Ölüm çukuru İkizköy’ü yutuyor

Kömür madenlerinin her geçen gün proje sahasını genişletmesine karşı bir metin kaleme alan İkizköylü kadınlar 'İnsan bir zamanlar her karışını ezberlediği evini hiç tanıyamaz hale gelebiliyormuş' dedi.

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy mahallesinde yer alan kömür madenleri her geçen gün proje sahasını genişleterek bölgedeki halkın yaşamını tehdit ediyor. Bölge halkı, zeytinliklerini ve tarım alanlarını içine alan bu alana “ölüm çukuru” diyor.

Halihazırda çevresinde bulunan Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri sebebiyle hayatları daha da zorlaşan İkizköylü kadınlar, santrallere kömür taşımak için kömür sahalarının geliştirilmesine karşı ortak bir açıklama yayınladı.

‘Dünyaya gözümüzü burada açtık’

Yapılan bu çalışmalar sonucunda köyde hastalıkların çoğaldığı, hayvanların öldüğü, ekinlerin ve zeytinlerin azaldığının belirtildiği açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

Biz dünyaya gözümüzü burada açtık. Bu topraklarda emekledik, yürüdük, koştuk; çocuk olduk, çocukluğumuzu yaşadık. Emeği büyüklerimizden, dağlara sırtında tek tek fidan taşıyıp yılmadan elleriyle toprağa işlediklerinde öğrendik. Özgürlüğü, doyasıya koşup dizlerimizi yaraladığımız bu topraklarda, koşmayı hiç bırakmadığımızda öğrendik. Küçük yaşlarda hayvan ve doğa sevgisini tattık.

‘Sevgimizden başka bir şey vermedik’

Bunlara saygı duymayı da minnet etmeyi de yine bu topraklarda öğrendik. Bazen bir ağacın gölgesinde dinlendik, bazen çağlayan deresinden susuzluğumuzu giderdik, bazen de yeni yeşermiş çimlerin üstünde bir kap yemek yedik. Biz bu köyün topraklarına sevgimizden başka hiçbir şey vermedik, fakat karşılığında hak ettiğimizden çok daha fazlasını aldık, öğrendik. Yeri geldi evimiz, ailemiz; yeri geldi dostumuz yoldaşımız oldu karanlıklarda.

‘Devrilen her ağaç kalbimize inen bir balta gibi’

Bir zamanlar nimetiyle, havasıyla, suyuyla, tüm gücü ve canlılığıyla bizi yaşatan bu topraklar, şimdi nasıl oluyor da yavaş yavaş ölüyor, yok oluyor sessizce? Şimdi bu gördüğümüz, kaybolmaya yüz tutmuş saklı cennetimiz, bizim anılarımızda yaşattığımız kahkahalarla dolu çocukluğumuz mu? Burada devrilen her ağaç, her birimizin kalbine inen bir balta gibi şimdilerde.

‘İnsan evini tanıyamaz hale geliyormuş’

Bize bir şeyler öğretmekten hiç vazgeçmeyen topraklarımız, gitmeden son bir şey daha öğretti bize: insan bir zamanlar her karışını ezberlediği evini, hiç tanıyamaz hale gelebiliyormuş. Herkesin yanlış bildiği bizimse yaşadıkça öğrendiğiniz bir gerçek var: doğa bize emanet değil, biz doğaya emanetiz aslında. Doğanın bizden aldığı hiçbir şey yok, ihtiyacı da. Daha önce de söylendiği gibi, doğa ile savaş halindeyiz. Kazanırsak kaybedeceğiz.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR