Mısır’daki protestolar birinci haftasını doldurmak üzereyken ülkede yaşananlarla ilgili derin ve kapsamlı analizler de gelmeye devam ediyor.
TheOilDrum ve OurFiniteWorld sitelerinde yayımlanan analize göre Mısır’da yaşananlarda ekonomik durumunun giderek bozulması ve yakın gelecekte ciddi bir kriz bekleniyor olması çok önemli bir etken. Üstelik bu kriz geçici de olmayacak. Bundaki en önemli nedenlerden biri de, aşağıdaki tabloda da görülebileceği üzere, 1970’lerden beri net ve açık ara biçimde bir petrol ihracatçısı olan Mısır’ın 2010 itibariyle petrol ithalatçısı bir ülke haline gelecek olması.
Analistlere göre bu durum çok ciddi sıkıntılar yaratacak. Dış ticaret açığının ciddi biçimde baş göstermesiyle birlikte gıdada %40 oranında, buğdayda ise %60 oranında dışa bağımlı olan Mısır bir açmaza girecek. En az bunun kadar önemli bir konu daha var : Mısır’da ihraç edilen petrol ürünlerine önemli miktarda devlet sübvansiyonları sağlanıyor, bu da enerji piyasasındaki dinamizmi ayakta tutan önemli unsurlardan biri. Uzmanlar bu ayağın çökmek üzere olduğunu, bu durumun da ekonomide giderek etkisini arttıracak bir kriz yaratacağını belirtiyor.
Mısır’da kamu harcamalarındaki yıllık 25 milyar dolara varan açık da durumun ciddiyetini arttırıyor. CIA verilerine göre Mısır’ın dış borcu 2011 yılı itibariyle GSMH’sinin %80’ini aşacak.
Mısır gelir dağılımında görece eşitlikli bir geçmişe sahip bir ülke. Ülkelerin nüfuslarında refah dağılımını analiz eden GINI endeksinde Mısır ve Birleşik Krallık hemen hemen aynı oranlarda (34.4). Ancak 2004 yılından beri yabancı yatırımcıları çekmek için agresif ekonomik reformlar izleyen Kahire yönetiminin yoksullarla zenginler arasındaki uçurumun açılmasına neden olduğu belirtiliyor. Bu da, Mısır’daki ayaklanmanın nedenleri arasında gösteriliyor.
Uzmanlara göre işin en önemli kısmı ise bu yaşananların sadece Mısır için geçerli olmaması. Dünyada gıda üretimi ciddi bir durağanlık içinde, ve bunun nedeni de 1950’lerde tarımda yaşanan “Yeşil Devrim” (isim yanıltmasın, kastedilen tarımda makineleşme ve yoğun sentetik gübre, ilaç kullanımı) in sınırlarına ulaşılmış olması, hatta bunun ters etkilerinin (toprak kalitesinin düşmesi, su kaynaklarının azalması vb…) görülmeye başlanmış olması.
Aynı zamanda petrol üretiminde “Peak Oil” olarak tanımlanan ve dünya genelinde ulaşılabilecek azami üretim hacim noktası ya ulaşılmış, ya da ulaşılmak üzere. Farklı araştırmalar farklı tarihler verse de BP gibi petrol kartelleri de dahil olmak üzere hepsi aynı noktada birleşiyor : 2005 ile 2025 tarihleri arasında bir noktada dünya petrol üretiminde zirveye ulaşılacak. O noktadan sonra da üretim hızla düşüşe geçecek, petrol rezervleri hızla azalacak. Bu durum da günümüzün tamamen petrole dayanan ekonomilerinde çok ciddi bir etki yaratacak.
Uzmanlar Mısır’da başlayan enerji ve ekonomi “devrimlerinin” bir sonraki durağının Meksika olacağını tahmin ediyorlar. Analizlere göre Meksika da birkaç yıl içinde petrol ihracatçısından petrol ithalatçısı bir ülkeye dönüşecek.
(Yeşil Gazete)