Ana Sayfa Blog Sayfa 5126

İnternette her ‘tık’ fişlenecek

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’nin bilgi toplumu alanında hızla gelişme kaydederek 2 milyar olan dünyadaki internet kullanıcı sayısının yüzde 76’sını oluşturan 20 ülke içinde 12. sırada olduğunu belirtti.

Bakan Yıldırım, şöyle konuştu: ”Türkiye’nin potansiyeli bundan daha yüksek. Hızla internet kullanımı yaygınlaşıyor. Sosyal paylaşım sitelerinde dünyada ya birinci, ya ikinciyiz. Facebook, MSN’de iki numarayız. Biraz daha faydalı işlere bunların yanında ağırlık versek daha da iyi olacak tabii. Yani ‘laklak’ da lazım, ama biraz daha üretime yönelik gelişmeye yönelik, yenilikçilikle ilgili çalışmalara yönelik, araştırma geliştirmeye yönelik ağırlıklı kullanmamızda fayda var. Buna paralel gitmemiz lazım.’

Yıldırım, Rixos Otel’de düzenlenen IPv6 Konferansı’nda yaptığı konuşmada, internete bağlanmak için IPv4 protokolünün yerini alacak IPv6 ile pek çok alanda değişim yaşanacağına işaret ederek, ”Bir şeye eliniz değer değmez onun izini bir daha silemeyeceksiniz. ‘Ben yapmadım, etmedim’ deme şansı yok. Herkes yaptığını bilecek ve sonucuna da katlanacak. Yapmasın demiyorum. Herkes istediğini yapsın, ama yanlış işler yapmasın” dedi.

IPv6’nın internet güvenliğiyle ilgisinin bulunmadığına ilişkin görüşleri anımsatan Bakan Yıldırım, bu sisteme geçişle birlikte internet güvenliğinin de daha etkin sağlanacağını düşündüğünü ifade etti. Bakan Yıldırım, şunları kaydetti: ”En azından bu sistem, uluslararası bir yönetime kavuşuyor, eğer yanlış bilmiyorsam. Şimdi ağırlıklı olarak ABD, doğal olarak internet orada meydana çıktığı için… Orada bir kuşku var, o kuşkuyu ortadan kaldıran uluslararası bir organizasyonun denetiminde çalışan bir yapıya dönüşüyor, bana verilen bilgilere göre. Bu yönüyle bir anlamda emniyet tarafının da dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Bir de elektriği olan her türlü cihaza tabiri caizse kimlik verebileceğiz. Dolayısıyla bilişimde kayıt dışı hiçbir şey olmayacak.”

İnternetin yaşamın her alanına büyük kolaylıklar getirdiğinin altını çizen Yıldırım, ”Ama kötü amaçlı kullanımlar da maalesef oluyor. Bunlar için tedbir almamız lazım. İşte bu kayıt olayı geliştikçe bu tedbirleri daha kolay alacağız. Bunun en güzel tarafı bu sisteme geçtiğimiz zaman uluslararası işbirliği daha kolay hale gelecek. Siber suçlarla mücadele daha da kolaylaşacak” dedi. İnternet suçlarında uygulanacak hukuk sisteminin de tartışıldığını anlatan Yıldırım, bu alanda bilinen tek geçerli metnin de Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Siber Suçlar Sözleşmesi olduğunu belirterek, Türkiye’nin de bu sözleşmeye 47. ülke olarak taraf olduğunu anımsattı. Metnin parlamentonun onayından geçirilmesinden sonra internet suçlarının takibinde de ilerleme olacağını kaydeden Yıldırım, ”Seyşel Adaları’nda bir site açıp Türkiye’de birine çakıp ortadan kaybolma işi olmayacak. Bunun da böylece tedbirini almış oluyoruz” dedi. (Birgün)

Akkuyu’da nükleer karşıtı mücadele yürüyüşle sürüyor

Hükümet tarafından Mersin Akkuyu’ya yapılmak istenen nükleer santrale karşı mücadele sürüyor. Mersin Nükleer Karşıtı Platform’un öncülüğünde gerçekleşecek olan yürüyüş ile mücadelede yeni bir adım atılıyor.

7 Ağustos 2011 Pazar günü saat 16.00’da yapılacak olan yürüyüş ve basın açıklaması Büyükeceli Belediyesi önünde gerçekleşecek.

