Ana Sayfa Blog Sayfa 4456

Adana Demirspor Günlüğü 20.01.2013 – Levent Kurnaz

0

Doğrudan söylemek gerekirse, bugün Demirspor Serdar Kulbilge’ye yenildi.

İkinci yarının ilk maçında Demirspor Adana 5 Ocak Stadyumu’nda Boluspor ile karşılaştı. Maçın neredeyse tamamı Boluspor yarı alanında oynandı ama Ali Güzeldal’ın 74 dakikada yaklaşık 35 metreden Şener’i avlayan golüyle Adana Demirspor sahadan 0-1 yenik ayrıldı.

Demirspor sahaya sarı kart cezalısı Juninho’suz çıktı. Juninho’nun Samsunspor maçının son dakikasında gördüğü sarı kart bugünkü karşılaşmada takımımız için ciddi bir sorun yarattı. Her ne kadar Juninho’nun tavsiyesiyle Bulgaristan’ın FC Ater takımından devre arasında alınan Luiz Eduardo Dantas bu maçta Juninho’nun yerine forma giydiyse de maç eksiği nedeniyle ileride fazla etkili olamadı.

Takımdaki bir diğer eksik de Nijerya milli takımına katılmak için Adana’dan ayrılan ancak Nijerya milli takımının Afrika Kupası kadrosuna alınmadığı için Adana’ya geri dönmesi gereken Lawal’dı. Lawal hafta başından bu yana idmanlara çıkmadığından noter çağırılarak hakkında tutanak tutturulmuştu. Kulislerde Lawal’ın ilk yarıdaki başarılı futbolundan dolayı Süper Lig ekiplerinden birkaçının transfer listesinde olduğu, hatta yönetim tarafından bu ekiplerden birine verildiği de konuşuluyor. Eğer bu haberler doğruysa Lawal’ı ikinci yarıda takımda görmemiz zor olur gibi görünüyor.

Bu iki eksik, Demirspor’un oyununu ciddi anlamda etkiledi. Karşılaşmanın ilk 10 dakikası başa baş geçti ama daha sonra üstünlük Demirspor’a geçti. Defans ve orta saha Boluspor’a üstünlük sağlasa da hücum hattında bitirici vuruş eksikliğinden dolayı Boluspor kalecisi Serdar Kulbilge’yi geçemedik.

İki yeni transferden Eduardo hareketleri ile kumaşının kaliteli olduğunu gösterdi. Özellikle topsuz alanda adam eksiltmesi ve arkadaşlarına alan açması gelecek adına ümit veren noktalardı. Ancak seyircimizin ilk maçta gösterdiği sempatiyi, Güney Amerikalı pek çok futbolcuda gördüğümüz gibi yeteneğini oyun temposu ve hırsla birleştirmezse ilerleyen maçlarda bulması zor olabilir.

Bir diğer transfer Karşıyaka’dan alınan Taha Yalçıner bugünkü maçta Eduardo’nun hırs eksikliğini fazlasıyla kapattı. Hatta bir noktada geçen sene Adanaspor’da görev yapan Barbaros ile kapışması sonucu “oyundan atılır mı?” diye de düşünmedim değil. İlerleyen haftalarda takıma daha da uyum sağlamasıyla Demirspor’un yaşlı orta sahasına genç bir kan olacaktır inancındayım.

Demirspor’un maç boyunca gol yollarında ve son vuruşlardaki eksikliğine rağmen Gökhan Kaba’nın ancak son 15 dakikada oyuna girmesi beni şaşırttı. Özellikle son hazırlık maçında Gaziantep BB’ye iki gol atan Gökhan Kaba’yı ben ilk on birde göreceğimizi sanıyordum.

Son bir yorum da her zamanki gibi mükemmel seyirciye, TRT-Spor yorumcularının da dediği gibi “… maçı anlatmak yerine tribünleri anlatmak geliyor içimden…”

Gelecek hafta 27 Ocak Pazar günü 19:00’da Rizespor’la deplasmanda karşılaşıyoruz. Umarım son iki haftada gülmeyen yüzümüz Rize’den gelecek iyi bir haberle güler.

