Ana Sayfa Blog Sayfa 4854

Dünya’nın en yaşlı selvi ağacı yandı

Dünyanın en yaşlı ağaçlarından biri olan 3500 yaşındaki ‘senatör’ yandı.

ABD’nin Florida eyaletindeki bir parkta bulunan ve “Senatör” adı verilen 36 metrelik selvi ağacı, sabah erken saatlerde alev aldı.

İtfaiye ekipleri, içten içe yanan ağacı kurtarmak için büyük çaba harcadı ancak ağacın önce 6 metrelik bir kısmı, sonra da tamamı devrildi.

Longwood kentindeki “Big Tree Park”ta yer alan ağaç, yaklaşık 3500 yaşındaydı.

Dünyanın en yaşlı beşinci ağacı olan Senatör’ün yüksekliği, 1925 yılındaki kasırgada tepe kısmı kopmadan önce 50 metreye erişmişti.

Obama’nın rakipleri beşe düştü

0

ABD’de Kasım ayında düzenlenecek başkanlık seçimlerinde Barack Obama’ya karşı mücadele decek Cumhuriyetçi aday olmak için mücadele eden Jon Huntsman, kampanyasına son verdiğini açıkladı.

Huntsman, basın toplantısında Cumhuriyetçi Parti adayı olması Mitt Romney’e destek vereceğini bildirdi.

Cumhuriyetçi Adaylar

  • Mitt Romney: Eski Massachusetts valisi, Mormon; rakipleri yeterince muhafazakar olmadığını düşünüyor
  • Ron Paul: Teksaslı kongre üyesi, 76 yaşında olsa da özgürlükçü savları ile özellikle gençler arasında popüler
  • Jon Huntsman: Eski Utah valisi, Mormon; Obama yönetiminin Pekin büyükelçiliğini yaptı
  • Rick Santorum: Eski Pennsylvania senatörü, koyu muhafazakar. Iowa’da beklenmedik bir başarı kaydetti
  • Newt Gingrich: Temsilciler Meclisi eski başkanı; bir dönem öne geçtiyse de bu desteği koruyamadı
  • Rick Perry: Teksas valisi; gafları başta güçlü bir performans sergilediği kampanyasını baltaladı

‘Obama’yı yenebilecek aday gerek’

Huntsman Güney Carolina’da düzenlediği basın toplantısında Cumhuriyetçi Parti’nin “Barack Obama’yı yenebilmek için en donanımlı olan aday” etrafında kenetlenmesi gerektiğini savundu.

Yarışı “negatif ve şahsi saldırıların” şekillendirdiğinden şikayet eden Huntsman, “görmekte olduğumuz zehirli siyasi söylemler davamıza fayda getirmeyecektir” dedi.

Huntsman, son iki haftada düzenlenen iki ön seçimde istediği sonucu yakalayamamış, son sıralarda yer almıştı.

Huntsman’in yandaşlarından destek vermelerini istediği eski Massachussetts valisi Mitt Romney ise her iki seçimi de kazandı.

Son haftalarda şiddetle eleştirdiği Romney ile görüş ayrılıkları olduğunu kabul eden Huntsman, bununla birlikte parti içi nüansların önemli olmadığını asıl meselenin “ABD’deki ciddi kriz” olarak ifade ettiği tablo olduğunu söyledi.

Cumhuriyetçiler gelecek hafta da Güney Carolina’da ön seçime gidiyor.

Huntsman’in muhafazakar eğilimli bu eyalette destek bulmakta zorlandığı konuşuluyor.

Muhafazakar kesimin Huntsman’ın Obama ile yakın mesaisine şüpheyle yaklaşanlar olduğu konuşuluyordu.

BBC Kuzey Amerika Editörü Mark Mardell de Huntsman’in yarışta tüm hareketliliğin sağda olduğu bir ortamda, kampanyasını merkezden yürütmeye çalıştığına dikkat çekiyor.

Eski büyükelçi vargücüyle kampanya yaptığı New Hampshire’da da oyların sadece yüzde 17’sini almıştı.

Ön seçim maratonu

Cumhuriyetçi seçmenin yoğun olduğu Güney Carolina, aynı zamanda, genelde parti adayı olacak kişiyi belirlemesi ile ünlenen, gösterge kabul edilen eyaletlerden biri.