Mersin’den de destek verilecek yürüyüş için Mersin’de buluşma saati ise 10.00.

Yıllar sonra Aliağa’da santrale karşı insan zinciri

Aliağa yıllar sonra yine termik santrale karşı insan zincirine sahne oldu. Aliağa Termik Santrali’ne karşı başlayan toplumsal mücadele ilk kez 1992 yılında gündeme gelmişti ve o dönemde bir milyona yakın kişi Konak-Aliağa yönünde insan zinciri oluşturmuştu.

Bu insan zincirinden 19 yıl sonra Çevre ve Orman Bakanlığı’nın termik santral için verdiği olumlu ÇED raporuna karşı açılan davaların bilirkişi incelemesi sırasında yine bir insan zinciri oluşturuldu. Aliağa’da termik santral kurulmasına karşı çıkan yaklaşık 1000 kişi 28 Temmuz Perşembe günü ‘insan zinciri’ oluşturdu. ENKA arazisini çevreleyen çitler boyunca elele tutuşarak oluşturulan insan zinciri, 20 yıl önceki Konak-Aliağa insan zincirinin minik bir tekrarını gerçekleştirdi.

Birbirleriyle el ele tutuşarak santralın kurulması planlanan saha etrafında kümelenen ve insan zinciri oluşturan kitle, “20 yıl önce geçit vermedik yine engelleyeceğiz” vurgusu yaptı.

Foça Çevre Platformu Temsilcisi Bahadır Doğutürk yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Yöre halkı olarak çevremizi korumak için her türlü mücadeleyi yapmaya kararlıyız. Uzun yıllar önce Aliağa’da kurulmak istenen santrale karşı, kitlesel eylemler yapılarak, çevre adına kazanım elde edilmişti. Bugün benzer süreç yeniden başladı”.

Bölgeye 7 Termik Santral

Foça’yı da içine alan Aliağa bölgesi mevcut ağır sanayi tesislerini kaldıramayacak düzeye gelmiş durumda. İzmir’in yükünü taşımaktan kaynaklanan kirliliğin aşırı düzeyde yoğunlaştığı yörede, özellikle yazın hakim olan kuzey batı rüzgarı kirliliği kent merkezi sahiline kadar taşıyor. Çevreciler Nemrut Sanayi bölgesinin “adeta bir ölüm bölgesi” olduğundan söz ediyor. Bölgenin kirlilikten arındırılması için ciddi projeler yaşama geçirilmesi gerekirken, bu sorunları daha da ağırlaştıran 7 termik santralin bölgeye yapılmak istenmesi çevrecileri ayağa kaldırmış durumda. Turizmin bölgede önemli bir potansiyel olduğu da biliniyor.

Bölge de şu an 2080 Mw kurulu güçte doğal gaz çevrimli termik santral bulunuyor.

Bunun yanına 4’ü kömürlü olmak üzere 7 termik santral daha kurulması için çeşitli çalışmaların yapıldığı biliniyor. Özellikle kömürlü termik santrallerin, başta insan olmak üzere doğal ve canlı yaşamı yok edeceği belirtiliyor.

Bölgenin termik santrallerle yaşanmaz hale getirilmesine karşı; gerek bölgede insanı ve gerekse de çeşitli çevre örgütü, meslek odaları mücadele yürütüyor. Basın açıklamaları, imza kampanyaları, mitingler, bildiri dağıtımı vb eylemlere sık sık başvuruluyor.

(Kuşadası Değişim, Yeşil Gazete)

Savcı: Polis haklı, yumruk atsa çene kırılırdı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Halkevleri üyesi Dilşat Aktaş‘ın bir polis memuru tarafından yumruklanmasına ilişkin soruşturmada, görüntülerde tespit edilmesine rağmen, yumruğun ‘savunma amaçlı’ olduğu gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.

Polis Deniz Naci Uruçay, savcılığa verdiği ifadede, “Eğer vurabilmiş olsaydım, o kişinin burnu veya çenesi kırılırdı” dedi. Savcılık polisin bu ifadesine de hak verdi.

Halkevleri’nin Sağlık Müdürlüğü’nden izin alarak, Kızılay’da 26 Şubat’ta organ bağışı standı açtı. Polis, izne rağmen gruba müdahale ederek standın kaldırılmasını istedi. Dilşat Aktaş, buna itiraz etti ve çıkan arbedede Deniz Naci Uruçay’ın yumruklarına hedef oldu. Savcılık da suç duyurusu üzerine olayla ilgili soruşturma başlattı.

