Ana Sayfa Blog Sayfa 2198

Venedik Bienali’nde Britanya’yı temsil edecek ilk siyah kadın sanatçı: Sonia Boyce

Yazan: Alex Needham ve Lanre Bakare

Yeşil Gazete için çeviren: Hanife Aliefendioğlu

Britanya tarihinde ilk kez, siyah bir kadın sanatçı olan Sonia Boyce, ülkeyi  Venedik Bienali’nde temsil etmek üzere seçildi. Sanatçının işi mayıs ayından gelecek yılın kasım ayına dek Birleşik Krallığın pavyonunda sergilenecek.

Londra’da yaşayan ve çalışan Boyce, iki yıl önce John William Waterhouse’un 1896 tarihli Hylas ve Su Perileri (Hylas and the Nymphs) tablosunu Manchester Sanat Galerisi’nin duvarından bir haftalığına sökmesi yüzünden tartışmalara neden olmuştu. Sanatçı The Guardian’a eyleminin müzelerde neyin kamuoyuna sergileneceği konusunda nasıl karar verildiğine dikkat çekmeyi amaçladığını yazdı.

Ancak, eylemi sansür veya erdemlilik vurgusuyla suçlandığı öfkeli bir tepkiye yol açtı. Boyce, daha sonra “gerçekten sağlıksız bir öfke”yle karşı karşıya kaldığını belirterek “…kamusal alanda kadınları ezme arzusu güçlü bir şekilde hissedildi” dedi.

Uluslar ve milliyetler hakkında düşünmek

The Times’a da konuşan sanatçı, sanat dünyasının olimpiyatları olarak bilinen Bienal’de ulus düşüncesinin ve Brexit’in esintilerinin kaçınılmaz olarak işlerini etkileyeceğini belirtti:

“Bienal, uluslar ve milliyetler hakkında, herhangi bir ülke veya ulustan olanların en iyisi olarak adlandırılıp duyurulması üzerine kurulu. Bunun anakronistik olup olmadığını bilmiyorum ama hâlâ içinde bulunduğumuz dönemde ulusun ne anlama geldiği konusunda kafa yormanın önemli olduğunu düşünüyorum.”

Boyce ayrıca Venedik Bienali’ndeki çalışmasının işbirliği içerebileceğini de belirtti. İşin “tamamen kontrolden çıkmış” biçimde değil de keyifli ve ulaşılabilir olmasını istediğini ekleyen sanatçı, “Diğer insanları dahil olmaya teşvik edeceğini” söyledi. Ona göre, “Özellikle farklılıklarla ilgili gerginlik olduğunda, insanların nasıl bir araya gelebileceği konusunda ciddi sorunlar var. Fakat sanat ile bu mümkün.”

58 yaşındaki Boyce, 1980’lerin başında “Siyah İngiliz sanat arenası”nda ön plana çıktı. 1987’de Tate Galeri sanatçının’Misyoner Pozisyonu II’ adlı esereni satın aldığında Tate’in koleksiyonuna giren ilk siyah kadın oldu. 29 yıl sonra, Kraliyet Akademisi’ne seçilen ilk siyah kadın oldu. Bu yıl kendisine bir OBE verildi.

Boyce’un Manchester Sanat Galerisi’nden söktüğü John William Waterhouse’un Hylas ve Su Perileri tablosu. Fotoğraf: SOTK2011/Alamy Stock Photo65

Boyce’un fotoğraflar, çizim, performans ve filmlerden oluşan işleri, gelenekten dışlanmış benzerleri gibi; siyah bir kadın olarak deneyimlerini irdeliyor.

