Doğa MücadelesiManşet

Muğla’da çimento fabrikasına karşı doğa nöbeti: Sonuna kadar direneceğiz

0

Muğla’nın Menteşe ve Yatağan ilçeleri arasındaki Bayır Mahallesi’nde yapımı devam eden entegre çimento fabrikasının yol açtığı doğa kıyımı her geçen gün büyüyor. Tamamı ormanlık bir alanda, fabrikanın inşaat faaliyetleri son hızla devam ediyor.

Çimento fabrikasına karşı mücadele eden yöre köylüleri Bayır Beldesi yakınında bir zeytin bahçesine kurdukları direniş çadırı ile nöbet tutuyor. Fabrikanın inşaat çalışmalarını endişeli bir şekilde izleyen köylüler Menteşe Belediyesi başta olmak üzere yerel yönetimlerin ve muhalefet partilerini kendilerine destek olması, fabrikaya verilen ruhsatların ve onaylanan imar planlarını iptalini istiyor.

Yurttaşların yıllar süren doğa mücadelesi

Evrensel’den Özer Akdemir‘in aktardığına göre; yaklaşık 30 yıllık bir yılan hikayesi gibi gelişen çimento fabrikasının inşaat faaliyetleri Deştin Köyü yakınlarındaki “Tek Ağaç” mevkiinde devam ediyor. Yöre halkının çimento fabrikasına karşı geçen aylarda başlattığı nöbet de sürüyor. Bayır beldesine yaklaşık 500 m, çimento fabrikası yapılmak istenen alana ise 4-4.5 km uzaklıktaki bir zeytinlik içerisinde bulunan nöbet alanında yöre köylüleri ve MUÇEP Menteşe Meclisi üyeleri dönüşümlü nöbet tutuyorlar. Mücadelenin kamuoyuna anlatımı ve diri tutulması için başlatılan nöbet aynı zamanda gelişmelerin hızla değerlendirildiği bir direniş üssü durumunda.

Nöbet alanının bulunduğu zeytinliğin sahibi Bayır Beldesinden Bekir Kaymak çimento fabrikasına karşı mücadelelerini 30 yılı bulduğunu belirterek, “1993 yılında Bayır’da başka bir şirket çimento fabrikası kurmak için çalışmalara başladı. Biz de mücadeleye başladık. O zamanlar köylülerden arazilerini domuz çiftliği yapacağız diye topladılar. Daha sonra çimento fabrikası olduğu ortaya çıkınca o zamanki belediye başkanları ve halkın tamamı bu projeye karşı dik durarak geçit vermedik. Tütüncülük o zamanlar çok önemli bir geçim kaynağı olduğu için halk komple bu işe karşı çıktı” dedi. Buna rağmen şirketin girişimlerini sürdürdüğünü aktaran Kaymak, “O dönem ben belediye meclis üyesiydim. Bana önce rüşvet teklif ettiler, ben kabul etmeyince resmen ölümle tehdit edildim” şeklinde konuştu.

‘Koltuk bunları değiştirdi’

O zamanlar çimento fabrikasına karşı çıkanların ilerleyen yıllarda belediye başkanlığına seçildikten sonra “Gizli ÇED” raporuna imza attıklarını ve fabrikanın ruhsatını onayladıklarını ileri süren Kaymak, “Koltuk bunları değiştirdi. Fabrikanın imar onayını Bayır Belediye Başkanı Sayın Alkan, 2010-2014 arasında yalpan gizli ÇED’i de CHP’li Belediye Başkanı Cumhur Çoban yaptı” dedi. Çimento fabrikasının yöredeki 12 köyü doğrudan etkileyeceğini belirten Kaymak, “Tarım ve sağlık açısından çok büyük sorunlar yaşayacağız. Buna engel olmak için elimizden ne geliyorsa yapmaya kararlıyız” ifadelerini kullandı.

‘Ben dilim döndüğünce anlatıyorum herkese ama Bayır halkı hala uyuyor’

Bekir Kaymak’ın eşi Gülhanım Kaymak zeytinlere ve diğer meyve ağaçlarına yıllardır çocuk gibi baktığını belirterek, “Çimentonun tozu üzerlerine gelirse bunlarda verim olmaz. Deştin köyünden pazara kadınlar otundan, meyvesine, balına kadar her şeyi getiriyorlar. Onlar da olmaz. Arıcılık, göbek mantarları tamamen yok olur. İki tane barajın arasında çimento fabrikasına nasıl izin verilir anlamıyorum. 7750 dönümlük yer vermişler fabrikaya. Ben dilim döndüğünce anlatıyorum herkese ama Bayır halkı hala uyuyor!” dedi.

