ManşetTürkiye

Meral Akşener: Tarım Bakanı ve patronu yabancı çiftçileri zengin etmeyi kendine görev sayıyor

0

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclisteki grup toplantısında hükümetin tarım ve hayvancılık politikalarını eleştirdi. Akşener AKP iktidarı döneminde, ülkenin dev bir plastik çöp ithalatçısı haline gelmiş olduğunu da ifade etti.

‘Bu yanlışı derhal düzeltin’

Akşener, Adıyaman‘da tütüne getirilen “yetki belgesi” şartına karşı düzenlenen protestoya katıldıkları gerekçe gösterilerek tutuklanan 10 kişiyle ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunup, derhal bu yanlıştan geri dönülmesi gerektiğini belirtti:

Aziz milletim değerli milletvekilleri, kıymetli, basın mensupları sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Sözlerimin başında biliyorsunuz geçtiğimiz hafta tütün üreticilerini zora sokan bir düzenleme ile ilgili görüşlerimizi paylaşmış iktidarı uyarmıştık. Bu düzenlemeyi erteleyin onlara zaman verin demiştim. Nitekim sağduyu galip geldi yasanın yürürlüğü 6 ay ertelendi. Ama maalesef atılan bu doğru adıma rağmen yasağı protesto eden üreticilerimizden 16’sı gözaltına alındı. 10’u cezaevine gönderildi. Şu işe bakar mısınız? İktidar yanlışı görüyor yasağı erteliyor bu durumda o üretici kardeşlerimiz ne yapmış oluyor? Bir yanlışı protesto etmiş oluyor, demokratik bir hakkı kullanmış oluyor. Aramızdaki hukukçular herhalde bu tavrı görünce saçını başını yoluyordur. Allah aşkına devlet yönetmenin bir ciddiyeti olur. Bir ucu erteleyip diğer ucu içeri atar mı? Bu kafayla devlet yönetilir mi! Sayın Erdoğan’a da çağrıda bulunuyorum bu yanlışı derhal düzeltin. Yazıktır günahtır böyle haksızlık olmaz, böyle devlet yönetilmez.”

Yörüklere seslendi

Konuşmasında Yörüklere de seslenen İYİ Parti lideri, ilk sandıkta yetkiyi alıp kendilerine hak edilen değeri göstereceklerini ifade etti:

Afyon’da dinleme imkanı bulduğun sarı keçelilerin durumu buna çok açık bir örnek maalesef 20 göçebe ailenin yolculuğunu bile düzenlemekten aciz bir çapsız yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. İşin en acı kısmı da yörüklüğün egemen yurdu Anadolu iken İtalya, Yunanistan ve Avusturya kendi ülkelerindeki konar göçerlik kültürünü UNESCO’nun somut olmayan kültürel miras listesine eklettiler. Biz ne yaptık? Maalesef 2008’den beri olan biteni ancak seyrediyoruz. Türkiye 2008 yılında müracaat etmesine rağmen yörüklerimiz bu listeye hâlâ girebilmiş değiliz. El oğlu kendi kültürünü yaşatmaya çalışırken biz binlerce yıl önce atalarımızın gördüğü gerçeği bile göremiyoruz. Böyle köklü bir kültürel mirasımızı ısrarla yok ediyoruz. Anadolu’nun otlakları, yaylaları mera hayvancılığı için çok uygundur. Bulanık’tan Yüksekova’ya Antalya’dan Muğla’ya küçük baş hayvan sürülerinin dolaştığı yaylacılığın kadim üretim biçimi olduğu muazzam bir coğrafyadır. Ama görüyoruz ki Sayın Erdoğan ve ortakları hâlâ meselenin farkında değil. Buradan yörük kardeşlerime sesleniyorum. İlk sandıkta yetkiyi alıp size hak ettiğiniz değeri göstereceğiz. İşe önce 13 yıl önce UNESCO’ya yapılan başvuruyu sonuçlandırarak başlayacağız. Sonra yaylak kışlak ve otlakların konuşlanma alanlarını kırsal turizm bölgesi lian edeceğiz.