Levent Kurnaz

 

 

Levent Kurnaz

 

“2013 yılında 5 bin 423 engelli memur alınacak”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, bu yıl 5 bin 423 kadroya engelli memur alınacağını ve yerleştirme işlemlerinin şubat ayı içerisinde gerçekleştirilmesinin planlandığını bildirdi.

Bakanlık’tan yapılan yazılı açıklamaya göre Çelik, bu yılki yerleştirme için kurumlarca Devlet Personel Başkanlığı’na intikal ettirilen kadro sayısının 5 bin 423 olduğu belirtti.

Çelik, bu kadrolara ilişkin nitelik kod kılavuzunun önümüzdeki hafta itibarıyla Devlet Personel Başkanlığı’nca ÖSYM Başkanlığı’na intikal ettirileceğini, adayların tercihlerinin alınmasına müteakip yerleştirme işlemlerinin yapılmasının planlandığını kaydetti.

Bakan Çelik, ”Böylece 5 bin 423 engelli vatandaşımız, ÖSYM’nin takvimi de uygun olursa şubat ayı sonuna kadar veya en geç mart ayı içerisinde işlerine kavuşmuş olacak” ifadesini kullandı.

(Memurlar.net)

 

Sneijder Galatasaray’da

0

Hollandalı yıldız futbolcu Wesley Sneijder’in Galatasaray’a transferi resmiyet kazandı. Galatasaray Spor Kulübünün resmi sitesinden yapılan açıklamada İtalya’nın İnter takımında futbol hayatını sürdüren futbolcu ile her konuda anlaşma sağlandığı açıklandı.

Galatasaray, bir süredir gündemi meşgul eden Wesley Sneijder transferinde mutlu sona ulaştı. Sarı Kırmızılı ekip Sneijder’in transferi konusunda daha önce Inter ile anlaşmış, başkan Massimo Moratti de bu yönde açıklamada bulunmuştu. Sarı-kırmızılılar transfer konusunda Wesley Sneijder’i de ikna etti.

Galatasaray’ın Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada, “FC Internazionale profesyonel oyuncularından Wesley Sneijder’in transferi için Kulübü ve oyuncunun kendisiyle mutabakata varılmıştır. Gerçekleşecek sağlık kontrollerinin ardından anlaşma imzalandığında şartları hakkında kamuoyuna açıklama yapılacaktır” denildi.

Wesley Sneijder bugün 15.30’da İstanbul’a gelecek.

(Eurosport)

Eril Şiddete karşı Çengelli İğneden Broş Atölyesi

0

Toplu taşıma araçlarında, kalabalık caddelerde, Kamu kurumları ya da işyerlerinde; kısaca  tacizin meydana gelme olasılığı olan her yerde taciğe uğrayan kişilerin kendilerini bir nebze de olsa savunabilmeleri için 3 Şubat’da Lambda İstanbul Kültür Merkezi’nde (LKM), “Eril Şiddete karşı Çengelli İğneden Broş Atölyesi” düzenleniyor.

3 Şubat saat 16:00’da LKM’de gerçekleşecek atölye ile ilgili Lambda İstanbul’dan yapılan açıklama şöyle:

“okulda, işte mecliste;

sokakta, otobüste, vapurda…

eril şiddet oramızda buramızda…

tak etti artık canımıza…

ama bizim de önlemimiz olacak yakamızda.

Toplu taşıma araçlarında, eril şiddete karşı “sevimli” aksesuarlarımızı performanslarla dağıtmadan önce, ilk kıvılcımı Lambdaistanbul Kültür Merkezi’nde (LKM) yakıyor ve broş görünümlü çengelli iğnelerimizi yapıyoruz.

İnciğini, boncuğunu; tüyünü ipliğini, süsünü püsünü kap gel!”