Sanatçı the Guardian’dan Charlotte Higgins’e şunları söyledi: “Üniversite’de Güzel Sanatlar’da okurken oraya ait olmadığım çok açıktı; sistem beni ve benim gibileri öngörmemişti. Birçok kadın öğrenci olmasına rağmen onlar bir sanatçı olmak için değil bir sanatçının eşi olmak için eğitiliyorlardı. Siyah bir kadın için ise henüz bir anlatı yoktu. Belki model olmak…”

Seçici komite başkanı Emma Dexter ise sanatçı hakkında şu ifadeleri kullandı: “Boyce’un işleri yaratıcılığın doğası, sanatı kimin yaptığının sorgulanması, fikirlerin nasıl şekillendiği , eser sahipliğinin doğası gibi konularda önemli sorulara yol açıyor. Komite, Birleşik Krallığın tarihindeki çok önemli bir dönemeçte kapsayıcılık, cömertlik, deneyimsellik ve birlikte çalışmanın gücünü sergileyen bir sanatçıyı seçti.”

Boyce’un seçilmesine yanıtı ise şöyle: “2021 Venedik Bienali’nde Britanya’yı temsil etmek üzere seçildiğimi bildirmek üzere arandığımda beni bir kuş tüyü ile yere serebilirdiniz. Kulaklarıma inanamadım. Elbette çok gurur duyuyorum heyecanlı ve gerginim. Bu yaratıcı yolculuğa çıkmak, bu yol boyunca benimle çalışmayı kabul edenlerle deneyimimi paylaşmak için sabırsızlanıyorum.”

Fransa’nın seçimi de tartışma yaratmıştı

Fransa’da, ilk kez Cezayir kökenli bir sanatçının Bienal’de ülkeyi temsil için seçilmesi  tartışmaya yol açmıştı. Zineb Sedira kültürel bir boykot yolu ile İsrail hükümetini Filistinli vatandaşlara eşitlik vermesi çağrısı yapan Boykot, Yoksunlaştırma ve Yaptırım (Boycott, Divestment ve Sanctions-BDS) hareketine destek verdiği suçlamasıyla geri çekilmesi çağrısıyla karşılaşmıştı.

Suçlamaları “yersiz ve karalayıcı” bulan Sedira, BDS hareketi ile bağlantısını inkar ederken Fransız yazar ve düşünür Bernard-Henri Lévy, Fransız hükümetini bir başka sanatçıyı bu onurla ödüllendirmesi için çağrı yapan kişilerden biriydi.”.

Sonia Boyce: Bu yaratıcı yolculuğa başlamak için sabırsızlanıyorum. Fotoğraf: David Levene/The Guardian

Makelenin İngilizce Orijinali

Korona krizi: Türkiye’de vakalar 670’e, ölüm sayısı dokuza yükseldi

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tip koronavirüs (Covid-19) sebebiyle son 24 saatte ölü sayısının dokuza, vaka sayısının ise 670’e yükseldiğini açıkladı. Bir önceki gün bildirilen vaka sayısı 359 olarak bildirilmişti.

Gerçekleşen ölümlerin hepsinin yaşının yüksek olduğunu belirten Bakan Koca “Yaşlı ve direnci zayıf 5 hastamızı kaybettik. Bugüne dek toplam 9 can kaybımız var. Tamamı yaşlılarımızdan. Yaşlılarımızı koruyalım. Mücadelemizde bir an bile esneklik göstermeyelim” dedi.

Tüm özel ve vakıf hastaneleri ‘pandemi hastanesi’ olacak

Bu kararla enfekte kişiler, devlet hastanelerinin yanı sıra vakıf üniversitesi hastaneleri ve özel hastanelerde de tedavi görebilecek. Hastaneler Covid-19 tanısı kesinleşinceye kadar hasta kabul ve tedavi süreçlerini yürütecek.

Hasta kabulü zorunlu

12 maddelik genelgede “Sağlık kurumlarına müracaat eden hastaların, Kovid-19 tanısı kesinleşinceye kadar Sağlık Bakanlığı hastaneleri, devlet ve vakıf üniversitesi hastaneleri ile tüm özel sağlık kuruluşlarınca kabul ve tedavi süreçlerinin yapılması zorunludur” denildi. ‘Pandemi hastanelerinde, Covid-19 tanısı almış hastalar dışındaki hastaların hangi servis ve bakımlarda izleneceği hastane yönetimi tarafından belirlenecek.