Sayın Erdoğan; Yaylalar, meralar, sandığının aksine, rant devşirilecek kupon araziler değildir. 3-5 müteahhidin çöküp, taş kaya çıkaracakları, maden açacakları yerler, hiç değildir. Yaylalar, Yörüklerimizindir. Konar-göçerlerindir. Keçilerindir, koyunlarındır. Senin işin, Yörüklerimize sınır çizip, bu kadim kültürü öldürmek değil, tam aksine yaşatmaktır. Sen onlara sırtını dönmüş olsan da, biz geldiğimizde, Toroslarda tüten o dumanın sönmemesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu bizim, atalarımıza olan vefa borcumuzdur.”

Ülkede et tüketimi

Meral Akşener, Türkiye’de et tüketimiyle de alakalı şunları söyledi:

Söz hayvancılıktan açılmışken, bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Biliyorsunuz, mübarek Kurban Bayramı yaklaşıyor. Her yıl, kurban ibadetimiz dolayısıyla ülkemizde, yaklaşık 900 bin büyükbaş, 3 milyona yakın da küçükbaş hayvan kesiliyor. Yani aslında, ülkemizde bir yıl içinde kesilen, toplam küçükbaş hayvanın yarısı, büyükbaş hayvanın da dörtte biri, kurban için kesiliyor. Böylece, yaklaşık 325 bin ton karkas et, tüketime sunulmuş oluyor.

Bu ne demek biliyor musunuz? Toplam yıllık et tüketimimizin, yaklaşık dörtte biri kurban ibadetimiz üzerinden sağlanıyor demek. Yani, yaklaşık 25 milyon vatandaşımız, kurban eti dışında, et tüketemiyor demek. Nitekim, ilçe ziyaretlerimizde vatandaşlarımızla dertleşirken, ‘Ayda kaç kilo et alıyorsunuz?’ diye sorduğumda sıklıkla aldığım cevap, ‘kurbandan kurbana’ oluyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Toplam yıllık et tüketimimizin, yaklaşık dörtte biri kurban ibadetimiz üzerinden sağlanıyor demek. Yani, yaklaşık 25 milyon vatandaşımız, kurban eti dışında, et tüketemiyor demek. Nitekim, ilçe ziyaretlerimizde vatandaşlarımızla dertleşirken, ‘Ayda kaç kilo et alıyorsunuz?’ diye sorduğumda, sıklıkla aldığım cevap, ‘kurbandan kurbana’ oluyor.”

Et ve Süt Kurumu’na: Referans fiyatı ilan edin

Bayrama özel bazı önerilerinin olduğunu kaydeden Akşener, Et ve Süt Kurumu’na şöyle seslendi:

İşte o nedenle; Tam da bu hazin tablodan yola çıkarak, Kurban Bayramı’na özel bazı önerilerimiz var: Bu bağlamda, ilk olarak, Et ve Süt Kurumu’na seslenmek istiyorum; Hem büyükbaş, hem de küçükbaşlar için, Kurban Bayramı dönemine özel, ‘karkas kesim referans fiyatı’ ilan edin. Bu fiyattan, üreticinin elinde kalan hayvanları, satın alacağınızı taahhüt edin. Yapabilirseniz peşin ödeyin, yok yapamazsanız, yüzde 25 avans ödeyin. Kalanı için de, aylık bazda bir ödeme planı oluşturun.”

‘Ak Parti iktidarının, tarımdaki akıl dolu ihracat vizyonu’

AKP’nin tarım politikalarını da eleştiren Meral Akşener, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

Hayvancılıktaki durum böyleyken, tarımda durum farklı mı? Maalesef değil. Yabancı ülkelerin çiftçilerini zengin etmeyi kendisi için adeta görev sayan, Tarım Bakanı ile patronu zenginliklerimizin peşkeş çekilmesine, ısrarla ve inatla seyirci kalıyor. Aziz milletim; Hayvancılıktaki durum böyleyken, tarımda durum farklı mı? Maalesef değil. Yabancı ülkelerin çiftçilerini zengin etmeyi kendisi için adeta görev sayan, Tarım Bakanı ile patronu zenginliklerimizin peşkeş çekilmesine, ısrarla ve inatla seyirci kalıyor.

