Ana Sayfa Blog Sayfa 4566

Neşet Ertaş’ı dinliyor muyduk sahi?- Berrin Karakaş

Yıl 2000. Büyük bir debdebeyle milenyuma girilmiş. İstanbul’a yıllar sonra Neşet Ertaş gelmiş. Hani şu “Saygısızlık olmazsa ceketimi çıkarabilir miyim?” diye sorduğu konsere. Hasta düşmüş, soran olmamış senelerce. Gurbette geçirdiği o uzun, o kırgın zamanların üzerine yine her zamanki gibi göğsünden başının üzerine, selamlıyor sevenlerini. “Programıma Muharrem Usta’nın Karacaoğlan’dan havalandırdığı bir türküyle başlıyorum” diye alıyor sazı eline; ‘Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm.” Yan koltukta oturan genç oğlan “Benim bildiğim ev havalandırılır” diye fısıldıyor arkadaşına, gülüşüp susuyorlar.

Neşet Ertaş türküleri, bozlakları, şiirleri söylemiyor, havalandırıyordu. Onların da mertebesi, sevenleri gibi başının üzeriydi. Ve Neşet Ertaş dünya denen isi pası dumanı bitmez evi havalandıran, uçsuz bucaksız bir gönül penceresiydi…

Vefatının akşamı TRT’de gösterilen, ‘spor saati’yle ve de pat diye kesilen bir belgeselde, duruşunun dikliğinden pek belli bir teknik kuru bilgi, bağlama stillerini sayıyordu ustanın. Sözünü kesti Ertaş, her daim efendiliğinden “Anladım ne diyeceğini” açıklamasıyla anlattı: “Ben nota bilmem, içimden geldiği gibi söylüyorum. Bunun ne olduğunu da bilmem ben. Duygusal çalıyorum.” Nasırlı üç parmağını gösterdi sonra delil olarak. Kalbi nasır bir dünyada sanatıyla, yaşamıyla duygusal çalanların işi kolay olmuyor.

En son ne zaman hatırlamıştık kendisini? Yanılmıyorsam post-modern bir özgür kız olarak milenyuma yaraşmış Nil Karaibrahimgil dört sene evvel bu ismi hatırlamamıştı da tartışmıştık günlerce kimdir usta? “Ne var bunda, Neşet Ertaş beni tanıyor mu acaba?” sorusuyla özgür kızın, uzamıştı polemik. Sayesinde “Neşet Ertaş tanınmıştı.” Sonra bu ‘yanlış anlaşılma’ reklamcı sevgili ile birlikte kaleme alınan içli, birleştirici bir mektup ile çözülmüştü. Bir Neşet Ertaş’ın ‘Yalan Dünya’sı vardı. Bir de böyle bir yalan dünya.

Hadi Nil Karaibrahimgil şeker, bonibonlu bir kız çocuğu. Varoluş derdi peşinde kallavi filmler yapmış yönetmenlerin dahi arasına ödüller, ‘ben ben’ler girince bir derin şüphe düşüyor insanın içine: “Neşet Ertaş’ı dinliyor muyduk sahi?”

Sekiz yaşında babası askerdeyken ne verirlerse geçinmeye köy köy, kapı kapı gezerken de ozanın derdi neydi dersiniz? Agos’ta 2008’de yayımlanan söyleşiden öğreniyoruz: “On beş köy gezdik, kimse bana demedi ki ‘şu sazı bir çal, dinleyeyim.”

Dinlemiyoruz, gülmüyor yüzümüz. Birbirimizi sevmeyi bıraktık. Ne diyor Ertaş ‘Gel Sevelim’de: ‘Özü gülmeyenin sözü güler mi?”

Neşet Ertaş hiç bırakmadı sevmeyi. Dünyaya bunun için gelmişti. Âşık, hep âşık bir Bektaşi. Kendi sözleriyle: “Anadan doğma güzele âşık. Güzel kim? İnsan”

İnsanı sevmemesi için çok sebebi vardı oysaki. Daha beş yaşında köçeklik yaparken tanışmıştı müstehsi yüzüyle ki, kimisine bu bile yeterdi uzun bir küslüğe.

