EkonomiManşet

Mit 5 – Özel sektör kamu sektörüne göre daha verimli

0
Özel ? Kamu ?

Dinyar Godrej tarafından New Internationalist Magazine‘de yayınlanan haberi Yeşil Gazete yazarı Ali Serdar Gültekin‘in çevirisiyle paylaşıyoruz.

***

Ana akım ekonominin ebedi mitlerden biri devletin ekonomideki rolünün olabildiği kadar küçülmesi gerektiğini söyler, ya da başka bir yol önererek zenginlerin durdurulamaz yükselişlerinin önünden çekilmek gerektiğini. Bu yönetici elitlerin ideolojik bir pozisyonudur ve diğer birçok şeyle birlikte kamu mallarının yok pahasına satılmasına, bir zamanlar kamunun olan malların ve hizmetlerin artan özelleştirmesine yol açar. Pazarın büyüsü ve özel teşebbüslerin enerjisi fiyat etkinliği ve verimliliğin tavan yaptığı bir karışım hazırlar. Bu, en azından, bu çarkın çevriliş biçimi.

Özel ? Kamu ?

Özel? Kamu? Görsel: New Internationalist

2010’da 34 zengin OECD ülkesinde elektrik özel şirketleri, kamuya ait olanlara göre ortalama olarak %23,1 yüksek ücretlendirme yaptılar .

Fransa’da özel şirketler tarafından sağlanan suyun bedeli belediyenin sağladığı suyla kıyaslandığında %16,6 fazladır.

2011’de bir referandumda İtalyanların %96’sı su hizmetinin kamuda kalması için oy verdi.

Gittikçe artan bir şekilde, satışlar -çoğunlukla aynı şeyi ikinci sefer satamadığımızdan dolayı bunun iyi bir şey olmadığını söyleyen sağduyu çelişkilerine rağmen- devletler için bütçe açıklarının kapatılması ve bütçe kesintileri için bir yol olarak görülüyor.  Nitekim The Wall Street Journal Avustralya ve Yeni Zelanda’nın kuzey adası Aoteroa’da 2013’te gerçekleşen rekor özelleştirmeleri “Özelleştirme cümbüşleri hükümetin cebine ihtiyaç duydukları parayı aktardı ve hükümetleri temel görevlerine odaklanmalarını sağlayacak canlılığı pazara aktardı” diye coşarak alkışladı [1].

Bu, 2010 bütçe konuşmasında kamu sektörünün özel sektörü dışladığından yakınan, umutlarını özel sektörün güvenilir ve uzun ömürlü bir ekonomik düzelme sağlayacağına bağlamış Britanya Hazine bakanı George Osborne’nın da büyük ihtimalle paylaştığı bir bakış açısı.


“Özel sektör mitinin üstünlüğü birbirini besleyen ve güçlendiren üç bileşene sahiptir. Birinci olarak özel sektör daima dinamik ve sağlamdır. İkincisi kamu sektörü maliyetli ve verimsizdir. Üçüncüsü ve son olarak herkes kamusal alanın sürekli artan özelleştirilmesinden fayda sağlar. Tüm bu üç element hatalı.”

Andrew Simms, Britanyalı yazar ve kampanyacı.


Fakat çeşitli biçimlerinde özelleştirme – şirketlerin toptan satışları, kamu-özel ortaklıkları, dış kaynakların kullanımı – ne getirir? Hizmet sağlamada daha fazla teknik verimlilik ya da etkinliğe mi yol açar? Eğer o denli uzun vadeye bakmak isteniyorsa, bu özelleştirilmiş işletmeler büyük ekonomilerde hafifletici etkisi olan fiyat etkinliğini hedefler fakat genellikle bu düşük hizmet kalitesi ya da çalışanların ücretlerinde kesinti, iş güvencesizliği ve iş kayıpları anlamına gelir.


“İnsanlar genelde yolsuzluklara sebep olan mekanizmaları anlamazlar. Özellikle Hindistan’da insanlar devletin yozlaşmayla eş anlamlı olduğunu, özel şirketlerin verimlilik demek olduğunu var sayarlar. Fakat devlet görevlileri yozlaşmaya genetik olarak programlanmamıştır. Yozlaşma güçle ilişkilidir. Eğer yozlaşma daha güçlüyse, onları da yozlaştırır.”

Arundhati Roy, Hint yazar ve entelektüel.


Şimdiye kadar bu özelleştirmeler detaylı incelendi – çok sayıda çalışma, araştırma ve tabii ki araştırmaların etkinliklerinin araştırmaları var. Tutarlı sonuç, daha yüksek bir verimliliğin hiçbir kanıtı olmadığı yönünde[2]. Yani çıkması ümit edilecek en iyi sonuç özel sektör sahipliği ya da müdahilliğinin kamu sektörünün sağladığından daha kötü olmaması yönünde. Özelleştirilmiş şirketlerin verimlilikleri hakkındaki en büyük çalışma 1980 – 2009 arasında özelleştirilmiş Avrupalı şirketler hakkında yapılmış. Araştırma özelleştirilen şirketlerin performanslarını kamuda kalan şirketlerinkiyle kıyaslamakta. Sonuç? Özelleştirilmiş şirketler kamuda kalan şirketlerden daha kötü sonuçlar üretmekte ve bunu özelleştirmeden 10 yıl sonra da devam ettirmekteler [2].