Cumhuriyetçi Parti’nin ön seçim yarışı yaz ortasındaki parti kongresine dek sürecek.

Adayların bu maratonda başarıya ulaşması için, ilk aşamalarda öne geçmesine önem atfediliyor.

İstediği ivmeyi yakalayamayan bir diğer aday olan Michele Bachmann kampanyasını Iowa’daki sonuçlar ardından noktalamıştı. Herman Mc Cain ise Aralık ayında cinsel taciz ve evlilik dışı ilişki iddiaları nedeniyle kampanyasını askıya aldı.

6 Kasım’daki seçimde Demokrat Parti’nin adayı olarak Beyaz Saray’da ikinci bir dönemi hedefleyen Başkan Obama ise seçmenleri özellikle ekonomik krizin aşılacağı konusunda ikna etmeye çalışacak.

(BBC)

Aliağa’da termik santrale karşı güçbirliği

Yeşiller Partisi ile Eşitlik ve Demokrasi Partisi,  Aliağa’da yapılması planlanan termik santrale karşı güç birliği oluşturma kararı alarak; “20 yıl önce olduğu gibi bugün de termik santralin yapılmasını önleyebiliriz.  Bölgemizi ekolojik açıdan yıkıma uğratacak ve tüm canlıların yaşamını olumsuz etkileyecek olan  Aliağa Termik Santrali ile ilgili mücadelede tüm İzmirliler ’den destek bekliyoruz” denildi.

Bir süre önce ortak çalışma kararı alan Eşitlik ve Demokrasi Partisi ve Yeşiller Partisi’nin Ege Bölgesi örgütleri dün biraraya geldi. Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir İl Örgütü’nde biraraya gelen her iki partinin yönetici ve üyeleri toplantı sonunda Aliağa’ya termik santral yapılmaması yolunda sürdürülecek mücadeleyi birlikte yürütme kararı aldılar.  Yeşiller Partisi Eş sözcüleri Ümit Şahin ve Yüksel Selek, Konak Eş sözcüsü Efe Göktoğan’ın yanısıra Aydın, Muğla, Denizli ve Bodrum’dan gelen Yeşiller Partisi temsilcileri ile EDP MYK üyesi Fehim Caculi, İl Başkanı Arif Ali Cangı ve EDP’nin İzmir, Aydın, Denizli, Muğla yöneticilerinin katıldığı toplantıda her iki partinin de dünyada ve Türkiye’de yaşanan gelişmelerle ilgili olarak birbirine yakın politikalara ve benzer hassasiyetlere sahip olunduğu görüşü paylaşıldı.  Yeni bir siyasi atılımın hedeflendiği toplantıların İzmir ayağını oluşturan görüşmelerin ardından İzmir yerelinde ilk ortak mücadele alanı, Aliağa’da yapılması planlanan  termik santral olarak belirlendi.

20 yıl önce bölgeye yapılması planlanan termik santralin İzmir’den Aliağa’ya kadar oluşturulan insan zinciriyle başlayan mücadele sonunda önlendiğine dikkat çeken EDP ve Yeşiller Partisi temsilcileri, Aliağa Belediyesi’nin 2011’in son günü İDÇ’nin Aliağa’da yapmayı planladığı termik santrale ruhsat verdiğine dikkat çektiler ve “ İzmirli bir bütün olursa bugün de tüm canlıların yaşamını yaşanmaz hale getirecek olan termik santralin yapımının önüne geçebilir. Yapacağımız ortak ve kararlı mücadele sonucu yeni ruhsatların verilmesinin önüne geçebileceğimiz gibi, verilen ruhsatı da geri aldırabiliriz” dediler.

Kar İstanbul trafiğini kilitledi, metrobüsler yolda kaldı

Mecidiyeköy'den bir görüntü - Fotoğraf Twitter'dan alınmıştır

İstanbul’da akşamüzeri başlayan yoğun kar yağışı beklendiği gibi trafiği kilitledi. Akşam iş çıkış saatine doğru başlayan kar nedeniyle bütün ana yollarda trafik kilitlendi. Bu arada yüz binlerce insanı iki kıta arasında taşıyan metrobüsler de çalışmıyor.

