ManşetYerel

Manisa’daki nükleer uranyum madeni

0

Uranyum madeninde ölçüm yapılıyor.

Evrensel Gazetesi muhabiri Özer Akdemir’ in haberine göre, Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül ve EGEÇEP Yürütme Kurulu Üyesi Jeoloji Mühendisi Erhan İçöz, Manisa’nın Köprübaşı ilçesinde 1970-1980 yılları arasında faaliyet göstermiş olan uranyum cevher alanlarında ve işletme tesisinde radyasyon ölçümü yaptılar.

18 Ocak tarihli habere göre, bölgede radyasyon seviyesi 16 mikrosiveret seviyesine kadar çıktı. Bu, normal değerlerin 140, Gaziemir nükler atıkların yaydığı radyasyonun 20 katı büyüklükte.

Kaynak eski uranyum madeni

Evrensel muhabiri Özer Akdemir, Köprübaşı İlçesi Kasar Köyünde’ki eski uranyum madenine giderek, Küçükgil ve İçöz’ün yaptığı radyasyon ölçümlerini görüntüledi ve yayınladı. Köydeki radyasyon değeri 0,200 mikrosiveret ölçülürken,  uranyum çıkarılan bölgeye yaklaştıkça 3, 4, 5 mikrosievert düzeyine yükselip, uranyum arama çalışması yapılan bölgede ise 16 mikrosiverete ulaşıyor.

Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz’ın 2008 tarihli “Köprübaşı uranyum yatağı çevresinde toprak, su, ve bitki örneklerinde uranyum düzeyleri ve olası çevresel etkilerinin belirlenmesi” başlıklı raporunda madenin 1970 ve 1980 yılları arasında Etibank tarafından tesis kurularak, leaching yöntemi ile uranyumun çıkarıldığı, ilk ‘’Sarı Pasta’’ üretiminin 17 Ocak 1975 tarihinde gerçekleştiği ancak daha sonra bu tesislerde sarı pasta üretiminin durdulduğu ve üretim tesisinin terk edilmiş olduğu belirtiliyor. Sarı pasta üretimi için çevre yöredeki yataklardan cevher getirildiği söylenen raporda, Şaşmaz  şu tespitte bulunmuş: ” Cevher getirilen alanlar daha çok Kasar ve Taşharman bölgelerine aittir. Bu bölgelerde derinlikleri yer ye 15-20 m. ye varan kare şekilli arama kuyuları açılmıştır. Bu kuyular hâlihazırda açıldığı şekliyle durmaktadır ve bunların ağızları açık ve herhangi bir koruması da bulunmamaktadır. Bu hali ile kuyular yöre halkı ve yörede yaşayan yabani hayvanlar için tehdit oluşturmakta ve her an bu kuyulara düşme riski taşımaktadırlar. Ayrıca madencilik çalışmaları yapılan bölge ve alanlar, üzerinde herhangi bir iyileştirme çalışmaları yapılmadan olduğu gibi terk edilmiştir. Böyle alanlarda uranyum, hem kısa, hem de uzun dönemde içerisinde, hem yüzey, hem de yer altı suları tarafından sürekli yıkanarak yöredeki toprak, su ve bitki örtüsünün kirlenmesine neden olmaktadır. Bu alanlar mevcut haliyle korunduğu takdirde yüzyıllarca devam edecek bir kirlilik kaynağı olarak kalacaktır. Böyle alanların zaman geçirilmeden kirlilik kaynağı olmaktan çıkartılıp, çevreye zararsız hale gelecek şekilde korunması gerekmektedir. “

18 Ocak tarihli haberde Akdemir’e konuşan Küçükgül, MTA ve ABD personeli tarafından üretilen ve nükleer teknolojide kullanılan sarı pastanın nereye gittiğinin yıllardır bilinmediğini belirtti. Sarı pasta, nükleer reakörlerde ve nükleer silahlarda kullanılıyor.

Çernobil ve Fukuşima Karşılaştırması

Akdemir’in haberinde, ölçülen değerleri yorumlayan Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül’ün ifadesi bölgedeki dere suları ile kirliliğin Demirköprü Barajına ve Gediz nehri yolu ile Ege denizine ulaşabileceği yönünde oldu. Haberdeki röportajda Küçükgül, “Biz alanda Gama ışınlarını ölçtük. Elde edilen değerler Birleşmiş Milletler Atom Enerji Komisyonunun tanımladığı yıllık değerin 140 katı. Biz 16 mikrosivert ölçtük. Türkiye’de böyle bir sayı yok. Bu sayı Fukişima’da 40. Çernobil’in Karadeniz kıyılarına yıllık etkisi 0.50 mikrosivert düzeyinde. Karadeniz’deki kanser oranının yüksekliğinin Çernobil nükleer felaketiyle olan ilişkisi yıllardır biliniyor” diye konuştu.