Genelgeye göre, pandemi hastanelerinin yetersiz kaldığı yerlerde ise 2. Basamak erişkin yoğun bakım ünitesi bulunan hastanelerin de pandemi hastanesi olarak hizmet verecek şekilde organize edilmesi gerekiyor.

Genelgenin 4. Maddesinde ise şu ifadeler kullanıldı:

Pandemi hastanelerinde, pandemi hastalarına ayrılmış bir klinik ve bir yoğun bakım ünitesi belirlenmeli ve bu vakalar için rezerve edilmelidir. Vaka sayısının artması durumunda diğer yoğun bakım ünitesi ve servislerin hangi sıra ile ayrılacağı belirlenmelidir. Tedavisi başlamış ve devam etmesi gereken hastaların bulunduğu; onkoloji-hematoloji ve radyasyon onkolojisi klinikleri, organ nakil klinikleri ve kemik iliği nakil merkezlerindeki yataklar mümkün olduğu kadar normal olarak kullanılmaya devam edilecektir”

 

Kavala için AİHM önlemi: ‘Darbe’den tahliye, casusluktan salıvermeme

Gezi davasından beraat ettikten hemen sonra,tahliyesi beklenirken, 15 Temmuz darbe soruşturması dosyasından tutuklanan Osman Kavala, bu suçlamadan tahliye edildi. Ancak aynı dosyadaki suçlamalar gerekçesiyle 10 gün önce bu kez casusluk suçlamasıyla yeniden tutuklandığı için serbest bırakılmayacak. Karar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) gelebilecek bir mahkumiyet kararına karşı önlem olarak yorumlanıyor.

Kavala, Gezi davasıyla birlikte 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı gerekçesiyle de tutuklanmış, bu dosyadan Kasım 2019’da tahliyesine karar verilmişti. AİHM ise hem darbe girişimine ilişkin 309. madde tutukluluğu hem de Gezi davasındaki ‘anayasayı ihlal’ suçlaması nedeniyle ‘hak ihlali’ kararı verip Kavala’nın hemen tahliyesini istemişti.

Gezi davasında beraatine karar verilmesinden sonra tahliyesi beklenirken, daha önce tahliye edildiği 15 Temmuz dosyası açıldı ve bu suçtan yeniden tutuklandı.

ABD’li Henri Jak Barkey ile irtibat kurduğu suçlamasıyla “darbe girişimine destek” verdiği iddia edilen Kavala, 10 gün önce yine aynı dosya kapsamında “Devletin gizli kalması gereken belgelerini siyasal ve askeri casusluk nedeniyle temin etmek” ile suçlandı. İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği, Kavala’nın HTS kayıtlarında Barkey ile görüşmesine rastlanmamasına rağmen tutuklama kararı verdi.

AİHM derhal tahliye istemişti

AİHM’nin verdiği kararda, hem darbe suçundan tutuklama hem de iki yılı geçen tutukluluk süresi nedeniyle Türkiye suçlanmış ve Kavala’nın derhal tahliyesi istenmişti. Bugün darbe suçlamasından tahliye edilen Kavala, AİHM kararı kapsamında olmayan TCK’nın 328. maddesindeki casusluk suçundan 10 gün önce yeniden tutuklandığı için yine serbest bırakılmayacak.

Osman Kavala, üç kez aynı gerekçelerle tutuklandığı davalar nedeniyle 871 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuluyor.

‘Korona affı’ geliyor

Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Mehmet Muş, infaz yasasıyla ilgili düzenlemenin önümüzdeki günlerde meclis gündeminde olacağını açıkladı. Düzenlemeyle, cezaevlerinin yüzde 50 oranında boşaltılması hedefleniyor.

Yeni düzenlemede “cinsel suçlar, kasten adam öldürmek, uyuşturucu madde ticareti, örgütlü suçlar ile terör suçlarını” işleyenlerin kapsam dışı bırakılması kararlaştırıldı.