Sosyal medyadan ve trafikteki Yeşil Gazete muhabirlerinden aldığımız bilgiye göre Boğaz köprüsü üzerinde kalan metrobüsler nereniyle iki yaka arasındaki metrobüs ulaşımı durdu. Metrobüslerden inen yolcular yürüyerek evlerine ulaşmaya çalışıyorlar. Aynı şekilde özel araçların da yolda kaldığı, trafikten çıkamayan insanların yollarda yürüdükleri bildiriliyor.

Twitter’dan gelen bazı mesajlar şöyle:

cemreuslusoy
metrobüs durmuş vaziyette ve uzun sürede çalışıcağını sanmıyorum malesef boğaz köprüsüde yürüyüşe açılmış
Ahmet KILIÇ
İstanbul da hayat felç oldu ibb yine gerekli önlemleri almamış metrobüs çalışmıyor
Uğur Ş
uzuncayirdan acıbademe metrobüs yolundan yürüdüm. Insanlar yürümeye devam ediyor. Kadikoyden vapur tercih edilmeli

Bedri Caneri
şu anda metrobüsle ulaşımı insanlar metrobüs yolundan yürüyerek gerçekleştiriyor
(Yeşil Gazete)

3. Köprü’de ihale vergi verenlere kaldı

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Boğaz’a 3. Köprü yapılmasını da kapsayan Kuzey Marmara Otoyolu projesinin öz kaynakla yapılacağını açıkladı.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, TV8’de Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’nun İstanbul Boğazı’na 3. Köprü yapımını da içeren Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’ne ilişkin sorularını yanıtladı.

İhale öncesi ”ballı ihale yapılıyor” diye haber ve yorum yapanlar olduğunu dile getiren Yıldırım, ”Demek ki balı yokmuş” ifadesini kullandı.

Projenin ihalesinin yap-işlet-devret yöntemiyle 9 Mart 2011 tarihinde ihaleye çıkıldığını, ilk teklif alma tarihinin 23 Ağustos olmasına karşın önce 22 Kasım’a, sonra da 10 Ocak 2012’ye ertelendiğini dile getiren Yıldırım, bu tarihte de bazı firmaların 3 ay, 6 ay daha süre istediklerini hatırlattı.

Yıldırım, bir proje için 10 ayda hazırlık yapamayanların 3 ayda ne hazırlığı yapacaklarını sorarak, ”Biz bunu çok makul bulmadık ve süre uzatmamaya karar verdik. Süre uzatmadık, teklif de çıkmadı. Teklif gelme ihtimalini daha yüksek görüyorduk. Ama teklif gelmemesine karşı da hazırlıklarımız vardı. O yeni planı devreye soktuk. Genel bütçeden yapacağız” dedi.

‘ETAP ETAP YAPACAĞIZ’
Bunu alternatif olarak çalıştıklarını, ama önce yap-işlet-devret yöntemini denediklerini dile getiren Yıldırım, şu bilgileri verdi:

”Kısa sürede tekrar ihaleye çıkacağız. Direkt özkaynakla çıkmayı planlıyoruz. Yap-işlet-devret’lerde kredi finansman garantisi çok süre alıyor. Neticede yaptığımız şu. Projede revizyona gidiyoruz. Etap etap yapacağız. Proje henüz çalışılıyor. Köprü artı 65-70 kilometrelik bir ana aks ilk ihaleye dahil edilecek ve daha sonraki devamı olan otoyol bilahare yapılacak. Zaten bizim yaptığımız bir çalışma var. O çalışmada bir değişiklik yaparak o şekilde projeyi tamamlayacağız.”

‘İSTANBUL’UN MERKEZİNE ÇOK ÇIKIŞ YOK’
Binali Yıldırım, ihalenin daha sonra ilan edileceğini ve tekliflerin alınacağını ve ona göre de yapımını başlatacaklarını bildirdi.

Projenin hangi yöntemle yapılırsa yapılsın sadece Türkiye’nin ihtiyacı olan bir proje değil, Avrupa’yı Kafkaslar, Ortadoğu ve Uzakdoğu’ya bağlayan bir transit güzergahı oluşturacak proje olduğunu dile getiren Yıldırım, projenin kısmen İstanbul şehir içi trafiğine katkısı olacağını, ancak İstanbul’un merkezine çok fazla çıkış vermeyeceklerini söyledi.