‘Savunma’ için yumruk!
Cumhuriyet Savcısı Abdullah Bulgen, soruşturma sonucunda polis memuru hakkında takipsizlik kararı verdi. Aktaş’ın Adli Tıp raporundaki “Yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı” tespitinin altı çizilen kararda, olay görüntülerinde Halkevcilerle polis arasında arbede yaşandığı belirtilerek, “Şüphelinin sağ ve sol yumruklarıyla müştekinin yüzüne vurduğu görülmüştür” denildi.

Polis memuru Uruçay ise ifadesinde, aynı yerde izinsiz stant açan bir başka gruba müdahale etmek isterken arbede çıktığını anlatarak, “Arbedede yere düştüm. Yerdeyken göstericilerden birisi tekme ile suratıma vurdu. Burnum kırıldı. Darbenin etkisiyle gözüm karardı, üzerime birinin geldiğini fark etmem sonucu savunma amaçlı olarak önce sağ, sonra sol yumruğumla gelene doğru savurdum. Eğer yumrukla vurabilmiş olsaydım, burnu veya çenesi kırılırdı” dedi.

Savcı da polisin bu ifadesine hak verdi ve “Şüphelinin belirttiği gibi yumruklarını isabet ettirmiş olsaydı, “hafif ödemden’ daha ağır durumun oluşması gerekecekti” dedi. Aktaş’ın avukatı Sevinç Hocaoğulları ise darbın görüntülendiğine dikkat çekerek “O dönem Güvenlik Şube amirlerinden Osman Bey Halkevleri’ne gelerek olayla ilgili Dilşat Aktaş’tan özür dilemişti” dedi.

Dilşat Aktaş şu anda da hastanede ve polisin başka bir müdahalesinde kırılan kalça kemiği için tedavi olmakta.

(Yeşil Gazete, Radikal)

Bir nefret cinayeti daha

İstanbul’da bir trans birey boğazı kesilerek öldürüldü. 31 Temmuz günü saat 22:30 civarında Aksaray, Oğuzhan Caddesi Karakoyunlu Sokak No: 12 adresinde trans birey Didem Soral boğazı kesilerek öldürüldü. Soral, olay yerinde hayatını kaybetti.

Seks işçisi olarak çalışan Didem’in evine internet üzerinden anlaştığı kişi geldi, ancak kısa süre sonra evden çığlıklar yükseldi. Olaya müdahale eden arkadaşları Didem’i kurtaramadılar. Yakalan Ö.F.K. Didem’i öldürdüğünü itiraf etti. Ö.F.K. asker firarisi olduğu için inzibata teslim edildi.

(Yeşil Gazete)

Tunceli’de 10 bin kişi barajlara karşı yürüdü

Tunceli’de bu yıl 11’incisi düzenlenen Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nde yaklaşık 10 bin kişi Pülümür ve Munzur Vadileri üzerine yapılması planlanan barajları yürüyüşle protesto etti.

Seyit Rıza Parkı’nda dün akşam toplanan yaklaşık 10 bin kişi ’Munzur’dan Hasankeyf’e direnenler kazanacak’ yazılı pankart açarak, yaklaşık 2 kilometre mesafedeki Pülümür ve Munzur çaylarının birleştiği Tunceli-Erzincan karayolu ayrımına doğru yürüyüşe geçti. Aralarında İstanbul, Ankara, İzmir ve Karadeniz Bölgesi’nden gelen çevreci kuruluş üyelerinin de katıldığı yürüyüş sırasında sık sık, ’Muzur’da baraj istemiyoruz’, ’Baraj yapma boşuna, yıkacağız başına’, ’Dersim onurdur, onuruna sahip çık’ sloganları atıldı. Pülümür ile Murzur çaylarının birleştiği noktada bulununa ve halk arasında kutsal kabul edilen Gole Çetu Ziyareti’nin bulunduğu yere gelen protestocular burada basın açıklaması yaptı. Konuşmalarda hükümetin son yıllarda çevre konusunda aldığı kararlar eleştirildi.

