Ana Sayfa Blog Sayfa 1897

İnternette her paylaşım ya da beğeni karbon salımına yol açıyor

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği internet ve sosyal medya kullanımının yol açtığı karbon salımı ve bunun iklim krizine katkısına ilişkin bir açıklama yayınladı. 

Covid-19 salgını sürecinde artan internet ve sosyal medya kullanımıyla birlikte dijital ayak izinin de büyüdüğü belirtilen açıklamada “Her bir paylaşım ya da beğeni, karbon salımına, dolayısıyla iklim krizine katkıda bulunuyor” deniliyor. 

4,5 milyar internet kullanıcısı

Dünyada internet ve sosyal medya kullanımı her geçen yıl artıyor. Son bir yılda 300 milyon kişi daha internet kullanmaya başladı ve toplam internet kullanıcısı sayısı dünyada 4.5 milyara, Türkiye’de ise 62 milyona ulaştı.

Benzer bir artış sosyal medya kullanımında da görülüyor. Dünya genelinde sosyal medya kullanıcısı 3.8 milyara, Türkiye’de ise 54 milyona ulaştı.

Ortalama 6 saat 43 dakika internette geçiyor

Bir kişi günde ortalama 6 saat 43 dakikasını internet kullanarak, 2 saat 24 dakikasını sosyal medyada geçiriyor. Pandemi döneminde alınan bireysel ve kamusal önlemlerle birlikte insanların eve kapanması, bu sürenin uzamasına neden oldu.

Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) tarafından yapılan bir araştırmaya göre bilgisayar kullanımı yüzde 70, cep telefonu kullanımı yüzde 80 artış gösterdi. Görüntülü konuşma ve video konferans uygulamalarını kullanma sıklığı ise yüzde 78 arttı. Benzer şekilde, video konferans uygulamalarından biri olan Zoom’un kullanıcı sayısı pandemi döneminde yüzde 50 artış gösterdi.

Tek tıkla karbon salımı

İnternet ve sosyal medya kullanımındaki artış, bu dijital faaliyetin ekosisteme olan maliyetini de artırıyor. Dünya genelinde tüketilen toplam elektriğin yüzde 4’ü bilişim teknolojileri ve onları bir araya getiren küresel veri ağı tarafından tüketiliyor.

Bir akıllı telefonun yapımında 70 kadar kimyasal kullanılabiliyor ve bunların bir bölümü dünyada nadir olarak bulunuyor. Bu kimyasalların topraktan çıkarılma süreçleri de ekosistem açısından oldukça önemli bir ayak izi oluşturuyor. Bununla birlikte, cep telefonlarının sadece yüzde 5’i, genel olarak elektronik atıkların ise yüzde 16’sı geri dönüştürülebiliyor.

Küresel karbon salımınının yüzde 4’ü

Dünyada kullanılan 7 milyar cep telefonunu ve veri ağını birbirine bağlayan dijital sistemi işletmenin bir yılda 600 milyon ton karbon salımına neden olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam küresel karbon salımının yüzde 4’üne denk geliyor.

Twitter’da yayınlanan her tweet, Facebook’ta yayınlanan her durum güncellemesi ve Instagram’da paylaşılan her fotoğraf, WhatsApp’ta atılan her bir mesaj dijital ayak izi oluşturmaya yetiyor. Sosyal ağ sitelerinde ne kadar çok zaman geçirilirse, dijital ayak izi o kadar büyüyor. Bir sayfayı veya bir Facebook gönderisini “beğenmek” bile, veriler Facebook’un sunucularına kaydedildiğinden dijital ayak izi hanesine ekleniyor.

E-posta gönderimi ne kadar karbon salıyor?

Karbon ayak izi konusunda uzman olan Mike Berners-Lee’nin “Muzlar Ne Kadar Kötüdür?” kitabı, e-postaların CO2 emisyonlarını detaylandırıyor.

