On Yılda Üçledi: Mahmut Şenol’dan Dalkavuk Hanım

On yıl evvel Çerkes Âdil Paşanın Tahsildarlık Günleri adlı romanıyla, saygın eleştirmenlerden Ömer Türkeş’in deyişiyle ¨taşranın son soylusu¨ ünvânını kazanmış roman kahramanını bize tanıtmıştı Mahmut Şenol…
Triology- Üçleme roman sanatıyla iki roman daha yazacağını okuruna o günden beri duyuruyordu.
İkincisini, Capon Çayevi‘ni, beş yıl evvel yayımlandı.
Üçüncü romanıysa, Dalkavuk Hanım başlığıyla geçenlerde kitabevlerine ulaştı.
Böylece İstanbul’da başlayan hikâyelerini taşraya taşımayı seven yazar, romanda adı geçen Biga’nın Mahmudiye köyünden esinlenilmiş olarak Mahmudiye Üçlemesi’ni tamamlanmış oldu.

20

Alfa Yayıncılığın ikinci baskılarını geçtiğimiz günlerde yaptığı Mahmudiye Üçlemesinin ilk iki yapıtı ardından, okurların uzun süredir merakla beklediği Dalkavuk Hanım başlıklı yapıt Türk edebiyatına bir dönem romanı olarak yerleşti.

Mahmut Şenol’un ¨dönem romanları¨ yazmaya yönelik yaklaşımını, bu alandaki maharetini öteden beri bilen okurları, Çerkes Âdil romanı ve Capon Çayevi’nden sonra gelecek olan Dalkavuk Hanım’ı uzun zamandır beklemekteydi.

21

Üçleme romanların seri roman olmadığını bir kez daha hatırlatarak Yeşil Gazete’nin sorularını yanıtlayan Mahmut Şenol, ¨Üçleme denilince bu kadar sayfayı oku oku bitmez diye okurun gözü baştan yılıyor, ancak bilineceği gibi öyle değil, herbir roman birbirinden bağımsız olarak okunabilir, zira kurgu sürekliliği yoktur, sadece olayların kesiştiği kavşaklar vardır ki, birini okumuş bulunan o olayın bir vakitler başkaları tarafından yaşandığını görmüş olur¨ diye konuştu.

Tadında bir mizah kullanıp, İstanbul Türkçesiyle, yer yer eski dilden alıntıları satırlarında eriten Şenol’un romanında hiciv, bir edebî saldırı silahı olarak zaman zaman karşımıza çıkıyor.

Dalkavuk Hanım adlı romanıyla bugüne dek on kitaba imza atmış bulunan Şenol, ayrıca gazete, edebiyat dergileri, web sayfalarındaki internet-bilgisunar gazetelerindeki yazılarıyla da tanınıyor.

22

Dalkavuk Hanım romanında, insan ruhunun derinliklerine uzanıp her türden ruh zavallılığına ait olup üzerinde pek konuşulmayanı ele alıyor. Dalkavukluk, yardakçılık, yaltaklanma, ihanet ve yılışıklık, görgüsüzlük ve edepsizliğin her hâlini, 1960’lı yılların İstanbul’unda, hem de o vakitlerin sosyetesi olan Moda’da başlatıp Çanakkale’nin Mahmudiye Köyüne kadar götürüyor; sonu kanlı biten bir hikâyenin tanığı olarak aktarıyor.

Dalkavuk Hanım’la beraber, Çerkes Âdil Paşa’nın başından geçen muazzam hikâyeyi ve Capon Çayevi’ndeki zavallı çaycı Nuridin’in acınacak serencâmını da yer yer hatırlayacak ve aradaki bağıntıları yakaladıkça okuma uğraşısının tadına varacaksınız.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim krizi ve su stresi uluslararası çatışmaların çıkması riskini artırıyor

Su stresi ülke içi gerginliklere ve sınırları aşan su kaynaklarını paylaşan ülkeler arasında çatışmalara yol açıyor.

Cebeci’deki taş ocağı protestosuna polis müdahalesi: Beş kişi gözaltına alındı

Sultangazi'de yaşayanlar için sağlık tehdidi oluşturan Cebeci Taş Ocağı'nın kapatılmasını isteyen yurttaşlara polis müdahale etti. Yurttaşlar 'Tozdan ölmek istemiyoruz' diyerek madene doğru yürürken polis engeliyle karşılaştı. Beş kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Malatya’daki tarihi taş köprü için yıkma tehdidi: ‘Cinayetle eşdeğer’

Malatya'daki taş köprünün tek ayağının hasar görmesi sonrası yıkılmasının gündeme alınması bölgede tepki çekti. Yurttaşlar köprünün yıkılması yerine korunarak restore edilmesi gerektiğini savunuyor.

Karaburun’da depolamalı güneş enerji santraline tepki: Zeytin ve naranciye ağaçlarımız tehdit altında

Karaburun, Küçükbahçe'de yapılması planlanan depolamalı güneş enerji santrali projesinin 3 Eylül'de yapılacak halkın katılımı toplantısı öncesinde, bölge sakinleri değerli habitatlarını, meralarını, zeytin ve narenciye ağaçlarını göstererek projeyi istemediklerini söyledi.

‘Avrupa’da sıcaklık kaynaklı ölümler 70 yıl içinde üç katına çıkabilir’

Yeni bir araştırmaya göre, küresel sıcaklık artışı 3 derece ile sınırlandırılsa dahi önlemler alınmazsa yüzyıl sonuna kadar 55 bin ek can kaybı meydana gelebilir. Güney Avrupa en büyük risk altında.

EN ÇOK OKUNANLAR