Tuncelili cevreci Hasan Şen, Karadeniz, Hasankeyf başta olmak üzere yapılan barajların doğayı yok ettiğini söyledi. Şen, şöyle dedi:

“Türkiye’nin en muhteşem vadileri olan Pülümür, Munzur ve Peri’de devlet onlarca baraj projesini hayata geçirmek istiyor ve bölgeyi tamamen insansızlaştırmak için çalışıyor. Biz Munzur ve Pülümür vadilerine her ne olursa olsun halk olarak, çevreciler olarak baraj yaptırmayacağız. Derelerin kardeşliğini biliyoruz. Bunun için bizler bu baraj projlerinin bir an önce ortadan kaldırılmasını, buradan bir kez daha talep ediyoruz.” (Ajanslar)

Ahmet Örken Avrupa Şampiyonu

0

Portekiz’de yapılan 23 Yaş Altı Gençler Pist Bisikleti Avrupa Şampiyonası’nda Türk sporcu Ahmet Örken altı disiplinden oluşan Omnium branşında birinci gelerek Avrupa Şampiyonu oldu.

Portekiz’de 26 Temmuz’da başlayan ve bugün sona erecek olan 23 Yaş Altı ve Gençler Pist Bisikleti Avrupa Sampiyonası’nda Türk sporcuların başarısı sevinç yarattı. Türk bisiklet tarihinde bir ilki gerçekleştiren Ahmet Örken (18) pist bisikletinde çoklu bir müsabaka olan ve 6 disiplinden oluşan ”Omnium” branşında gençler Avrupa Şampiyonu olurken, ikinciliği İtalya’dan Niccolo Bonifazio, üçüncülüğü ise Belçikalı Jasper De Buyst elde etti. 23 yaş altında yarışan diğer Türk sporcu Recep Ünalan (21) ise aynı dalda Avrupa 7’nciliğini elde etti.

İlk kez 2010 yılı ocak ayında pist bisikleti ile tanışan Ahmet Örken o tarihten bu yana başarılı sonuçlar alarak dikkatleri üzerine çekmişti. Geçtiğimiz yıl bu branşta dünya 8’inciliğine ulaşan Ahmet Örken, yeteneği ve disiplinli antrenmanları ile sadece bir yıl sonra Avrupa Şampiyonu ünvanına ulaşırken, Recep Ünalan 2012 Londra Olimpiyatları seçmeleri için avantaj elde etti.

Örken ve Ünalan, Türkiye Bisiklet Federasyonu ve Gençlik Spor Genel Müdürlüğü tarafından 2010 yılında başlatılan Sporcu Gelişim Projesi kapsamında İsviçre ve İspanya’da bulunan antrenman merkezlerinde Türk ve yabancı antrenörler eşliğinde çalışıyorlardı. Çalışmalarını son olarak Mallorca’da sürdüren Türk sporculara kariyerinde 8 dünya şampiyonu yetiştiren baş antrenör Andy Sparks eşlik etti. Antrenör Gelişim Projesi dahilinde Türkiye’nin bu dalda en üst kategori olan uluslarası antrenör belgesine ulaşan milli takım antrenörü Mutlu Erçevik’in nezaretinde uzun süredir yurtdışında çalışan Türk sporcular kısa sürede bu alanda zirveye çıkarak harkesi şaşırttı.

“Ülkemizde pist bulunmamasına rağmen…”
TBF Başkanı Emin Müftüoğlu, yaptığı açıklamada, alınan başarının Türk bisiklet tarihinin en önemli başarısı olduğunu söyledi. Türk bisikletçilerin uluslararası alanda madalyaları olduğunu, Ancak Avrupa ve dünya şampiyonalarında bugün kadar hiç bir Türk sporcunun kürsüye çıkmadığına işaret eden Müftüoğlu, ”Ülkemizde pist bulunmamasına rağmen alınan bu sonuç ne kadar planlı ve disiplinli bir çalışma yapıldığını ortaya koyuyor” dedi.

Türkiye’de veledromlar yapılması için Spor Genel Müdürlüğü ile çalışma başlattıklarını belirten Müftüoğlu şunları söyledi:

”Sayın Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, pis bisikletinde de Türkiye’nin uluslararası arenada başarılı olmasını istedi. Sporcu Gelişim Projesi çerçevesinde Türk sporcuların bu alanda çalışma yapmasını istedi. Biz de sporcularımızı yurtdışına göndererek en iyi antrenörler eşliğinde çalışmalarını sağladık. Bir yıl gibi kısa sürede bu kadar başarılı olmaları gerçekten de bizleri gururlandırdı. Bu başarıda genel müdürümüz Yunus Akgül’ün katkısı çok büyüktür. Bu projenin koordinatörlüğünü yapan asbaşkanımız Abdurrahman Açıkalın ve sporcularımıza yurtdışında eşlik eden antrenör Mutlu Erçevik’in de bu başarıda büyük payı vardır.”

