gerçekleşen 25. yıl konserinin DVD’sinden elde edilen parayla gerçekleştirilecek. 17 Nisan’da Bakırköy Meydanı’nda gerçekleştirilecek konsere Grup Yorum’un yanı sıra, Leman Sam, Kubat, Burhan Berken, Mor ve Ötesi grubundan Harun Tekin ve Burak Güven, Tuncel Kurtiz, Sırrı Süreyya Önder de katılacak.

Grup Yorum üyeleri, daha önce olduğu gibi bu konsere gelen sponsorluk tekliflerini değerlendirmediklerini söylüyor. “Dinleyicilerimiz el ilanları dağıtarak, afişler, pankartlar asarak konser tanıtımını gerçekleştirdi” diyen üyeler, İdil Kültür Merkezi çalışanlarının da bu süreçte destek olduğunu belirtiyor. ‘Bağımsız Türkiye’ adıyla gerçekleştirecekleri konserde farklı müzikal tarzda sanatçılarla buluşmak istediklerini dile getiren Grup Yorum, muhalif müziğin zamanla azaldığının ama potansiyelini kaybetmediğinin altini çiziyor. Konser 17 Nisan’da Bakırköy İncirli’de E-5 karayolu yanında her hafta ‘Cumartesi Pazar'”nın kurulduğu alanda yapılacak. (Radikal)

“Başkaldırıyoruz” diyenlere gözdağı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ODTÜ’de öğrencilerin protesto gösterisi sırasında çıkan olaylarla ilgili olarak, 117 kişi hakkında 1 yıl 9 aydan 10 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle dava açtı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ), çeşitli üniversitelerden öğrencilerin protesto gösterisi sırasında çıkan olaylarla ilgili olarak, 117 kişi hakkında, ”Mala zarar verdikleri” ve ”İzinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşünün dağıtılması sırasında kamu görevlisine direndikleri” iddiasıyla 1 yıl 9 aydan 10 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle dava açtı.

Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan tarafından açılan davanın iddianamesinde, 5 Ocak 2011 tarihinde, çeşitli üniversitelere mensup öğrencilerin, ODTÜ yerleşkesinde A-1 kapısı önünde toplandıkları anımsatıldı.

Dava konusu olayda, şüphelilerin, toplantı düzenlemek için adli makamlara başvurularının bulunmadığı ve başlangıçtan itibaren topluluğun saldırgan tavır içinde olduğu ifade edilen iddianamede, güvenlik güçlerinin topluluğa dağılmaları için ve duyulacak biçimde defalarca uyarıda bulunduğu, buna karşın topluluğun dağılmadığı gibi kendisini dağıtmak isteyen güvenlik güçlerine karşı zor kullandığı anlatıldı.

İddianamede, bu durumda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve 2911 Sayılı Yasa ile sağlanan ve güvence altına alınan ”toplantı oluşturmak ve ifade özgürlüğünü kullanmak” hakkından söz edilemeyeceği ve eylemin 2911 sayılı Yasa ile korunan toplantı yapmak hakkının dışına çıkarak, suç oluşturduğu ileri sürüldü.

Davanın iddianamesinde, üniversite öğrencisi 117 kişinin, ”mala zarar vermek” ile ”izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşünün dağıtılması sırasında kamu görevlisine direnmek” suçlarından 1 yıl 9 aydan 10 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamenin kabul edildiği ve söz konusu kişilerin yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacağı öğrenildi.

(Ajanslar, Yeşil Gazete)

ABD’de savaş karşıtları yürüdü

0

New York’da Birleşik Savaş Karşıtı Komite tarafından yapılan savaş karşıtı gösteride ABD’nin yürüttüğü askeri operasyonlar ve Filistin işgali protesto edildi. Geçtiğimiz hafta sonu Union Square’de başlayan gösteriye katılan bin kadar eylemci 3 saate yakın bir süre içinde şehri kateden bir yürüyüş yaptı.

“Birlikler Eve Dönsün! Hemen Şimdi!” sloganıyla yapılan yürüyüşte hükümete iletilen talepler şunlardı:

– Irak ve Afganistan’daki savaşlara son verin.
– Kuzey Kore, İran ve Yemen’e yönelik savaş tehditlerine son verin.
– Filistin’deki İsrail işgaline yönelik ABD desteğine son verin.
– Fonları eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal hizmetlerde kullanın.
– Uluslararası işçi ve aktivist dayanışmasının sesini kesme çabalarınıza son verin.

Gösteride taşınan pankartlarla ayrıca Libya’daki NATO askeri operasyonu da protesto edildi.

Eyleme ABD Yeşil Partisi, Filistin’de Adalet için Öğrenci Grubu, Filistinle Dayanışma Grubu ve diğer savaş karşıtı gruplar katıldı. Gösteri Foley Square’de yapılan konuşmalar ve müzik dinletisiyle sona erdi.

(Yeşil Gazete)

* Fotoğraflar: Jale Karabekir

Şavşat’ta Dünya’nın ilk karbon nötr dağ bisikleti kupası yapılacak

Dünyanun ilk uluslararası karbon nötr dağ bisikleti kupası 16 Nisan’da Şavşat’ta koşulacak. Yarışın misyonu ise; karbon nötr bir Dünya!