(Yeşil Gazete)

Patriotlar Türkiye’de

Türkiye’nin, Suriye’den olası saldırılar için NATO’dan talep ettiği patriot sistemlerini taşıyan gemilerden ilki İskenderun Körfezi’ne ulaştı. Hollanda hükümeti ve meclisinin daha önce NATO’nun talebi doğrultusunda gönderilmesine onay verdiği, Türkiye’nin Suriye sınırına konuşlandırılacak patriot hava savunma sistemlerini taşıyan gemi İskenderun Körfezi’ne geldi.

Patriot hava savunma sistemlerini taşıyan Cebelitarık bandralı ‘Louise Russ’ adlı 18 bin grostonluk gemi, İskenderun Limanı’na yaklaşık 4 mil uzaklıkta İskenderun Körfezi açıklarına demir attı. ‘Louise Russ’ adlı geminin bu sabah Limak Port büyük iskeleye yanaşmasının beklendiği öğrenildi.

Dün akşam saatlerinde İskenderun Körfezi’ne giriş yapan gemi 7 Ocak 2013 tarihinde Hollanda’nın Groningen eyaletindeki Eemshaven Limanı’ndan yola çıkmıştı. Hollandalı askerilerin de bugün İncirlik Üssü’nde olmaları bekleniyor.

Hollanda’dan sonra Alman Patriot hava savunma sistemi de Türkiye’ye ulaştı. Almanya’dan yola çıkan, Türkiye’nin NATO’dan talep ettiği Patriot hava savunma sistemlerini taşıyan gemi İskenderun Limanı’na ulaştı.

Patriot hava savunma sistemlerini taşıyan ”Suecia Seaways” adlı gemi 06.30 sıralarında İskenderun Körfezi’nde göründü.

Patriot hava savunma sistemlerini taşıyan son gemi de ABD’den gelecek ve sistemler Kahramanmaraş, Adana ve Gaziantep’e konuşlandırılacak

(T24)

 

Grup Yorum üyeleri serbest bırakıldı

18 Ocak’ta yedi ilde düzenlenen eşzamanlı operasyonda gözaltına alınan  100’e yakın kişiden Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edilen 41 kişinin savcılık işlemleri tamamlandı. Aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 11 avukatın da bulunduğu 41 kişinin öğle saatlerinde başlayan savcılık sorguları yaklaşık 11 saat sürdü.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nin talimatı üzerine terör örgütü DHKP-C’ye yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınan ve emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilen aralarında avukat ve Grup Yorum üyelerinin de bulunduğu 40 şüpheli, TMK 10. Madde ile yetkili cumhuriyet savcılarına ifade verdi.

ÇHD üyesi avukatlar Güray Dağ ile Gülvin Aydın, Grup Yorum üyelerinin tamamı olmak üzere 13 kişi serbest bırakıldı. Serbest bırakılanlardan isimleri öğrenilebilen dokuz kişi şunlar: “Pınar Hanoğlu, Güneş Seferoğlu, Özlem Küçük, Damla Sandal, Selma Altın, İnan Altın, Caner Bozkurt, İbrahim Gökçek ve Ali Aracı.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın ise savcılıktaki işlemlerinin devam ettiği belirtildi.

ÇHD’DEN AÇIKLAMA

Şüphelilerin savcılık ifadelerinin tamamlanmasının ardından ÇHD adına yapılan açıklamada, var olan durumun asla kabul edilmediği belirtildi.

Operasyonun Çağdaş Hukukçular Derneği’ne yönelik olduğu savunulan açıklamada, ”Arkadaşlarımızı buradan almadan gitmeyeceğiz. Suçlamaları kabul etmiyoruz. Tüm suçlamalar müvekkillerin kişilikleriyle, siyasi görüşleriyle ilgilidir” denildi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatları ve Grup Yorum üyelerinin de aralarında bulunduğu 68 kişiye yönelik gözaltı operasyonuna ilişkin yaptığı açıklamada şüphelileri “Kozmik bilgileri kodlayarak başka ülkeler lehine ajanlık yapmak”la suçlamıştı.