Müşterilerin düşük ücretlerden faydalandığı ve geçen yıllarda artan hizmet çeşitliliği ile aşırı rekabetçi Telekom sektöründe bile sonuç aynı. Küresel bir araştırma özelleştirilen Telekom şirketlerinin kamuda kalan şirketlere göre kayda değer ölçüde kötü olduklarını ortaya koyuyor [2].

Sağlık sektörü bu mitin yalan olduğunu ele veren yer. ABD’de sağlık harcamalarının en yüksek olduğu zamanda, sağlık sektöründeki özel harcamalar kamu harcamalarını geçerken, temel sağlık çıktıları toplamda kamusal sağlık sistemine kişi başı ABD’nin zerresi miktarda harcama yapan Küba’dan kötüydü.

US Institute of Medicine’ın 2012 yılındaki bir raporu bu durumu şöyle lanetliyor:

“Her tıbbi doların 30 senti gereksiz sağlık harcamasına gidiyor: gereksiz kağıt işleri, sahtecilik ve diğer gereksiz harcamalar. 750 milyar ABD doları yıllık zarar Pentagon’un bütçesinden fazla ve sağlık güvencesi olmayan her Amerikalıya bakmak için yeterli. Zararın büyük kısmı gereksiz hizmetlerden (210 milyar ABD doları), aşırı yönetim giderleri (190 milyar ABD doları) ve bakımın yetersiz verilmesi (130 milyar ABD doları) kaynaklanıyor” [2].

Aynı yıl devlet Affordable Care Act (ObamaCare diye de bilinen Ekonomik Bakım Yasası) ile fakir yurttaşları yüz üstü bırakan şişkin sistemi ıslah etmek için adım atmak zorunda kaldı.

Britanya’da taşeronlaşmayla Ulusal Sağlık Servisi’nin yavaş ilerleyen kısmi özelleştirmesi benzer “büyük şeylerde müsrif” (penny wise, pound foolish) sonuçlara sebep oldu. Bir örnek Cornwall’dan, çalışma saatleri dışında çağrı merkeziyle pratisyen hekim hizmeti sağlayan üstlenici Serco, klinisyenleri tıbbi eğitimleri olmayan bilgisayar destekli bir karar mekanizmasıyla ambulans yönlendirme kararı veren çağrı merkezi çalışanlarıyla değiştirdi. Sonuç tabii ki ambulans çağrılarında vergi mükelleflerinin ödediği dörde katlanmış maliyet oldu [3].


“Özelleştirme bir kamu kurumunu alıp güvenilmez bir tirana vermek demektir. Kamu kurumları ek faydalara sahiptir. Kâr için değillerdir. Maksatlı olarak ek faydalar için zararına çalışabilirler. Örneğin, kamuya ait bir çelik işletmesi zararına çalışıyorsa diğer işletmelere ucuza çelik sağlayabilir. Belki bu iyi bir şeydir. Kamu kurumları konjonktür karşıtı varlıklara sahip olabilir. Yani bu demek oluyor ki daralma dönemlerinde istihdam sağlayabilirler. Talebi arttırır ve daralmadan çıkmaya yardımcı olurlar. Özel işletmeler bunu daralma dönemlerinde yapamazlar. Çalışanları işten atarlar çünkü bu para kazanmanın yoludur.”

Noam Chomsky, The Corporation (2003) isimli filmdeki konuşması.


Kamu sağlık sistemi kısmen daha verimlidir çünkü evrensel bir kapsama sahiptir ve ekonomi ölçeklerinden fayda sağlar. Uygun finansmana ihtiyaç duyar. 1980’lerin yıkıcı yapısal ayarlama programları sırasında IMF ve Dünya Bankasının ülkelerin çoğuna önerdiğinin aksine. Sonra terennüm edilecek söz devlet elini çeksin ve hastalar kullanım noktasında kendileri ödesinlerdi. Sonuç olarak sadece bunları karşılayabilecek insanlar için çok daha iyi imkânlar varken en fakirler bundan etkili bir şekilde mahrum bırakıldılar.

Kamu sektörünün özel sektör kadar iyi hatta genelde daha iyi hizmet verdiğini söylemek birçok noktada da kamu sektörünün reforma girmesini iddia etmeyi engellemez. Kamu sektörü yönetimin üst seviyelerindeki yozlaşmasından ötürü eşit ölçüde mahvolmuş durumda. Fakat faal sendikalar ve sorumlu hizmet kullanıcıları bir kontrol sağlayabilir ve kamusal danışmanlık belediye sendikalarının topluluklarla koalisyon kurduğu ve suyun, kanalizasyon hizmetinin özelleştirilmesine karşı mücadele verdiği Güney Afrika örneğinde olduğu gibi demokratik bir avantaj ve çalıştıkları kurum için daha çok mesuliyet sağlayabilir [4].

Referanslar:

[1] New Zealand/Aotearoa ranked first globally in privatization via share offers that year, raising $3.7 billion, and Australia was second in direct asset sales, $9.65 billion. ‘Privatization raises billions in Australia, New Zealand’, The Wall Street Journal, 5 November 2015,

[2] PSIRU, Public and private sector efficiency, May 2014,

[3] Andrew Simms, ‘“The private sector is more efficient than the public sector”’, Mythbusters series from nef and Tax Justice Network, April 2013,

[4] For a detailed discussion see, Hilary Wainwright, The tragedy of the private, the potential of the public, PSI and TNI, 2014,

 

Haberin İngilizce orjinali

Haber: Dinyar Godrej

Yeşil Gazete için çeviren: Ali Serdar Gültekin

(Yeşil GazeteNew Internationalist blog)

More in Ekonomi

You may also like

Comments

Comments are closed.