‘Efendiler’ mallarına mülklerine bu kadar yerleşmişken, yersiz yurtsuz bir Abdaldı Neşet Ertaş. Zamanında müzik cinken şeytanken onlara, abdallar için ab-ı hayattı. Sonra ‘efendiler’ anladılar ki cin değil şeytan değil bu müzik, pekâlâ kendi sünnetlerinde düğünlerinde kendileri de çalabilirler. Ve sonra Abdallara kız vermedikleri gibi, iş de vemediler. Şapkayı takmışlardı bir kere başlarına.

Şapkamızı önümüze koyup şimdi, Agos söyleşisinde Ertaş’ı dinleyelim: “Abdalların şapkasız dolaşması olacak iş değildi, saygısızlık olarak kabul edilirdi. Bizler saçımızı tarayıp da insan içine başı açık çıkamazdık, kabul edilmezdi. Şapka takmak da yetmezdi, kaşımıza kadar indirirdik, gerisini siz anlayın…”

Gerisini anlıyoruz. Gerisini hâlâ öyle derin yaşıyoruz ki türküleri gibi havalandırdığı ruhunun ardından cenazesi bile kavga sebebi olabiliyor bu büyük ruhun: Camiden mi kalksın cenaze, cemevinden mi? Neşet Ertaş’ın sözleriyle çünkü: “Şu kısa ömürde insanlar dünyaya geliyor, nereye geldiğini bilmeden gidiyor çoğu.”

Bu gazete köşesinden edilen bu veda, ‘Hapishanelere Güneş Doğmuyor” bozlağı sesinde olsa da havalandıralım istedim evleri, şu sazı bir dinleyelim.

Berrin Karakaş – Radikal

Türkiye iş kazalarında Avrupa birincisi

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine dayanarak verdiği bilgiye göre, Türkiye, iş kazalarında Avrupa birincisi. Türkiye’de günlük 172 iş kazası meydana geliyor ve bu kazalarda 3 işçi hayatını kaybediyor, 5’i ise sakat kalıyor. Verilere göre, 2000-2012 yılları arasında Türkiye’de toplamda 12 bin 686 işçi kazalarda hayatını kaybetti. Uluslararası çalışma örgütü verilerine göre Türkiye iş kazaları sonucu ölümlerde sadece El Salvador ve Cezayir’i geçemiyor.

Yılda yaklaşık bin 100 işçi iş kazasından ölüyor

Son on yılda 11 bin işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. Bu her yıl yaklaşık 1.100 işçi anlamına geliyor. Günde ortalama dört işçi iş kazaları nedeniyle yaşamını yitirirken, altı işçi de iş göremez hale gelmektedir.

En fazla işçi ölümü inşaat sektöründe

Türkiye’de en fazla işçi ölümü ve iş kazalarının üçte biri inşaat sektöründe meydana geliyor.

Tüm iş kazalarının yüzde 1,6’sı ölümle sonuçlanırken inşaat sektöründeki iş kazalarının yüzde 4,7’si ölümle sonuçlanmaktadır. İnşaat sektörünü taşımacılık, madencilik ve metal sektörleri takip etmektedir.

‘Para cezasıyla sonuçlanan dava’

TMMOB- Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, 5 yıl önce kaybettikleri meslektaşlarını etkinliklerle anacak. Vinç bomunun altında kalarak hayatını kaybeden Gülseren Yurttaş, için yarın 27 Eylül günü saat 11.00‘da Sarayburnu Eski İSKİ Şantiyesi önünde TMMOB İstanbul İl Koordinasyonu bileşenleriyle ortak bir basın açıklaması yapacak. Yurttaş için, 29 Eylül Cumartesi günü de “Gülseren Yurttaş Anısına: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” etkinliği düzenlenecek.

Gülseren Yurtaş’ın ölümü ve etkinliklere ilişkin TMMOB- Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, açılan davanın sonucu, iş kazaları hakkında çarpıcı bilgiler dikkat çekiyor.