Ankara’da siyaset çevrelerinde infaz düzenlemesine muhalefetin de tepki göstermeyeceği ve düzenlemenin gecikmeksizin hayata geçirileceği değerlendirmeleri yapılıyor.

Haberin var mı İnisiyatifi: Gazetecileri serbest bırakın

Geçtiğimiz hafta gazeteciler tarafından kurulan Haberin Var mı İnisiyatifi de koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle tutuklu bulunan gazeteciler başta olmak üzere, hasta ve risk altında bulunan mahkumların serbest bırakılmasını istedi.

Yayınladıkları video ile cezaevi koşullarının yetersizliğini vurgulayan inisiyatif, “İçinde yüzden fazla gazetecinin, pek çok siyasetçinin, öğrencinin de bulunduğu hapishanelerin doluluk oranı kapasitenin çok üzerinde. Bazı cezaevlerinde karantina koğuşları için hazırlıkların başladığı, transferlerin yapıldığı koğuşlarda ise kişi sayısının ciddi rakamlara ulaştığı söyleniyor” dedi.

Türkiye’de insanlar evlere kapandı, hava kirliliği azaldı

Koronavirüs salgını sebebiyle insanların evlerine kapanmayı tercih etmesiyle birlikte Türkiye genelinde hava kalitesi de değişime uğradı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan ölçümlere göre on günlük süre zarfında hava kirliliği azaldı.

Türkiye’de ilk virüs vakasının açıklandığı 10 Mart gününde “hassas” ve “orta” skalalarında ölçülen hava kirliliği değerleri 19 Mart günü iyileşme göstererek “iyi” olarak derecelendirildi. Türkiye haritası turuncudan yeşile döndü.

10 Mart 16.00 hava kirliliği değerleri

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle vatandaşların eve kapanmaya başlaması motorlu taşıtlarla hareketliliği büyük ölçüde azalttı. Yurt genelinde toplu taşıma ve özel araç kullanımının büyük oranda azalmasının yanı sıra kafeterya ve birçok işyerinin de kapalı olması sonucu fosil yakıt kullanımı büyük oranda azaldı.

19 Mart 16.00 hava kirliliği değerleri

Trafik yarı yarıya azaldı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Trafik Yoğunluğu Haritası’nda yüzde 50’lere çıkan trafik yoğunluğu ise yüzde 25 seviyelerine geriledi. Trafik yoğunluğunun en çok yaşandığı D100 Karayolu ve Boğaziçi Köprüsü’nde trafiğin akıcı olduğu görüldü.  İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu toplu taşıt kullanımının da yüzde 70 gerilediğini açıkladı.

İtalya’da da hava kalitesi arttı

Salgın sebebiyle karantina uygulanan İtalya’da da benzer bir değişim gözlenmişti. Avrupa Uzay Ajansı uydu görüntülerinde İtalya’daki hava kalitesinin azalan azot dioksit emisyonları ile iyileşme gösterdiği gözlemlenmişti.

 

Brezilya’da Bolsonaro’ya salgın protestosu: İstifa et

Korona krizi: Ermenistan’da bir ay olağanüstü hal uygulanacak

Covid-19‘un ülkeye yayılmasını göz önünde bulunduran Ermenistan Hükümeti 16 Mart 2020 günü saat 17: 00’da yürürlüğe girecek şekilde bir aylık Olağanüstü Hal uygulama kararı aldı. Genel kısıtlamalar, sıhhi önlemler, seyahat ve hareket kısıtlamaları öngören paket açıklandıktan sonra, Ermenistan’da Mart başından itibaren yavaşlamaya başlayan hayat yeni bir kısıtlı tempoya girdi.

Agos’tan Alin Özinan’ın haberine göre, devletin aldığı önlemlere paralel olarak, Ermenistanlılar self-izolasyonun hayat kurtaracağını düşünüyor. Hemen hemen herkes günlerini evde, temasları minimuma indirerek geçiriyor. Özel sektör evden çalışmaya geçerken, devlet dairelerinde sadece üst düzey görevlilerden oluşan gruplar çalışıyor. Marketler, eczanelerde personel maske ve eldivenler ile hizmet veriyor. Büyük bir panik havası olmasa da, korona’nın tüm dünyaya yaydığı bilinmezlik hissi Ermenistan’a da hakim durumda.