Görünüşe göre, bir spam e-postası ortalama 0,3 gram CO2 emisyonuna eşdeğer bir taban alanına sahipken, normal bir e-posta 4 gram CO2 taban alanına sahip. Daha büyük eke sahip olan bir e-posta ise 50 gram CO2’e eşdeğer karbon ayak izine sahip olabilir.

Video izlemek

Veri merkezleri üzerine çalışan ITE Projects’e göre, kedi videolarını izlemenin bir bedeli var: Her 10 dakikalık izleme 1 gram CO2 salınımına yol açıyor.

Tweet atmak

Kullanıcıların küresel dijital ayak izlerini etiket ve tweet cinsinden hesaplamasına yardımcı olan Tweetfarts’a göre, bir tweet göndermek için harcanan enerji 0,2 gram CO2 üretiyor. Günlük gönderilen 500 milyon tweet ile toplam 10 metrik ton CO2 salınıyor.

Haber okumak

The Guardian’ın 2012 yılında, kendi içeriğini üretmekle ilişkili karbon ayak izine dair yaptığı kapsamlı çalışma, makale okumak için bir dizüstü bilgisayar kullanmanın beş adet 11W ampulle aynı miktarda CO2 salınımına sebep olduğunu ortaya çıkardı.

Dijital ayak izini azaltmak için ne yapmalı?

Ekosisteme verdiğimiz zararı azaltmak için internet ve sosyal medya kullanım alışkanlıklarımızı gözden geçirmeli, dijital ayak izimizi azaltmalı, zorunlu durumlar dışında çevrimiçi geçirdiğimiz zamanları azaltmalıyız.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği bunun dışında bireysel olarak dijital ayak izini azaltmaya yönelik yapılabilecekleri şöyle sıralıyor:

  • Telefonlarınızda kullanmadığınız uygulamaları temizleyin.
  • Sık kullanmadığınız ve dikkatinizi dağıtabilecek uygulamalara ait bildirimleri kapatın.
  • Mesaj/mail kutularınızı düzenli olarak temizleyin.
  • Sosyal mecralarda takip ettiğiniz hesapları azaltın.
  • İnternet tarayıcınızda sekmeleri açık bırakmamaya gayret edin.
  • Galerinizi düzenli olarak temizleyin.
  • Ekran kullanım sürenizi takip edin ve sınırlayın.
  • Alternatif ve çevre dostu arama motorlarını araştırıp, kullanın: Ecosia, Lilo vb.
  • Ekran ışığını kısık tutun.
  • Kullanmadığınız zaman telefonunuzun kablosuz ağ bağlantısını kapatın.
  • Kullanmadığınız hesaplarınızı silin.
  • Mailinizi, tekrar mail atmanızı gerektirmeyecek şekilde atın; gereksiz maillerden kaçının.
  • Dijital dünyadan uzak, yeni hobiler edinin.

Ukrayna’da 146 noktada yangın: 11 kişi öldü, 17 kişi yaralı

Ukrayna’nın doğusunda yer alan Lugansk bölgesinde 146 farklı noktada çıkan çıkan orman yangınlarında hayatını kaybedenlerin sayısı 11’e yükseldi. 17 kişi ise yaralandı.

Ukrayna Başsavcılığından yapılan açıklamaya göre, Lugansk bölgesinde 146 noktada tespit edilen orman yangınlarından 116’sı söndürüldü, 30 noktada ise yangın söndürme çalışmaları devam ediyor.

11 bin hektara yayıldı

Yangının söndürülmesinin hava koşulları ve kuvvetli rüzgarlar nedeniyle karmaşık hale geldiğini belirten Başsavcılık 120 kişinin tahliye edilmek durumunda kaldığını söyledi.

Açıklamada yangının 11 bin hektardan fazla alana yayıldığı belirtildi. Alevler sebebiyle 250 bina zarar gördü. Ukrayna polisi, yangınlara ilişkin yedi farklı soruşturma başlattı.

1500 işçi, 200 araç ve 3 yangın söndürme uçağının görev aldığı söndürme çalışmaları sürüyor.