Grup Yorum’a Taksim Metrosu içinden destek

Grup Yorum üyelerinin Çağlayan Adliyesi’nde sorgusunun sürdüğü sırada Adliye dışında toplanan kalabalık grubun türkülerini hepbir ağızdan söyleyerek desteklerini gösterirken bir destek de Taksim Metrosu içinde müzik icra eden sanatçılardan geldi. Grup Yorum’un “Boran Fırtınası” eserini çalan müzisyenlerin videosu sosyal medyada en çok paylaşılan görüntüler arasında yer aldı.

(Ntvmsnbc, İmc.tv, Bianet, Yeşil Gazete)

 

Aşırı sıcaklar, dondurucu soğuklar, fırtınalar…Yeni Dünya’ya hoş geldiniz! – Belkıs Gökbulut

Avustralya iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölgelerden biri. Ülke tarihin en sıcak günlerini yaşarken sık sık çıkan orman yangınları ile mücadele ediyor

Atmosfere aşırı miktarda salınan sera gazı etkisiyle gerçekleşen küresel iklim değişikliği her geçen gün daha büyük felaketlerle etkisini gösteriyor. Bilim insanlarının yıllardır yaptığı uyarılara rağmen karbondioksit salımı konusunda küresel çapta ciddi tedbirler alınmadı. Gelecekte yaşanabilecek felaketlere dikkat çekmeye çalışan iklim bilimi uzmanları artık kanıtları çok uzakta aramıyor, çünkü bahsedilen sürecin içindeyiz. İklim değişikliği sadece dünyanın ortalama sıcaklığının artması değil, aynı zamanda yağışların,  bazı bölgelerde dondurucu soğukların ve aşırı hava olaylarının da artması anlamına geliyor.

Yakın dönemde Dünya’da yaşanan iklim olaylarına ve sıcaklık ortalamalarına dikkat ettiğimizde sürecin normal gidişatın çok üstünde yaşandığını kolayca fark edebiliriz. Dünya geneline bakıldığında en yağışlı geçen 5 senenin 4’ünün son yüzyılda gerçekleşmiş olduğu görülüyor.  Met Office’de Charles Powell’in yaptığı açıklamaya göre;  sadece 50 sene önce bu aşırı hava olayları 100 günde bir gerçekleşirken, artık 70 günde bir gerçekleşiyor. Artan sıcaklık ortalamaları ile birlikte tüm bu değişimler  insan etkisiyle doğanın kabul edebileceğinden çok hızlı bir şekilde oluştu.

Aşağıda son günlerde yaşanan iklim olaylarından sadece bazıları yer alıyor:

