Ana Sayfa Blog Sayfa 4618

İşte Esed’in katili: Tommaso De Benedetti

0

Rusya İçişleri Bakanı Vladimir Kolokoltsev’in Twitter hesabından gönderilen mesajlar, bütün dünyada, milyonlarca insanı şaşırttı. Mesajlarda şöyle deniyordu: “Rusya’nın Şam Büyükelçisi’ne göre, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad öldürüldü ya da yaralandı”, “Rus hükümeti Beşar Esad’ın yanında eşi ve iki kişiyle birlikte Lazkiye şehrinde öldürüldüğünü teyit etmiştir”

Dün akşam Twitter’ı sarsan söylenti, bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de çok hızlı bir şekilde RT edilerek çoğaldı. Fakat gerçek, bir saat sonra anlaşıldı. Vladimir Kolokoltsev’e ait olduğu öne sürülen Twitter hesabı “feyk”ti… Nitekim, Rusya hükümeti, söylentileri yalanlamak için resmi açıklamak yapmak zorunda kaldı. Rusya İçişleri Bakanlığı, Esed’in sağlığıyla ilgili tweetlerin gerçek olmadığı duyurdu. Bakanlık sözcüsü, söz konusu hesabın kendileriyle alakası olmadığını ifade etti. Şam’daki Rusya Büyükelçiliği ise konuyla ilgili yorum yapmadı.

Bakanlık’ın açıklamasından kısa bir süre sonra aynı hesaptan bir tweet daha atıldı. Tweette, “Bu hesap İtalyan gazeteci Tomasso de Benedetti’nin yarattığı bir sahte hesaptır” denildi. Benedetti’nin şakası, sosyal medya aracılığıyla, küresel bir şaka haline gelmişti. Böylece sosyal medyanın gücü, bir kere daha ispatlanmış oldu.

An itibariyle, Tommaso De Benedetti adına açılmış bir tane Twitter hesabı bulunuyor. Hesabın 5 tweeti, 55 followingi ve sadece 5 followerı (takipçisi) var. Bu hesabın da feyk olup olmadığını ise henüz bilinmiyor.

Yeşil Gazete

AB’ye demokrasi fazla mı geliyor?

Alman Der Spiegel dergisine bir mülakat veren İtalya Başbakanı Mario Monti çarpıcı açıklamalar yaptı. Avrupa projesinin temellerinin tehlike altında olduğunu ifade eden Monti, ortak para birimi Avro’nun son yıllarda içine girdiği sıkıntılı dönem sonucu Avrupa Birliği’nin psikolojik olarak dağılmaya doğru gittiğine dikkat çekti.

Ancak, Der Spiegel tarafından henüz tamamı yayımlanmayan mülakattan seçilerek verilen en dikkat çekici alıntılardan biri Monti’nin ulusal parlamentolar hakkındaki sözleriydi: “Eğer hükümetler kendi hareket özgürlüklerini gözetmeden kendilerini tümüyle parlamentoların kararlarıyla kısıtlarlarsa Avrupa’nın dağılması, entegrasyon sürecinin devam etmesine kıyasla daha kuvvetli bir ihtimal haline gelir…Hükümetlerin kendilerini parlamentoların kararlarına göre konumlandırma yükümlülüğü olduğu kadar parlamentoları eğitme yükümlülüğü de vardır”. Hem kemer sıkma politikalarına karşı çıkan kendi ülkesinin parlamentosunu hedef alan hem de krizdeki Avro alanı ülkelerine daha fazla yardım yapılmasına itiraz eden Federal Alman Parlamentosuna yönelik bu sözler üzerine başta Almanya olmak üzere AB ülkelerinde ortalık karıştı.

Almanya Sosyal Demokrat Parti grup başkanvekili Joachim Poss bu açıklamaların üzerine “İtalya’da Berlusconi yıllarının parlamentonun imajına yaramadığı” yorumunu yaparak AB eğer çökecekse bunun fazla demokrasiden değil, demokrasi ve hukukun eksikliği eksikliğinden olacağı cevabını verdi. Monti’nin açıklamalarına Şansölye Angela Merkel’in partisi Hıristiyan Demokratlardan da tepki geldi.