Türkiye’de veledromlar yapıldığında pist bisikletindeki başarıların daha da artacağını dile getiren Müftüoğlu, ilk kez Avrupa’da bir sporcuyu kürsüye çıkarmanın gururu içinde olduklarını söyledi.

Avrupa şampiyonasında İstiklal Marşı’nı dinlemenin kendisini çok duygulandırdığını anlatan TBF Başkanı, ”Türk bisikletinin sportif başarıyı yakalayacağından hiç kuşkum yoktu. Bunun için planlı bir şekilde çalışıyorduk ve başarıların yakın olduğunu hissediyorduk. Avrupa şampiyonasında ilk kez bir Türk sporcunun kürsüye çıkması bu başarıyı daha da anlamlı hale getirmiştir” dedi.

(Eurosport)

Teknoloji futbola giriyor mu?

0

FIFA kale çizgisi teknolojisi konusunda karar vermeye hazırlanırken, İngiliz Premier Ligi’nde 2012-13 sezonunda kale çizgisi teknolojisine geçilebileceği açıklandı.

Uluslararası futbol dünyasının kurallarını belirleyen organ konuya ilişkin kararını 2012 Mart’ında ilan edecek.

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği FIFA’nın Başkanı Sepp Blatter, hakem kararlarında yardımcı olması amacıyla yürürlüğe sokulması planlanan, kale çizgisine kamera konulması konusundaki kararın, gelecek yıl alınacağını söyledi.

Blatter ‘hatasız ve ekonomik’ olduğu takdirde, liglerin bu teknolojiyi 2012-13 sezonundan itibaren kullanmaya başlayabileceğini söylüyor.

İngiliz Premier Ligi’nin yöneticisi Richard Scudamore da, bu teknolojiye onay verilir verilmez, Premier Lig’de kullanılacağını açıkladı.

Sepp Blatter, sistemin 2014 Dünya Kupası’nda uygulanmasının mümkün olduğunu da belirtti.

Daha önce futbolda teknolojiden faydalanılmasına karşı olduğunu söyleyen Blatter, 2010 Mart’ında bu konuda son noktayı koymuş görünüyordu.

Ancak, özellikle 2010 Dünya Kupası’ndaki bariz hakem hatalarının ardından bu fikrinden vazgeçti.

Turnuvadaki hakem hataları için özür dileyen Blatter, kale çizgisi teknolojisi hakkında fikir değiştirdiğini kaydetmişti.

Eğer FIFA teknoloşi kullanımına onay verirse, bu 1 Temmuz 2012’den itibarem kural haline gelecek.

Blatter, FIFA’nın şu anda Avrupa Ligi maçlarında denemesi yapılan, sahada fazladan 2 hakem bulundurulması konusunu da değerlendirmekte olduklarını kaydetti.

Bu konu da, Avrupa Şampiyonası ardından yeniden değerlendirilecek.

Jüpiter’e yolculuk gelecek hafta başlıyor

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA), ilk kez yapılacak Jüpiter’in kalbine yolculuk için hazırladığı uzay aracı Juno, gelecek hafta fırlatılmasından önce Cape Canaveral’daki Hava Kuvvetleri terminalinde insansız Atlas 5 roketine çekildi.

Yörüngesine gireceği gezegene daha öce hiç olmadığı kadar yaklaşacak olan Juno’nun, Jüpiter’in ölümcül radyasyon kuşağındaki dönüşü bir yıl sürecek. Uzay aracının yörüngedeki bir yıllık dönüşüyle bu dev gezegenin ne kadar su tuttuğu, çok büyük olan manyetik alanlarını neyin tetiklediği, yoğunluğunun ve sıcak atmosferinin altında sert bir çekirdeğin olup olmadığı sorularına yanıt aranacak.

