Ana Sayfa Blog Sayfa 4547

BÜKOOP, yeni döneme afiyetle başladı

Boğaziçi Üniversitesi Tüketim Kooperatifi (BÜKOOP) geçtiğimiz hafta
gerçekleştirdiği bir “atıştırma” ile yeni dönemine girdi.

“Sağlıklı, lezzetli, doğal çevreyi ve toplumu olumsuz olarak en az etkileyen
gıdayı yaygınlaştırabilmek için onu tüketiciler açısından ulaşılabilir
kılmak, titiz üreticilerle dikkatli tüketiciler arasında kalıcı işbirliği ve yardımlaşma inşa etmek” amacıyla kurulan BÜKOOP, Mayıs 2010’dan beri Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüs’te hizmet veriyor. BÜKOOP hakkında detaylı bilgiye bükoop.org adresinden ulaşılabilir.

(Yeşil Gazete)

Kaçak Jeomühendislik Denemesinin Yankıları Sürüyor

0

Kaliforniyalı iş adamı Russ George’un 2012 Temmuz’unda Batı Kanada’dan
Pasifik okyanusuna açılarak 120 ton demir tozunu denize bırakmasının
ETC Group isimli çevre örgütü tarafından ortaya çıkarılmasını takiben
oluşan tepkiler devam ediyor.

“Haida Somon Restorasyon Şirketi” isimli bir şirket adı altında,
Kanada’nın Old Massett köyünde yaşayan ve büyük ölçüde somon balığı
avlayarak geçimini sürdüren Haida yerlilerini 2.5 milyon dolar
karşılığında “somon stoklarını artırmaya” ikna eden Russ George,
Temmuz ayında kiraladığı teknelerle denize açılarak 120 ton demir
tozunu denize dökmüştü. George’un demirin denizlerdeki plankton
miktarını artırdığına ilişkin çalışmalardan esinlenerek yaptığı
girişim ile plankton miktarının ve dolayısıyla plankton ile beslenen
türlerin artırılmasına yönelik girişimi geçtiğimiz günlerde ortaya
çıktı. Ancak, girişimin tek amacının somon stoklarının artırılması
olmadığı, plankton sayısındaki artış ile okyanusun karbon dioksit emme
kapasitesinin de artırılmasının hedeflendiği ve oluşması planlanan bu
yeni kapasitenin uluslararası karbon pazarında “kirletme izni” olarak
satılmasının da Russ George ve Old Massett köyünün planının bir
parçası olduğu ifade ediliyor.

Öte yandan, girişime ilişkin olarak New York Times gazetesine bir
açıklama yapan Maine Üniversitesi’nden Mark L. Wells, girişimin
bilimsel bir çalışmadan çok “okyanusa çöp dökmek” olduğunu vurguladı.
Wells ayrıca, bu dökme işleminin atmosferdeki karbon dioksit oranına
herhangi bir kalıcı etkisi olmasının mümkün olmadığını ifade etti.

2007’de de Galapagos adaları yakınlarında denize demir tozu dökme
planı yüzünden gündeme gelen Russ George’un girişimi sadece doğanın
dengesiyle oynamakla kalmıyor aynı zamanda jeomühendislik
girişimlerine ilişkin ulusal ve uluslararası kanunları da çiğniyor.
Kanada Çevre Bakanlığı konuya ilişkin soruşturma başlatıldığını
açıklarken, New York Times’a konuşan Harvard Üniversitesi’nden Andrew
Parker, gürüşümün denize atık dökmeye ilişkin Londra Sözleşmesi ve
Biyolojik Çeşitlilik Üzerine Birleşmiş Milletler Sözleşmesi tarafından
ilan edilen moratoryuma aykırı olduğunu ifade etti.

(Yeşil GazeteETC Group, The Guardian, Reuters, NYTimes)

Alanya’da Dağ bisikleti yarışı

0

10 ülkeden 142 sporcunun katılımıyla yapılan 16. Uluslararası Alanya Dağ Bisikleti Yarışında elit erkeklerde Almanya’dan Uwe Hochenwarter, elit bayanlarda ise Ukrayna’dan İana Belomoina birinci oldu.

Türkiye Bisiklet Federasyonu ile Alanya Belediyesi tarafından düzenlenen 6. Uluslararası Alanya Dağ Bisikleti Yarışı, Kızılalan orman alanında yapıldı.