Öte yandan, Avro alanındaki krizden en kötü etkilenen İtalya, Yunanistan ve İspanya gibi Güney Avrupa ülkelerinde Almanya ve Merkel hükümetine karşı tepkiler de artıyor. Krizden etkilenen ülkelerde Avro’ya geçildiği tarihten bu yana ticaret fazlası kayda değer oranda artan Almanya’nın Avro’nun yapısal zaaflarından faydalanarak Güney ülkeleri aleyhine ticaret fazlasını artırdığı ve şimdi bunun bedelini ödemekten kaçındığı yorumları yapılıyor. İtalyan basınında çıkan ve Merkel’i Nazi Almanya’sına atıfta bulunarak “Dördüncü Cumhuriyetin” lideri olarak betimleyen haberlere itibar edilmese dahi Avro’ya geçildiği tarihten itibaren Almanya ticaret dengesinin seyri eleştirilerde haklılık payı olduğunu ortaya koyuyor.

Almanya dışından bu tepkiler gelirken, Almanya içinden de Merkel hükümetine yöneltilen eleştiriler bulunuyor. Baden-Württemberg eyaleti başbakanı olan Yeşiller Partisi’nden Winfried Kretschman Merkel’in bireysel kararların küresel bağlamını daha iyi tespit etmesi gerektiğine dikkat çekerek Avrupa konusunda bir vizyon eksikliği olduğuna değiniyor.

Ancak, Almanya’nın mevcut krizdeki sorumluluğuyla ilgili getirilen eleştiriler bir yana, İtalya Başbakanı Mario Monti’nin parlamentoların rolü ile ilgili sözleriyle belirginleşen diğer ironi de Mario Monti hükümetinin İtalya parlamentosu tarafından seçilmeden atanmış olması. Geçtiğimiz Kasım ayı ortalarında Silvio Berlusconi hükümetinin istifasını takiben ülkeyi krizden kurtarmak üzere atanan Monti hükümetinde tek bir seçilmiş parti mensubu bulunmuyor.

(Der Spiegel, Sudden Debt, Euobserver, Financial Times)

 

Türk ve Ermeni müzisyenler Berlin’de buluştu

Berlin’de düzenlenen Young Euro Classic adlı gençlik klasik müzik festivali, Türkiye-Ermenistan Gençlik Orkestrası’nı ağırladı. Konserin sloganı “Müzik birleştirir” oldu.

Ermenistan-Türkiye Gençlik Orkestrası, Berlin’de düzenlenen Young Euro Classic adlı gençlik klasik müzik festivali çerçevesinde geçtiğimiz cuma akşamı bir konser verdi. Berlin’in tarihî binalarından Konzerthaus’da verilen konser sona erdiğinde Şef Cem Mansur yönetimindeki orkestra dakikalarca alkışlandı. Konsere solist olarak ise piyanist Aşot Haçaturyan katıldı. Tamamen dolu olan yaklaşık bin beş yüz kişilik salonda konseri izleyenler arasında Türk ve Ermeni toplumunun temsilcileri de vardı.

Türk ve Ermeni bestecilerin eserleri

Ermenistan-Türkiye Gençlik Orkestrası, konserinde Türk ve Ermeni bestecilerin eserlerine yer verdi. Ferit Tüzün ve Aleksander Spendiaryan’ın eserlerinin yanı sıra programda Ludwig van Beethoven’ın besteleri yer aldı. Programda özellikle Beethoven’a ağırlık verdiklerini belirten Şef Cem Mansur, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü Beethoven büyük bir barış sembolü. Beethoven, bütün besteciler arasında barışamaz görünen, uç noktalarda görünen gerçeklerin pekâla birlikte var olabileceğini, müziğin özünün aslında çatışma ve çatışma çözme olduğunu en çarpıcı şekilde gösteren bir besteci.”