Meslek örgütleri, STK’lar, birlik ve kooperatiflere etkinlik yasağı

İçişleri Bakanlığı 81 il valiliğine “Koronavirüs Tedbirleri” konulu ek bir genelge gönderdi.

Genelgeye göre sivil toplum kuruluşları (STK), meslek kuruluşları, barolar, birlik ve kooperatifler tarafından düzenlenecek etkinlikler 1 Aralık’a kadar ertelendi.

Gerekçe Sağlık Bakanlığı tavsiyesi

Gerekçe olarak ise Sağlık Bakanlığı’nın tavsiyesi olduğu gösterildi. Genelgede Sağlık Bakanlığı’ndan İçişleri Bakanlığına hitaben gönderilen yazıya da yer verildi. Yazı şu şekilde:

Dünyayı tehdit etmeye devam eden Covid-19 pandemisine yönelik olarak; Covid-19 Bilimsel Danışma Kurulu ve Sağlık Bakanlığı’nca ülkemizdeki ve Dünya’daki en güncel bilimsel gelişmeler ve deneyimler takip edilmekte, bu kapsamda Pandeminin ülkemizdeki kontrolüne yönelik çalışmalar yürütülmekte teknik rehberler ve protokoller yayınlamakta ve güncellenmektedir.

Dünyada halen Covid-19 vaka artışları devam etmektedir. Ülkemizde de Covid-19 vakalarının devam etmekte olması, her ne kadar vaka sayıları belirli bir düzeyde kontrol altına alınmış olsa da önümüzdeki sonbahar ve kış aylarında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle damlacık yolu ile bulaşan solunum yolu hastalıklarının görülme sıklığının artış gösterebilmesi beklenmektedir.

Bu kapsamda Bakanlığımız bünyesinde oluşturulan Covid-19 Bilimsel Danışma Kurulu, fiziksel mesafenin korunmasının zor olacağı sivil toplum kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, birlikler veya kooperatiflerin geniş katılımlı toplantılarının yapılmamasını ve ileri tarihe ertelenmesini önermiştir.

Uymayanlara adli işlem

Genelgede alınan kararlara uyulmamasının hukuki yaptırımı olacağı da belirtildi.  Açıklamada şunlar söylendi:

“Alınan kararlara uymayanlara Umumi Hıfzıssıhha Kanununun ilgili maddeleri gereğince idari işlem tesis edilmesi ve konusu suç teşkil eden davranışlara ilişkin Türk Ceza Kanunu’nun 195’inci maddesi kapsamında gerekli adli işlemlerin başlatılacak.”

Kobani soruşturması gerekçesiyle gözaltına alınan HDP’li 17 isim tutuklandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 6-13 Ekim 2014 tarihinde düzenlenen Kobani eylemlerine ilişkin olaylardan altı yıl sonra başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan HDP üyelerinin tutuklama talebiyle sevk edildiği mahkemedeki ifadeleri sona erdi.

Sabaha kadar devam eden sorguların ardından mahkeme Altan Tan, Sırrı Süreyya Önder ve Gülfer Akkaya‘nın  adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi ve yurtdışına çıkmalarını yasakladı.

17 kişiye tutuklama

Ayhan Bilgen, Ayla Akat Ata, Alp Altınörs, Nazmi Gür, Emine Ayna, Bircan Yorulmaz , Berfin Özgü Köse, Dilek Yağlı, Can Memiş, Günay Kubilay, Bülent Barmaksız, Zeki Çelik, Pervin Oduncu, İsmail Şengün, Ali Ürküt, Cihan Erdal ve Emine Beyza Üstün hakkında ise tutuklama kararı verildi.

HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları yaptığı paylaşımda tutuklama kararının avukatlara polis barikatı arkasından verildiğini söyledi.

Kars Belediye Eşbaşkanı görevden alındı

Tutuklanan isimlerin arasında bulunan  HDP’li Kars Belediyesi Eşbaşkanı Ayhan Bilgen ise kararın ardından görevden alındı.  İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada şunlar söylendi:

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 45 inci maddesinde yer alan, “Ancak, belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması ya da kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona ermesi hallerinde 46’ncı maddedeki makamlarca belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilir.