Yarışlara U17 Erkek, U15 Erkek, Master Erkek, Yıldız Bayan, Elit Erkek, Elit Kadın, Genç Erkek kategorilerinde 10 ülkeden 142 sporcu katıldı.

Yarışta elit erkeklerde Almanya’dan Uwe Hochenwarter, elit bayanlarda ise Ukrayna’dan İana Belomoina birinci oldu. Yarışmanın ardından düzenlenen tören ile kategorilerinde dereceye girenlere madalyaları verildi.

Kategorilerinde dereceye girenlerin isimleri şöyle:

Elit Erkekler
1. Uwe Hochenwarter (Almanya)
2. Kadir Kelleci (Türkiye)
3. Marco Schaetzing (Almanya)

Elit Bayanlar
1. İana Belomoina (Ukrayna)
2. Marda Tereshchuk (Ukrayna)
3. Iryna Popova (Ukrayna)

U15
1. İzzet Şahin İçen (Ürgüpspor)
2. Ensar Sever (Ferdi)
3. Yasin Ayberk Üner (Bursa Büyükşehir Belediyesi)

U17
1. Soner Eken (Salcano ALDOKS Alanya)
2. Duran Akbaş (Salcano ALDOKS Alanya)
3. Tolga Akdeniz (Nilüfer Belediyesi)

Yıldız Bayanlar
1. Gamze Kıyas (Salcano ALDOKS Alanya)
2. Damla Alkınölmez (Salcano ALDOKS Alanya)
3. Ayşe Doğan (Salcano ALDOKS Alanya)

Genç Erkekler
1. Agit Salman (Brisaspor)
2. Ömer Faruk Kansu (Arnavutköy Salcano)
3. Furkan Ceylan (Ege Pedal)

Master Erkekler
1. Nevzat Kral (Brisaspor)
2. Salih Manavoğlu (Bursa Büyükşehir Belediyesi)
3. Oğuz Özçelik (Arnavutköy Salcano)

(NtvSpor)

 

“Yol”, tüm yola düşmek isteyenler için çıktı

Seyyah Feyyaz Alaçam’ın yolculuk serüvenlerini, yol deneyimlerini içten bir üslup ile kaleme aldığı ilk kitabı, “Yol” çıktı. Adını bir süre önce yaşadığı Mersin’den, Nazım Hikmet’in kabrinin bulunduğu Moskova’ya kadar bisiklet ile yaptığı seyahat ile duyuran Alaçam, yol boyunca biriktirdiklerini, kendisi aracılığı ile Nazım Hikmet’e gönderilen mesajları büyük şairin yanıbaşında kendisine okumuştu.

İlk kitabının dağıtımının kendisi tarafından yapılacağını, kitabı edinmek isteyenlerin [email protected] ya da facebook hesabı üzerinden kendisi ile irtibata geçmeleri gerektiğini belirten Feyyaz Alaçam kişisel blog adresinde , “Yol”u şu şekilde tanımlamış

İlk Kitabım YOL sizlerle

Bunu hissetmemiştim daha önce…
Bir kitabın kapağında, adınıza rastlıyorsunuz.Tesadüf olan adınıza… Hiç de tesadüf olmayan düşünceleriniz ve dibine kadar yaşanmışlıklarınızı görünce daha ilk sayfada, bir bütünlük sözkonusu oluyor… Bunu açıklayamıyorum şimdilik, çok taze.

Belki ‘YOL’ a düşülür umuduyla, size ‘YOL’u sunduk… Hissettiklerimi ve olanı, kağıda dökmem için en büyük çabayı sarf eden kişi ben değilim.Kitabı edinirseniz, kim olduğunu anlattım zaten teşekkür kısmında, oradan öğrenirsiniz mutlaka.

Minicik içerikten bahsedeyim ; bu kitap, bir gezi yazısı, günlük ya da maceralar silsilesi olmadı.Elbette bunlar da paylaşılmaya değer, hatta belki ilerde… Fakat ‘YOL’ adlı bu kitabın rengi, farklı oldu biraz.YOL’un bana verdiklerini, belki aldıklarını, yaşanmış anektodlarla destekleyip, Deneme – Aforizma üslubu ile anlatmaya çalıştım. 12 bölümden oluşan kitap, ‘Varış’ bölümü ile başlayıp (manidardır), ‘Kadın’ bölümü ile bitiyor.