Orkestra nasıl oluştu?

Ermenistan-Türkiye Gençlik Orkestrası’nın konseri, 27 Temmuz-13 Ağustos tarihleri arasında Berlin’de düzenlenen 13. Young Euro Classic gençlik klasik müzik festivalinin doruk noktalarından birini oluşturdu. Türkiye ve Ermenistan’dan yaklaşık 60 genç müzisyeni bir araya getiren orkestra, Young Euro Classic’in daveti üzerine kuruldu. Cem Mansur, bu orkestranın nasıl oluşturulduğunu şu sözlerle anlattı: “Türkiye-Ermenistan Gençlik Orkestrası ilk kez 2010 yılında oluştu, İstanbul’da üç konser verdik, on gün süren bir prova döneminden sonra. Ve bu yıl da hem benim iki kere (Young Euro Classic’e) davet edildiğim Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası’nı ve hem de yine iki defa Young Euro Classic’a davetli olan Ermenistan Devlet Gençlik Orkestrası’nı bu yıl birlikte davet ettiler. ‘Madem iki kere geldiniz, bu yıl birlikte gelin’ dediler. ‘Tamam, çok iyi fikir’ dedik. Bizim de uzun zamandır tekrar canlandırmak istediğimiz bir projeydi. Devlet orkestrası ile olmadı işimiz, biz her şeye rağmen Ermenistan’dan 30 genç müzisyeni kişisel kontaklarımızı kullanarak bunu yapmaya karar verdik.”

“Müzik birleştirir”

Yaklaşık iki hafta süren provaların ardından orkestra geçtiğimiz hafta İstanbul’da da bir konser verdi. Erivan’da planlanan konser ise Ermenistan hükümetinin destek vermemesi nedeniyle gerçekleşemedi.

Türkiye ile Ermenistan arasındaki soğuk ilişkiler nedeniyle Ermenistan-Türkiye Gençlik Orkestrası, Young Euro Classic adlı gençlik klasik müzik festivalinde dikkat çeken orkestralar arasında yer aldı. Ancak Şef Cem Mansur, bu orkestra ile hedeflerinin siyasi mesajlar vermek olmadığını vurguladı. Cem Mansur, amaçlarını şu sözlerle dile getirdi: “Amaç, ancak müzik yoluyla tesis edilebilecek çok derin bir gönül bağının genç kuşağın arasında olabileceğini göstermek. Ondan sonra her türlü anlaşmazlığın, önyargının birlikte müzik yapmış genç insanlar arasında olamayacağını, kalamayacağını görmek.”

Orkestraya katılan gençler müziğin birleştirici gücünün projenin siyasi boyutundan daha önemli olduğunu dile getiriyorlar. 2010 yılında oluşturulan orkestraya da katılmış olan Arevik Galyan, bu konuda şunları söyledi: “Bu projenin siyasi yönü üzerinde düşünmüyorum. Yeni kuşakların (bir araya gelmesi) benim için çok daha önemli. Belki yeni kuşaklar bir şeyleri değiştirmeyi başarır. Siyaseti ise siyasetçilere bırakmak gerekiyor.”

Gençler arasındaki diyalog

Ermenistan-Türkiye Gençlik Orkestrası, Türk ve Ermeni gençler arasında diyaloğun geliştirilmesine, yeni dostlukların kurulmasına katkı sağlıyor. Klarnet çalan Mher Mnatsakanyan, Ermeniler ve Türklerin aslında benzer zihniyete sahip olduklarını, bu nedenle de Türk müzisyenlerle ilk andan itibaren iyi anlaştıkları belirtti. Kontrbas çalan Cemre Çetin ise kurulan dostluğun devam etmesini diledi: “Burada olduğumuz için mutluyuz. Ve Ermeni arkadaşlarımızla tanıştığımız için de mutluyuz. Sonuçta onlar da bizim gibi aynı kaderi paylaşıyorlar. Yaşıtlarımız, aynı şartlarda büyüyorlar. Ülkelerinde bizdekinden daha fazla imkânları yok ya da daha eksik değiller. O yüzden eşitiz tamamen. Umarım dostluk uzun yıllar boyunca sürer.”