  • Ülkemizin kuzey, iç ve batı bölgelerinde mevsim normallerinin 3-7 derece üstünde  sıcaklıklar yaşanıyor, yağışlar artarak etkisini gösteriyor.
  • Çin yaklaşık 30 senedir aşırı soğuk havalardan sıkıntı çekiyor. Şu anda ise en soğuk kışlarından birini yaşıyor. Sincan’ın batısında aşırı kardan dolayı en az 1000 ev çöktü. Moğolistan’da 180.000 çiftlik hayvanı donarak öldü ve soğuklar tarım ürünlerine ciddi zararlar verdi.
  • Doğu Rusya -45 santigrat derece dondurucu soğukların etkisinde. Yakutsk şehrinde trafik ışıkları bugünlerde çalışmayı durdurdu. Sicilya ve İtalya’nın güneyinde 1930’lu yıllardan bu yana ilk kez bu kadar soğuk havalar yaşanıyor.
  • Brezilya aşırı sıcakların etkisi altında, Avustralya’da  sıcaklıklar 56 santigrat dereceyi buldu, 2013’ün ilk 8 günü en sıcak geçen 20 gün rekorları arasında. Aşırı sıcaklar nedeniyle çıkan orman yangınları devam ediyor, şu ana kadar  yüzlerce kişi hayatını kaybetti,  20 bin hektar ormanlık ve tarım arazisi zarar gördü .
  • Orta Doğu kar fırtınaları ve yağmurlarla boğuşuyor, Ürdün’de yaşanan sellerden dolayı devlet daireleri kapatıldı. İsrail ve Filistin’de de bezer hava koşulları ve zorluklar yaşandı. İsrail Hydrological Service başındaki Amir Givatti, yaşanan fırtınaların sıklığı ve yoğunluğunun  daha önce görülmemiş bir boyutta olduğunu dile getirdi.
  • Beyrut 2013’ün ikinci haftası aniden yükselen suların etkisi altında kaldı. Lübnan’a sığınmış 160.000 mülteci okullar, barakalar ve çiftlik binalarında korunmaya çalıştı. Pek çok insan hayatını kaybetti.
  • ABD’de  geçen sene “en sıcak yıl” rekoru kırıldı, sıcaklıkların etkisiyle son 50 yılın en büyük kuraklığı yaşandı; 3 milyon 800 bin hektarlık alan bu felaketle karşı karşıya geldi, buna karşılık aralarında ABD’nin Doğu yakasındaki eyaletleri vuran  ve çok fazla insanın ölümüne sebep olan  “Sandy” ve  “Isaac” kasırgalarının da bulunduğu 11 aşırı hava olayı yaşandı.
  • Britanya’da yaşanan sellerden dolayı  yollar defalarca ulaşıma kapatıldı, iş sahipleri iş yerlerini kapattı. Özellikle 2007, 2009 ve sonrasında 2012 de artarak devam eden sellerden sonra 6.5 milyon dolar zarar edildi. Met Office’in 100 seneden daha uzun bir süreyi analiz ettikleri araştırmalarında ölçeğinde değerlendirdiği araştırmasında;  2012’nin İngiltere’de en yağışlı yıl olduğunu,  Britanya’da ise ikinci en yağışlı yıl olduğunu açıkladı.

Cenevre’de Dünya Meteoroloji Organizasyonu ( World Meteorological Organization)’nun başında olan Omar Baddour,  her sene aşırı hava olaylarının yaşandığını fakat artık daha sık ve şiddetli bir şekilde, dünyanın her yerinde birden gerçekleşmeye başladığını bildirdi. Üstelik Avustralya’daki sıcak hava dalgaları, Avrupa’da yaşanan seller, Ortadoğu’da yaşanan kar fırtınalarının artarak devam etmesi ve aşırı hava olaylarının daha uç noktalarda gerçekleşmesi bekleniyor.

Yukarıda saydığım olaylar kısa vadede gerçekleşmiş olaylardır, tüm bunların gerçekleşmesinin esas sebebi ise; küresel çapta yaşanan iklim değişikliği ve bunun  sonucunda her geçen 10 yılın ortalamada bir önceki 10 yıldan daha sıcak yaşanıyor olmasıdır. Artarak devam eden karbondioksit emisyonu nedeniyle Dünya atmosferinin yapısını değiştirdik ve artık bedellerini yaşıyoruz.Doğada insan etkisi olmadan binlerce yılda oluşabilecek değişimler artık on yıl mertebesinde gerçekleşebiliyor. Tüm bunların etkisiyle, yeni Dünya’da rekor sıcaklıklar, fırtınalar, seller ve bunların sonucunda yaşanacak can kayıpları ve maddi zararlar artarak devam edecek. Yakın gelecekte ise Dünyanın her yerinde birden yaşanan iklim olayları küresel ölçekte sıkı tedbirler alınmadığı takdirde her geçen gün daha büyük felaketleri beraberinde getirecek ve bunun sonucunda insan neslini yok olmanın sınırlarına taşıyacak.

 

Belkıs Gökbulut

Boğaziçi Üniversitesi
İklim Değişikliği Çalışma Grubu

Akhisar’da nikel madenine karşı panel

Gördes Tavşan alanı mevkiinde yapılacak olan nikel madeninin Akhisar’a vereceği zararı önlemek isteyen çevre gönüllüleri madene karşı harekete geçti. İki farklı şirket tarafından Turgutlu ve Gördes’te yapılmak için çalışmaları süren nikel madenciliği ile ilgili Akhisar Belediyesi Meclis Salonunda 19 Ocak Cumartesi günü bir panel gerçekleştirildi.