”Ortaya bir sanat eseri çıkartayım” çabası ile kaleme alınmış bir kitap değil bu, o yüzden, cümlelerdeki ritim en az sizi ilgilendiriyor.Siz, ‘YOL’ adına, alacağınıza bakın…

Kitabın dağıtımını ben yapacağım.Bilirsiniz, hiçbir zaman maddi bir kaygım olmadı, insanın parasının olmaması, maddi bir kaygıya sahip olmak zorunda olması demek değildir.İhtiyaçları minimumda tutup, Eski Roma’daki kölelerden daha az çalışarak (7 saat), ihtiyaçlarını karşılayacak kadar para kazanmak lazım diye düşünüp, yaşamaktayım.

Yeni YOL’lar ve yeni kitapların ortaya çıkmasını şahsen çok isterim, fakat bunları paylaşmak sözkonusu olunca, bunu da toplumdan aldığım geri dönüşler sağlamalı.Çünkü hayat çok kısa ve hepinizin omuzlarından tutup sarsacak kadar vaktim yok.Kitaplar ve internet paylaşımları ile, yani cümleler ile daha çok insana ulaşılabileceğini düşünmekteyim.Yani özetle, satın alacağınız her kitap, yeni bir YOL’un ‘paylaşılması’ için finans sağlayacak, beni biraz daha yazmaya teşvik edecek, yazdıkça, paylaştıkça, daha çok insan YOL’a düşecek diye umuyoruz.Ki ‘giden insan’ın , topluma, doğaya hatta aşka daha az zarar verip, daha çok katkı sağladını her gün görmekteyim…

Kitabı edinmek için, mail adresim ([email protected]) ve kirli mavi facebook üzerinden mesaj veya e-posta gönderebilirsiniz.

Dostluk ve YOL ile…
Sizi seviyorum.

(Yeşil Gazete)

 

“Henüz vakit varken… Açlık Grevleri ölümlere dönüşmeden”

Fotoğraf: Gençer Yurttaş

Abdullah Öcalan’a bir yılı aşkın süredir uygulanan tecride son verilmesi ve anadilde eğitim ve savunma hakkı talepleriyle cezaevlerinde tutuklu bulunanPKK’lı ve PAJK’lılar tarafındana 12 Eylül’den itibaren başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerinin  bayram tatili öncesinde sonlandırılmasına yönelik olarak aralarında çok sayıda akademisyen, gazeteci ve sanatçının da yer aldığı bir grup aydın bir çağrı yayınladı.

Açlık Grevlerinin 41. gününe gelmesi, kritik aşamaya geçilmeden önce grevlerin sona erdirilmesi gerektiğinin altının çizildiği “Henüz vakit varken, açlık grevleri ölümlere dönüşmeden” başlığını taşıyan çağrıda, Hükümet’ten bayram öncesinde somut bir adım atması talep ediliyor. Bildirinin tam metni ve imza koyanların tam listesi şöyle:

 

HENÜZ VAKİT VARKEN…

AÇLIK GREVLERİ ÖLÜMLERE DÖNÜŞMEDEN…

Türkiye yine bir kabusun eşiğinde… Binlerce tutuklu açlık grevinde … Bugünleri daha önce yaşadık. On altı yıl önce yaşadık; on iki yıl önce bir kez daha yaşadık. Şimdi bir kez daha böyle bir utancı yaşamak istemiyoruz.

Tutuklular, mahkemelerde anadillerinde savunma yapmak istiyorlar. Gerek Başbakan, gerekse değişik hükümet yetkilileri tarafından da dillendirilmiş olan İmralı ile müzakere sürecinin barışla sonuçlanabilmesi için Abdullah Öcalan’ın tecrit koşullarının kaldırılmasını istiyorlar.

Bu taleplerini toplumun gündemine getirmek için yaşamlarını ortaya koyuyorlar. Seçtikleri yöntemi onaylayıp onaylamamamız, karşı karşıya bulunduğumuz insanlık dramını değiştirmiyor. Bizi bekleyen kabus ortadadır: Hükümet yetkililerinin duyarsızlığı devam ettikçe bini aşkın genç adım adım ölüme yaklaşıyor. Bu kabusa sessiz kalamayız.