(Deutsche Welle Türkçe)


 

Kirani James, Oscar Pistorious, Grenada

Olimpiyat tarihinde yarışan ilk ampute atlet, Oscar Pistorious ve ülkesi Grenada’ya olimpiyat tarihindeki ilk madalyayı kazandıran atlet , Kirani James. Bu iki atlet 400 metre yarı final turunda karşı karşıya geldiler.

Güney Afrikalı Oscar Pistorious, ilk turu 3. olarak bitirip yarı finale kaldığında dünya nefesini tutmuş ve yarı finali beklemeye başlamıştı. İnsanlığın tanımını, sporun tarihini kökünden değiştiren bu atlet 400 metre finaline de kalmayı başarabilecek miydi? Ne var ki yarı final yarışında ilk 4 içerisinde olamadı Pistorious. Ayaklarındaki karbon fiber protezler ile koştuğunda diğer atletlerden dört kat daha fazla efor sarf ettiği tıbbi olarak kanıtlanmış atlet üst üste iki gün bu seviyede bir mücadeleyi kaldıramadı ve yarı final yarışını son sırada tamamladı. Yarış bittikten sonra yaşananlar ise olimpiyat tarihine geçti. Ülkesi Grenada adına Londra 2012’ye katılan 19 yaşındaki Kirani James, 400 metre yarı finalinde finişi ilk gören atllet olduktan sonra Oscar Pistorious’un yanına gitti ve onun isimliğini alıp kendi göğsüne taktı.

Bu hareketi ile hem olimpiyat tarihine geçen hem de olimpiyat ruhuna uygun hareket eden Kirani James, 400 metre finalindeki derecesi ile ülkesi Grenada’ya da unutulmaz bir gurur yaşattı. Uzun bacaklarıyla her adımda rakipleriyle arasındaki farkı açan “Jaguar” lakaplı atlet 43.94’lük derecesi ile altın madalyaya uzanırken ülkesinin kazandığı ilk madalyayı da boynuna takma, ülkesinin milli marşını da olimpiyatlarda çaldıran ilk sporcu olma ünvanına erişiyordu.

Kirani James’in Oscar Pistorious’un isimliğini alma anı burada.

Kirani James’in ülkesi adına ilk olimpiyat madalyasına ulaştığı sırada ülkesi Grenada’da yaşanan coşku burada.

(Yeşil Gazete)

 

Bodrum’da orman yangını

Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Yalı beldesi yakınlarında akşam saatlerinde çıkan orman yangını kontrol altına alınamadı. Kızılçam ormanları ile kaplı Gökova’nın kalbinde çıkan yangında ilk belirlemelere göre 25 hektarlık alan yandı, yangın şiddetli rüzgarın etkisi ile giderek büyüyor.

Yalı beldesinin Çiftlik mahallesi yakınlarındaki Kargıcak ormanlarında dün akşam saat 19.00 sıralarında çıkan orman yangını şiddetli rüzgarın etkisi ile hızla büyüdü. Akşam saatlerinde iki uçak, iki helikopter ve 10 arazöz ile 100 orman işçisinin katıldığı yangın söndürme çalışmasına, havanın kararması ve yoğun duman nedeniyle son verildi. Yangının Mazı köyü ve Kisebükü koyuna doğru ilerlediği ve kontrol altına alınamadığı belirtildi.

DHA

Londra’da İlk madalya Kayaalp’ten

Londra Olimpiyatları’nda, güreşçi Rıza Kayaalp, 120 kiloda bronz madalya kazandı.

Kayaalp, Olimpiyatlar’ın 10. gününde Türkiye’ye ilk madalyasını getirmiş oldu.