Fındıktaki hikâye, yıllardır aynıdır. Önce, ‘Bu sene çok fazla üretim var, rekolte yüksek’ denir. Sonra, ‘Dünyada fındık tarımı gelişiyor, biz ürünümüzü satamayacağız’ denir. Sonra, aslında olmayan, sanal, Hamburg Fındık Borsası’ndan bahsedilir. ‘Fındık Borsası Karadeniz’de olacak, o borsa buraya gelecek’ denir. Arkasından, ‘FİSKOBİRLİK nerede, ne oldu?’ denir. ‘Depolama imkânı yok, depo yok, alıcıların depoları dolu, almayacaklar.” denir. ‘Lisanslı depoculuk geliştirilecek’ denir. İşte bütün bu karmaşa içinde, bir fiyat açıklanır ve üreticinin ürünü elinden alınıverir. Sonra ne olur? Götürülür ve yabancılara teslim edilir. İşte bu yüzden, yıllardır, fındık ihracat gelirimiz, 1 buçuk ile 2 buçuk milyar dolar arasında, gidip gelir. Yani, 17 milyar liralık üründen, yaklaşık 15-16 milyarlık ihracat yaparız. Oluşturduğumuz bütün ihracat katma değeri, işte bu kadar olur. Yani sıfır olur. İşte size, Ak Parti iktidarının, tarımdaki akıl dolu ihracat vizyonu…”

Fındığın taban fiyatı

Fındığın taban fiyatının açıklanmasında gecikilirse üreticinin kaybının büyük olacağını söyleyen İYİ Parti lideri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şöyle seslendi:

Buradan Sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum; Taban fiyatı açıklamakta gecikilirse, üreticinin kaybı büyük olur. Ziraat Odalarımızın yaptığı hesaplamalara göre, 2021 yılı için, fındığın kilo başına maliyeti, 22 lira 85 kuruş. Senin ekibin yan gelip yattığı için, mecburen benim uzman arkadaşlarım oturdu çalıştı. Artan maliyetleri, dolar kurunu, refah payını, enflasyonu, ve de en önemlisi, bu yıl dünyadaki rekolte düşüşünü göz önüne aldığımızda, bu yıl için, kilo başına 35 lira uygun olacaktır. 35 liralık fiyat, hem hareketlenecek piyasaların hem emeğin hem de bu alanda dünya devi olmanın hakkıdır.”

Ayrıca Akşener, Erdoğan ithafen “Sayın Erdoğan; Rizelilik, kürsülerden üfürmekle olmaz. Rizelilik, Karadenizli fındık üreticisini, yabancı şirketlere ezdirmeyerek olur. Eğer, her fırsatta söylediğin gibi, gerçekten Karadeniz’in oğluysan, o zaman bu sefer yabancı lobilerin elemanlarını bu işten uzak tut ve fındık üreticilerimize sahip çık. Eğer sen sahip çıkmazsan, ilk sandıkta biz gelip gerekeni yapacağız. Bunu da böyle bilesin” dedi.

‘Plastik atıklar yakılıyor’

Akşener, konuşmasında plastik çöplerin yasa dışı şekilde bertaraf edilmesine de değindi:

Çevreye dair her sorunda olduğu gibi, bu sorun da yalnızca bizi değil, çocuklarımızın çocuklarını bile olumsuz etkiliyor. Son yıllarda, atık sektöründeki, plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında nasıl ortaya çıktığı meçhul, yüzlerce yangından bahsediyorum. Interpol bile, bu konu hakkında bir rapor yayımlayıp çöp ticaretinin, artık bir suç faaliyetine dönüşmüş olduğunu, uluslararası dolaşıma giren plastik atıkların, yasa dışı şekilde bertaraf edildiğini söylüyor. Plastik çöplerin, yasa dışı şekilde bertaraf edilmesi demek, çöplerin geri dönüşüm kurallarına uyulmadan yok edilmesi demek. Yani, geri dönüşüm tesisi olması gereken yerlerde depolanan milyonlarca ton plastik çöpün, nasıl olduğu ‘belli olmayan’ sebeplerle bir anda yanmaya başlaması demek. Yani, konumuz yine akıllı yangınlar. Ama bu defa ormanlarımız değil, plastik atıkları yakılıyor.”