Önümüz bayram tatili! Oysa siyaset tatile çıktığında da cezaevlerinde hayat devam edecek. Bayram sonrasında, bu açlık grevi 7. haftayı doldurduğunda artık “geri dönülmez” aşamaya ulaşılmış olacak. Henüz vakit varken, toplumsal tarihimize ve vicdanlarımıza başka bir kara lekenin daha sürülmesini engelleyebiliriz.

Bizler aşağıda imzası bulunanlar Hükümeti, öncelikle bu talepleri duymaya, çözümüne ilişkin iyi niyet göstermeye ve somut adımlar atmaya çağırıyoruz.

 

İMZACILAR:

Adnan Özyalçıner (Yazar) – Ahmet Abakay (Gazeteci) – Ahmet Demirel (Prof. Dr.) – Ahmet Dindar (Avukat) – Ahmet İsvan (İstanbul eski Belediye Başkanı) – Ahmet Kardam (Yazar) – Ali Nesin (Prof. Dr.) – Ali Saysel (Doç. Dr.) – Ahmet Telli (Şair) – Alper Görmüş (Gazeteci) – Aydın Cıngı (Siyaset bilimci) – Aydın Çubukçu (Yazar) – Aydın Engin (Gazeteci) – Ayla Zırh Gürsoy (Prof. Dr.) – Ayşe Berkman (Prof. Dr.) – Ayşe Erzan (Prof. Dr.) – Ayşe Gözen (Prof. Dr.) – Ayşe Gül Altınay (Öğretim üyesi) – Ayşe Hür (Gazeteci) – Ayşen Uysal (Doç. Dr.) – Aytekin Yılmaz (Yazar) – Barış Çakmur (Dr.) – Bekir Ağırdır (Yazar, araştırmacı) – Beral Madra (Küratör, sanat eleştirmeni) – Betül Tanbay (Prof. Dr.) – Betül Yarar (Doç. Dr.) – Bülent Atamer (Kimya mühendisi) – Bülent Bilmez (Doç. Dr.) – Can Candan (Öğretim görevlisi) – Cem Öz – Cem Sey (Gazeteci) – Cüneyd Ozansoy (Doç. Dr.) – Çağatay Anadol (Yayıncı) – Çiğdem Kafesçioğlu (Prof. Dr.) – Deniz Kavukçuoğlu (Yazar) – Dilek Gökçin (Sinemacı) – Elçin Macar (Doç. Dr.) – Elvan Ergut (Doç. Dr.) – Ercan İ. Sadi (Arş. Gör.) – Erdem Yörük (Yrd. Doç.) – Erinç Erdal (Dr.) – Ergun Gümrah (Reklamcı) – Erol Katırcıoğlu (Prof. Dr.) – Ersin Salman (Reklamcı) – Ertuğrul Mavioğlu (Gazeteci) – Esat Bozyiğit (Yazar) – Esra Mungan (Yrd. Doç.) – Fatma Gök (Prof. Dr.) – Fatoş Evyapan  – Ferdan Ergut (Doç. Dr.) – Ferhat Kentel (Doç. Dr.) – Ferhat Tunç (Müzisyen) – Ferhunde Özbay (Prof. Dr.) – Filiz Kardam (Doç. Dr.) – Garo Paylan (Aktivist) – Gençay Gürsoy (Prof. Dr.) – Gülsüm Cengiz (Şair) – Hacer Ansal (Prof. Dr.) – Hakan Aksay (Yazar) – Halim Bulutoğlu (Adalar Vakfı) – Hasan Gürkan (Em. Öğretmen) – Hidayet Tuksal (Yazar) – Hülya Gülbahar (Avukat) – İnci Altürk – İpek Çalışlar (Yazar) – İpek Seyalioğlu (Öğretim görevlisi) – Karin Karakaşlı (Yazar) – Kemal Yalçın (Yazar) – Levent Soy (Sanatçı) – L. Doğan Tılıç (Gazeteci) – Mehmet Bekaroğlu (Prof. Dr.) – Melek Göregenli (Prof. Dr.) – Mesut Yeğen (Prof. Dr.) – Metin Boran (Tiyatro yönetmeni) – Metin Solmaz (Yayıncı) – Mihail Vasiliadis (Gazeteci) – Mithat Sancar (Prof. Dr.) – Murat Koyuncu (Yrd. Doç.) – Murat Özbank (Yrd. Doç.) – Murat Paker (Yrd. Doç.) – Müge Karalom – Müge Yamanyılmaz – Nadire Mater (Gazeteci) – Nazan Üstündağ (Prof. Dr.) – Nazım Alpman (Gazeteci) – Necmiye Alpay (Yazar) – Nil Mutluer (Dr.) – Okan Akhan (Prof. Dr.) – Orhan Alkaya (Şair) – Osman Okkan (Belgesel sinemacı) – Orhan Silier  – Oya Baydar (Yazar) – Oya Gözel (Arş. Gör.) – Öktem Kalaycıoğlu – Ömer Madra (Yayın Yönetmeni) – Özgür Sarıoğlu (Prof. Dr.) – Raşit Kaya (Prof. Dr.) – Rober Koptaş (Gazeteci) – Sefa Feza Arslan (Doç. Dr.) – Sema Bayraktar (Yrd. Doç.) – Semih Bilgen (Prof. Dr.) – Senih Özay (Avukat) – Sennur Sezer (Şair) – Sevim Belli (Yazar, çevirmen) – Sezai Temelli (Doç. Dr.) – Sezin Öney (Gazeteci) – Suavi (Müzisyen) – Süha Ünsal (Tarihçi) – Şanar Yurdatapan (Müzisyen) – Şükrü Erbaş (Şair) – Teoman Pamukçu (Doç. Dr.) – Tevfik Taş (Şair) – Tuğyan Aytaç Dural (Yrd. Doç.) – Ufuk Uras (23. dönem milletvekili) – Uygar Gültekin (Gazeteci) – Ümit Kıvanç (Yazar) – Ümit Şahin (Hekim) – Vangelis Kechriotis (Yrd. Doç.) – Vedat Türkali (Yazar) – Vedat Yıldırım (Müzisyen) – Yahya Madra (Dr.) – Yasin Ceylan (Prof. Dr.) – Yavuz O. Ataman (Prof. Dr.) – Yavuz Önen (Mimar) – Yusuf Uludağ (Doç. Dr.) – Zafer Ünal – Zeynep Danende (Hapiste Sağlık Girişimi) – Zeynep Kadirbeyoğlu (Yrd. Doç.) – Zeynep Tanbay (Dansçı)