Rıza Kayaalp’i yarı finalde saf dışı bırakan,  Kübalı Mijain Lopez Nunez ise altın madalya aldı. Nunez 2008 Pekin’in de şampiyonu.

Kayaalp bronza ulaşırken ilk maçında Ukraynalı rakibi Evgeni Orlov’u 3-0 yendi. Çeyrek finalde ABD’li Dremiel Deshon Byers’i de 3-0 alt ederek yarı finale çıktı.

Yarı finalde ise 120 kiloda sıkletinin tartışmasız en başarılı ismi Lopez Nunez’e, 3-0 mağlup oldu.

Bronz madalya mücadelesinde ise Gürcü rakibi Guram Pherselidze’ye mağlup etmeyi başardı.

Suriye Başbakanı Ürdün’e kaçtı

0

Ürdün’de hükümet, Suriye Başbakanı Riyad Hijab’ın Beşar Esad yönetiminden kaçarak Ürdün’e kaçtığını duyurdu.

Sünni bir Müslüman olan Hijab yaklaşık iki ay önce bu göreve getirilmişti.

Hijab, Suriye lideri Beşar Esad’a sırtını dönen ilk hükümet üyesi ve en yetkili Suriyeli oldu.

Suriye devlet televizyonu ise Hijab’ın görevden alındığını duyurmakla yetindi.

Hijab’ın yerine Ömer Galevanci getirildi.

BBC Türkçe

‘Tayyip Erdoğan füze versin’

0

Radikal’den Serkan Ocak, Özgür Suriye Ordusu’nun Halep’teki komutanı Şeyh Abdülkadir’le konuştu. Muhalif komutan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gazete aracılığıyla mesaj gönderdi ve silah istedi…

Röportajın ilgili kısmı şöyle: 

“Umudumuz bayrama kadar Halep’i almak. Sonraki hedef ise Şam. Mermi şu anda çok pahalı. Ancak hazırlığımız var. Türkiye hükümetine çok teşekkür ediyoruz. Bugüne kadar yaptıkları önemliydi. Bize silah vermesi konusunda da umudumuz var. En çok uçaklar için füzeye ihtiyacımız var. Sonra yine uçaksavar ve diğer ağır silahlara. Elimizde silah olsa Halep’i almamız 24 saat sürmez. Bizim gençlerimiz, kimseye ihtiyacımız yok ancak silaha ihtiyacımız var. Rejim unu kesti. İnsanlar ekmek bulmakta güçlük çekiyor. Bir yandan savaşırken bir yandan da belediyecilik hizmetleri veriyoruz. 2 ekmek bize gelirse bunun birini halka veriyoruz.”

Yeşil Gazete

Yeni İstanbul için 1 milyon kişi bulabilirim

0

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, şehircilik uzmanları, mimarlar ve çevrecilerin muhalefetine rağmen, çılgın çılgın projeler anlatmaya devam ediyor. Bakan Bayraktar’ın son çılgınlığı ise şöyle: İstanbul’ın sınırları içinde, şehrin merkezi dışında, 1 milyon nüfuslu yeni bir şehir!

Bayraktar, “Kayaşehir diye yaptığımız yer, kuracağımız şehrin çekirdeğidir. O çekirdeği genişleteceğiz” ifadesini kullandı. Çılgın bakan, “Riskli binaların haritalarını çıkarıyoruz. Risk nitelik ve nicelik durumlarını çıkarıyoruz. Bu duruma yönelik yasa mevzuatlarını hazırlıyoruz. Bakanlar Kurulu kararını çıkarıyoruz. Bunlarla beraber, belediyelerle konuşuyoruz. Belediyeleri yasal mevzuata göre hazırlıyoruz” dedi.