2002-2007 yılları arasında İstanbul Şube Müdürlüğü görevini yürüten, odadaki görevinin ardından İSKİ Melen Çayı Boğaz Geçiş Projesi Sarayburnu Şantiyesindeki Müteahhit firma Kutay İnşaat Taahhüt Tic. Ltd. Şti. firmasının taşeronu olan DETEK (Deniz Teknolojisi Ltd. Şti) adlı firmada çalışmaya başlayan değerli meslektaşımız ve arkadaşımız Gülseren Yurttaş, 27 Eylül 2007 tarihinde, gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmaması nedeniyle boru taşıyan vinç bomunun kopması sonucunda meydana gelen bir “iş cinayeti” ile aramızdan ayrıldı.

Açılan kamu davasında “taksirle adam öldürme” suçu ile yargılananların cezaları diğer “iş kazaları”nda olduğu gibi para cezasına çevrilerek dava sonuçlandı. Bu dava kamu vicdanını ve bizleri yaraladı.

‘Takdir-i ilahi söylemleri ile örtülmek isteniyor”

Onu kaybettiğimizden bu güne ihmaller can almaya, yakınlarını, geleceği, başka hayatları da beraberinde karartmaya devam ediyor. “İş kazaları” sonucu ölümler ve yaralanmalar hız kesmeden artarak devam ediyor. 2012 yılı eylül ayı itibariyle “iş kazaları”nda yaşamını yitiren işçi sayısı en az 600‘iken, yetkililer her “iş kazası”nda olduğu gibi “takdir-i ilahi” söylemleri ile aklı ve bilimi hiçe sayarak sorunun asıl kaynağının üzerini örtmeye devam ediyorlar.

Aradan geçen beş yıla karşın işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında olumlu bir ilerleme kaydedildiğini söylemek olanaksız.

‘İş cinayetlerine kurban gidiyorlar’

Aksine çalışma yaşamındaki ihmaller sonucunda binlerce insanımızın da benzer iş cinayetlerine kurban gitmesi, bu ihmaller zincirinin arkasındaki asıl sorumluların ortaya çıkarılmaması, sorumluların yasaların öngördüğü en üst sınırdan caydırıcı cezalarla cezalandırılmaması, kamusal denetim mekanizmalarının daha etkin bir şekilde işletilmemesi, mevcut yasal düzenlemelerin uygulanmaması, iş güvenliği konusundaki tüm yasal ve yönetsel çerçevenin önce insan yaşamı ekseninde şekillenmemesi ve taşeronlaşmanın giderek yaygınlaşması gibi gelişmelere bağlı olarak meydana gelen ve kayıtlara “iş kazası” olarak geçen cinayetlerin ülke genelinde yaygınlaşması gibi çeşitli olumsuzluklar acımızı her geçen gün daha da derinleştiriyor.

(Hülya Karabağlı/T24)

Totti’den yeni rekor

0

Roma’nın bayrak adamı Francesco Totti, Sampdoria karşısında attığı golle Serie A tarihinin en golcüleri listesinde üçüncülüğe yükseldi.

Roma’nın efsanevi yıldızı Francesco Totti, dün akşam Sampdoria karşısında her zaman yaptığı gibi fileleri havalandırdı. Başkent ekibinin kaptanı Serie A’daki gol sayısını 216’ya çıkardı.

Çizme’de görev yapan aktif futbolcular arasında en skorer durumunda bulunan maestro, Genova temsilcisi karşısında ağları bularak tarih kitaplarındaki yolculuğuna devam etti. Başlama vuruşu öncesi tarihin en golcüleri listesinde beşinci sırada bulunan yıldız, bir anda üçüncü sırayı paylaşan Jose Altafini ve Giuseppe Meazza’yı yakaladı.

Okulları İmam Hatip oldu, engelliler asansörsüz okula gönderildi

Bandırma’da engellilere hizmet veren Rehberlik Araştırma Merkezi İmam Hatip’e dönüştürülünce engelli öğrenciler bir okulun dördüncü katına taşındı. Asansör bozuk olduğu için veliler çocuklarını kucaklarında taşımak zorunda bırakıldı.

AKP’nin 4+4+4 uygulamaları sonucu İmam Hatip’e dönüştürülen okullardan biri de engelli okulu oldu. Balıkesir’in Bandırma İlçesi’nde, Süleyman Şeker İlköğretim Okulu’nun giriş katındaki Rehberlik Araştırma Merkezi’nin İmam Hatip okuluna dönüştürülmesi nedeniyle engelli öğrenciler asansörü bozuk olan Şehit Pilot Üsteğmen Cemil Kaya İlköğretim Okulu’nun 4. katına taşındı. Engelli yakınlarını kucağında taşıyarak sınıflarına götüren veliler yaşananlara tepki gösterdi.