(Yeşil Gazete)

 

Çeltikspor, 2. maçında 101 sayı farkla mağlup oldu

0

Türkiye Kadınlar Basketbol İkinci Ligi’nde Bursa temsilcisi Çeltikspor, Altay Konak Belediyespor’a, 123-22 mağlup oldu.

Ligdeki ilk maçında Yunus Emre Spor’a 122-34 mağlup olan Çeltik Spor, ikinci maçında kendi sahasında Altay Konak Belediyespor ile karşı karşıya geldi. Bursa temsilcisi bu mücadeleden de çok büyük farkla mağlup ayrıldı.

Sahada 101 sayı farkla yenik ayrılan ekip mücadelede tam 46 top kaybı yaparken yüzde 21.6 iki sayılık isabet oranı ve yüzde 11.1’lik üç sayı isabet oranıyla oynadı. Çeltik Spor mücadelede kullandığı 7 serbest atışta ise isabet bulamadı.

Samuel Becket’in sözünde olduğu gibi, denemekten; yenilse, hatta çok farklı şekilde yenilse bile asla vazgçmeyen Çeltikspor’un mücadelesini takip etmeye devam edeceğiz. Oyunun, sadece kazanmak için oynanmadığını her maçlarında bir kez daha hatırlamak için.

Samuel Beckett, Godot’u Beklerken oyununun bir yerinde kaleme aldığı
“Denedin yenildin
Bir daha dene, bir daha yenil
Daha iyi yenil” mısraları ile kazanmayı değil, oyunu, sonunda yenilgi olsa bile, oyunu seven herkesin gönüllerini kazanmıştı.

(Yeşil Gazete)

“5199’a hayır” diyen hayvan hakları aktivistleri bir kez daha Taksim’de buluştu

5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunun bir hayvan katliamına yol açacağının bilincinde olan hayvan hakları aktivistleri Pazar günü bir kez daha Galatasaray’dan Taksim Meydanı’na yürüdü. Aralarında ünlü isimlerin de olduğu hayvanseverler, yasa tasarısının geri çekilmesini talep etti.