400 kişi karantinada

18 Mart sabahı itibarı ile 87 vaka var, yaklaşık 400 kişi ise karantinada. Sokaklar tenha olsa da metro, otobüs gibi toplu taşıma araçları düzenli dezenfekte edilmek şartıyla, çalışıyor. Başbakan Nikol Paşinyan, Sağlık Bakanı Arsen Torosyan, Olağanüstü Hal sorumlusu Başbakan Yardımcısı Tigran Avinyan, düzenli olarak yaptıkları sosyal medya canlı yayınları ile hem durum hakkında bilgi veriyor hem de halkı sağduyulu olmaya çağırıyor. OHAL düzenlemeleri ve koronavirüs hakkındaki güncellemeler ve haberler, hükümetin resmi kanalı “Armenian Unified Infocenter” ve sosyal medya hesapları aracılığıyla yayınlanıyor.

Morkur: Korona’nın resmi temsilcisi

1 Mart’ta İran’dan havayolu ile Ermenistan’a giriş yapan ilk vakadaki şahıs, belirtiler üzerine test yapılıp pozitif olduğu anlaşılınca karantinaya alınmış, temasta olduğu 20 kişi de yine gözlem altına alınmıştı. Ermenistan’da pozitif vaka sayısını birden yükselten ise İtalya’dan Ermenistan’a düğün için gelen orta yaşlı bir kadın oldu. Havaalanında hafif ateşi görülen kadının adresi alındıktan sonra, evde 14 gün kendini izole etmesi istendi. Kadın uyarılara kulak vermeyip, aynı gün kuaför, kuyumcu, aile fertleri ile temas kurdu, gece ise düğüne katıldı. Bir kişi tüm Eçmiadzin şehrinin felç olasına sebep oldu. Kadının bulaştırdığı hasta sayısı yaklaşık 60 olarak telaffuz ediliyor. 16 Mart’ta Eçmiadzin tamamen kontrol altına alındı, diğer şehirler ile yollar kapatıldı. Ermenistan sosyal medyası virüsü bulaştıran ve evlenen kızın teyzesi olduğu belirlenen kadın ile ilgili yoğun paylaşımlara sahne oldu. “Morkur (Teyze): Korona’nın Ermenistan’daki resmi temsilcisi” cümlesi ağızdan ağıza dolaşıyor.

Korona ile Mücadele Fonu’na destek başladı

Un, şeker, makarna, çamaşır suyu, alkol, tuvalet kağıdına olan rağbet 17 Mart itibari ile hafifledi. Yetkililer gıda konusunda sıkıntı yaşanmayacağını, ayrıca bu tip depolama  refleksinin toplumun farklı kanatlarına zarar vereceğini, “Komşumuz yokluk çekerken bizin tok olmamızın değeri yok” diyerek anlatmaya çalışıyorlar.

Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı’na kayıtlı sosyal açıdan savunmasız ailelere yardımlarda bulunulacak. Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan bu ayki maaşını “Korona ile Mücadele” hesabına aktarıp, bu yardımı yapabilecek maddi durumdaki tüm vatandaşların sadece kendilerini değil, diğer aileleri de düşünmesini istedi. Bu çağrının ardından büyük işadamları ve şirketler fona  destekte bulunmaya başladılar.

OHAL’de ne olacak?

Büyük ölçekli ticari kuruluşların acil sıhhi önlemler almasına karar verildi. Tüm çalışanlara tıbbi maskeler ve dezenfektanlar sağlanıyor, tesisleri düzenli olarak dezenfekte ediliyor, dönüşümlü çalışma, zorunlu izinler uygulanıyor.  Gıda dağıtımı konusunda devlet yardımı olacağı bildirildi. Kapalı olan anaokullarında depolanan yiyecekler ekonomik açıdan zor durumda olan ailelere dağıtılacak.