‘TEK TÜRK FİRMA YETMEZ’
Bakan Yıldırım, işin 2012’de başlayacağını, 2013 ve 2014’de yoğun olarak harcama olacağını belirterek, ”Projenin hacmi itibariyle tek bir Türk firması yeterli olmaz. Grup oluşturacaklar. Grup oluşturunca da belki yeterli olmayabilir. Köprü için belki yabancı bir firmayı da çözüm ortağı olarak almaları icap eder” diye konuştu.

Yıldırım, şu anda alternatifli bir çalışma yaptıklarını, belki projeye teklif verenin kredisini de getirebileceğini, bunun mukayesesini yapacaklarını söyledi.

Getirilen kredi Türkiye’nin borçlanma imkanından daha yüksek ise onu tercih etmelerinin söz konusu olmayacağını ifade eden Yıldırım, bu projenin firmaların büyüklüğünü aşan bir proje olduğunu ve süre içinde gerekli bağlantıları kuramadıklarını kaydetti.

‘ŞAN OLSUN DİYE YAPMIYORUZ’
Yıldırım, köprü projesinin teknolojisi yüksek, prestijli, ülkelerin itibarını sağlayan projeler olmakla beraber kendilerinin bu yönden bakmadıklarını belirterek, şunları söyledi:

”Birinci Boğaz Köprüsü’nde öyleydi ama şimdi Türkiye’nin son 9 yılda gelişimine baktığınız zaman bunun bir lüks veya bir şan, nam olsun tarzında bir proje olmadığını görmemiz lazım. Marmaray bundan daha büyük bir proje. İstanbul-İzmir Otoyolu… İzmit Köprüsü dünyada uzunluğu en büyük ikinci köprü. Boğaz Köprüsü onun yarısı kadar. Bence bu projeyi gözümüzde büyütmememiz gerekiyor. Fiyakası var. Avrupa Asya arasına bir gerdanlık daha takıyorsunuz. Diğer köprülerden bir farkı var. Tren yolu da olacak köprüde. Bir farklı görünüm mutlaka olacak. Projeyi biraz değiştiriyor.”

Yıldırım, Türkiye’nin 2023’e kadar milli gelirinin 2.5 kat artarak kişi başı milli gelirin 25 bin dolar olacağını, bunun da Türkiye’nin daha çok üreteceği, daha çok taşıma yapacağı, daha çok zenginleşeceği, daha çok araç sahibi olacağı anlamına geldiğini kaydetti.

‘TERS YÖNDE TRAFİK OLUŞTURACAK’
Şu anda bin kişiye düşen araç sayısı Türkiye’de 100-125 civarında iken gelişmiş ülkelerde 500 civarında olduğunu, ancak Türkiye’de bu sayının arttığını dile getiren Yıldırım, bunun artmaya devam edeceğini, bu nedenle trafik için yollara ihtiyaç bulunduğunu hatırlattı.

Yıldırım, ”Ama köprünün iki görevi var. Biri artan Avrupa, Uzakdoğu, Ortadoğu, Kafkaslar trafiğine doğrudan kolaylaştırıcı özelliği var. İkinci özelliği de İstanbul’un uzun çevre yolu olacak. Paşaköy’den Kınalı’ya kadar çok fazla çıkış olmayacak. Eğer bu yolu tercih etmek istiyorsa insanlar, şehrin içine gelip köprüye girmeyecekler, şehrin dışına gidip oradan köprü trafiğine katılacaklar. Bir ters yönde trafik oluşturma. Bu olunca ne oluyor, iki köprü üzerindeki yükü en azından bugünkü seviyesinde koruma şansı olacak” dedi.

Kuzey Marmara Otoyolu projesi ihalesi için şartname alan 18 firmadan teklif gelmemişti. Bu gelişme üzerine ihale iptal edilmişti.

(Ajanslar)

Japonya nükleer enerjiden arınıyor

Japonya nükleersiz geleceğe bir adım daha yaklaştı. With Shikolu Elektrik Güç şirketine ait olan Ikata 2 numaralı nükleer reaktörü çevirim dışı bırakıldı.

Japonya’da bulunun 54 nükleer reaktörden sadece beşi çalışıyor. Japonya’da nükleer reaktörlerden elde edilen elektrik %90 azaldı. Bu çarpıyı azalmaya rağmen Japonya’da kara kışın ortasında elektrik sıkıntısı yaşanmıyor.