Hayvan katliamı sonucunu yaratacak yeni  hayvan hakları yasa tasarısını protesto etmek için Galatasaray’da biraraya gelen Hayvan Hakları aktivistleri hayvan hakları ile ilgili 5199 sayılı yasa tasarısını protesto ettiler. Yürüyüşe CHP İstanbul Eski Milletvekili Çetin Soysal, manken Sevda Demirel gibi ünlülerin yanısıra yüzlerce hayvansever katıldı. Ellerinde “5199 Geri Çekilsin” yazılı pankart taşıyan gruba Beşiktaş taraftar grubu “Çarşı”dan da destek geldi.

Hayvanseverlerin arasında bulunan bir grup da Kurban Bayramı’nda hayvanların kesilmesini protesto etti. Grup, “Kurban paralarını ihtiyaç sahiplerini bağışlayın”, “Bayramınıza kan bulaşmasın” yazılı pankartlarla yürüdü.

(Yeşil Gazete,  Haberexen)

 

Yeşiller, Stutgart’da yönetimi devraldı

Almanya’da Hristiyan Demokratların (Şansölye Angela Merkel’in partisi) önemli ve sembolik bir kalesi daha devrildi. Almanya’nın önemli şehirlerinden Stuttgart’da belediye yönetimi 16 yıllık Hristiyan Demokrat Parti yönetiminin ardından el değiştirdi. Stutgart’da yönetim Yeşillere geçti.

Bu yönetim değişikliği Almanya’da iki ilk aynı anda gerçekleşmiş oldu. Hem Yeşiller ilk kez Almanya’nın merkezi belediyelerinden birinde yönetimi elde etmiş oldu hem de Şansölye Angela Merkel’in muhafazakar koalisyonu döneminde ilk fire verilmiş oldu.

Yeşiller Partisi adayı Fritz Kuhn, Pazar günü yapılan belediye seçimlerinde oyların %53’ünü almayı başardı. Kuhn, bu başarısında rakibi Sebastian Turner’ı geride bıraktı. Sebastian Turner politik bir partiden aday olmasa da kendisini Merkel’in Hristiyan Demkratları ile diğer liberal demokrat partilerin desteklediği biliniyordu.

İki hafta önce gerçekleşen ilk tur seçimleride ilk iki sırayı paylaşan Kuhn ve Turner, seçim için geçerli olan %50 barajını hiçbir adayın geçememesi nedeniyle Pazar günü ikinci turda kozlarını paylaştılar.

Bu seçim sonucu da gösterdiki geçen sene Yeşiller’in yönetimini devraldığı Almanya’nın güneyindeki Baden-Württemberg eyaleti seçimlerinden sonra da Hristiyan Demokratlar oylarını kaybetmeye devam ediyor.

Bu seçim sonucu çok kesin olmamakla birlikte bir seneden daha bir kısa sürede gerçekleşecek Almanya Genel Seçimlerinde halkın yönelimini de göstermesi açısından önem arzediyor, en azından güney eyaletlerinde yaşayan halkın yeni politikalar tercih ettiklerini şimdiden öngörmek mümkün.

Stutgart ana tren istasyonunun yeniden inşaası için 2010 yılında 100 kadar ağacın kesilmesi göstericilerin zaman zaman polisle çatışmalara girdiği protesto gösterilerine yol açmıştı. Gösterilerin ardından istasyon inşa projesi referanduma götürülmüş, Geçen Kasım ayında yapılan referandumda %60 oy projenin reddi yönünde çıkmıştı.

(Yeşil Gazete, Deutche Welle)

Bursa’da termiğe karşı ortak ses, “İstemiyoruz”

Bursa’nın Keles İlçesi Kozağacı Vadisi’ne yapılacak olan ve 23 köyü etkileyen termik santrale tepki gösteren köylüler protesto yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşe katılan yaklaşık 3 bin 500 kişi, ‘Termik santral istemiyoruz’, ‘Termik yapma boşuna yıkacağız başına’, ‘Bursa uyuma yeşiline sahip çık’, sloganları attı.

