Boğaziçi Lectures serisi kapsamında Türkiye’ye gelen ve NASA bünyesindeki çalışmalarıyla tanınan Dr. Jonathan Trent‘in 19 Aralık Salı günü Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşen sunumu sırasında bilgisini verdiği OMEGA projesi hakkında Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz‘ın görüşlerini 27 Aralık tarihli, “Levent Kurnaz, yosunlardan bioyakıt üretimini hedefleyen Omega Projesi’ni değerlendirdi” haberimiz ile paylaşmıştık.
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü‘nden ve Omega projesinin Türkiye ayağını yürüttüğünü belirten Yard. Doç. Dr. Berat Haznedaroğlu’nun ilgili haberimize dair Levent Kurnaz’a yanıt mahiyetindeki açıklamasını da paylaşıyoruz:
“Sevgili Levent Hoca,
27 Aralık 2017 tarihinde Yeşil Gazete’de yayınlanan OMEGA projesi hakkındaki görüşlerinizi şaşkınlıkla okudum. Öncelikle Boğaziçi Lectures kapsamında üniversitemize davetli olarak gelen, 20 yıldır NASA’da çalışan ve halen Kaliforniya Üniversitesi Santa Cruz kampüsünde yarı zamanlı ders veren, onun öncesinde Max Planck Enstitüsü, Kopenhag Üniversitesi, Yale Üniversitesi gibi kurumlarda araştırmalar yürütmüş, kendi rüştünü ispatlamış bir bilim
insanını “iş adamı-pazarlamacı” olarak tanımlamanız üzücü ve kırıcı olmuş.
Saygı çerçevesinde OMEGA projesi değerlendirmenizde yanıltıcı bulduğum noktalara açıklık getirmek, tekzip etmek isterim:
1-) OMEGA projesi öncelikle bir Ar-Ge projesi. Eğer Türkiye’de veya proje kapsamında değerlendirilecek diğer ülkelerde fizibilitesi olumlu çıkmaz ise, uygulaması zaten yapılmayacak. Tek başına Türkiye’nin tüm karbon dioksit salınımını giderebileceği gibi bir iddia konuşmasında hiçbir zaman geçmedi. O yüzden verdiğiniz alan ihtiyacı rakamları doğru bir örnek değil. Tam tersine iklim değişikliği ile mücadelede OMEGA projesini çözümün sadece bir parçası olabileceği çerçevesinde değerlendirmek gerekli.
2-) Alglerin (yosunların) fotosentez yapabilen canlılar aleminde en iyi karbondioksit yakalayan organizmalar olduğu göz önünde bulundurulduğunda sizin de yakından bildiğiniz karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojilerine alternatif karbon yakalama ve kullanma (CCU) imkanı sağlayabilecek; bu vesile ile iklim değişikliğine karşı mücadeleye doğrudan katkı yapabilecek bir proje. Kendi enerjisini kendisi üretebilen bir sistem olduğundan, sadece
biyoyakıt potansiyeli değil, su ürünleri yetiştiriciliğine yem sağlama gibi ek katkıları ile 21. yüzyılda en büyük problemlerimiz olan sürdürülebilir gıda, su ve enerji güvenliğine çözüm sunabilecek örnek bir proje.
3-) OMEGA projesinin konuşmada belirtildiği üzere en önemli noktası konumsallığı. Sistemin atık su ihtiyacı yakınlardaki bir arıtma tesisinden karşılanıyor iken, karbon dioksit ihtiyacı için baca gazı salınımı olan bir endüstriye yakınlık ideal olarak değerlendiriliyor. Eğer baca gazından karbon dioksit salınımı olan bir endüstri yoksa havadan karbon dioksit özümleniyor. Yani belirttiğiniz üzere bir karbon dioksit satın alınması durumu yok. O yüzden kilosu 50-100 USD’lik karbon dioksit maliyeti OMEGA için geçerli değil. Tam tersine yakın zamanda yürürlüğe girmesi beklenen karbon vergilerine karşı ek getiri sağlayabilecek bir sistem.
4-) OMEGA projesi şu an not-for-profit organizasyon (NGO) – kar amacı gütmeyen küresel bir girişim altında idame ettiriliyor. Açık kaynaklı bir girişim olduğu için OMEGA’dan esinlenen ve Güney Kore ile Karayipler’deki Bonaire adasında inşa edilmeye başlanan benzer platformlar bulunuyor. O yüzden “hayal projesi” ve “pazarlanan bir fikir” görüşünüzü saygı çerçevesinde, ancak talihsizlik olarak değerlendiriyorum.
İyi seneler dilerim.
Yard. Doç. Dr. Berat Haznedaroğlu
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü”
Levent Kurnaz, yosunlardan bioyakıt üretimini hedefleyen Omega Projesi’ni değerlendirdi
(Yeşil Gazete)