Bu arada alınan önlemler nedeniyle Ermenistan vatandaşlarının, sürücü/ kargo taşımacılığı yapanlar dışında, ülkeden kara sınırları üzerinden bir ay boyunca çıkış yapmaları yasaklandı. Yurt dışından gelen Ermenistanlılar ise Türkiye’deki gibi karantinaya alınıyor. Ülkede etkinliklere de kısıtlama getirilirken, uzaktan/online eğitim konusunda altyapı çalışmalarına ağırlık veriliyor.

Ekoloji Birliği: Sermaye değil halklar ve doğa korunsun

Ekoloji Birliği dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgınıyla ilgili bir açıklama yayınladı. Salgının doğaya yapılan müdahalelerin bir sonucu olduğunun vurgulandığı açıklamada doğa tahribatının sonlandırılması, koronavirüse karşı alınan tedbirler kapsamında sermayedarların değil işçilerin haklarının korunması talep edildi.

Bazı iddialara göre yarasaların yaşam alanlarının yok edilmesinin sonucunu yaşadığımızın belirtildiği açıklamada “Yarın diğer yaban yaşamının altüst edilmesinden dolayı nelerle karşılaşacağımızı bilmiyoruz” denildi. Açıklamada özetle şu ifadeler yer aldı:

Ekoloji Birliği olarak bizler, yaşam alanlarımıza sahip çıkarken ekolojik dengenin korunmasının önemini ısrarla vurguluyoruz. Ekolojik sisteme müdahalenin tüm dengeleri bozduğunu biliyoruz. Doğa da bunun hesabını mutlaka sorar.

‘İşçiler robot olarak görülüyor’

Doğayı bir meta olarak gören sermaye, korona virüsü salgınında da kendi çıkarını korumayı önceleyerek halkın sağlığını “göstermelik” projelerle tehlikeye atmaktalar. Çalışan işçiler başta olmak üzere halkın yaşamları önemsenmemektedir. İşçiler robot olarak görülmekte, açıklanan önlemler paketinde işçiler ve yoksul halk yer almamaktadır.

‘İzinler yıllık izinden düşmemeli’

Açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından koronavirüse karşı açıklanan ekonomi paketine de değinildi. Paketin sermayeyi koruduğunun belirtildiği açıklamada hükümetin halkın sağlığı ve güvenlii için atması gereken adımlar şu şekilde sıralandı:

  • Oysa küçük esnafın, küçük çiftçinin, ücretli çalışanların, sağlık çalışanlarının hakları gözetilmelidir.
  • Krizde ayakta durması zor olan küçük çiftçi ve esnafa karşılıksız hibe verilmelidir.
  • Ücretli çalışanlar yıllık izinli değil, idari izinli sayılmalıdır.
  • Kapanan işyerlerinde işten çıkartma yerine çalışanların ücretlerinin işsizlik fonundan karşılanması sağlanmalıdır.
  • Okulların kapanması nedeniyle kamuda çalışan ve çocuğu olan kadınlara izin verildi ancak bu izinler yıllık izinden sayıldı.
  • İzinler yıllık izninden düşülmemeli, idari izinli sayılmalıdır.
  • Diğer yandan ebeveynlik yalnız kadının görevi değildir, krizin yükü yalnız kadınlara yüklenemez, babalara da idari izin verilmelidir.

‘Sağlık hizmetleri ücretsiz olmalı’

  • Halka sunulacak tüm sağlık hizmetleri ücretsiz olmalıdır.
  • Tehdit altındaki tüm yurttaşların tahlilleri kısa sürede yapılmalıdır. Hijyen için gerekli olan su ücretsiz sağlanmalıdır.
  • Vatandaşın su borçları silinmeli, borç nedeniyle kapalı olan sular açılmalıdır. Su tüm canlıların yaşam kaynağıdır, paralı hale getirilemez, ticarileştirilemez
  • Koruyucu önlem için maske, dezenfektan gibi malzemeler tüm yurttaşlara acilen ücretsiz olarak dağıtılmalıdır.