Keles İlçesi’nin Kozağacı Vadisi ve Harmanalanı bölgelerinden çıkarılacak kömürle çalışacak olan termik santral için Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından 1 Kasım’da ihale yapılacak. Keles’e bağlı 23 köyü etkileyecek termik santrale 5 yıl önce de karşı çıkarak yapımından vazgeçilmesini sağlayan köylüler, yeni ihale öncesi tepkilerini Bursa’da protesto yürüyüşüyle gündeme taşıdılar. Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER)’in desteği ile eylemlere başlayan köylüler Bursa’da yaklaşık 3 bin 500 kişinin katılımıyla termik santrali protesto etti.

Eyleme, Tabip Odası, Akademik Odalar, Baro, DAĞDER, sivil toplum kuruluşları, partiler de destek verdi. Ellerinde çeşitli pankartlar taşıyan köylüler, ‘Köylü burada bakan nerede’, ‘Termik santral istemiyoruz’, ‘Termik yapma boşuna yıkacağız başına’, ‘Bursa uyuma yeşiline sahip çık’, ‘Kiraz bahçesi kül bahçesi olmasın’ sloganları atarak Setbaşı Caddesi’nden Kent Müzesi önüne kadar yürüdü.

Kadınların en önde yürüdüğü eyleme çevredeki vatandaşlar da alkışlarla destek verdi. Keles Köyleri adına basın açıklaması yapan Hasan Tekin, 2006 yılında verdikleri mücadelenin daha da büyüğünü vereceklerini söyledi. Ankara’da onaylanan termik santralin 23 köy, 2 mahalleyi etkileyeceğini belirten Tekin, yıllardır büyüttükleri Kozağacı Vadisi’ndeki kiraz ağaçlarının da yok olacağını kaydetti. Yurt dışına ihraç ettikleri kirazlar ile 20 yıldır bölgeyi kalkındırdıklarını ifade eden Tekin, “Kimse bize ‘Termik santral istiyor musunuz?’ diye sormadı. Sorsalardı ‘Tunçbilek ve Orhaneli termik santralini biz çok iyi biliyoruz’ derdik. Yok edilen doğayı, toprağı, tarımı çok iyi biliyoruz. Biz ‘Tunçbilek ve Orhaneli termik santralinin ardından bıraktığı çölü o devasa çukuru çok iyi biliyoruz’ derdik. Bundan 6 yıl önce ‘Canımızı veririz toprağımızı vermeyiz’ dedik. Bugün de diyoruz” dedi.

Mücadeleye yılmadan devam edeceklerini söyleyen Tekin, gerekirse Ankara’ya gideceklerini de vurguladı.

Basın açıklamasının ardından eyleme katılanlar olaysız dağıldı.

(Haber3.com)

CPJ’nin basın özgürlüğü raporu:”Türkiye’de doğrudan gazetecilik faaliyetinden tutuklu 61 gazeteci var”

Gazetecileri Koruma Komitesi (The Committee to Protect Journalists – CPJ) Basın Özgürlüğü Raporunu bu sabah açıkladı. Rapora göre, Türkiye’de doğrudan gazetecilik faaliyetinden tutuklu 61 gazeteci var.

Türkiye’nin ,tutuklu gazeteci sayısı açısından basına yönelik sansürün en yoğun olarak yaşandığı bilinen Küba, Çin ve Eritre’yi geride biraktığı da belirtilen Basın Özgürlugu Raporun’da CPJ, Basının hiçbir dönem bu kadar baskı görmediğini belirtiyor.

Gazetecileri Koruma Komitesi (The Committee to Protect Journalists – CPJ) bu raporu Türkiye’de yaygın olarak görülen, gazetecilere karşı ceza kovuşturmaları açılması ve gazetecilerin hapsedilmesinin yanı sıra, hükümetin basında oto-sansürün içselleştirilmesi için başvurduğu çeşitli baskı yöntemlerine dikkat çekmek için kaleme aldığını ifade ediyor. CPJ, ayrıca yaptığı inceleme sonunda, başta Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu olmak üzere son derece baskıcı yasalar, aslen devleti korumaya yönelik bir ceza muhakemesi kanunu ve hükümetin basına yönelik en üst düzeyde katı üslubuyla karşılaşıldığını belirtiyor. Türkiye’deki basın özgürlüğü sorunu,CPJ’nin raporunda da ifade ettiği gibi kriz düzeyine ulaşmış durumda.

Gazetecileri Koruma Komitesi (The Committee to Protect Journalists – CPJ) Basın Özgürlüğü Raporunun tamamını buradan okuyabilirsiniz.

(Yeşil Gazete)