Karar doğrultusunda Kars Valisi Türker Öksüz İçişleri Bakanlığı’nın 02.10.2020 tarihli onayı ile Kars Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirildi.

Kars‘ta HDP üyelerine yapılan başka bir operasyonda da Kars Belediye Eşbaşkanı Şevin Alaca gözaltına alınmıştı. Bilgen de önceki gün, gözaltı süresi bitene kadar yerine kayyım atanmamış olması halinde Eş Başkanlıktan istifa edeceğini açıklamıştı. 

 

 

Donald Trump-Melania Trump çiftinin koronavirüs testi pozitif çıktı

ABD Başkanı Donald Trump, kendisi ve eşi Melania Trump‘a yapılan Covid-19 testinin pozitif çıktığını duyurdu.

Trump Twitter mesajında karantina ve iyileşme sürecine derhal başlayacakların söyledi ve “Bu gece Melania ile koronavirüs testimiz pozitif çıktı. Karantinaya ve tedavi sürecine başlayacağız, bunu birlikte atlatacağız” ifadelerini kullandı.

Daha önce Donald Trump’ın yakın danışmanlarından Hope Hicks‘e yapılan koronavirüs testinin pozitif çıktığı bildirilmişti.

Başkana en yakın isim

Hicks, Demokrat Partili rakibi Joe Biden ile canlı televizyon tartışmasının yapıldığı Ohio’ya giderken, Trump ile birlikte Air Force One adlı başkanlık uçağındaydı.

Beyaz Saray Muhabirleri, Hicks’in aynı zamanda başkanla birlikte Marine One adlı helikoptere de bindiğini bildirdi. Başkana en yakın ollan Hicks, Air Force One uçağına maske takmadan binerken görüntülenmişti. Ayrıca, ertesi gün Trump ile birlikte Minnesota‘daki seçim mitingine gitti.

Melanie Trump: Planlanan etkinlikleri erteledim

First Lady Melania Trump ise yaptığı paylaşımda “Bu yıl birçok Amerikalı’nın da başına geldiği gibi, Covid-19 testimizin pozitif sonuç vermesinin ardından Başkan ile birlikte evde karantinaya girdik” ifadelerini kullandı.

Kendilerini iyi hissettiklerini belirten Melania Trump “Tüm planlanan etkinliklerimi de erteledim. Kendinize lütfen dikkat edin, bu süreci birlikte atlatacağız” dedi.

Piyasalar anında etkilendi

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın koronavirüs olduğunu duyurmasının ardından ardından ABD’de vadeli işlemler eksiye döndü, petrol fiyatlarında düşüşler yaşandı.

Asya piyasalarında S&P500 vadeli işlemleri haberin duyulmasının ardından yüzde 0.39, Nasdaq vadeli işlemleri ise yüzde 0.4 düşerek kayıplarını artırırken ABD Hazine tahvilleri büyük oranda yatay seyretti. Bu sebeple ABD’de piyasaların yüzde 2’yi aşan kayıplarla açılması bekleniyor.

Koronavirüs haberi petrol fiyatlarında da dalgalanmalar yaşanmasına sebep oldu. Batı Teksas Tipi (WTI) petrolün fiyatı yüzde 2,6, brent petrolün fiyatı ise yüzde 2,7 düştü.

 

BM Biyoçeşitlilik Zirvesi’nde hayal kırıklığı: Liderler somut planlar sunmadı

Dünya liderleri biyolojik çeşitlilik krizini tartışmak için Birleşmiş Milletler çatısı altında sanal olarak düzenlenen Biyoçeşitlilik Zirvesi’nde bir araya geldi. BM genel sekreteri António Guterres, Prens Charles ve Çin Başkanı Xi Jinping açılış konuşmalarını gerçekleştirdi. Sonrasında ise liderler video yoluyla zirveye katılım sağladı.