Engelli öğrenciler ailelerin kucağında 4. kata çıkıyor
DHA‘nın haberine göre, Gönen, Manyas, Erdek, Marmara ilçeleri ve Avşa Beldesi’nde bulunan 700’e yakın bedensel ve zihinsel engelliye hizmet veren, Süleyman Şeker İlköğretim Okulu’nun giriş katındaki Rehberlik Araştırma Merkezi’nun bulunduğu yer, İmam Hatip Okulu’na dönüştürüldü. Merkez de Şehit Pilot Üsteğmen Cemil Kaya İlköğretim Okulu’nun 4’ncü katına taşındı. Çocuklarını özel okullara göndermek için Rehberlik Araştırma Merkezi’nden rapor almaları gereken engelli aileleri, hastalarını asansörü çalışmayan 4’üncü kata çıkarmakta büyük güçlük çekiyor.

“Bunun adı işkence”
Elleri ve bacakları tutmayan oğlu 21 yaşındaki Melih İpekçi’yi kucağında Rehberlik Araştırma Merkezi’ne götüren Mehmet İpekçi, “Bunun adı engelliye ve ailesine işkence. Yaptırılmayan bozuk asansör nedeniyle 45 kilo ağırlığında olan oğlumu okula başlaması için gerekli olan raporu vermeleri için defalarca kucağımda götürüp getirdim. Üstelik dört kat inip çıkıyoruz. Çocuklarını taşıyamayanlar ne yapsın” diye tepki gösterdi. İpekçi, Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yürüme engelli olan Müdürü Mesut Yılmaz’ın da 4. kata çıkıp inmekte zorluk çektiğini sözlerine ekledi.

Bandırma İlçe Milli Eğitim Müdürü Şakir Demirhan konuyla ilgili olarak, “Süleyman Şeker İlköğretim Okulu’nun İmam Hatip Okulu’na dönüşmesi için bundan önceki valimiz Yılmaz Arslan talimat verdi. Biz de yerine getirdik. Bana bu zamana kadar herhangi bir şikayet iletilmedi” dedi.

(sol)

1001 Belgesel Film Festivali başladı

Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali bugün başladı,  27 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek belgesel film festivalinde bu sene 5 farklı merkezde sinemaseverlerle buluşacak.

15. kez düzenlenecek festival bu yıl “Sistem Hatası” temasıyla organize edildi. Etkinlik kapsamında 16’sı yerli, 76 film gösterilecek. Belgesel Sinemacılar Birliği tarafından düzenlenen etkinlikler Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlı’nın katkılarıyla izleyicilere ulaşacak.

1001 Belgesel Film Festivali’nin açılışı dün akşam Vibeke Bryld’ın “Şer Ekseninden Gece Masalları” filminin gösterimiyle yapıldı. Cemal Reşit Rey’deki açılış gecesdinde KeKeÇa: Rythm Your Body grubu ile müzisyen Özgür Demir sahne aldı.

FESTİVALE ÇOK SAYIDA KATILIM

Festivalde, “İlk Filmler” bölümünde genç yönetmenlerin hazırladığı 10 film seyirciyle buluşacak. Etkinliğe Fransa, Almanya, Hindistan, İrlanda, Lübnan, Filistin, İspanya,Yunanistan, Belçika, Arjantin, Danimarka ve Hollanda’dan 25 yönetmen konuk olacak.

Festival kapsamında gösterilecek filmler, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi, Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Nazım Hikmet Kültür Merkezi ve Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde (Afife Jale Salonu) ücretsiz olarak izlenebilecek.

Festival programı için 1001belgesel.net/

(Yeşil Gazete)

Snooker dünya şampiyonu Ronnie O’Sullivan ilk defa ilk 16’da yok

0

Son dünya şampiyonu, Ronnie O’Sullivan dünyada snooker’ı yöneten şirket olan World Snooker’la anlaşamamış ve yeni bir kontrata uzun süre imza atmamıştı. Bu sebeple Wuxi Classic, Avustralya Açık ve Şanghay Masters turnuvalarına katılmayan “The Rocket” lakaplı sporcu, dün açıklanan yeni sıralamalarda 17. sırayı alarak ilk 16’nın dışında kaldı.