Panele konuşmacı olarak Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi PM üyesi  Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü Başkanı   Prof.Dr.Ali Osman KARABABA , Jeoloji Yük. Müh. Tahir Öngür ve İzmir Orman Mühendisleri Odası Başkanı Kenan Öztan katıldı.

Gördes ve Turgutlu Çaldağı’nda faaliyete geçirimesine çalışılan sülfürik asit kullanımıyla yapılmak istenen madencilik projelerine engel olmak isteyen Akhisar’da konu ile ilgili bir panel düzenlendi. Özellikle Gördes’teki nikel maden işletmesinin olumsuz sonuçlarından endişe eden Akhisar’daki çevreciler ve doğa dostu sivil toplum örgütleri, düzenledikleri panelle de “vahşi madenciliğe hayır” dedi.

TMMOB Akhisar Temsilciliği, Akisar Mimarlar Odası, Manisa Eczacılar Odası Akhisar Temsilciliği, AKSEK Vakfı ve Akhisaryorum gibi Akhisar’daki sivil toplum kuruluşlarınca düzenlenen panele, TURÇEP, GÖRÇEV ve Salihli GEMA Vakfı da destek verdiği panelde konuşmacılar sunum eşliğinde her iki bölgeye yapılacak nikel madeninin çevreye vereceği büyük zararları katılımcılara anlattı.

(Akhisar Haber)

 

“Enerji Hanım” kampanyası ne işe yarar?- Emrah Göker

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ortak bir elektrik tasarrufu kampanyasına giriştiler. Anaç bir ev kadını görüntüsünün öne çıkarıldığı kampanyanın ismi “Enerji Hanım”. Projenin mevcut web sayfasını inceleyince, özellikle “nasıl tasarruf ederiz” kısmından anlıyoruz ki, sıradan hanelerde başta ev işlerini görmek üzere kullanılan aletler olmak üzere elektrikli aletlerin (a) enerjiyi verimli kullanan (A sınıfı) modelleriyle değiştirilmesi, (b) “gereksiz” kullanılmaması hedefli bir “bilinçlendirme” faaliyeti söz konusu. “Eğitim verme” fetişinin geçerli olduğu yeni bir proje.

Kampanyanın kuşkusuz işe yarayacağı bir yer, hanelerin beyaz eşya tüketimini artırmak. Bundan bir yıl önce Ocak 2012′de hükümet, Türkiye’nin önde gelen beyaz eşya üreticilerinin A sınıfı ürünlerde indirime yönelik “enerji verimliliği” kampanyasına destek olmuştu. Ocak 2013 itibariyle bu desteği yüksek profilli, PR’ına bol para harcanmış bir kamu kampanyasına dönüştürdüler. Harcamak, satın almak, vatansever bir şey.

Diğer yandan, projenin cinsiyetçi özünü Filmmor isabetle eleştirmiş, okumanızı tavsiye ederim. Kampanyanın yüzü olarak kullanılan filmlerde gözümüze sokulduğu üzere, ütü, çamaşır yıkama, evi süpürme, fırında yemek pişirme gibi sorumlulukları “fıtrî rolü” gereği üstlenen kadınların aynı zamanda millî servetimizi de koruyup kollamaları isteniyor. Bunu yaparken, her kadının yapacakları tasarruf sayesinde “yılda bir çeyrek altın” kazanacakları söylenmiş. Betonarme demokrasimiz adına güçlü bir adım.

Elektrik tasarrufunun hedefinin evli kadınlar (onlar üzerinden, tüketici haneler) olması ve elektrik abonesi olan tüzel kişiliklerin tartışma dışı bırakılmasında ters bir şey var. Veri elverdiğince, işaret etmeye çalışayım.