2020 yılı Birleşmiş Milletler için iklim ve ekoloji konusunda eşi benzeri görülmemiş adımların atılacağı bir eylem yılı olarak değerlendiriliyordu. Üstüne geçtiğimiz hafta Çin’in 2060 yılında karbon nötr olma hedefini duyurmasıyla birlikte zirveden olumlu sonuçlar çıkacağı beklentisi vardı.

Ancak 30 Eylül Çarşamba düzenlenen zirve bu açıdan hayal kırıklığıyla sonuçlandı.

Çin’den somut bir plan yok

Zirveye video mesaj ile katılan Çin Başkanı Xi Jinping, konuşmasında ekonomik kalkınmanın çevreyi korurken gerçekleşebileceğini ve insanların doğayla uyumlu bir şekilde yaşayabilmelerinin mümkün olduğunu söyledi.

Biyoçeşitlilik kaybını durdurmak için yeni bir çerçeve sunmak amacıyla Mayıs 2021’de yapılması planlanan Kumming’teki biyoçeşitlilik görüşmesine değinen Jinping “Dünyayı güzel bir yer haline getirme sorumluluğu hepimizin” ifadelerini kullandı.

Ancak, Jinping, bu konuda yapmayı taahhüt ettikleri herhangi somut bir planın varlığından söz etmedi.

 

Bolsonaro: Doğal kaynaklarımızı kullanabiliriz

Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro da yaptığı video konuşmasında Amazonlar konusunda “uluslararası bir açgözlülük” olduğunu söyledi.

Ülkelerin doğal kaynaklarını kullanma hakkı olduğu konusunda ısrar eden Bolsonaro, “Brezilya topraklarındaki muazzam kaynak zenginliğiyle tam da bunu yapmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Devlet Başkanı, geçtiğimiz hafta BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada da yangınlar için Amazon yerlilerini suçlamış, yangınlara onların sebep olduğunu iddia etmişti. Ayrıca dünyanın en gelişmiş çevre mevzuatına sahip olduklarını savunmuştu.

Erdoğan: İklim değişikliğiyle mücadelede ön saftayız

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise video ile katıldığı zirvede ‘Tarihi mesuliyetimiz yok denecek kadar az olmasına rağmen iklim değişikliği ile mücadelede en ön saflarda yer alıyoruz’ dedi.

İklim değişikliği için ağaç diktiklerini anlatan Erdoğan, “2022’de Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 16’ncı Taraflar Konferansı’na ev sahipliği yapacak ve 2 yıllık Dönem Başkanlığı görevini yerine getirecek olan Türkiye, bu süreçte biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı için gerekli adımların atılmasında öncü rol oynayacaktır” ifadelerini kullandı.

İspanya: Kara ve denizin yüzde 30’u korunacak

Katılan ülkeler arasında somut planlarından söz edenler de oldu. Örneğin İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, konuşmasında insan ve doğa arasındaki ilişkiyi iyileştirmeleri gerektiğine vurgu yaptı.

Sanchez üç temel noktadan oluşan planlarını şu şekilde aktardı: 2030 yılına kadar kara ve denizin yüzde 30’unu korumak, bozulmuş arazinin yüzde 15’ini restore etmek ve insanlar, bitkiler, hayvanlar ve çevreleri arasındaki yakın bağı tanıyan “tek sağlık ilkesini” benimsemek.

Von der Leyen: 2030 stratejisi oluşturduk

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise biyoçeşitliliğin korunması amacıyla Mayıs 2019 tarihinde Avrupa Birliği Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi’ni benimsediklerini hatırlattı.

2030 yılına dair planlama hakkında detayları paylaşan von der Leyen, strateji doğrultusunda kara ve denizlerin sürdürülebilir olmayan kullanımı, doğal varlıkların aşırı kullanımı ve küresel ısınma ile mücadele edeceklerini belirtti.

Liderlerin öne çıkan konuşmaları bu şekilde olurken zirveye Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) ve Avustralya’dan herhangi bir temsilci dahi katılmadı.

Erdoğan’dan açılış gününde sözü yine ‘idam’a getirdi

Meclis’in 27. Dönem 4. Yasama Yılı‘nın açılışında TBMM Genel Kurulu‘nda milletvekillerine hitap etti.