Çözüm dayanışma ekonomisi

Ortaya çıkan krizin yükünü halkın değil ekolojik sistemi bozanların üstlenmesi gerektiğinin belirtildiği açıklamada son olarak şu ifadeler kullanıldı:

Ekoloji Birliği olarak, halkın sağlığının her şeyden önemli olduğunu ve korona virüsüne karşı mücadelenin yetkililerin birincil ve en temel görevi olduğunu hatırlatırız.

Bizler için çözüm, bir araya gelmek, yaşam alanlarımızı savunmak, ekolojik yaşam pratiklerimizi geliştirmek ve aracısız gıda dağıtım ağları dahil kendi dayanışma ekonomilerimizi kurmaktır.

 

2019 yılında işsizlik yüzde 13,7’ye yükseldi

Türkiye İstatistik Kurumu‘nun (TUİK) “İşgücü İstatistikleri 2019” verilerii açıkladı. Buna göre, ülke genelinde işsiz sayısı geçen yıl 2018’e göre 932 bin kişi artarak 4 milyon 469 bin kişi oldu.

İşsizlik oranı 2,7 puanlık artış ile yüzde 13,7 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı ise 3,1 puanlık artış ile yüzde 16.

İstihdam oranı yüzde 45,7

İstihdam edilenlerin sayısı 2019 yılında bir önceki yıla göre 658 bin kişi azalarak 28 milyon 80 bin kişi, istihdam oranı ise 1,7 puanlık azalış ile  yüzde 45,7 oldu.

İşgücü 2019 yılında bir önceki yıla göre 275 bin kişi artarak 32 milyon 549 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 53,0 olarak gerçekleşti.

15-64 yaş grubunda işsizlik oranı yüzde 14

15-64 yaş grubunda işsizlik oranı bir önceki yıla göre 2,8 puan artışla %14,0, tarım dışı işsizlik oranı ise 3,1 puanlık artışla yüzde 16,1 oldu. Bu yaş grubunda istihdam oranı 1,7 puanlık azalışla yüzde 50,3, işgücüne katılma oranı ise değişim göstermeyerek yüzde 58,5 oldu.

Gençlerin dörtte biri işsiz

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki yıla göre 5,1 puan artarak %25,4, istihdam oranı ise 1,9 puan azalarak yüzde 33,1 oldu. Aynı dönemde işgücüne katılma oranı 0,4 puanlık artışla yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşti. Ne eğitimde ne de istihdamda olanların oranı ise bir önceki yıla göre 1,5 puanlık artışla yüzde 26,0 seviyesinde gerçekleşti.

İstihdamın yüzde 56,5’i ise hizmet sektöründe

2019 yılında, istihdam edilenlerin yüzde 18,2’si tarım, yüzde 19,8’i sanayi, yüzde 5,5’i inşaat, yüzde 56,5’i ise hizmet sektöründe yer aldı. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1,6 puan, sanayi sektörünün payı 0,1 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,2 puan, inşaat sektörünün payı 1,4 puan azaldı.


2019 yılında 5 milyon 97 bin kişi tarım sektöründe, 5 milyon 561 bin kişi sanayi sektöründe, 1 milyon 550 bin kişi inşaat sektöründe,15 milyon 872 bin kişi hizmet sektöründe istihdam edildi. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında istihdam edilenlerin sayısı tarım sektöründe 200 bin, sanayi sektöründe 113 bin, inşaat sektöründe 442 bin kişi azalırken, hizmet sektöründe ise 98 bin kişi arttı.

İşsizlik en yüksek Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt’de

İşsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 30,9 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) iken, işsizlik oranı en düşük bölge yüzde 7,6 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) oldu.



En yüksek istihdam oranı yüzde 53,0 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi’nde gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise yüzde 30,0 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi’nde oldu.


En yüksek işgücüne katılma oranı yüzde 59,6 ile TR21 Bölgesi’nde (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) gerçekleşti. En düşük işgücüne katılma oranı ise yüzde 43,5 ile TRC3 Bölgesi’nde (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) oldu.