Fukuşima’da yaşanan nükleer felaketten sonra hem felaketin yaşanmasına sebep olan koşullar hem de alternatif enerji kaynakları üzerinde derince düşünmeye başladılar. Greenpeace Akdeniz, Fukuşima’da yaşanan nükleer felaketten sonra nükleer santral işleten santraller şirketler ve regülatörler mercek altına alındığına dikkat çekiyor.

Japonya’da başlayan tartışmaların merkezinde nükleer santral işleten şirketlerin politikacılarla olan yakın ilişkileri, şirketlerin ekonomik çıkarlarını ön planda tutmaları sonucu güvenlik standartlarına yeterince önem vermemeleri ve nükleer güvenlik komisyonunda yaşanan yolsuzluk skandalları. Komite üyeleri reaktörün güvenlik kontrolleri ve stres testi esnasında nükleer sanayiden para kabul etmesi bulunuyor.

(Ntv)

Costa Concordia’da kurtarma çalışmaları sürüyor

İtalya’nın batısındaki Toskana Bölgesi sahillerinde karaya oturarak yan yatan Costa Concordia isimli gemide, arama kurtarma çalışmaları devam ediyor.

Binlerce kamarası olan yarı batmış gemide çalışmalar zorlukla yürütülürken, kayıp sayısı ise henüz netlik kazanmış değil. Yetkililer en son 15 kişinin kayıp olduğunu tahmin ettiklerini açıklarken 6 kişinin de cesedine ulaşıldığını bildirdi.

Enkazdan mutlu haberler de geliyor. Balayı için Costa Concordia’yı seçen Koreli bir çift mahsur kaldıkları kamaradan canlı olarak çıkarıldı. Bir İtalyan mürettebata ise kazadan 36 saat sonra canlı ulaşıldı.

Buna karşın enkazdan canlı birini çıkarma umutla ise tükenmiş durumda.

Gemi cuma gecesi karaya oturduğunda 4 bin 200 kişi taşıyordu.

Altın Küre’de ödüller sahiplerini buldu

2012 Altın Küre (Golden Globe) Film ve Televizyon ödülleri sahiplerini buldu.

Sinema dünyasının en büyük ödülü olan Oscar’ların da öncüsü olarak kabul edilen Altın Küre’de en iyi film ödülünü ‘‘The Descendants” kazanırken, en iyi erkek oyuncu da filmin başrol oyuncusu George Clooney seçildi. Yabancı dilde en iyi film ödülünü ise İran yapımı ”A Separation” aldı.

2012 Altın Küre Film ve Televizyon ödüllerini kazananlar:

Sinema
-En iyi film: The Descendants
-En iyi erkek oyuncu: George Clooney
-En iyi kadın oyuncu: Meryl Streep
-En iyi film (Müzikal veya Komedi): The Artist
-En iyi erkek oyuncu (Müzikal veya Komedi): Jean Dujardin (The Artist)
-En iyi kadın oyuncu: Michelle Williams (Müzikal veya Komedi): (My Week With Marilyn)
-En iyi yönetmen: Martin Scorsese (Hugo)
-En iyi yardımcı erkek oyuncu: Christopher Plummer (Beginners)
-En iyi yardımcı kadın oyuncu: Octavia Spencer (The Help)
-En iyi senaryo: Woody Allen (Midnight in Paris)
-En iyi yabancı dilde film: (A Separation) (İran)
-En iyi animasyon: The Adventures of Tintin (Steven Spielberg)

Televizyon
-En iyi dizi (Drama): Homeland
-En iyi erkek oyuncu (Drama)-Kelsey Grammer (Boss)
-En iyi kadın oyuncu (Drama)-Claire Danes (Homeland)

Kitaba cezaevi yasağı

Dışarıda serbestçe satılan bazı eserler Sincan Cezaevi’ne alınmadı.

Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi yönetimince, Fyodor Gladkov’un “Çimento”, İlya Ehrenburg’un “Paris Düşerken” adlı romanları, bir süre önce kaybettiğimiz gazetemiz yazarlarından Prof. Dr. Server Tanilli’nin “Uygarlık Tarihi”, Karl Marx’ın “Komünist Manifesto”, Mao Zedung’un “Seçme Eserler”, Georgi Dimitrov’un “Savaşa ve Barışa Karşı Birleşik Mücadele” adlı kitaplarının yasak olduğu gerekçesiyle cezaevine alınmadığı belirlendi.