Erdoğan, konuşmasında Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalara şu sözlerle değindi:

Nitekim, Dağlık Karabağ’ı işgal eden Ermeniler’in Azerbaycan’a saldırısıyla başlayan çatışmalar, bunun en somut örneğidir. Burada bir kez daha, Azerbaycanlı kardeşlerimizin işgal altındaki topraklarını kurtarma ve vatanlarını koruma mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu belirtmek istiyorum.

(…) Ermenistan yönetimini, her şeyi bir kenara bırakıp ısrarla Türkiye’ye iftira atma gayreti de kurtaramayacak. Bu haydut devlete destek verenleri, kendilerine insanlığın ortak vicdanı önünde hesap sorulacağı konusunda ikaz ediyorum.” diye konuştu.

‘Son teröristi imha edene kadar…’

Erdoğan, konuşmasında onuncu yılına ulaşan Suriye krizine de değindi ve “Dünyada Suriye meselesine her boyutuyla müdahil olma hakkına sahip bir ülke varsa, o da Türkiye’dir” diyerek, Türkiye’nin Suriye’deki varlığını sorgalayanları bölgeyi ve tarihini bilmemekle eleştirdi. 

Türkiye’nin, Suriye’de, ülkenin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü temelinde bir çözüm bulunana kadar, sınırlarını güvenlik altına almak için her yolu ve yöntemi kullanmayı sürdüreceğini ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

İdlib’te de bu amaçla bulunuyoruz. Sınırlarımızı terör örgütlerine ve onları maşa olarak kullananlara teslim etmedik, etmeyeceğiz. Güvenli hale getirdiğimiz bölgeler dışında kalıp da halen ülkemize ve kardeşlerimize yönelik saldırıların kaynağı durumundaki her yerde, son teröristi de imha edene kadar harekatlarımızı sürdüreceğiz.

Erdoğan, ayrıca idam hakkında “Parlamento, AYM‘yle ilgili yeni bir yapılanmaya giderse yeni bir adım atarsa seve seve ben de buna katılırım” dedi.    

‘HDP’nin yeri dağdır’

Erdoğan, partilerine yönelik operasyonları protesto etmek için yeni yasama yılı açılışına katılmayan ve Meclis bahçesinde oturma eylemi yapan HDP’liler için de “Varlığıyla yokluğu arasında zaten herhangi bir fark yok. Çünkü onların her zaman yeri ya dağdır ya sokaklardır” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Meclis’e gelenler, Şeref Kapısı‘nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dev posteriyle karşılaştı. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, bu uygulamaya tepkisini Twitter adresinden şu sözlerle paylaştı:

Yürütme’nin, iktidarın gölgesi, Yasama’nın, TBMM’nin üzerine düşmüştür. Hiçbir dönemde Cumhurbaşkanının posteri, yasama yılı açılışında TBMM Şeref Kapısı’na asılmamıştı. Kaldı ki Cumhurbaşkanı, partili bir Cumhurbaşkanıdır.

‘Alternatif Nobel Ödülleri’ sahibini buldu

Alternatif Nobel Ödülleri olarak da bilinen Doğru Yaşam Ödülleri‘ne layık görülen isimler açıklandı. Kazananlar isimler İran’da tutuklu bulunan insan hakları savunucusu Avukat Nasrin Sotoudeh, Belaruslu demokrasi yanlısı aktivist Ales Bialiatski ve kurucusu olduğu düşünce kuruluşu Viasna, ABD’li Bryan Stevenson ve Nikaragua’dan çevre aktivisti Lottie Cunningham Wren olarak duyuruldu.

Doğru Yaşam Ödülleri Direktörü Ole von Uexkull, bu yıl ödülü kazanan isimlerin “eşitlik, demokrasi, adalet ve özgürlük mücadelesinde” birleştiğini kaydetti: “Adaletsiz yargı sistemlerine ve diktatöryal siyasi rejimlere meydan okuyarak insan haklarını ve sivil toplumu başarılı bir biçimde güçlendirdiler ve kurumsal istismara karşı çıktılar” 

Bialiatski ve Viasna’nın Belarus’ta insan hakları ve demokrasinin gerçekleşmesi için mücadele vermelerinden dolayı ödülllendirildikleri belirtildi.