20 yıldan daha erken bitirilebilir

Süreci 20 yıldan daha erken bir zamanda bitirmeyi hedeflediklerini ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti:

“Uygulamaya Eylül ve Ekim başı gibi başlamayı düşünüyoruz. Bu çerçevede, memleketimizin hayrına çok güzel bir start vereceğiz. Belediyelerden, kamu kuruluşlarından müracaatlar var. Çok ciddi şekilde ve artan bir hacimde müracaatlar var. Bizim binalarımızı gelin yıkın diye, insanlar bize başvuruda bulunuyorlar. Bu yıkımları, Başbakanımız da teşrif ederse eğer, Başbakanlığımız’ın vereceği startla Türkiye ‘nin herhangi bir yerinden başlatacağız.”

 “Kayaşehir şehrimizin çekirdeği olacak”

İstanbul ‘da ileriye yönelik bir milyon nüfuslu bir şehir kurmayı planladıklarını da bildiren Bayraktar, ilk etapta 500 bin nüfus, arkasından 700 bin, onun da arkasından 1 milyonu bulacak şekilde yeni bir şehre başlanıldığını ifade etti.

“Kayaşehir diye yaptığımız yer, kuracağımız şehrin çekirdeğidir. O çekirdeği genişleteceğiz. O şehrin çalışmalarına süratle başlıyoruz” diyen Bayraktar, ayrıca, Anadolu yakasında, yer arayışlarının devam ettiğini sözlerine ekledi.

Akkuyu’da “Nükleere Hayır” yürüyüşü

Akkuyu’da yapılması planlanan Nükleer Santrali protesto eden Nükleer Karşıtı kuruluş ve sivil toplum örgütleri geçen yıl olduğu gibi bu yılda geniş katılımlı bir yürüyüş gerçekleştirdiler.

7 Temmuz tarihinden bu yana devam eden Akkuyu Çadır kampının en önemli ve ses getirecek eylemi olarak Mersin NKP tarafından organize edilen “Nükleere Hayır “ yürüyüşü, çevre illerden gelen sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve parti üyelerinin katılımıyla Büyükeceli Belediyesinin önünde yürüyüş korteji oluşturularak başladı. Farklı siyasi partilerin, NKP bileşenleri içerisinde yer alan odaların temsilcilerinin de yer aldığı kortej yürüyüşün başlamasıyla santralin kurulacağı yer olarak planlanan bölgeye kadar sloganlar atarak devam etti.

Sloganların Hedefi AKP İktidarı
Nükleere Hayır yürüyüşüne Mersin başta olmak üzere Adana, Antalya illerinin yanı sıra yakın ilçelerde bulunan çevre dernekleri de destek olmak ve nükleere hayır demek için yürüyüşte yer almışlardı. 1000 kişinin üzerinde olan kalabalık sloganlar atarak tepkilerini dile getiriyorlardı. Nükleer Karşıtlarının 3 km’lik yürüyüşü sırasında atılan sloganlardan en fazla nasibini alan AKP İktidarı oldu.

Demir Parmaklıkları Aşmak!
Nükleere Hayır yürüyüşünün sıcak bir havada yapılıyor olması yürüyüşün renkli ve çok sesli geçmesine engel olurken, yürüyüş korteji belli aralıklarla mola vererek katılımcıların dinlenmesi sağlandı.

Nükleer Santralin yapılacağı bölgeye yaklaştıkça, yürüyenlerin tansiyonu arttı, yapılması planlanan santrale ait demir kapıların görünmesiyle nükleer karşıtı kalabalık kapılara hucüm ettiler. Demir kapıların açılmasını isteyen nükleer karşıtları, bu talepleri karşılık bulmayınca tepkilerini sloganlar atarak ve taşlarla demir kapılara vurarak gösterdiler.

CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının nükleer santral önünde basın mensuplarına yaptığı açıklamada “ bölge halkının başta olmak üzere kimsenin nükleer santral istemediğini ve AKP iktidarının usulsüzlere ve hukuka aykırı bir politika izlediğini” dile getirdi.  Daha sonra Mersin NKP sözcüsü yürüyüşün sona erdiğini dile getirdi. Basın açıklaması sonrasında nükleer karşıtları dağıldılar

(Ekolektif.org)