Artvin’in Şavşat ilçesinde 16 Nisan 2011 tarihinde dünyanın ilk uluslararası karbon nötr dağ bisikleti kupası organize edilecek, Organizasyon yaşanabilir dünya koşullarını korumak ve geleceğe daha yeşil bakmamızı sağlamak üzere karbon nötr kavramına dikkatleri çekmeyi amaçlıyor.

Uluslararası Şavşat Karbon Nötr Dağ Bisikleti Kupası sadece bisiklet yarışı olmasıyla değil, aynı zamanda Dünya’nın ilk Karbon Nötr bisiklet organizasyonu olmasıyla da büyük önem taşıyor. İnsanlığın geleceği için tüm Dünya’nın seferber olduğu küresel ısınmaya karşı yaratıcı projeler arasında Dünya’da ilk kez Türkiye Artvin-Şavşat’ta yapılacak olan Karbon Nötr Dağ Bisikleti Organizasyonu ülkemiz için de önemli bir sınav olacak.

Yeni popüler ikon “karbon nötr olabilmek”

İnsanlığın ayak izi olarak tabir edilen karbon ayak izi, yaşamsal ihtiyaçlar sebebiyle Dünya’ya verilen bir zarardır. İnsanlık yaşamsal ihtiyaçları olan elektrik kullanımı, ulaşım, ısınma ve üretimsel ihtiyaçlarını karşılarken karbondioksit ve benzeri sera gazlarının salımına sebep olur. Sera gazlarının iklim değişikliklerine olan olumsuz etkisine karşı farkındalık ve önlem alma girişimi olarak, “karbon nötr” olabilmek son yıllarda bir çok proje ve magazinsel haberin önüne geçerek insanlığın hassas bulduğu en önemli temadır. Amaç karbon nötr olarak Dünya’ya verilen zararın minimize edilmesine yönelik farkındalığı yaratmaktır.

Karbon ayak izi iki esas kısımdan oluşur. Bunların ilki olan “birincil ayak izi”, evsel enerjitüketimi, kullandığımız araba ve uçak gibi ulaşım da dahil olmak üzere fosil yakıtların yanmasından ortaya çıkan doğrudan karbondioksit emisyonlarının ölçüsüdür. Buna ekolarak, “ikincil ayak izi”, kullandığımız tüm ürünlerin yaşam döngüsünden, bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bertarafı sonucunda oluşan dolaylı karbondioksit emisyonlarının ölçüsüdür. Bir kişinin tipik karbon ayak izi 15% doğal gaz, petrol ve kömür; 14% eğlence ve tatil; 12%elektrik; 12% kamu hizmetleri; 10% özel araç; 9% binalar ve mobilya gibi evsel malzemeler; 7%araba imalatı; 6% tatil uçuşları; 5% yiyecek ve içecek; 4% giyecek ve kişisel etkiler; 3% finansal hizmetler; ve 3% toplu taşımadan oluşur.

Şavşat ; Yeşilin kalbinde yeşili korumak

Uluslararası Şavşat Karbon Nötr Dağ Bisikleti Kupası

M.Ö. 900 yılından bu yana yerleşimin olduğu Şavşat dört yanındaki dağları, ormanları,Karagölü, Balık Gölü, Kız Gölü, Boğa Gölü, 6 adet kalesi, farklı etnik kökenleri, folklorik yaşamlarıve zengin kültürü ile insanlara eşine az rastlanır bir tecrübe sunmaktadır.

Birbirinden farklı teknik zorluklar içeren arazi parkurlarında, bu kategorinin gerektirdiği donanıma sahip bisikletlerle, yaş gruplarına göre değişerek 3-7 tur arasında koşulacak, yaklaşık 2 saat kadar sürmesi planlanmaktadır. Proje aşamasında ulusal bir dağ bisikleti yarışı olarakdüşünülen ve festival havasında geçecek Şavşat Karbon Nötr Dağ Bisikleti Yarışması, Şavşat
Kaymakamlığı ve Türkiye Bisiklet Federasyonu’nun verdiği destek sayesinde, UCI Class 2seviyesine taşınarak uluslararası hale getirilmesiyle, yerli ve yabancı olmak üzere 150’yi aşkındağ bisikleti sporcusunun katılacağı önemli bir sosyal projeye dönüştürülmüştür. Bu önemli organizasyona başta T.C. Başbakan’ı, Spordan Sorumlu Devlet Bakan’ı, Bisiklet Federasyonu Başkanı olmak üzere yerel ve tüzel birçok yetkili davet edilerek katılımları beklenmektedir.

Program ;

1. 15 Nisan 2011 : – Sporcu kayıtları 16.00 -17.00’ saatleri arasında  yapılacaktır.
2. 16 Nisan 2011:  -Yarışma  10.00’da Elit Erkek, U23 ve Elit Bayan Startı

* 13.00’de Yıldız Erkek, Genç Erkek, Master Erkek, +40 Erkek Startı
* 15.00’de Ödül Töreni

Daha fazla bilgi için:

http://mtb2011.savsat.gov.tr/default_tr.asp