“Bahar” anlamına gelen Viasna, Belarus’un tartışmalı devlet başkanı Aleksander Lukaşenko‘nun 1993 yılındaki hükümet karşıtı protestoları bastırması sonrasında Ales Bialiatski tarafından kurulmuştu. Belarus’ta bu yıl da tartışmalı seçimler sonrası geniş çaplı protestolar düzenlenmiş ve polis binlerce protestocuyu gözaltına almıştı.

Cezaevindeki İranlı avukata da ödül

İranlı insan hakları savunucusu Avukat Nasrin Sotoudeh ise “büyük kişisel riskler göze alarak İran’da siyasi özgürlük ve insan hakları için gösterdiği korkusuz girişimleri” nedeniyle ödüle layık görüldü.

Yargılandığı davada 12 yıl hapis cezasına çarptırılan Sotoudeh hâlâ cezaevinde bulunuyor. Sotoudeh, 2009 yılında başörtüsü yasasını protesto ettikleri için tutuklanan kadınları savunduğu için cezaevine girmişti.

ABD‘li insan hakları avukatı Bryan Stevenson da “ABD ceza yargılaması sisteminde reform çabalarına ve ırksal barış konusunda ilerlemede verdiği ilham” nedeniyle ödüle layık görüldü.

ABD’de siyah vatandaş George Floyd‘un gözaltındayken beyaz bir polis tarafından öldürülmesi sonrasında ABD’de gözler ceza yargılaması sistemindeki adaletsizliklere çevrilmişti.

Nikaragualı aktiviste ‘yerelliği koruma’ ödülü

Çevre aktivisti Lottie Cunningham Wren ise Nikaragua‘da yerli halklar ve topraklarının korunması konusundaki çabalarından ötürü ödüllendirildi.

Ödülü kazananlara kişi başına 1 milyon İsveç Kronu değerindeki para ödülü verilecek. Ödül töreni online olarak 3 Aralık tarihinde yapılacak.

5’inci İstanbul Tasarım Bienali 15 Ekim’de başlıyor

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, VitrA sponsorluğunda ve Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle düzenlenen 5’inci İstanbul Tasarım Bienali, 15 Ekim 2020’de başlıyor.

Küratörlüğünü Mariana Pestana’nın yürüttüğü, Empatiye Dönüş başlığıyla hayata geçecek olan Bienal, altı ay boyunca farklı mekanlarda düzenlenecek sergilerle ve şehrin farklı noktalarındaki yerleştirmelerle dönüşerek devam edecek.

Bienal kapsamında Pera Müzesi’nde yer alacak müdahaleler ve ARK Kültür’de ziyaret edilebilecek araştırma projeleri arşivi, 15 Kasım 2020 tarihine kadar açık olacak. İstanbul sokaklarına yayılacak müdahaleler, araştırma projeleri ve video serileri ise 30 Nisan 2021’e kadar gelişerek devam edecek. Araştırma projeleri ve dijital projeler altı ay boyunca dünyanın her yerinden takip edilebilecek.

HDP’lilerden Meclis bahçesinde oturma eylemi

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, bugün açılacak olan Meclis Genel Kurulu’na katılmayacaklarını ve Meclis bahçesinde oturma eylemi başlatacaklarını açıkladı. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sancar‘ın birlikte düzenlediği basın açkılamasının ardından vekiller oturma eylemine başladı.

Buldan, Van’da helikopterden atılan ve yaşamını yitiren Servet Turgut ile ilgili şunları söyledi:

Bu insanlık dışı işkenceyi yapanları, sorumluları ve onları koruyanları kınıyorum. Elbette bu işkencenin üzerini örtemeyecekler. Faillerin ve sorumluların yargı önüne çıkartılması için HDP olarak elimizden gelen çabayı göstereceğiz.