Tutuklu olan KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) İstanbul 1 No’lu Şube Eğitim Sekreteri Gülsüm Yıldız, bir dönem yasak olduğu için toplatılan, ancak daha sonra bu yasak kararı kaldırılan ve kitabevlerinde serbestçe satılan bazı kitapların kendilerine verilmediğini belirterek “Adalet Bakanlığı bir süre önce toplatma kararı verilen kitapların incelenerek hapishaneye alınması için çalışma yapacağını açıklamıştı. Adalet Bakanlığı’nın bu kitaplarla ilgili incelemenin hızlı yapılmasını ve sözünde durmasını istiyoruz” dedi. Yıldız’ın avukatı Özgür Yılmaz ise konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdıklarını söyledi.

27 Mayıs 2011 tarihinde “örgüt üyesi” iddiası ile İstanbul Bağcılar’daki işyerinde gözaltına alınarak tutuklanan Gülsüm Yıldız da Cumhuriyet Gazetesi’ne cezaevinde yaşanan yasaklara ilişkin bir mektup gönderdi. Mektubunda, 19 yıllık memur olduğunu, yerinin belli olmasına karşın Ankara Savcılığı’nın yakalama emriyle işyerinden gözaltına alındığını ve tutuklandığını belirten Yıldız, “Bu ülkede bir sendikalı olarak tutuklanmak şaşırtıcı değil” diyerek yaşadıklarını anlattı. Yıldız, özetle şunları kaydetti: “Araştırma yaptığımız kitapları yanımızda tutamıyoruz. Kitap sınırı 5. Bir kitabı defalarca istemek zorunda kalıyoruz. Diğer tutsaklarla kitap alışverişi de yasak. Asıl önemlisi 70’li, 80’li yıllarda toplatılmış olan, sonradan bu yasağın kaldırıldığı, dışarıda serbestçe satılan kitaplar burada, tahmin ettiğiniz gibi yasak. Adalet Bakanlığı’nın verdiği sözleri tutmasını istiyoruz.”

(Cumhuriyet)

Nazım Hikmet 110 yaşında!

İstanbul’da ünlü şair Nazım Hikmet’in 110. doğum yılında, şairin Türkiye’den ayrıldığı Sarıyer’deki bölgeden denize karanfiller atıldı.

Nazım Hikmet’in 110’uncu doğum yıl dönümünde Beşiktaş Belediyesi ile Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfınca düzenlenen etkinlikler kapsamında, ünlü şairin Türkiye’den ayrıldığı son noktadan denize çiçekler atıldı.

Etkinlikte konuşan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Nazım Hikmet’in Türkiye’nin en önemli şairlerinden olduğunu, ancak sıkıntılı bir hayat yaşadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

”Bugün burada onun ülkemizden ayrılması nedeniyle birlikteyiz. Nazım Hikmet ile ilgili çok iyi bir proje hazırlıyoruz. Sanırım bunu Haziran ayının ortalarında sevenlerine sunacağız. Çok önemli bir proje.

Nazım doğumdan yaşamın son noktasına kadar var olan, onları yazan bir şairdir. Kurtuluş Savaşı’ndaki, bağımsızlık mücadelemizdeki şiirlerindeki cümleler hala kulaklarımızda. Onu sevgiyle anıyoruz ve hatırlıyoruz.”

AZİZ: BİZİ BAĞIŞLASIN
Nazım Hikmet Vakfı Başkanı Rutkay Aziz de, ünlü şairin 21 Haziran 1951 yılında Türkiye’den ayrıldığını belirterek, şunları kaydetti:

”Böylesine bir Türk ve dünya şairine sahip olduğumuz için onur duyuyorum. Ona çok acı çektirdik. Yıllar sonra yurttaşlık hakkını alabilme olanağı bulduk. Bizi bağışlasın. Ancak biz vakıf olarak hem şiirleri, hem oyunları, hem romanlarıyla onun ölümsüzlüğünü yaşatmaya çalışacağız. Işıklar içinde yatsın.”

Emekli işçi Ramazan Geçenoğlu’nun, şairin bir şiirini okumasının ardından, etkinliğe katılanlar dağıtılan karanfilleri denize attı.

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, sanatçı Tarık Akan ile birlikte Nazım Hikmet’in sevenlerinin katıldığı etkinliğin ardından, katılımcılara çay ve simit ikram edildi.

(Ajanslar)