TEDAŞ’ın sağladığı (en ayrıntılı olarak, 2002-2010 yılları arası – bu arada TÜİK’in enerji sayfası TEDAŞ’a yetişememiş gözüküyor) istatistiklere göre dört temel elektrik abonesi türü üzerinden net elektrik tüketiminin durumunu anlayabiliyoruz: Mesken, Sanayi, Ticaret ve Tarımsal Sulama. (Grafiklerde ve tablolarda kullandığım “diğer” kategorisi içinde dış mekân aydınlatmasıyla ilgili tüzel aboneler önemli yer kaplıyor.) Abone sayısı olarak baktığımızda elektrik satış hizmetinde haneler haliyle öne çıkıyor: 2010′da tüm şirketlerin sattığı elektrik üzerinden, toplam 33.9 milyon abonenin 27.4 milyonu (% 80.8) “mesken” kategorisinde. 2010′da sadece yaklaşık 170 bin sanayi abonesi var.  (Tablo için tıklayın.) Ancak bu kategorilerde toplam net elektrik tüketimine baktığımızda manzara değişiyor. (MWh olarak toplamlar şuradaki tabloda.) Aşağıdaki grafikte 2002-2010 arası ciddi biçimde değişmeyen yüzde dağılımları görebilirsiniz (en iç daire 2002 yılı, daha büyük grafik için tıklayın). 2010′da sanayi aboneleri, satılan toplam net elektriğin % 46.1′ini; ticaret aboneleri % 16.1′ini; mesken aboneleri ise % 24′ünü tüketiyordu.

2010′da 170 bin sanayi abonesi elektriğin % 46.1′ini tüketiyorsa, resmî istatistiklerin yaptığı gibi “kişi başına elektrik tüketimi” hesaplamak yerine, abone tipi başına tüketimdeki manzaraya bakalım:

Sanayideki elektrik tüketiminde 2002′de abone başına 127.6 MWh’den 2010′da 468.2 MWh’ye çıkılmış. Bu artışla ilgili ekonomik büyüme ve zenginlik temalı millî refah öyküleri anlatabilirsiniz, ancak sanayide elektrik tasarrufu ile ilgili bir kampanya duymadım. Hal böyleyken, Emine Erdoğan’ın hane tüketimi ile ilgili gerçeküstü bir eşitsizlik öyküsü kurduğunu duydum: “Bizler, ışıl ışıl aydınlanmış şehirlerde, parlak vitrinlerin önünden geçerken, evlerimizde her türlü elektrikli aracı kullanırken, hayatında hiç elektrik düğmesine basmamış insanlar var. Bizler böyle bir manzaraya sırtını dönerek, hayatını devam ettirenlerden asla olamayız. Dünya üzerindeki bu eşitsizliğe, bu adaletsizliğe karşı yürütülecek en önemli mücadele tasarruftur.”

Diğer kategorileri daha iyi görebilmek sanayiyi çıkaralım:

Mesken abonelerinde abone başına tüketim 2002′de 1.1 MWh’den 2010′da 1.5 MWh’ye çıkıyor, buna karşın (yıllar içinde duyduğumuz onca “resmi dairelerde tasarruf” kampanyasına rağmen) resmi daire aboneleri başına tüketim 2010′da 40.6 MWh olmuş. 2008′den itibaren bu kategoride yaşanan düşüşün devlet kurumlarındaki tasarruf önlemleriyle ilgisi olup olmadığını bilemiyoruz. (2010′da yaklaşık 175 bin resmi daire abonesi var.) (Grafikleri oluşturan veri tablosu için tıklayın.)

TEDAŞ’ın paylaştığı tablolardan bir de, sanayi abonelerinin faaliyet sektörlerini görebiliyoruz (ancak alt-sektörlerdeki abone sayıları ayrılmamış). Burada, en çok elektrik tüketen dört sektör şöyle (tüm sektörleri içeren veri tablosu için tıklayınız):

Bir bakıma burada, Türkiye’nin çok övülen ekonomik büyümesinde tekstil ve inşaat sektörlerinin ağırlığıyla ilgili bir sinyal var. 2010′da 16.6 milyar kWh ile demir-çelik sanayii ve 11 milyar kWh ile toprak ve çimento sanayii o yılki toplam sanayi tüketiminin % 35′ini gerçekleştirmiş.