ISİG’den işçiler için 12 korona talebi: Çalışma saatleri kısıtlansın, testler ücretsiz yapılsın

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) koronavirüse yakalananların sayısıyla ilgili her geçen gün artan sayılar açıklanırken işçilerin sağlığının korunması için 12 maddelik talep listesi yayımladı.

Salgın sırasında 20 milyon işçi ve aileleri için hiçbir önlem alınmadığını, işçilerin işyerlerinde işten atma, zorunlu ücretsiz izne çıkarma, yıllık izin kullandırtma, üretim baskısı ve fazla mesai gibi uygulamalara sıkıştırıldığını ifade eden İSİG Meclisi’nin işçi sağlığının korunması için şu 12 acil talebi sıralandı:

  • Patronların ekonomik kaybı gerekçe göstererek işçileri işten çıkarmaları, zorunlu ücretsiz izin ve zorunlu yıllık izin kullandırması yasaklansın.
  • Çalışma saatleri ücretler ve haklarda bir kayıp olmaksızın en çok günlük 6 saat olacak biçimde sınırlandırılsın. Çalışma süresinin kısaltıldığı işyerlerinde patronların, bu süreleri işçilerin izinlerinden düştüğü hukuksuz uygulamalarına son verilsin.
  • Kişisel hijyen ve korunma malzemeleri işçilere ve halka ücretsiz olarak dağıtılsın. İşçilerin sağlık taramaları yoğunlaştırılsın ve işyerlerinin çalışma organizasyonu salgında hijyen kuralına göre düzenlensin.

Kamu ve özel hastanelerde ücretsiz test

  • Özellikle tuvalet, yemekhane, ortak çalışma ve dinlenme alanlarının kullanımı acilen düzenlensin. Sık ve ortak kullanılan yemekhane, soyunma odası, dinlenme odası, tuvalet gibi alanların temizliği ile işçi servisleri ve şehir içi toplu ulaşım araçlarının hijyeni sağlansın.
  • Sağlık ücretsiz ve herkesçe erişilebilir hale getirilsin. Testler ve muayeneler kamu hastanelerinde ve özel hastanelerde ücretsiz olarak yapılsın.
  • Kendisi ve yakını virüs nedeniyle karantinaya alınan işçi hastalık süresi kapsamında olsun ve bu süredeki gelir kaybı önlensin. Enfekte işçilerin işten atılması yasaklansın.
  • Temel gıda ve hijyen yardımı karşılansın, gıda ve hijyen ürünlerine yapılan fahiş zamlar geri çekilsin, temel gıda malzemelerinde KDV sıfırlansın. Kontrolsüz fiyat artışına karşı ihbar ve denetim mekanizması kurulsun.

Ücretsiz temel hizmetler

  • Elektrik, su, doğalgaz, tüketici kredisi ve prim borçları ertelensin, salgın süresince temel hizmetler ücretsiz olsun.
  • Alınan karar ve tedbirlerin ancak kamunun bir bölümünde değil, özel sektör, kayıt dışı sektör ve 50’den az çalışanı olan işyerlerinde uygulanması ve yaptırımı sağlansın, gerekli önlemlerin alınmadığı işyerlerinin bildirimi için ihbar hattı kurulsun.
  • Korona virüsün en riskli yaş grubunu oluşturan 50 yaş ve üstü işçilere salgın bitene kadar izin hakkı tanınsın, en düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyine çıkarılsın.
  • Hangi şehirde kaç hastanın teşhis edildiği, kaç kişinin hayatını kaybettiği gibi bilgileri öğrenme hakkımız var. Bu bilgiler halkla açık ve şeffaf biçimde paylaşılsın.

ISIG, tüm bu maddeleri de içeren ana taleplerinin “bu süreçte işçilerin sağlığı için üretimi sürdürmenin zorunlu olduğu sektörler dışında işyerlerinde üretimin durdurulması ve işçilerin salgının kritik evresi bitinceye kadar ücretli izinli sayılması” olduğunu belirtti.