‘Buradaki mücadele sadece doğaya dair bir mücadele değil’

MUÇEP Menteşe Meclisi ve Deştin Çevre Platformu sözcülerinden Haluk Özsoy, 30 yıldır devam eden mücadelenin son 5-6 aydır tekrar hızlandığını belirterek, “Yaklaşık 8 bin dönüme yakın bir alandan bahsediyoruz. Endemik bitki türlerinden, bir sürü canlının yaşadığı iki vadi arasında, tamamı ormanlık bir alan burası. Buradaki mücadele sadece doğaya dair bir mücadele değil, 12 köyün insanının yaşamını da tehdit eden bir duruma karşı mücadele. Buradaki köyüler bu alanlar bir olmuş durumda. Onları buradan başka yere taşıyamazsınız, ölürler. Faaliyet sırasında kireçtaşı çıkarmak için yapılan patlatmalar, günde 2000 ton kömür yakılacağı dile getiriliyor bunun etkisi ve kömürü taşımak için gelecek yüzlerce kamyon ve daha sayabileceğimiz onlarca sorunun kaynağı olacak bu fabrika. Fabrikanın kurulacağı alan o köylerin kalbinin attığı yer. Şirket çok hızla bitirmeye çalışıyor fabrikayı. Köyüler bunu ölüm projesi olarak niteliyorlar. Hayatları pahasına burada nöbet tutuyorlar. Köylüler buna izin verdiklerinde burada yaşayamayacaklarını biliyorlar” dedi.

MUÇEP Muğla Meclisi üyelerinden Mustafa Tuncaelli fabrikanın 30 yıllık bir geçmişi olsa da son sürecin 2004-2005 yılı itibariyle başladığını aktardı. Fabrika ile ilgili gelişen yılan hikayesine dönen hukuki süreci anlatan Tuncaelli, Muğla yerel yönetimlerinin fabrikanın kurulması sürecine karşı ellerindeki yetkileri halktan değil şirketten yana kullandıkları görüşünde.

Tuncaelli, geçen günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Ankara’da görüştüklerini, CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç’un da yöreye geldiğini belirterek, “Şu an görünen manzara Kılıçdaroğlu ve Ali Öztunç bir hafta 10 gün içinde bu sorun çözülecek dediler. Bizler Büyükşehir Belediye başkanından Menteşe Belediye başkanının çimentocu şirkete verdiği yapı ruhsatının iptalini konusunda bizlere destek olmasını bekliyoruz” dedi.

‘Sonuna kadar direneceğiz’

Çimento fabrikasının yapıldığı alana birkaç km uzaklıkta olan Alaşar köylüleri ise muhtarlarından dert yandılar. 70 yaşındaki Fatma Türkmen,“Biz burada doğduk burada öleceğiz. Köyün muhtarı izin vermese bu iş olmazdı. Suyumuzu verdi, arazilerimizi sattı. Biz burada sonuna kadar direneceğiz” dedi.

‘Derdimizi anlatmak için her yolu denedik’

Köyün genç kadınlarından Semiye Tutmaz ise yaşananları  “Derdimizi anlatmak için her türlü yolu denedik. Ancak birilerinin sesimizi duyulmasını engellendiğini düşünüyorum. Burası bölge açısından çok önemli bir yer. Orada saatlerce harmanın döndüğünü, tütünün, buğdayın buralarda ekilip işlendiğini anlatıyor babam. Bir ağacın büyümesi kolay mı? On binlerce ağaç kesilecek çimento fabrikası için. Köyümüzün üstüne kadar geliyor şirketin ruhsat alanı. Buraya kadar gelirse bizim burada yaşamımız yok olacak. Burası tamamen verimsizleşecek. Oysa burada her türlü meyve yetişiyor. Termik santral gibi bir sorunumuz varken şimdi ikisinin arasında kalacağız. Üç üniversite bitirdim ama şimdi burada orman işçiliği ve tarımla geçimimizi çıkarmaya çalışıyorum” ifadeleriyle anlattı.

You may also like

Comments

Comments are closed.