Ayrıca, Gaziemir’deki nükleer bulaşıklı atıkların radyasyon ölçümünü yapan ve bunun üzerine basın açıklaması yapan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Kurucu Üyesi ve IPPNW Üyesi Dr. Alper Öktem ölçümleri şöyle değerlendirdi “doğru anladım değil mi? 0,3 yahut 5,15 vb. rakamlar değil. Doğrudan 3, 5 ve 15 gibi rakamlar bunlar. Bu noktada yanlış anlamayayım. Çünkü, Gaziemir’de radyoaktif cürufta yaptığımız ölçümlerde alet, en fazla 0,850 mikrosievert gösterdi” dedi.  Öktem, asıl önemli olanın, kontaminasyon, yani bulaşma olduğunu söyleyerek, “İzotoplar her yana dağılmış. (Gaziemir de mahalle içinde böyle rakamlar bulamıyoruz). Alanın haritasının çıkartılması ve radyasyon bulgularının işlenmesi lazım ki tehlikeli bölge kapatılsın. Herhalde kontamine toprağın toplanması ve depolanması lazım, Fukushima’da olduğu gibi” dedi.

Radyasyon bitkiler tarafından depolanıyor, bitkilerin dallarına ve tohumlarına iletiliyor.

Çevre ve halk etkileniyor

Akdemir’in haberine göre bölgedeki uranyum arama tesislerinde yıllarca çalıştıktan sonra emekli olan Kasar köylüsü Adil Mergen, radyasyonun köyüne ve civara etkileri ile ilgili herhangi bir sağlık taraması yapılmadığını söyledi. Alanda hala MTA tarafından çeşitli dönemlerde ölçümler yapılarak uranyum arandığını iddia eden Mergen, uranyum yataklarının bulunduğu alandan geçen derenin ucundaki komşu köyde çok sayıda kanser vakası olduğunu da ileri sürdü.

Şaşmaz’ın raporunda çıkarılan haritalamaya göre en yoğun kirlenmiş  alanlar Kasar, Topallı ve Kayran bölgeleri olarak belirlenmiş.  Rapora göre çevredeki bitkiler, toprağa göre daha yüksek oranda uranyum depolamışlar ve radyasyonu köklerinden gövde, dal ve tohumlarına taşımışlardır. Ayrıca raporda ”

“Uranyum, son yıllarda hazırlanan standartlarda en toksik ve istenmeyen elementler sınıfına dahil edilmiştir. WHO, EU ve EPA gibi örgütler, 1990 yıllar ait standartlarda, içme sularındaki uranyum değerlerinin 20-30 ppb arasında olmasını isterken, artık günümüzde bu değerlerin kesinlikle sıfır olması gerektiğini belirtmektedir. Bu bağlamda, yöredeki su örneklerine ait analiz sonuçlarını değerlendirdiğimizde, özellikle Kasar, Ecinlitaş, Kemhallı, Killik ve Kınık bölgelerindeki kaynak sularının önemli oranda uranyum bakımından kirlendiği göstermiştir. Yukarıdaki bölgelerdeki kirlilik miktarları, WHO, EU ve USEPA gibi örgütlerin ortaya koydukları standart değerlerin (20 ppb olduğu kabul edilirse) çok üzerinde, bazen bunun 10 katından daha büyük değerlere sahip olduğu görülmektedir. Bu sular, yöredeki insanlar tarafından hiçbir kısıtlamaya ve uyarıya maruz kalmadan, günlük ihtiyaçlarında içme ve sulama amaçlı olarak kullanmaktadırlar. Bu durum, hem yörede yaşayan insanlar, hem de diğer canlılar için çevresel bir risk oluşturmaktadır. Söz konusu kaynak ve suların içilmemesi ve kullanılmaması sağlanmalı, bunun için gerekli koruma ve önlemler alınmalıdır. Ayrıca bu kaynakların topoğrafik olarak daha alt kotlarındaki dere, kaynak, akifer ve barajları kirletmesi önlenmelidir. Çünkü bölgedeki uranyumca zengin bu sular, Gediz nehrinin başlıca kaynaklarını oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu durum Gediz vadisinde yaşayan tüm canlıları direk veya dolaylı olarak etkilemektedir.” ifadesine yer verilmiştir.

Sürekli ölçüm yapılması ve bölgenin rehabilite edilmesi gerekiyor

Şaşmaz’ın raporunda, yapılan çalışmanın bir yıl içinde kısıtlı olanaklarla yapıldığı ve özellikle sularda hem 2 aylık hem de 3 yıllık kısa ve uzun dönemli kimyasal analizler yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Raporda çevreye etkinin en aza indirgenmesi için şu önerilerde bulunulmuştur:

“Ayrıca çevresel açıdan oldukça toksik ve zararlı maden sahalarının çevreye zarar vermemesi için böyle yataklar üzerinde ve çevresinde iyileştirme çalışmaları yapılmalı, fazla kirlenmiş alanlarda tarım ve ziraat yapılmamalı, bölgeden kaynaklanan yüzey ve yer altı suları içme ve sulama amaçlı kullanılmamalıdır. Bu alandan beslenen suların yapılacak küçük göletler aracılığıyla çöktürülmesi sağlanmalıdır. Bu sayede bölgeden kaynaklanan kirliliğin, aşağı havzalardaki alanları kirletmesi önlenmelidir. Rehabilitasyon işlemleri özellikle hem görsel, hem de uranyumca kirlenmiş alanları, özellikle İngiltere’de eski kömür ve metalik maden işletmelerinde yapıldığı gibi, uygun teraslama yöntemi ile ağaçlandırılmalı ve yeşil kuşak haline dönüştürülmelidir. Bu şekilde çevreye en az zarar verebilecek konuma getirilmelidir. ”

(Yeşil Gazete)

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.