19 yıldır sıralamada ilk 16’nın dışında hiç kalmayan Sullivan, dünya şampiyonu olduğu için gelecek ay yapılacak International Championship’de doğrudan katılacak.

Yeni açıklanan sıralamada ilk sırayı alan isim ise Mark Selby oldu. İkinci sıraya Judd Trump yerleşirken, John Higgins üçüncü sırada yer aldı.

(Yeşil Gazete)

Yunanistan’da Genel Grev

0

Yunanistan’da yeni tasarruf önlemlerini protesto için kamu ve özel sektör çalışanları 24 saatlik greve gitti. Genel grev çerçevesindeki protesto gösterilerinde anarşist gruplar polisle çatıştı. 100 kişi gözaltına alındı, 20’si tutuklandı. Kamu çalışanları, yeni koalisyon hükümetinin işbaşına gelmesinden bu yanaki ilk grevini düzenlerken binlerce kişi protesto için parlamento önünde toplandı.

Atina’da güvenliği sağlamak için binlerce polis görevlendirildi. Okullar ve devlet daireleri kapanırken otobüs hatları protestocuları taşımak için açık kaldı. Grevi, ülkedeki çalışanların yarısının üye olduğu Kamu Çalışanları Konfederasyonu düzenliyor.

Eylemciler, hükümetin 11,5 milyar euro’luk son kesinti ve kemer sıkma önlemlerini protesto ediyor. Kesintiler, Yunanistan’ın iflasa sürüklenmesinin önüne geçecek kurtarma fonlarından faydalanabilmesi için ön şart olarak belirlenmişti.

Yunanistan’ın, 130 milyar euro’luk ikinci kurtarma paketinin 31 milyar euro’luk dilimine ihtiyacı var. Fakat, ülkenin üçte ikisinin yoksulluk sınırına yaklaştığı ve işsizlik oranlarının tırmandığı ülkede halk kesintilere karşı çıkıyor.

Sol Syriza ittifakının geride bırakan muhafazakar eğilimli Yeni Demokrasi Partisi’nin öncülüğünde haziranda kurulan hükümet, emekli maaşlarını düşürmeyi ve emeklilik yaşını 67’ye çıkarmayı planlıyor.

Ülke çapında bugün düzenlenen greve doktorlar da destek veriyor; hava kontrol çalışanları da gereve kısmen destek veriyor. MRB araştırma şirketinin geçen hafta yaptığı ankete göre, Yunanlıların yüzde 90’ı planlanan kesintilerin adil olmadığına ve yükün yoksul kesimin üzerine bindirildiğine inanıyor.

Ülkeye, 2010 yılı Mayıs ayında 110 milyar euro’luk, geçen yıl Ekim ay ında da 130 milyar euro’luk kurtarma fonu verilmişti.

(BBC)

Sudan ile Güney Sudan anlaşmaya vardı

0

Sudan ile Güney Sudan, iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren ham petrolün transferi konusunda anlaşmaya vardı.

Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da görüşen taraflar, sınır güvenliği konusunda da mutabakata varıldığını dile getirdi.

Anlaşma ayrıca sınır hattının askerden arındırılmış bölge olmasını da öngörüyor.

Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş artık bozkırına emanet

‘Bozkırın Tezenesi’ Neşet Ertaş sonsuzluğa uğurlandı. Devlet töreniyle uğurlanan Ertaş için başta siyasiler ve sanatçılar olmak üzere binlerce insan bir araya geldi.  Büyük Ozan’ın cenaze töreninde devlet erkanı da hazır bulundu. Hayatı boyunca bürokrasiyi sevmeyen, halkı ile arasına hiç kimsenin girmesine izin vermeyen Neşet Ertaş’ın cenaze töreninde devlet erkanının bulunması nedeni ile koruma duvarı oluşturulması tepkilere neden oldu.