Özetle başlatılan kampanya, cinsiyetçi olduğu kadar, elektrik tasarrufunda sorumluluğu hanelere yüklüyor ve diğer abone tiplerinin tasarruf sorumluluklarını kamu önünde enerji politikası konusu yapmaktan kaçınıyor. Üstüne üstlük hanelerden bir de, “sorumsuz” elektrik tüketimlerinin adaletsizlik ve eşitsizlik artırıcı olduğuna inanmaları isteniyor. Tasarruf için yeni model beyaz eşyalar satın alalım (kredi kartlarına ve banka kredilerine de yüklenelim) ama beyaz eşyayı bize satanlar elektriği keyiflerince harcasınlar. Sıkışırsak birkaç derenin üstüne daha HES kondurabiliriz.

Emrah Göker – http://istifhanem.com/

 

[Son Dakika] Polis Adliye’de avukatlara saldırdı

İstanbul Çağlayan Adliyesi içerisine giren polisin saldırısı sonucu çok sayıda avukat yaralandı. İki avukat kafalarından yaralanırken, çok sayıda avukat hastaneye kaldırıldı.

Dün birçok kentte düzenlenen baskınlarda gözaltına alınan ÇHD üyelerinin de aralarında olduğu 41 kişi İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne getirildi. İfade işlemlerinin yapıldığı sırada savcılığın talebi üzerine çok sayıda çevik kuvvet polisi Adliyeye girerek avukatları dışarı çıkarmak istedi. Gözaltındakilerin sloganlarla protestosu üzerine polis adliye içerisinde biber gazı ve coplar ile saldırıya geçti.

Polislerin coplu saldırısında avukatlardan Bahattin Özdemir ve Ali Şafak’ın kafalarından yaralanırken, birçok kişinin de vücudunun değişik yerlerinden yaralandığı bildirildi.

Av. Davut Erkan ANF’ye verdiği bilgide, gözaltılar ince aramaya tabi tutulmak istendiklerini ancak buna karşı çıktıkları için darp edilerek zorla ince arama yapıldığını ve saatlerdir elleri ters kelepçe olarak bekletildiklerini belirtti.

İstanbul Adliyesi’nde savcılıkla müdafi avukatlar arasında polis barikatı kurulduğunu belirten Erkan, çıkan arbede sonucu Av Ali Şafak ile beraber iki avukatın yaralandığını söyledi.

Ciddi şekilde darp edilen çok sayıda avukat, hastanelere kaldırılırken, polis, İstanbul Barosu Başkanının savcı ile görüşmesi ve avukatların tepkisi üzerine geri çekilmek zorunda kaldığı bildirildi.

Av. Arif Ali Cangı: “Yaşananlardan doğrudan hükümet sorumlu”

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Av. Arif Ali Cangı olaylar devam ederken twitter hesabından şu açıklamayı yaptı:

Av.Bahattin Özdemir ile telefonla görüştüm, Çağlayan Adliyesi’nde her yer polis kaynıyormuş, Bahattin başından hafif yaralanmış. Avukatların kelepçeleri açılmış, Av. Selçuk Kozağaçlı’yı bekliyorlar, kısa süre sonra savcılık sorgusunun başlaması bekleniyor. Bütün işlemler İçişleri Bakanı’nın emri altındaki kolluk tarafından hazırlanıyor, yaşananlardan doğrudan hükümet sorumlu. Bu kadar rezalet yeter, Avukatlara yönelik bu hukuksuzluğa son verin, hemen salıverin.”

Bu arada ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı Suriye’den İstanbul’a dönüşünde Atatürk havalimanında gözaltına alındı.

(ANF, Yeşil Gazete)