‘Siyasi intikam operasyonu’

Buldan, partilerine yönelik “siyasi intikam” operasyonu olduğunu belirterek, gözaltındaki siyasetçilerin keyfi bir şekilde tutulduğunu söyledi:

Bir kez daha vurgulamak isteriz ki, bu operasyonlar hukuki değil, siyasidir. AKP-MHP iktidarının siyasi ajandasına göre yürütülen siyasi darbe operasyonudur. 4 Kasım 2016’da Eş Genel Başkanlarımız ve milletvekili arkadaşlarımızın tutuklandığı siyasi darbe operasyonunun, 19 Kasım 2019’da halk iradesini hiçe sayan kayyım darbesinin devamı olan bir operasyonla karşı karşıyayız.

‘Gözaltında olması gerekenler HDP’liler değil’

Buldan, iktidarın kaybettikçe daha fazla saldırganlaştığını ve ilk hedefinin HDP ve demokrasi güçleri olduğunu vurguladı:

İzledikleri savaş politikaları nedeniyle dış politikada, iç politikada, ekonomide, yaşamın her alanında tüm toplumu derin bir krizin içerisine sürükleyen, yönetemeyen AKP-MHP iktidarının, siyaseti kutuplaştırıcı bir zemine sürükleyerek, kendi çöküşünü durdurmayı amaçladıklarını görüyoruz. Demokratik siyaset zeminini ortadan kaldırmak, demokratik siyaset yürütenleri, demokratik örgütlülükleri tasfiye etmek istiyorlar. Demokrasiyi çökertme planı uyguluyorlar.

AKP toplumsal muhalefeti engellemeye çalıştıkça, demokratik güç birliği ve toplumsal dayanışmayı daha da büyüteceklerini söyleyen Buldan, “HDP’yi terörize planlarının tutmayacağını”, “faşizmin değil demokrasinin kazanacağını” söyledi:

Asıl gözaltında olması, yargı önüne çıkarılması gerekenler HDP’liler değildir. Gözaltında olması gerekenler; Roboski’nin, 5 Haziran’ın, Suruç ve Ankara katliamının, Soma’nın, Çorlu’nun, Sakarya’nın, Afyon’un, helikopterli işkencenin, yolsuzlukların, hırsızlıkların, nefret suçlarının sorumluları ve failleridir.

Gözaltındaki arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Cesaretiniz varsa gelin Meclis’te 6-8 Ekim için derhal bir araştırma komisyonu kuralım ve gerçekleri tüm boyutlarıyla araştırsın, açığa çıkartsın. AKP-MHP iktidarı, kendi siyasi planlarına göre Türkiye’yi ve siyaseti kilitlemeye çalışıyor. Bu oyunu görelim ve hep birlikte bozalım, bu kilitlenmeyi hep birlikte, demokratik güç birliğiyle, dayanışmayla açalım.

‘HDP en büyük üçüncü muhalefet partisi’

Daha sonra söz alan Mithat Sancar ise HDP’nin Meclis’in üçüncü muhalefet partisi olduğunu vurguladı ve şöyle söyledi:

Bugün Meclisin açılış törenine katılmama kararı aldık. Bu Meclis’e karşı bir tutum değildir, Meclisi demokratik siyasetin en önemli platformlarından biri olarak gördüğümüz gerçeğine aykırı bir tutum değildir. Meclis demokratik siyasette önemlidir. Bu kadar büyük bir haksızlığı, hukuksuzluğu, zulmü Meclis Genel Kurulu’ndan değil, Meclis bahçesinden halklarımıza duyurmayı daha doğru ve uygun bir yöntem olarak gördük. Meclis bahçesinde oturma eylemi gerçekleştireceğiz. Genel Kurul devam ettiği sürece oturma eyleminde olacağız.

Vekiller açıklamanın ardından Meclis bahçesinde oturma eylemi başlattı. Adliyeye götürülen HDP’lilerin ise ifadeleri alınmaya başladı.