‘Akıllı yangınlar’

2020 yılında nedeni bilinmeyen 65 yangın çıktığını vurgulayan Meral Akşener, sözlerine şöyle devam etti:

Ben bu yangınlara da akıllı yangınlar diyorum. Çünkü ilginçtir, nedense bu tesislerin, sadece depoları yanıyor. Bu yangınlar nedense, ana tesise hasar vermiyor, sadece depolardaki atıklar yanıyor. Ya depolanmış plastik atıklar yanıyor ya da normal şartlarda ithalatı yasak olan çöpler yok oluyor. Böylelikle, yasaklı ithal malzemeye dair kanıtlar da mistik bir biçimde, ortadan kalkmış oluyor. Ne kadar ilginç değil mi? Ben bunlara akıllı yangın deyince konunun ilgilileri çok kızıyor ama, ne yapalım? Veriler ortada. 2016 yılında, plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında, yalnızca 8 kere yangın çıkmış. 2017 yılında, yalnızca 7 yangın çıkmış. Peki sizce bu meçhul yangınlardan, 2020 yılında kaç kere olmuş? 15 mi? 20 mi? Hayır. 2020 yılında nedeni bilinmeyen tam 65 yangın çıkmış. Dahası var. Bu sayı 2021 yılının ilk 6 ayında, çoktan geçilmiş. Ocak ayından hazirana kadar, tamı tamına 68 yangın meydana gelmiş. Yani bu plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında, her 2-3 günde bir yangın çıkıyor. İşe bakar mısınız?”

‘Yangınların sebebi çöp ithalatından başka bir şey değil’

Akşener, söz konusu yangınların sebebinin yeniden serbest bırakılan çöp ithalatından başka bir şey olmadığını kaydetti:

Peki, yangınlardaki bu artışın sebebi nedir? Geçen hafta itibariyle yeniden serbest bırakılan, çöp ithalatından başka bir şey değil. ‘Çöpün de ithalatı mı olur?’ demeyin. Maalesef oluyor. Batı dünyası ve Avrupa, kendi çöplerini az gelişmiş ülkelere gönderiyor. 2015 yılına kadar, bu çöplerin büyük kısmı, Çin’e gidiyordu. Ancak Çin bile, doğasını, çevresini düşünerek 2017 yılında, çöp ve atık ithalatını yasakladı. Peki, artık Çin’e gitmeyen bu çöpler, nereye gitmeye başladı dersiniz? Malezya, Bangladeş, Filipinler ve maalesef Türkiye’ye gelmeye başladı. Ak Parti iktidarının, dış ticaret anlayışına bakar mısınız? Sayın Erdoğan’ın ithalat sevgisinin, ulaştığı noktaya bakar mısınız? Gerçekten ibretlik.

‘Gereken adımları acilen atmaya davet ediyorum’

AKP iktidarında, ülkenin dev bir plastik çöp ithalatçısı haline gelmiş durumda olduğunu kaydeden Akşener, iktidarı gerekli adımları atmaya davet etti:

İYİ Parti olarak geri dönüşüm tesislerine karşı değiliz. Tam tersine, ülkemizdeki atıkların kaynağında ayrıştırılarak değerlendirilmesini böylece sanayimizin kazanmasını önemsiyoruz. Biz, serbest piyasa ekonomisini benimsiyor özel sektör odaklı bir büyüme ve kalkınma modelinin ülkemiz için, en uygun model olduğunu düşünüyoruz. Ama kimse bize gelip de geri dönüşüm sektöründe yaşanan bu başıbozukluğu ya da enerji sektöründe yapılan, haftalardır gündeme getirdiğimiz vurgunu, serbest piyasa ekonomisi olarak yutturmaya çalışmasın. Kimse bizden, devlet kurumlarının en temel işlevlerini yerine getirmediği kontrolsüz, denetimsiz, çevreye böylesine zarar veren, iki günde bir yangınların çıktığı bir durumu savunmamızı da beklemesin. Bu vesileyle iktidarı, ülkemiz ve gelecek nesiller için hayati öneme sahip bu konuda 3 maymunu oynamayı bırakıp, gereken adımları acilen atmaya davet ediyorum. Bu konuda adım atmamak, bu suça ortak olmaktır. Tüm ilgilileri bu gerçeğin farkındalığına davet ediyorum.”

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.