Bilim adamlarının Güneş Sistemi’nde, Güneş’in doğumundan sonra oluşan ilk gezegen olduğunu düşündüğü, ancak bunun nasıl olduğunun bilinmediği Jüpiter’e ilişkin ortaya çıkarılamayan anahtar verilerden birini de Dünya’dan 5 kat uzakta Güneş’in etrafından dönen bu dev gezegenin içinde ne kadar su bulunduğu sorusunun yanıtı oluşturuyor.

Güneş gibi ana olarak hidrojen ve helyumdan oluşan, az miktarda da oksijen gibi diğer elementleri içen Jüpiter’de, oksijenin hidrojenle suyu oluşturduğu düşünülüyor, bunun da uzay aracı Juno’nun sekiz bilimsel malzemesinden biri olan mikrodalga alıcılarla hesaplanması amaçlanıyor.

Jüpiter’in su içeriğinin gezegenin, nerede ve nasıl oluştuğuyla doğrudan bağlantılı olduğu belirtilirken, bazı verilerin, gezegenin Güneş Sistemi’nin daha soğuk ve alttaki bölgelerinde oluştuğuna, daha sonra içe doğru geçtiğine işaret ettiği kaydediliyor. Bazı bilgisayar modellemelerinde ise Jüpiter’in oluşumunun da şu andaki yerinde olduğu gösteriliyor.

Büyüdükten sonra bütün kardeş gezegenlerinin iki katından fazla hale gelen kütlesi Jüpiter’e, hemen hemen bütün ilk oluşum maddelerini tutacak çekim gücü sağlıyor.

Bolton, Jüpiter’in bu durumunun, zamanda geriye gitmek ve nereden geldiğimizi ve gezegenlerin nasıl oluştuğunun anlaşılması için çok önemli olduğunu belirtti.

Jüpiter’e yolculuğu 5 yıl sürecek olan Juno, 2016’da varışında da gezegen ile radyasyon kuşağının iç kenarı arasındaki dar bölgeden geçecek.

Güneşin enerjisini kullanacak olan araç, Jüpiter’in kutuplarının üzerinde, bulut tepelerine 5 bin kilometre yakında, yörüngede bir yıl geçirecek. Sadece NASA’nın son uzay aracı Galileo’nun atmosfer araştırmasında gezegene daha fazla yaklaşılmış, ancak Galileo, gezegenin parçalayıcı basıncına ve yoğun sıcağına yenik düşmeden önce sadece 58 dakika veri gönderebilmişti.

Juno’nun elektronik kalbi, titanyum bir kasa ile korunmasına rağmen, yine de bir yıl sonra Jüpiter’in ağır radyasyon ortamına düşecek. Uzay aracının son hareketi de gezegenin atmosferine dalmak olacak.

Maliyeti 1,1 milyar doları bulacak olan keşif için uzay aracı Juno’nun, 5 Ağustos’ta fırlatılması planlanıyor. (Cnnturk)

Kadıköy’de Ekoloji Günleri

Kadıköy Yeşilleri Ağustos ve Eylül 2011 tarihlerinde sekiz hafta boyunca sekiz farklı ekolojik konuyu bir moderatör eşliğinde yuvarlak masa düzeninde tartışıyor. Toplantılarda, moderatörler sunum yapmayacak, sadece katılımı ve tartışmayı kolaylaştırmak üzere katılımcılara destek olacaklardır.

Kadıköy Yaz Ekoloji Buluşmaları Kadıköy Yeşil Ev’de her hafta Pazartesi Günü – 18:30 – 20:00 arasında düzenlenecek olup ilgilenen herkesin katılımına açıktır.

Kadıköy Ekoloji Buluşmaları Programı
Kalkınma 01 Ağustos Pazartesi Yunus Muluk
Doğa Koruma 08 Ağustos Pazartesi Burcu Meltem Arık Akyüz
Eğitimin Yeşillendirilmesi 15 Ağustos Pazartesi Akif Pamuk
Ekoloji Mücadelesi ve İnsan Hakları 22Ağustos Pazartesi Devin Bahçeci
Ekoloji Mücadelesinde Kadın 05 Eylül Pazartesi Aysen Ataseven
Enerji ve İklim Değişikliği 12 Eylül Pazartesi İklim ve Enerji Çalışma Grubu
Tarım 19 Eylül Pazartesi Aytaç Tolga Timur
Kentsel Ekoloji Mücadeleri 26 Eylül Pazartesi Sevgi Mutlu

Adres: Kuşdili Caddesi 30 Ağustos Sok. 13/B Kadıköy