Ertaş’ın naaşı dün sabah hayatını kaybettiği İzmir’den alınarak Ankara’ya getirildi. Ertaş’ın oğlu Hüseyin Ertaş ise ‘’Bütün sevenleri sağ olsun, var olsun. O bizden çıktı artık’’ diye konuştu. Ertaş, gösterilen ilgiden dolayı da teşekkür etti. Daha sonra Ertaş’ın cenazesini taşıyan araç defnedileceği Kırşehir’e doğru yola çıktı.

Ertaş’ın cenazesinin bulunduğu konvoy, Kırşehir girişinde karşılandı. Bu arada, Neşet Ertaş’ın cenazesinin Kırşehir’e getirildiği esnada belediye hoparlörlerinden türküler çalmaya devam etti. Ertaş’ın cenazesi daha sonra Ahi Evran Camii’ne getirildi. Burada ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından vasiyeti üzerine Bağbaşı Mezarlığı’nda yer alan babası Muharrem Ertaş’ın mezarının başucuna defnedildi.

Taziye çadırlarına ilgi büyüktü

Bağbaşı Mahallesi’nde bulunan Neşet Ertaş’ın baba evinin bulunduğu sokağa taziye çadırı kuruldu. Vatandaşların akınına uğrayan taziye çadırında, Neşet Ertaş’ın sevilen türküleri dinlendi. Ahi Meydanı’nda ise Kırşehir Belediyesi tarafından taziye çadırı kurularak, konuklara ikramlarda bulunuldu, belediye hoparlörlerinden de ozanın türküleri çalındı.

İzmir’de gıyabi cenaze namazı

Ertaş’ın son yıllarını geçirdiği Karabağlar Yunus Emre Mahallesi’nde bulunan Mevlana Camisi’nde de öğle namazının ardından kılınan gıyabi cenaze namazı kılındı.

Belediye tepki çekti

Neşet Ertaş son yolculuğuna uğurlanırken tabutuna sarılan Kırşehir Belediyesi yazılı örtü tepki çekti. Ertaş’ın sevenleri düşüncelerini sosyal medyada da dile getirdi.

Mezarın yeri değiştirildi

Cenaze ile birlikte Kırşehir’e gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın talimatı ile babasının mezarına yakın olması için Ertaş’ın mezar yeri değiştirildi. Günay, kazılan mezar yerinin, Muharrem Ertaş’ın mezarına uzak olması nedeniyle, vasiyetine uygun olarak, ayak ucuna yeniden kazılmasını istedi.

(Radikal)

Tarlabaşı Sanat Koşusu bu Pazar

2006’dan bu yana Tarlabaşı sakinlerine eğitsel, sosyal ve psikolojik destek vermek amacı ile çalışmalarını sürdüren Tarlabaşı Toplum Merkezi (TTM) 30 Eylül 2012 Pazar günü saat 09:30’da Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü’nde çalışmalarına fon yaratmak üzere sanat koşusu adında bir etkinlik düzenliyor.

30 Eylül Pazar sabahı Santral kampüsü ve çevresinde toplam 5 kmlik bir alanda isteyen koşacak, isteyen yürüyecek ve isteyen puset itecek.  Katılımcılar bir yandan Tarlabaşı Toplum Merkezi (TTM) için kaynak yaratırken bir yandan da spor yoluyla sosyal sorumluluk bilincinin yaygınlaşmasına destek verecek.

Koşucu olarak TTM’ye destek olmak isteyenler ad, yaş, telefon-eposta adresi gibi iletişim bilgileri ile eğer gerekiyorsa çalıştığı kurumu içeren bir postayı [email protected] ve [email protected] adreslerine iletmeleri gerekiyor. Bu şekilde kayıt olduktan sonra koşu günü kayıt masasından isme ait hazırlanan yaka numaralarının alınabilmesi mümkün olacak.

Koşunun amacı hem TTM’nin görünürlüğünü arttırmak hem de çalışmaların sürdürülebilmesi için bağış toplamak.  Sanat koşusunun yaygınlaştırmak adına her katılımcının tanıdık, aile ve dost çevresinden bağış toplanması aşağıda bulunan mektup örneğini iletmesi yeterli olacak.

TTM (Tarlabaşı Toplum Merkezi) hakkında ayrıntılı bilgi almak için. tarlabasi.org/facebook.com/pages/TARLABAŞI-TOPLUM-MERKEZ

(Yeşil Gazete)